• politik, dinsel, sosyal açıdan sakıncalı veya fazla açık-saçıksal bulunan kitaplar belli dönemlerde yasaklanmış veya sansüre uğramıştır.. bu kitapların yasaklanma gerekçeleri ise bazen gayet enteresan boyutlara ulaşmıştır.. her yasak gibi bunlar da insanlara çekici gelmiş ve yasaklanan birçok yayın efsaneleşmiştir.. söz konusu kitaplardan çoğunun yasağı kalkmış olmasına rağmen, bazı ülkeler birkaçını hala sakıncalı bulmaktadır..

    önceliği en sevdiğim kitaplardan birine veriyorum j.d.salinger’e kıyak geçerekten, “the catcher in the rye” yani “çavdar tarlasında çocuklar” (“gönülçelen” isimli bir çevirisini de bulmak mümkündür.).. ilk olarak 1951 yılında amerika’da basılan gönülçelen, büyüklerin kaotik evreninin erken yaşta bunalıma soktuğu adamım holden’in hikayesidir.. holden yaşına göre oldukça aykırı bir çocuktur, hani aklıma sunay akın’in “büyüklerle ben yapamıyorum, çocuklar da almıyor beni oyunlarına” dizelerini getirmiyor değil bazı bazi.. tüm arzusu -hayali bir- çavdar tarlasında oynayan çocukların tarlanın kenarındaki –yine hayali- bir uçurumdan düşmesini engellemeye çalışmaktır.. steve buscemi ve lost in translation filmi ile meşhur olma yolunda önemli adımlar atan scarlett johansson’un başrollerinde olduğu “ghost world” filminde de işlenmiş olan “hiçbir yere ait olmama” duygusu tüm kitaba hakimdir.. herkese karşı olan (kardeşi phoebe haric) birinin 48 saatlık öyküsü bana yer yer yusuf atılgan’in “aylak adam” romanını da çağrıştırmıştır..

    yasaklanma nedenleri: beyaz ırk karşıtı ve müstehcen olması en önemli nedenlerdendir. “brave new world” ve “to kill a mocking bird” de aynı nedenlerle yasaklanmış diger kitaplardir. aynı zamanda yetişme çağındaki körpe bünyelere kötü bir model olan “kahramanım” holden da bu yasaklanma sürecine önemli katkılarda bulunmuştur. romanda kullanılan dilin bozuk olması (ki burada salinger’in edebi yeteneğini kastetmediğimi anladınız herhalde, bildiğiniz küfür içeriği yüzünden), pornografik ögelere rastlanması (sizin içiniz fesatmış be, sinirlendim bak) ve amerikan ahlak anlayısının temeline dinamit koyması (amerika görmesem eyvallah diyeceğim, oysa hadi len dememiz gerekiyor) gibi birkaç nedenle daha –farklı coğrafyalarda ve zamanlarda- yasaklanmışlığı vardır.

    bir de oldukça ilginç bir nedenle sansüre uğramışlığı vardır ki, tam evlere şenliktir. bu absürd neden “suikastçilerin başucu kitabı” olmasıdır. john f. kennedy’ye suikast düzenleyen lee harwey oswald’in üzerinde bu örgütsel doküman bulunmuştur. john lennon’i vuran şahıs olan mark david chapman ise, bu cinayet öncesinde elindeki gönülçelen kitabını john lennon’a imzalatmıştı. mel gibson ve julia roberts’in başrollerinde olduğu “conspiracy theory” filminde de bu “tesadüfe” muhteşem bir gönderme mevcuttur. mel gibson bu kitaba takıntısı olan bir suikastçiyi canlandırmıştı, keşke yalnızca bunun için sevseydim o filmi.

    yasaklanma tarihçesi: resmi olarak 1966-1975 tarihleri arasında amerika birleşik devletleri’nin birçok eyaletindeki okul kütüphanelerinde bulunması yasaklanmıştır. ancak bu tarih öncesi ve sonrasında da yer yer okunulması engellenmiştir. 1957’de avusturalya gümrüğünden geçirilmesine izin verilmemiş, biçare kanguruların bunalıma girmesi bu şekilde engellenmiştir. daha sonra üzerine “18 yaş altı ve kangurular için sakıncalidir” gibi bir ibare konulması şartıyla satışına izin verilmiştir. 1960’ta oklahoma eyaletinde bir lise öğretmeni, okuma ödevi olarak öğrencilerine bu kitabı layık gördüğünden işinden olmuştur. aynı dakikalarda özgürlük heykelinin elindeki meşalenin söyle bir parlayıp söndüğü dikkatli gözlerden kaçmamıştır. bu tarihten sonraları da özellikle öğrenci velilerinin baskıları sonucu okul kütüphanelerindeki raflardan kaldırılmıştır. hatta bu önlemi yeterli görmeyen bazı düşünceli aileler, meydanlarda toplanarak bu kitabın yüzlerce baskısını yakmışlardır. 90’larda dahi bu yasak sürmüş, körpe beyinlerin bu kitapla zehirlenmeleri -en azından okul sınırları içerisinde- önlenmiştir.
  • tarihin her döneminde sanat ve edebiyat baskın rejimin sansürüne uğramıştır.

    eminim atalarımız mağaraya ilk çizgileri çizdiklerinde dahi ''bunu yapamazsın'' diyen birileri olmuştur.

    peki geçmişte yasaklı olan ve bugün edebiyat dünyasının mihenk taşı olarak kabul edilen eserlerden en bilinenleri hangileri?

    ekşi sözlük edebiyat kanalından justin mcleod sizler için bildiriyor.

    (bkz: alice’s adventures in wonderland) (1865) lewis carroll

    akademisyenler tarafından ''edebi saçmalık türü''nün özü olarak anıldığı ve çocuklar tarafından canlı imgeleri ve komik kaprisleri için sevilen, lewis carroll'un (charles dodgson'ın takma adı) alice'in harikalar diyarında maceraları'nı yasaklı kitaplar listesinde bulmak bazıları için şaşırtıcı olabilir.

    ancak, genç bir kızın bir tavşanın peşinden bir deliğe inerek mantıksızlığın hüküm sürdüğü ve her şekil, renk ve boyutta çeşitli yaratıkların yaşadığı absürt bir dünyayla karşılaşmasını konu alan bu çocuk kitabı, çeşitli zamanlarda ve farklı nedenlerle saldırıya uğramış ve yasaklanmıştır.

    1900 yılında abd'de bir okul, kitabın küfürlü ifadeler içerdiği, mastürbasyon ve diğer cinsel fantezileri ima ettiği ve çocukların gözünde bazı otorite figürlerinin itibarını düşürdüğü gerekçesiyle kitabı müfredattan çıkarmıştır.

    yaklaşık otuz yıl sonra ve dünyanın diğer ucunda, çin'in hunan eyaleti, hayvanları insan diliyle donattığı için kitabı yasakladı, çünkü eyaletin valisi hayvanları insanlarla aynı seviyeye yükseltmenin sonuçlarının toplum için felaket olabileceğinden endişe ediyordu.

    disney'in 1951 yapımı animasyon filmi alice harikalar diyarında'dan yaklaşık on yıl sonra, kitap yine dehşetle karşılandı - bu kez 1960'larda kültür değiştiren amerika'daki ebeveynler tarafından, filmle birlikte halüsinojenik uyuşturucu kullanımına yönelik "açık" imalarıyla gelişmekte olan uyuşturucu kültürünü teşvik ettiğine inandıkları için.

    çeşitli kültür tarikatlarından gelen bu tür uyarılara rağmen, carroll'ın kelime oyunlarıyla dolu eseri zamana meydan okumuş ve zamanının gelişmekte olan matematiksel, politik ve sosyal sistemlerine yönelik anlayışlı ve özgün eleştirileriyle beğenilmiştir.

    (bkz: ulysses) (1922) james joyce

    james joyce'un ulysses'i 1918-20 yıllarında seri olarak yayımlandığından beri müstehcenlik ve deha arasındaki çizgide gidip gelmiştir. mücadele içindeki sanatçı stephen dedalus, yahudi reklamcı leopold bloom ve leopold'un karısı molly bloom'un günlerini anlatan roman, joyce'un ernest hemingway, t.s. eliot ve ezra pound gibi modernist çağdaşları tarafından aynı anda hem takdirle hem de ingilizce konuşulan ülkelerdeki müstehcenlik karşıtı savunucular tarafından küçümsemeyle karşılandı.

    amerika birleşik devletleri'ndeki new york ahlaksızlığı önleme derneği gibi komiteler, ana karakterin kendini tatmin ettiği bir bölümün yayınlanmasının ardından ulysses'in yasaklanması için başarılı bir şekilde çalıştı. bu nedenle, 1933'teki dönüm noktası niteliğindeki united states v. one book called "ulysses" davası yasağı kaldırana kadar on yıldan uzun bir süre amerika'da kaçak kitap olarak kabul edildi.

    birleşik krallık da benzer şekilde romanı 1930'ların ortalarına kadar açık cinselliği ve vücut fonksiyonlarının grafik tasviri nedeniyle yasakladı.

    avustralya ise romanın yayımlanmasından 1950'lerin ortalarına kadar aralıklarla yasaklanmasını uygulamıştır. 1941 yılında gümrük bakanı kitabın "yaratıcı ve kilise ile alay ettiğini... bu tür kitapların avustralya ev yaşamının standartlarını hayati derecede etkileyebileceğini" iddia etmiştir.

    günümüzde bazıları kitabı müstehcen ve halk tarafından okunmaya elverişsiz olarak görse de, dünyanın dört bir yanındaki üniversiteler ulysses'e bilinç akışı tekniğini ustaca sergilemesi ve modern insanın mücadeleleri hakkında çeşitli temaları iç içe geçiren titizlikle yapılandırılmış olay örgüsü nedeniyle büyük saygı duymaktadır.

    (bkz: tropic of cancer) (1934) henry miller

    henry miller'ın yengeç dönencesi'nin bu listeye girmesi hiç de şaşırtıcı değil, hatta onsuz bir yasaklı kitaplar listesi olamazdı.

    abd'de 100'e yakın müstehcenlik davası ve diğer ülkelerde çok sayıda yasakla karşılaştıktan sonra, henry miller'ın fransa'da bir gurbetçi olarak yaşadığı cinsel istismarları anlattığı otobiyografik romanı - sadomazoşist seks, fahişelik ve yasal tecavüzü içeren, hepsi de karmakarışık felsefe ve soluksuz yaşam kutlamalarıyla bezeli - müstehcen olmadığına karar verildi ve edebiyat tarihinin en etkili metinlerinin yanında rafa kaldırılma özgürlüğüne sahip oldu.

    romanın 1934'te fransa'da ilk kez yayınlandığı dönemde (ki buna sadece ingilizce yazıldığı ve yalnızca ingilizce konuşan okurlar için tasarlandığı için izin verildiği söylenir), açık kadın düşmanlığı, ırkçılık ve anti-semitizm ile birlikte cinsel açık sözlülüğü hem otorite figürlerini hem de okurları yasaklanması için baskı yapmaya teşvik etti ve bu da daha sonra serbestçe yayınlanması için büyük bir talep için itici güç oldu. ilgilenen okuyucular kitabın kopyalarını ülkelerine kaçırmak için büyük çaba sarf ettiler, böylece tam olarak neyin yasaklandığını kendileri keşfedebileceklerdi.

    bunun ardından çok sayıda el koyma, müstehcenlik davası ve miller'ın bir yazar olarak etrafında belirgin bir aura yaratılması geldi - yani, üzerinde önemli bir etkisi olduğu beat kuşağının sonraki üyeleri tarafından.

    bu romanı çevreleyen tartışmalar yüksek sesle dile getirilse de miller, insan cinselliğini keşfettiği aynı açık sözlü, komik ve kolay akan tonda romanlar yayınlamaya devam etti.

    (bkz: nineteen eighty-four) (1949) george orwell

    george orwell, 1945'te rus bolşevik devrimi hakkında stalin'in devrimin başlangıç nedenine ihanetini anlatan alegorik bir masal olan animal farm / hayvan çiftliği'ni yayınlayarak diktatör sovyet başbakanı joseph stalin'e eleştirel bir yorum getirdikten sonra, 1949'da bin dokuz yüz seksen dört'ü yazarak kötü şöhretli diktatörün gözündeki imajını daha da bozdu.

    stalin bu metni kendi yönetim tarzına yönelik istenmeyen bir eleştiri olarak gördü ve 1988'e kadar yürürlükte kalan bu yasağı sovyetler birliği'nde yasaklamak için gücünü sergilemesine yol açtı. tartışmalı roman, distopik bir hükümetin her yerde hazır ve nazır olan gözlerinden kaçmaya çalışan sıradan bir vatandaşı takip ediyor ve milliyetçiliğin doğası, cinsel baskı, sansür ve mahremiyet gibi temaları ele alıyordu.

    1984 rusya dışında da tartışmalara yol açtı. amerika birleşik devletleri'ndeki çeşitli sosyal gruplar romanı kınamış ve kitapçılardan kaldırılmasını sağlamaya çalışmıştır.

    romana yönelik bu saldırılar doğası gereği biraz çelişkiliydi: bazıları romanın komünizm yanlısı olduğunu iddia ederken, diğerleri hükümet karşıtı olduğunu iddia ediyordu. ancak bugün orwell'in romanı birçok kişi tarafından her yerde bulunan, aşırı bürokratik devlet kurumlarının olası sonuçlarına dair içgörülü ve bazı durumlarda basiretli bir yorum olarak kutlanmaktadır.

    (bkz: lolita) (1955) vladimir nabokov

    vladimir nabokov'un lolita'sı yayınlanmadan önce yazarını bile halka sunulup sunulmaması konusunda tereddüde düşürdü. romanı yayımlamak için karısının ikna edilmesi gerekti ve roman 1955 yılında fransa'da ünlü bir pornografik yayınevi tarafından basıldı.

    lolita'nın tartışmalı konumu başarısını körükledi ve onu dünya çapında en çok satanlar listelerinin zirvesine taşıdı. ancak, okuyuculara 12 yaşındaki bir kız çocuğunun peşinden fanatik bir şekilde koşan ölmüş avrupalı bir entelektüelin anıları olarak sunulan konusu, birçok otorite için fazla müstehcen bulundu ve fransa, ingiltere, arjantin, yeni zelanda ve güney afrika'nın yanı sıra bazı amerikan topluluklarında da yayınlandığı ilk on yıl içinde yasaklandı.

    roman hakkında yapılan bir eleştiride, "oxford sözlüğü'nün editörlerini hayrete düşürecek ingilizce kelimelerle" bezenmiş "yüksek kültür pornografisi" olarak nitelendirildi.

    sert bir şekilde sansürlenmesine rağmen, nabokov'un romanı okunmamayı reddetti ve aşk psikolojisi üzerine meditasyonunu kutlayan akademisyenlerden övgü aldı.

    (bkz: the naked lunch) (1959) william burroughs

    william burroughs'un naked lunch adlı kitabı, küfürler ve grotesk imgelerle dolu, uyuşturucu kullanımı ve cinsel ilişkiye dair üretken tasvirleri nedeniyle neredeyse her seviyeden eleştirmenlerin hışmına uğradı.

    ilk bakışta tutarlı bir romandan ziyade birbirini tamamlayan kısa öykülerden oluşan bir derlemeyi andıran bu gevşek yapılı kitap ilk olarak 1959'da paris'te yayımlandı ve o dönemde yürürlükte olan müstehcenlik yasaları nedeniyle amerika birleşik devletleri'nde yayımlanması 1962'ye kadar ertelendi.

    romanın abd'de yayınlanması 60'ların başında federal olarak yasal olsa da, burroughs yine de birkaç eyalette müstehcenlik davalarıyla karşı karşıya kaldı, özellikle de bazılarının amerikan edebiyatıyla ilgili son önemli müstehcenlik davası olarak kabul ettiği 1966 boston davası.

    ancak burroughs -kendileri de müstehcenlik davalarının üstesinden gelmiş olan beat yurttaşları allen ginsberg ve jack kerouac'ın yardımıyla- postmodern anıtının sosyal ve kültürel önemini mahkemelere anlatmayı başardı ve böylece ifade özgürlüğü adına önemli bir zafer kazandı.

    naked lunch, bugün amerikan edebiyatında postmodern bir dönüm noktası olarak hizmet vermekte ve uyuşturucu bağımlılığı, insan cinselliği ve polis devletlerinin doğası üzerine gerçeküstü ve tuhaf da olsa aydınlatıcı eleştiriler sunmaktadır.

    (bkz: ı know why the caged bird sings) (1969) maya angelou

    yazar james baldwin ve karikatürist jules feiffer ile tanışması maya angelou'ya, arkadaşı martin luther king jr. suikastıyla başa çıkmanın bir yolu olarak ve ırkçılıkla kendi kişisel mücadelesine dikkat çekmek için kafesteki kuş neden şakır bilirim' yazması için ilham verdi.

    yayınladığı kitap, 1930'larda güney'deki küçük bir kırsal toplulukta geçirdiği cinsel ve duygusal travmayı anlattığı bir günlüktü. kitap hemen popüler oldu, ulusal kitap ödülü'ne aday gösterildi ve iki yıl boyunca en çok satanlar listesinde kaldı. tarihsel ve kültürel önemine rağmen kitap, saldırgan bir dil kullanması ve şiddet, cinsellik ve ırkçılığa odaklanması nedeniyle düzenli olarak itirazlara uğramış, okul okuma listelerinden ve kütüphanelerden çıkarılmış ve genç okuyucular için uygunsuz bulunmuştur.

    amerikan kütüphane derneği'ne göre, alabama'nın eyalet ders kitapları komitesi üyelerinin "beyazlara karşı kin ve nefret beslediği ve lezbiyenlik, evlilik öncesi seks ve küfür içeren göndermeler nedeniyle sapkın davranışları teşvik ettiği" gerekçesiyle kitabın reddedilmesi çağrısında bulunduğu 1983 yılından bu yana 35'ten fazla kamu itirazı veya yasaklamasına maruz kalmıştır.

    (bkz: the bluest eye) (1970) toni morrison

    nobel ödüllü yazar toni morrison'ın 1940-41 yıllarında memleketi ohio'nun lorain kentinde geçen ilk romanı en mavi göz, güzelliği ve toplumsal kabulü beyazlıkla bir tutan ve bu nedenle mavi gözlere sahip olmayı arzulayan pecola breedlove adlı mağdur bir siyahi genç kızın hikâyesini anlatır.

    yayınlandığında büyük ölçüde görmezden gelinmiş olsa da, roman artık bir amerikan klasiği ve büyük buhran sonrası afro-amerikan deneyiminin temel bir anlatısı olarak kabul edilmektedir. batı tarihine, medyaya, edebiyata ve dine zengin göndermeler içeren pasajları, benzersiz yapısı ve sık sık perspektif değiştiren anlatımıyla muazzam bir duygusal, kültürel ve tarihsel derinliğe sahip bir eserdir. bununla birlikte, 1970 yılında yayınlanmasından bu yana, the bluest eye'ın seks, şiddet, ırkçılık, ensest ve çocuk tacizi tasvirleri nedeniyle okullardan ve kütüphanelerden yasaklanması için çok sayıda girişimde bulunuldu ve bulunulmaya devam ediyor ve amerikan kütüphane derneği'nin yasaklı ve itiraz edilen kitaplar listesinde sık sık yer alıyor.

    bu tür girişimler karşısında renkli insanların ilerlemesi için ulusal birlik, "bu tür sansürün cehalet ve hoşgörüsüzlüğü sürdürdüğünü, gençlerimizi hayatlarında kaçınılmaz olarak karşılaşacakları ırkçılığın karmaşıklığıyla mücadele etmeye hazırlıksız bıraktığını" ve morrison'ın eserinin "ülkemizin edebi mirasının kritik bir parçası olduğunu" iddia etti.

    (bkz: the satanic verses) (1988) salman rushdie

    çok az yazar, islam kültürüyle yoğrulmuş iki adamın batı etkisiyle başa çıkma(ma)larını anlatan şeytan ayetleri adlı romanı nedeniyle salman rushdie'nin karşılaştığı kadar bariz bir nefretle karşılaşmıştır.

    romanın yayınlanması, muhammed'i model alan bir karaktere ve kur'an'ın transkripsiyonuna küfrettiği iddiasıyla müslüman toplumun çoğunluğunun nefretine neden oldu.

    kitap raflarda yerini aldıktan kısa bir süre sonra, 1989 yılında iran'ın siyasi ve dini lideri ayetullah ruhullah humeyni, rüşdi'nin, editörlerinin ve yayıncılarının öldürülmesi çağrısında bulunan bir fetva yayınladı.

    o tarihten sonra rüşdi'nin kamuoyu önüne çıkması büyük ölçüde sınırlandırıldı ve sürekli olarak korumalar eşliğinde bir evden diğerine taşınmak zorunda kaldı.

    şeytan ayetleri, aralarında hindistan (rushdie'nin doğum yeri), bangladeş, mısır, iran, pakistan ve güney afrika'nın da bulunduğu, müslüman nüfusun yoğun olduğu birçok ülkede yasaklandı.

    (bkz: the absolutely true diary of a part-time ındian) (2007) sherman alexie

    sherman alexie'nin the absolutely true diary of a part-time ındian (duruma göre bazen kızılderiliyim) adlı kitabı 2007 yılında yayımlandığında büyük başarı kazandı ve diğer ödüllerin yanı sıra o yılın ulusal gençlik edebiyatı kitap ödülü'nü de aldı.

    alexie, tamamen beyazların okuduğu bir liseye gitmek için rezervasyonundaki okuldan ayrılan kızılderili bir genç olan junior'ın hikayesini günlük formunda sunmak için kişisel deneyimlerinden yararlandı ve okuyucularla yeni yollarla bağlantı kurmak için yenilikçi yazı tipi değişiklikleri ve karikatürler (ellen forney tarafından resimlendi) kullandı.

    sonuç, publishers weekly'nin "angela's ashes / angela'nın külleri'nin kızılderili eşdeğeri, o kadar iyi gözlemlenmiş bir ergenliğe giriş hikayesi ki, belirli bir kültüre kök salmış olması aynı zamanda ona evrensellik katıyor ve duygusal olarak o kadar dürüst ki, mizah neredeyse her zaman acı verici oluyor" dediği şeydi.

    bununla birlikte, the absolutely true diary of a part-time ındian önemli tepkilerle karşılaştı ve yayınlandığından bu yana saldırgan bir dil ve ırkçılığın yanı sıra kültürel olarak duyarsız ve cinsel içerikli olduğu gerekçesiyle sayısız kez sorgulandı.

    ayrıca, romanın yayınlanmasından yaklaşık on yıl sonra, alexie'ye yönelik cinsel istismar iddiaları ortaya çıkmış ve kitabın okulların zorunlu okuma listelerinde yer almasına yönelik ek zorluklara yol açmıştır.

    sonuç olarak roman (2010 yılından başlayarak) birçok kez amerikan kütüphane derneği'nin yıllık en çok itiraz edilen kitaplar listesine girdi ve derneğin 2010-2019 yılları arasında en çok yasaklanan ve itiraz edilen 100 kitap listesinde bir numarada yer aldı.

    (bkz: melissa) (initially published as george in 2015) alex gino

    alex gino'nun üçüncü sınıftan yedinci sınıfa kadar olan okurlar için yazdığı ve "farklı hissettiğin zamanlar için sana" ithaf ettiği romanı, 2015 yılında george adıyla yayımlandığından beri (daha sonra yazarın isteğiyle melissa adıyla yayımlandı) çok sayıda ödül kazandı ve dünya çapında birçok dile çevrildi.

    gino'nun, kimliğine ailesi ve akranları tarafından saygı gösterilmeyen ve sınıfı charlotte's web'inı sergilerken kabul görmek ve kendini tanımlamak için mücadele eden 10 yaşındaki transseksüel bir kız olan melissa'yı tasvir etmesi, geleneksel cinsiyet ikiliğinin dışında büyümenin nasıl bir his olabileceğini açık bir şekilde tasvir ettiği için çok övüldü.

    bununla birlikte, roman aynı zamanda amerikan kütüphane derneği'nin 2018-20 yılları arasında üç yıl üst üste en çok itiraz edilen 10 kitap listesinin başında yer aldı ve dernek onu 2010-2019 yılları arasında en çok yasaklanan ve itiraz edilen beşinci kitap olarak listeledi.

    kitap, lgbtqıa+ içeriğini kullanması, geleneksel dini bakış açılarıyla çatışması ve belirli bir topluluğun değerlerini pekiştirmemesi nedeniyle itiraz edilmiş, yasaklanmış veya başka bir şekilde kısıtlanmıştır. kendisini nonbinary olarak tanımlayan ve "kenarlara itilmeyi bekleyen" gino, tepkilere şaşırmıyor ancak "cinsiyete uymayan çocuklar için, hangi dili kullanmak isterlerse istesinler, yazmaya devam ediyor.

    çünkü kendinizi yansıttığınızı görürseniz, bu gerçek olduğunuzu bilmenin bir yoludur - bu dünyada bir yeriniz olduğunu ve bir başkasının sizi gördüğünü bilmenin bir yoludur."
  • ıssız bir adaya düşsem yanıma alacağım üç kitaptan biri olan george orwell’in 1945 tarihli “animal farm” eserinin de icine girdigi kategori.. kendilerini sömüren insanlara karşı ayaklanan ve bulundukları çiftliğin yönetimini ele geçiren bir grup hayvanın hikayesi olan bu kitap, jonathan green’in “sansür ansiklopedisi”ne göre en çok sansürlenen kitapların başında gelmektedir.. haklı ama adam.. totaliter olsam dellenirim, komünist olsam sinirlenirim bu metne.. başta diktatörlük düzenine giydiren kitap, ikinci devrede yapılan yerinde değişikliklerle inceden komünizm eleştirisine girişir.. ama kitabın özellikle ekim devrimine yönelik göndermeleri oldukça açık ve net bir şekilde gözlemlenebilir, ki hedef zaten totalitarizm eleştirisinden çok stalin’in komünizm anlayışıdır.. arada olan snowball (nam-i diğer troçki) ile boxer’a olur.. yani bir nevi “filler tepişirken, ezilen çimenler olur”.. bu kitap bende takıntı yaratmış, her kitabevinin çevirisini alıp okumama yol açmıştır.. türkiye’de –bildiğim kadarıyla- en son can yayınları basımını yapmıştı, ama kişisel favorim inkılap kitabevi’nın yayımladığıdır.. ne diyelim; bütün çeviriler eşittir, ama bazı çeviriler daha eşittir..

    yasaklanma nedenleri ve tarihçesi: başlıca neden içerdiği politik teorilerdir.. “problem kitap” olarak nitelenmiş, neden olarak da orwell’in komünist olması gösterilmiştir.. içinde geçen devrim göndermeleri birçok protestoya neden olmuştur.. aslında komünist düzene eleştiri olarak yazılmış bir eserin “çocuklarımız komünist olmasın” diye yasaklanması gerçekten müthiş bir ironidir.. yapmayın etmeyin güzel kardeşlerim, tüm kitaptan çıkarttığınız anlam “devrim” kelimesi mi ey güzel insanlar?. okuyun, okutun bu kitabı gözünüzü seveyim.. amerikan ve ingiliz hükümetinin siparişi üzerine yazıldığına dair ciddi iddialar ortaya atılan bu kitabın, bahsi geçen iki ülkede de yasaklanmış olması ise komedinin ikinci perdesidir.. aynı amerika (başka varmış gibi) “animal farm” kitabını vietnam savaşı sırasında anti-komünist propagandalarına alet etmekten de çekinmemiştir.. hakikaten kendisine layık görülen “problem kitap” sıfatını haketmiş, kimse çözememiş anlaşılan bu kitabı.. hem komünizm korkusuyla yasaklanmış, hem de anti-komünizm malzemesi olarak ders kitabı yapılmış bir eser daha yoktur sanırım.. ayrıca küba’da resmi olarak yasaklı hiçbir kitap olmamasına rağmen, "hayvanlar çiftliği" namlı anti-stalinist fablın hükümet tarafından pek sevilmediğini ve zorlukla bulunabildiğini de not düşelim yazımızın sonuna..
  • anthony burgess’in 1962’de ingiltere’de yayınladığı “a clockwork orange” da zamaninda yasaklanmis kitaplardandir.. hem kitabını okumuşluğum, hem de stanley kubrick tarafından sinemaya uyarlanmış versiyonunu seyretmişliğim olduğundan bu yasağa kısmen mana verebiliyorum.. “gönülçelen” adlı eserin yasaklanmasını anlamam mümkün değil, ama beni dahi manyak etmiş bu eserin yasaklanmasına daha bir hoşgörü ile yaklaşabilirim.. buradan izninizle kitabın 14 yaşındaki “anti-kahraman” veledi alex’e seslenmek istiyorum.. len oğlum manyak mısın?. akıllı ol, git evcilik oyna yaşıtların gibi.. işin gücün itlik kopukluk.. alex de holden caulfield gibi bir anti-kahraman (holden’le bu veled-i zina arasında bir benzerlik bulduğuma inanamıyorum, bakma yavrum sen bu alex itine).. bu kitaptan uyarlanan film ingiltere’de gişe rekorları kırarken kubrick amcamın ricasıyla vizyondan kaldırılması boşuna değil.. film ingiltere’de tam 30 yıl yasaklı kalmış, ancak kubrick’in ölümünden sonra toplu gösterimine izin verilmiştir.. filmleri şiddet içeriğine göre derecelendiren komite, en yüksek derece olan “r”yi bile hafif bulmuş, söz konusu filmi “x” diye yeni bir sınıfta kategorize etmiştir.. herhalde buna “r” derler ise, “r” olan diğer filmleri çocuk filmi addetmeleri gerekeceğinden.. an itibarıyla “x” sınıfı kaldırılmıştır, zaten bu sınıfa dahil edilen bildiğim tek film de “otomatik portakal”dir.. bu “şiddet” başyapıtı üç bölümde incelenebilir.. ilk bölümü alex ve çetesinin itlikleri, ikinci bölümü alex’e rehabilitasyon adı altında edilen itlikler, üçüncü bölümü ise alex’in kurbanlarının kontraatak itlikleri.. yani sadece itlik ve kopukluk üzerinedir tüm roman.. beni “şiddet” açısından en fazla sarsan bölümün ise ikinci bölüm olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.. zulümdür bu yapılanlar, “alex’ler ölmez, vatan bölünmez” ve hatta “alex’ci hareket engellenemez”..

    yasaklanma nedenleri: daha ne diyeyim canım efendim, gayet açık değil mi giriş bölümünden.. benim gibi sessiz sakin adam bile psikopata bağladı, şalterleri indirdi bu eser karşısında.. peki bu kitabı okuyan rahatsız bünyeler ne yapsin?. ingiltere’de yasaklanma nedeni olarak birkaç cinayete esin kaynağı olmasını da hatırlatalım yeri gelmişken.. “küçük prens” dahi okuyup dellenebilecek potansiyel ademogulları mevcut iken, bu bahaneyle kitabın yasaklanmasını onaylamıyorum elbet.. zaten hiçbir yasağı onaylamamakla beraber, yasaklanmasını en metanetle karşıladığım eser de budur..

    yasaklanma tarihçesi: 1973’te utah eyaletinde bir kitapevi sahibi, üç ayrı kitabın satışını yaptığı için tutuklandı.. biri tahmin edeceğiniz üzere “otomatik portakal”.. diğer ikisi de ilginç gelebilir belki, özellikle robert ailey’in “paris’te son tango” kitabı.. davanın sonucu mu?. carole grant isimli kitapevi sahibi beraat etti, ancak dükkanına kepenk vuruldu ve kentten uzaklaştırıldı.. 1976’da colorado eyaletindeki liselerde 1275 kitap içeren liste incelendi ve sadece 9 tanesine onay verilmedi.. içlerinde (tabi ki) “otomatik portakal” ve “exorcist” de bulunmaktaydı.. öğretmenler eğitim özgürlüklerine yapılan bu müdaheleye karşı ayaklandı ve mahkemelik oldular.. hakim öğretmenlerin gerekçesini haklı bulduysa da, aleyhlerinde karar almak zorunda kaldı.. alabama eyaletinde halen süregelen uygulamaya göre ise öğrenciler bu kitabı kütüphaneden ancak “veli izni” ile alabilmektedirler..
  • ister inanın ister inanmayın, charles dickens’in 1838 tarihli "oliver twist" romanı dini nedenlerle sakıncalı bulunmuştu.. dickens’in ikinci romanı olan bu kitap, bir hırsız çetesinin eline düşen acıların çocuğu oliver’in hikayesidir.. “çocuk kitabı bu efendi, ne dini ne göndermesi.. ben ilkokuldayken oliver twist okuyordum” demeyin, dinleyin bir önce..

    yasaklanma nedeni ve tarihçesi: kitabın kötü adamı fagin, şeytani ve sürüngenimsi bir şekilde betimlenmiştir.. tarif edilen portresindeki ayrıntılar, kızıl saç ve sakalı ile şeytana atıfta bulunulduğu aşikardır.. tabi ki yasağın nedeni “fagin’i koruma vakfı” üyelerinin feryatları değildir.. fagin’in en belirgin üç özelliğini gözden geçirelim isterseniz: hırsızlık yapması, şeytanı temsil etmesi ve "yahudi" olması.. kitapta fagin yüzlerce kez adıyla değil “the jew”, yani “yahudi” olarak anılmıştır.. tesadüfün göz deliğine bakın ki, 1830’larda ingiltere’de yahudiler ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekteydi.. yahudi karşıtı hareket doruk noktasındaydı, dükkan sahibi olmaları dahi kanunlarla engellenmişti.. eleştirmenler her ne kadar fagin karakterine yüklenilen özellikler arasında bir bağ kurulmaması gerektiğini ve dickens’in bunu bilinçli olarak yapmadığını düşünseler de, charles dickens’in antisemitist bir kültürle yetiştirildiği gerçeği gözardı edilemez.. 1860’lara doğru yahudiler seçme ve seçilme gibi haklarına kavuşunca, bu “hassas” konu tekrar gündeme gelmiş ve 1868 yılında oliver twist’in elden geçmiş yeni bir baskısı yayımlanmıştır.. kitaptaki en önemli değişiklik “the jew” kelimesinin kalkması, onun yerine adı olan “fagin” veya kişi zamiri “he” konmasıydı.. ancak bir kez olan olmuş, 1949’da new york’da yahudi aileler liselerde bu kitabın okutulmaması için okul yönetimlerine baskı yapmıştı.. yahudilere karşı ırkçılık ve nefret içerdiği için yasaklanması istenen bir diğer kitap ise shakespeare’in “venedik taciri” (shylock karakterini hatırlayınız) idi.. hatta "shylock" kelimesi ingilizceye "cimri, kalpsiz tefeci" gibi birçok kötü manasıyla yerleşti bu romandan sonra..

    fransa’da 1894 yılında gerçekleşen "dreyfus olayı" antisemitist hareketin başlangıcı olarak gözükse de, altyapı çalışmaları için charles dickens’a da en azından bir mansiyon verilmelidir..
  • yasaklı kitaplara değinmişken, tüm kitapların yasaklı olduğu bir dünyadan bahseden fahrenheit 451’den bahsetmemek olmaz.. kitap da zaten adını kağıdın yanma sıcaklığı olan 451 fahrenheit’tan (yaklaşık 234ºc) almaktadır.. “entelektüel” kelimesinin en okkalı küfürlerden biri olduğu ütopik bir dünyada, itfayecilerin bildiğimizden daha farklı bir görevi vardır.. itfayeciler yangın söndürmekle değil, tam tersi karşılaştıkları kitapları içinde bulunduğu evlerle beraber yakmakla görevlidirler.. insanlar, “televizyonu çok eğitici buluyorum.. çünkü ne zaman evde televizyon açılsa, odama kapanıp kitap okuyorum” diyen ademoğluna inat, odalarının üç duvarı televizyon ekranı olan evlerde yaşamaktadır.. insanların birbiriyle iletişimi en düşük seviyededir, televizyondaki karakterler aileden biri gibi kabul edilmektedir.. “çağımızın en büyük sorunu iletişimsizliktir, televizyon aptal kutusudur” gibi bradbury’nın endişelerini haklı çıkartacak toplumsal mesajlar da verebilirim şimdi ama gerek yok..

    insanların doğal yaşamla ilişkilerini kestiği, düşüncelerini ve duygularını paylaşmadığı bu dünyada itfayecilik yapan montag, kitabın ana karakteridir.. ray bradbury’nin bu kitabı, aydınlanmasını yaktığı (ve yakmadığı) kitapların ışığına borçlu olan montag’ın hikayesidir bir bakıma.. montag bir gün 17 yaşındaki clarisse ile tanışması sonucu içinde bulunduğu dünyayı sorgulamaya başlar ve olaylar gelişir.. clarisse montag’a eskiden itfayecilerin görevinin yangın çıkartmak değil, yangın söndürmek olduğundan ve daha birçok "gariplikten" bahseder.. yaktığı evlerdeki kitapları gizlice evine götürmeye başlayan montag bir daha eskisi kadar sevemeyecektir işini, dönüşü olmayan bir yola girmiştir.. kitaplarının yakılmasına karşı çıkan bir kadının tüm kitaplarıyla birlikte kendini (beni yak kendini yak her şeyi yak şarkısı eşliğinde) yakması son damla olur.. şefinin “okumuş bir adamın hedefinin kim olacağını kim bilebilir ki?” desturuna inat, evine aslında yakması gereken kitapları taşımaya devam eder.. sonunda karısının kendisini ihbar etmesiyle yoldaşları tarafından evi (içindeki kitaplarla beraber) yakılır.. “kadın, şarap ve zar insanı mahveder”sözünün doğruluğu bir kez daha kanıtlanmasına rağmen, kitap umutlu bir şekilde son bulur..

    yasaklanma tarihçesi ve nedenleri: fahrenheit 451’in orijinal yayıncısı olan “ballantine books” 1967’de, yanı kitabın ilk basımından 13 sene sonra liseler için özel bir sürüm oluşturdu.. yeni versiyonda 75 ayrı kısım “cehennem”, “kürtaj” ve “lanet (damn)” gibi zararlı kelimelerden temizlenmişti.. böyle bir kitabın sansürlenmesi, içindeki bazı bölümlerin adeta “yakılmasındaki” ironi zor bulunur cinstendir doğrusu.. yazarın izni olmadan temizlenen kitapta bazı ufak tefek değişiklikler de yapıldı.. sarhoş olarak tasvir edilen bir adam, “temizlenmiş” sürümde karşımıza “hasta” bir adam olarak çıkar.. böylece yukarıda bahsettiğim ”kadın, şarap, zar” üçlemesinden birinin daha körpe bünyelere olumsuz etki etmesi engellendi.. yeri gelmişken bradbury’nın “moby dick” romanından esinlenerek yazdığı bir bilimkurgu eserinin (leviathan 99), içinde hiç kadın karakter olmadığı için sahneye konmadığını da belirtelim..

    6 yıl boyunca “temizlenmiş” ve “pis” versiyonları birlikte basıldı, ancak 1973-1979 yılları arasında “pis/kötü/yetişkin” versiyonu yayıncı kuruluş tarafından ortadan tümüyle kaldırıldı.. yeni versiyonda herhangi bir uyarı olmadığından kimse bu gerçeğin farkına varmadı.. 1979’da bradbury’nin bir arkadaşının uyarısı sonucu “temizlenmiş” versiyon yerine orijinal fahrenheit 451 raflara geri dondu.. buna rağmen 1992’de california’da bir lise kendi çabalarıyla (sakıncalı kelimelerin üstünü çizerek) fahrenheit 451’i sansürledi ve öğrencilerine okuma kitabı olarak verdi.. kitap yakılması ve sansüre ironik bir dille dokunan bu kitabın aynı akıbete uğraması bazı duyarlı aileleri isyan ettirdi.. okulun şikayet edilmesi ve olayın basına yansımasıyla birlikte okul geri adım attı ve bir daha sansürlü versiyonu kullanmayacağına dair incile el basarak yemin etti..
  • imamın ordusu... üstelik yayınlanmadan...
  • fehim taştekin’in “rojava kürtlerin zamanı” adlı kitabının da yer aldığı 3 kitap hakkında toplatma kararı verdi. kararda, kitaplar için “terör örgütü niteliği taşıdığı değerlendirilen” ifadesi kullanıldı.

    birgün’ün, gazete duvar’a dayandırdığı habere göre, kahta sulh ceza hakimliği, biri fehim taştekin’in “rojava/kürtlerin zamanı” adlı iletişim yayınlarından çıkan kitabı dahil, üç kitap hakkında toplatma kararı verirken, kararın hüküm kısmında, kitapların, “terör örgütü niteliği taşıdığı” ifade edildi.

    karar, kahta cumhuriyet savcılığı’nın 2 ekim 2017 tarihli talebi üzerine alındı. kararda, faysal dağlı’nın 1994’te belge yayınları’ndan basılan “birakuji (kürtlerin iç savaşı)” kitabı, aytekin gezici’nin tutku yayınları’ndan basılan “kürt tarihi” isimli kitabı ile fehim taştekin’in 2016’da iletişim yayınları’ndan çıkan “rojava kürtlerin zamanı” isimli kitaplarına satış yasağı konulmasını ve toplatılmasını öngörüyor.

    fehim taştekin’in aynı kitabı daha önce bazı soruşturmalarda “suç delili” olarak sayılmış, ancak kitap hakkında şimdiye kadar hukuki bir işlem yapılmamıştı. mersin’de ihd yöneticileri dahil birçok kişinin gözaltına alındığı soruşturma kapsamında taştekin’in bütün kitapçılarda bulunan kitabı için, “nasıl temin ettiniz” sorusu sorulmuş, aynı sorgu içindeki bir başka soruda kitabın “tamamen örgütsel” olduğu kabulü dile getirilmişti. kahta sulh hâkimliği’nin kararında ise kitap “örgütsel” yerine doğrudan “örgüt niteliği” ifadesi kullanıldı.
  • şurada görüldüğü üzere bunların içeriğinin orası burası siyah bantlı olur genelde:

    https://www.goodreads.com/…ar?ac=1&from_search=true
hesabın var mı? giriş yap