• hayatın bize gösterdiklerinin ayırdına varan, yorumlayan insan. arının peteğinde oluşan balı, arıcının yüzünde dolaşan bir kaç haylaz arının eğlencesini, bir ayının kovana ulaşma azminin zamanla paralel hikayesini bir çok gözle ve milyonlarca gözlemle sayfalara döken, her olanla ilgili, olduyla bittiye başka anlamlar yükleyerek okuyucuyu ufuk çizgisine ulaştıran insan örneği.
  • kelimelerle yapı kurmaca ustası.
  • "gerçek yazar, telefon rehberinizde numarasının bulunmasını isteyeceğiniz yazardır."*
  • yazar olmanın en güzel yanı, en büyük zevki başkalarının hayatlarına girmek ve o hayatlarda yaşayabiliyor olabilmektir.
  • ekşi yada herhangi bir sözlükte olanına fazla anlam yüklenmesini gereksiz bulduğum, yazılı iş üreten herkes için kullanılan isimdir.

    konu ile ilgili şöyle bir anımı paylaşmak isterim. ofiste sözlük yazarlığı muhabbeti dönmektedir, 2-3 kişi ekşi uludağa klişelerinden bahsederken bi abi sürekli su başlığı gördünüz mu ışte ekşi tarihinde böyle ilgi görmedi(2000 civarı fav alan bir entry görmüş ondan bahsediyor) vs şeyler gibi sallama bilgilerle konuya dahil olmaya çalışmakta. bi arkadaş dayanamayıp sorar:
    +aa sende mi yazarsin ?
    -yani ne yazarım ne değilim, yazarlığım var ama yazmıyorum ?!#(kafa karışır, sonradan anlaşılır ki arkadaş çaylak fakat sebepsiz şekilde, garip tavırlarla bunu saklar)
    daha sonradan yan masada ekşi de başlık gösterirken bu durum gözden kaçmaz şöyle bi diyalog gelişir:
    +abi normalde entry altında yazara mesaj göndermek için mektup ikonu olur seninki nerede?
    -mmm şey safari de gözükmüyor sanırım, bu mac hep böyle sıkıntı yea hihi diyerek işin içinde çıkmaya çalışır, çalıştıkça batar.
    son olarak hala yazar olduğunu dikte eden arkadaşa:
    +abi geçen açtığım site için paralı entry girdirmiştin, hala tek entry var başlıkta hayrına sende yaz bari?
    -abi sessizce ortamı terk eder.

    bu da böyle bir anımdır.
  • - "neyse, bu benim tarifim. ayrıntıyı anlatmak. yeni ayrıntıları. iyi yazarlar yaşama sık sık dokunurlar. ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçerler. kötü olanlar ona tecavüz edip, leşini sineklere bırakır."
    (bkz: fahrenheit 451)
  • son yıllarda mantar gibi türeyip de yazarlığı "din soslu aforizmalarla dolu kitaplar çıkarmak" belleyenlerden biri olmak isteyenler yaklaşsın, formülünü veriyorum:

    öznelerimiz: "o", rab, yaradan, allah, rahman gibi tanrıyı betimleyen kelimeler ve ayrıca adam, kadın, iyiler, kötüler...
    nesnelerimiz: aşk, meşk, sevgi, gönül, dua, fukara, yakarış, feryat, hüzün, çile başta olmak üzere gamı, kederi, ezilmeyi çağrıştıran ne varsa. mesela karınca da olur (hem çilekeş, hem çalışkan ya o bakımdan).
    fiillerimiz: sabretmek, meyletmek, beklemek, boyun eğmek gibi olabildiğince pasif fiiller. nadiren yakarmak, isyan etmek de olur ama bunları çoğunlukla olumsuz kullanmalıyız.
    yardımcı kelimeler ve kalıplar: demir, toprak, çayın demi, çiğ tanesi, adalet(siz), inşallah, eyvallah, amin gibi mümkün olduğunca temel ve pastoral ya da herkesin bildiği ve sık kullanılan din kaynaklı kavramlar.

    temelde iki format var; "ooo çok azmış" demeyin, adamlar bunlar üzerinden ne ekmekler yedi. sadece hep aynı formatı kullanmayın. birazdan göreceğiz, hep birine yüklenirseniz ya insanlardan uzaklaşıp özellikle genç kesimin ilgisini kaybedersiniz (ki hedef kitleniz onlar) ya da maksadınızı aşıp aşk romanı yazmaya başlarsınız (ki onun modası geçti)

    a) yaradan teması: güvenli limanlarda gezinmek isteyenler için ideal yapıdır. bu format çabuk yorulsa da kolay kolay kimse içinde allah geçen bir cümleye "bu ne lan saçma sapan şey" diyemeyeceği için hep gideri vardır. tabi temamız bu olduysa iş insanın imtihanına, bu dünyanın geçiciliğine falan kayacaktır.

    ör: sen topraktan çıkarttığın demiri dövmeden kullanıyor musun ki, rabbin seni sınamadan cennetine alsın?

    not: bakın kime sorulduğu belli olmayan sorular genel olarak bu yazarlık konseptinde önemli. siz soruyu sorun, merak etmeyin birileri onu üstüne alır.

    not 2: burada ustalaştıkça farklı farklı şeylere odaklanabilirsiniz. bakın mesela yukarıdaki cümlede "cennetine" yerine "firdevsine" diyebilirsiniz; böylece konuya hakimiyetinizi gösterirsiniz.

    not 3: anlam değil söylem önemli. o yüzden cümleyi "sen" ya da "topraktan çıkarttığın" gibi detay gözüken kısımları çıkartarak kurmaya çalışmayın.

    b) aşk teması: bu daha iddialı, dolayısıyla ilgi çeken formatımız. ancak kullanırken ölçüyü tutturmak önemli. bu tipteki aforizmalarımızın bir ucu yerdeyse, öbür ucu gökte olmalı. yani ucundan, kıyısından dine yaslanıyoruz.

    ör: adam öyle bir sevmeli ki kadını, onu her gördüğünde kalbi şükürle dolmalı.

    not: bakın yine alabildiğine manasız ama bu sefer adam var, kadın var, aşk var ama daha fazlası yok. "adam öyle bir sevmeli ki kadını" diye iddialı giriyoruz. hani bundan sonra istesek "teninde şarabın tadını unutmalı" falan da diyebiliriz, hiç sırıtmaz!
    ama n'apıyoruz? tabi ki cart diye sağa kırıyoruz ve kalbi şükürle, cebimizi parayla dolduruyoruz.

    not 2: bu format gereklilik kipinin tavan yaptığı bir yazım şeklidir. verin -meli, -malıyı acımayın. teknik olarak erkeğe seslenseniz kadınlardan prim toplarsınız, kadınlara seslenseniz erkeklerden prim toplarsınız ama tabi siz 30/70 oranıyla çalışın. bu formattaki aforizmalarınızdan üçünde kadına seslenin, kadının sahip olması gereken şeylerden dem vurun, kalan yedi seferde erkeğe seslenin, onun sahip olması gereken nitelikleri betimleyin. neden? çünkü istatistiki olarak kitaplarımızı kadınlar daha çok okuyor.

    tabi aforizmalarımızı öyle boşa harcamıyoruz. sonuçta bunlar bizim sermayemiz, ekmek teknemiz.
    önce internetten bir sürü doğan güneş, çiçek, akarsu ya da yakın çekim boncuk, ahşap masa, yeşillik, deniz vb. gibi görsel buluyoruz (nesneler flu olursa iyi olur). üzerine aforizmalarımızı tercihen el yazısı şeklinde bir font ile yazıyoruz (el yazısı yoksa italik yazın), sağ alt köşeye de adımızı iliştiriyoruz ve twitter'da, facebook'ta kendimize başkasının adıyla kurduğumuz fan sayfalarından yayınlıyoruz. eğer sözlükte üyeliğiniz varsa o da işe yarayabilir ama burada aforizma kasmayıp sadece kendinizi başkasının ağzından övün ve link verin.

    belli bir takipçi, beğenen sayısına ulaştıysak ufak ufak kitap için çalışmalara başlayabiliriz. öncelikle kitabın adı önemli. mutlaka ama mutlaka çarpıcı ve dinle ilgili olmalı, ancak diğer yandan da popüler kültüre hitap etmeli. burada yine yukarıdaki anahtar kelimeleri kullanabilirsiniz. kitabın ismi belirlendikten sonra bazı aforizmelerın sonuna parantez içinde kitabın adını ekliyoruz. bu arada zaten kitlemiz işareti alıp ufak ufak "kitap ne zaman geliyor" diye sormaya başlayacaktır. bu sorular artmaya başladığı zaman soluğu bir yayınevinde alıp kitleyi gösteriyor ve kitap hazırladığımızı anlatıyoruz. burada karşınızdaki adamlara aforizma falan kasmayın, yemezler. direkt oranlar konuşsun: kitap kaç paraya satılacak, size ne kadar kalacak, nasıl pazarlanacak... anlaşamazsanız başkasına gidin. piyasanın mevcut durumunda illa biriyle anlaşırsınız. kapak tasarımını falan onlara bırakın, kitabın adına ve temasına göre bir şeyler ayarlarlar. zaten kapak, standart bir instagram gönderisinde kahve fincanının yanında sırıtmasın yeter.

    hadi hayırlı işler.
  • (bkz: #60490053)
  • -herşeyini oku-
  • "iyi yazarlar yaşama sık sık dokunurlar. ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçerler. kötü olanlar ona tecavüz edip leşini sineklere bırakır."
    (bkz: ray bradbury)
    (bkz: fahrenheit 451)
hesabın var mı? giriş yap