• konusanlarina çok entel ve bilimsel bir hava verir. atina'da kafasi kasketli (bayagi bizim bildigimiz çiftci kasketi) seyyar bir muz saticisi bana "penta, heksa" vs. diye para üstü sayarken "kim bilir ne biçim geometri biliyordur bu adam" diye geçmisti aklimdan.
  • bir rum arkadaşımın telefonda kardeşine sinirlenerek 'hayvani' diye bağırdığı dil. bunun yanında top yunancada 'topi'dir. hatta ilkokul çocuklarina ali topu at tarzında 'elena na ena topi' (elena işte bir top demek) gibi fişlerle okuma yazmayı öğretirler.
    ne ispanyolca, ne italyanca ne de başka bir dil yunancanın süratine erişemez. zira haber spikerleri genelde sunuşa başlamadan önce son nefeslerini alıp haberlerin bitimine kadar nefes almadan konuşurlar.
  • hint-avrupa dil ailesinin avrupa kolunda bagimsiz adacik. en yakin akrabasinin, birbirlerini pek sevmemelerine ragmen, arnavutca oldugu savlanir. kuralsizlik bakimindan eline su dökebilecek baska bir dil tanimadigim gibi, zorluk bakimindan ancak rusca ile boy ölcüsebilir. buna karsin türkce bilen birisi, eger o kuralsizlik deryasinda bogulup gitmezse, bir yunan kadar bu dile hakim olabilir; cünkü yüzyillarca bir arada yasamanin getirdigi, sonuna bir s getirilip yunanca yapilmis türkce kökenli kelimeler ve kullanilan bir cok deyimin ortak olmasi yetmezmis gibi, bir baska dil ögrenilirken yapilan en sik rastlanan hatalardan biri olan kelimesi kelimesine ceviri yunancada pek hata raporu vermez, aksine cogu kez birebir örtüsür. bkz. asagisi:

    elalem buna ne diyecek: ti tha pei o kosmos
    elmalar daha olmamis: ta mhla den eginan akoma
    bu yol nereye cikiyor: pou vganei autos o dromos
    kafa yapmak: kanw kefalh
    hasiktir: hasiktir (!)

    bu daha epeyce uzatilabilecek listenin yani sira bir takim false friend örnekleri de mevcuttur:
    dalga(s) yunancada denizle degil ask acisiyla ilgilidir.
    merakli(s) her seyi bilmek isteyene degil, keyif ehline denir.
    cenabet(is) de o malum hal degil, suratsiz demektir...

    son olarak, bildigim kadariyla, "bizim de isvicre, fransa gibi komsularimiz olsa idi" demagojisinin yapildigi ve, belki de bu yüzden, tencerenin yuvarlanip kapagini buldugu türkce disindaki tek dildir...
  • küçükken bir almanca kitabım vardı. arkasında her dilde bir satır: ben bir kitabım, ama güzel bir kitap, haydi al aç oku beni.. diye devam eden bir cümle.
    her dili okurdum arkasında, hala hafızamda kalmış, ya sam samo edna priska.. hangi dilse artık.. bir bu yunanca yazanı okuyamazdım delirirdim, babam: o yunanca yavrum, ben de okuyamam, büyüyünce belki öğrenir okursun derdi.
    agapimuu canakimuuu pediyamuuu diye bağırırdı bana arkamdan yunan arkadaşlarından öğrenmiş, canım çocuğum gibi birşeyler. hep aklımdadır yunanca, hep küçüklüğümü falan hatırlarım, şarkıları türküleri de bir o kadar hoşuma gider. yıllar geçti, knidos'a gittik kazı yapmaya.
    yıllar önce türk radyoları, televizyonları, telefonları hiç çekmezdi böyle kıyılarda, sınırlarda falan. biz de hep radyo dodechanese dinlerdik, 12 adalar radyosu yani. sıcak ve yapış yapış yaz gecelerimizin, elektriksiz susuz, banyosuz geçen yazların dostuydu yunanca. pilli dandik radyolarımız olurdu hep, telsiz gibi, sonra çin işin içine girince kedi-köpek-tavşan şeklinde falan radyolar aldık, yeşil köpek şeklinde olanın adı fifi'ydi hatta. aç fifiyi de neşemizi bulalım derdik, her zaman yunanca, hep yunanca. o kdar hoşuma gider ki benim yunanca, kendimi sahilde hissederim, sıcak yaz akşamlarında hissederim ne zaman duysam.
    her dünya dili hoşuma gider aslında, hepsini öğrenebilmiş ve aksanlarıyla konuşabiliyor olmayı dilerdim. lamba cini gelse dileğim de odur: bütün dünya dillerini aksanları ile konuşabilmemi sağla derdim cine, eğer bana gelseydi.
    ama yunanca ayrı birşey, çok beğenirim, çok severim. bir de fince'yi böyle beğenirim. rusça ve fransızca da en beğenmediklerim, garip bir tınıları var, bu ikisini öğrenmesem de olur hatta ama cine iki saat dert anlatamam şimdi, tamam, onları da öğreneyim.
    ama yunanca, şarkısıyla, konuşmasıyla, sanki her an eğleniyorlar gibi.
    kos'a rodos'a gittik yazın, hemen öğrendim tabii 3-5 kelime, iş icabı da biliriz biraz, bir de knidos'da dinleye dinleye anlıyoruz neredeyse, bekliyordum ki birisi bana efharisto desin, ben de hemen vura vura dilimi parakalo diyeyim. kendi kendime efharisto, parakalo diye diye dolandım bir yaz adalarda.
    çok harikulade dil bence de. ben bu yunanlarla hayatta savaşamam arkadaş. bana güvenip hiç savaş mavaş çıkarmayın.
  • alfabesinde u, d, b, c, ç, g (yumusak olmayani) harflerini ancak iki harfi yan yana getirerek yazabildiginiz, $ harfi ise hic olmayan bunun yani sira i harfini yazmanin 3 ayri sekli olan, ogrenebilmek icin 4 yilimi verdigim ancak butun zorluklarinin yani sira en siirsel dillerden biri. gramer kurallari matematige benzeyen bir dil. ayrica bu dilde siir yazmak ise ayri bir eglence, kafiye yaratamamak ozel beceri gerektirir.
  • s harfinin nerdeyse tum kelimelerde gectigi,kunu$uldugu zaman da sanki konu$an fisir fisir ediyormu$ gibi olan dil..
  • bu dille ortak kelimelerimiz:

    ade vre - hayda bre
    afendis (afendiko) - efendi
    agaria - angarya
    agginara - enginar
    ai sihtir - hasiktir
    alana - alan
    aman! - aman!
    amanes - mani
    anihtiri - anahtar
    arabas - araba
    argo - argo
    aroma - aroma
    asanser - asansör
    ati - at
    avanta - avanta
    avli - avlu
    babas - baba
    bagazi - bagaj
    baglamas - baglama
    baharika - bahar, baharat
    bahtse - bahce
    bairaki - bayrak
    bakalis - bakkal
    bakirtzis - bakirci
    baklavas - baklava
    bamies - bamya
    banio - banyo
    barberis - berber
    baruti - barut
    bastuni - baston
    bataksis - batakci
    batalis - battal
    batania - battaniye
    bataria - batarya
    batiris/batirlis - batık
    batis - imbat
    batsanakis - bacanak
    batzaki - bacak
    baulo - bavul
    baxisi - bahsis
    bebeki - bebek
    beis - bey
    bekiaris - bekar
    bekris - bekri
    belas - bela
    berde - perde
    bere - bere
    bereketi - bereketli
    betatzis - betoncu (ahah)
    beton - beton
    betoniera - betonyer
    bezesteni - bedesten
    bifteki - biftek
    bigonia - begonia
    bilia/bilies - bilya/bilye
    biliardo - bilardo
    bilieto - billet
    bira - bira
    bitoni - bidon
    bizeli -ia - bezelye
    blofa - blof
    blok - blok
    bobina - bobin
    bombe - bombe
    bogia - boya
    bogiatzis
    boi - boy
    boikotaz - boykotaj
    bora - bora
    bostani - bostan
    boxas - bohca
    brizola - pirzola
    bukles - bukle
    buluki - bolluk
    burekaki -ia - borek
    buzuki - bozuk
    busula - pusula
    dada - dadi
    dailiki - dayilik
    dais - dayi
    dalgas - dalga
    damari - damar
    damitzana - damacana
    daraveri - dalavere
    davas - tava
    davatzis - davaci
    defi - tefi
    delalis - tellal
    delis - deli
    derbederis - derbeder
    derti - dert
    dertilis - dertli
    dip - dip
    divani - divan
    dolmas - dolma
    domates - domates
    dugru - dogru
    dulapa/dulapi - dolap
    dumani - duman
    dunias - dunya
    duvari - duvar
    eklisia - kilise
    ergatis - irgat
    ergenis(enilikos) - ergen
    fanari - fener
    fanartzis - fenerci
    fasoli - fasulye
    feretzes - ferace
    fidanaki - fidancik
    fidani - fidan
    fira - fire
    firmani - ferman
    fiseki - fisek
    fisekliki - fiseklik
    fisiki - fiziki
    fisikohimia - fizikokimya
    fisiognomia - fizyonomi
    fisiologia - fizyoloji
    fisiologos - fizyolog
    fisiotherapia - fizyoterapi
    fistiki - fistik
    fitili - fitil
    flitzani - fincan
    fokia - fok
    folia - fol
    fonitiki - fonetik
    fonografos - fonograf
    fonologia - fonoloji
    fosforos - fosfor
    fotogenia - fotojenik
    fotografia - fotograf
    fotometria - fotometre
    fuduki - findik
    furtuna - firtina
    fustani - fistan
    galeta - galeta
    garaz - garaj
    garides - karides
    garsoniera - garsoniyer
    giakas - yaka
    gialantzi - yalanci
    gialantzi dolmas - yalanci dolma
    giapraki - yaprak
    giaurti - yogurt
    giavrum - yavrum
    giuvetsi - guvec
    gkazoza - gazoz
    graviera - gravyer
    grusuzis - ugursuz
    guri - ugur -
    habari - haber
    hafies - hafiye
    hairi - hayir
    haivani - hayvan
    haki - haki
    halali - helal
    háli - hal
    hali - hali
    halifis - halife
    halkas - halka
    halva - helva
    halvatzis - helvaci
    hamaliki - hamallik
    hamalis - hamal
    hamam - hamam
    hamuris/hamura - hamur
    hani - han
    handaki - hendek
    hanumisa - hanim
    hanos - hani, hanos (baligi)
    haos - kaos
    hapi - hap
    harakiri - harakiri
    haraktiras - karakter
    haraktiristikos - karakteristik
    harami - haram
    haratsi - harac
    haremi - harem
    harika - harika
    harisma - karizma
    harismatikos - karizmatik
    harmani - harman
    hartis/harta - harita
    hartziliki - harclik
    hasapikos - kasap havasi
    hasapis - kasap
    hasis /hasisi - hashas
    hatiri - hatir
    hatzari - hancer
    hava - hava
    havale - havale
    haviari - havyar
    havra - havra
    havuza - havuz
    hayde/ade/aide - haydi
    hazi - haz
    himia - kimya
    htapodi/ohtapodi - ahtapot
    hurmas - hurma
    huzuri, huzurevo - huzur
    imam baildi - imambayildi

    siyasete bakmayın. tiplerimiz bile benzer. <3

    ananeme sormuştum. eski istanbul vs. ben rumları sevmiyorum, ermenileri seviyorum demişti. niye dedim bilmiyorum dedi. yaşlı işte.

    + zok icme zımni zok iziyorzun vre.
    - doldur yorgo sikerim belanı

    entry'nin anlam ve önemi için bir de şarkı paylaşalım:

    http://www.youtube.com/watch?v=750rqfomsdg
  • belki de öğrenmesi en zor dildir.

    bir dil düşünün ki; hem ingilizceyle hem de türkçeyle yapısal benzerlikleri olsun. 'e o zaman ingilizceyi de türkçeyi de biliyorsan sıkıntı yok' değil işte..

    geniş zamanda cümle kurma methodu aşağı yukarı ingilizce gibi. aynı dil ailesindeler zaten. kişiye göre fiil çekme meselesi de türkçe gibi, 'geli-yorum, geli-yorsun' gibisinden. bunun dışında günlük hayatta kullandığımız bir çok kelimenin orijininin yunanca olması ve türkçeyle arasında tarihsel münasebetten mütevellit bir çok ortak kelime olması da sempatik kalıyor.

    ama;

    artikeller...ah o artikeller... ingilizce bilenler için şöyle açıklayayım; 'the' için dişi, eril ve yansız üç ayrı form var. bu formlar, ardından gelen kelime çoğullaşıyorsa farklı oluyor, iyelik eki alırsa farklı oluyor. kısacası; onyüzbinmilyonbaloncuk tane 'the' var yunancada.

    sayılar...bir, üç ve dört sayılarını çekimli söylemek hangi helen psikopatının fikriydi, onu bi bulsam. 3'er tane 1,3 ve 4 var. tabi eril, dişi ve yansız olarak kategorize edilmiş.

    bu arada; bu yunanca seksist bir dil, erkek kadından üstün görülüyor.

    bu arada v.2; 'poli' kelimesi yunancada şehir demek ama 'şehre gidiyorum' dediğinizde ' istanbul'a gidiyorum' demek oluyormuş günlük kullanımda. bunu saf kan atina'lı bir hanımdan öğrendim, kesin bilgidir, yayalım.

    gelin gelin istanbul'a.. bi metrobüse binin de ebenizin konstantinini tersten gördün.
  • zannedersem "s" harfinden türeyen bir dil. s harfi bölünerek çoğalmış ve ortaya yunanca çıkmış. canlılar için oksijen neyse yunanca için de s harfi odur. s'yi çekip aldığın vakit yunanca error verir.
  • isimlerin sonuna gelen eklere göre bir kişinin nereli olduğu anlaşılmaktaymış.

    -akis : girit adalı
    -oglou : anadolu göçmeni
    -poulos : moralı
    -idis : pontus
    -atos : cephalonia
    -as : yerli
hesabın var mı? giriş yap