• hastalik diye nezle, grip, bogaz agrisi gibi bunye kirilmalarina aglayan ana kuzularini gostermistir bize. tavuk corbasi, meyve ve bir kac basit market ilaciyla dunyanin her yerinde cozum aynidir.

    ha durum acillik ya da uzun sureli hastane ziyareti gerektiriyorsa moral bozulma bir derece kabul edilebilir. eger gelismis bir ulkede yasiyorsaniz neden oraya gittiginizi de aciklar bu durum. acile gittiyseniz verirsiniz kimliginizi, sigorta kartinizi, cevaplarsiniz 2 soru o sirada sira zaten size gelmistir. olursunuz tedavinizi, alirsiniz recetenizi yine donersiniz evinize. hastane bir sure sonra bir form gonderir, doldurursunuz sigorta bilgilerinizi, postalarsiniz. gerisi hastaneyle sigortanin isidir.

    eger ameliyatlik bir durum varsa o zaman biraz anlayabilirim bu kadar aglamayi, vatan, anne, sakarya, topragim da topragim, beni turk doktorlarina emanet ediniz diyorsaniz gitmeyin kardesim. sadece siz hasta olmuyorsunuz. kazik kadar adam olup bunlarin ustesinden gelemiyorsaniz yasama amacinizi yeniden sorgulayiniz.
  • ingiltere'de iseniz 39 derecelik ateşi paracetamol ile geçirmeye çalışan doktorlara hazırlıklı olmanızı gerektirir.
    ertesi gün türkiye'ye döndüğünüzde türk doktor ingiliz doktorun bol bol kulaklarını çınlatır tabi. (bkz: serum)

    ayrıca yabancı bir ülkede hasta olmanın psikolojisi farklıdır. belki ülkenizde olsanız kimseye ihtiyaç duymadan kendi başınıza çözüm üretebilecekken başka ülkede isteseniz de kimsenin yardım edemeyecek olması, hatta söylemeseniz kimsenin halinizden haberi olmayacağı koyar insana. yukarıda bahsettiğim olay sonrası anneyi geç, anneannemi aradığımı bilirim.
  • iki tane diş dolgusuna 160 euro bayılıp 2 hafta sonra dolgulardan birini elinize almanızı sağlar.
  • ne yazıkki bir çok vatandaş daha çok yabancı bir ülkeye hasta. eğer ingilizce biliyorsanız korkmayın, illa bilen biri vardır, he bi kuş dili biliyosan, neyse gitme, tatile antalyaya git.
  • aids hastalığının gripten çok rastlandığı bir afrika ülkesinde, mezbahaneden bozma bir hastanede neredeyse kemiğine kadar ayılmış ayak parmağınıza 14 dikiş atılırken "ben buradan sağ sağlam çıkarsam daha bana havada karada ölüm yok" düşüncesini beyninizin her kıvrımında hissetmektir.

    adamlar grip diyor, ateş diyor lan ahahaha.

    geçmiş olsun ponçikler.
  • .
    .
    .

    (bkz: the sheltering sky)

    .
    .
    .
  • isveç’te başınıza geldiğinde sigorta durumunuza göre zorluğu değişen olaydır.
    eğer buraya turist olarak gelmiş ve gelmeden önce sağlık sigortanızı yaptırmamışsanız astronomik hastane ve doktor ücretiyle karşılaşmaya hazır olun.
    eğer gelirken sigortanızı yapmış veya burada oturumu olup sigortalı yaşıyorsanız sorunsuz en iyi şekilde tedavi edilirsiniz.
    dil bilmediğiniz halde illede türk doktor aramayın. ılgililer derhal size ücretsiz türkçe bilen tercüman bulurlar. ıngilizceniz iyiyse zaten isveçlilerle kolay konuşabilirsiniz. geri kalan işlemleri sosyal sigorta kurumu yapar size pek iş düşmez.
  • kötüdür.o ülkenin sağlık sistemi hakkında bilgi almanız gerekir.nereye,nasıl gidilecek,randevu alınacak mı,bekleme süresi ne kadar,vizite ücretleri ne kadar,devlet kurumlarında muayene olabiliyor musunuz vs.
  • yer: köln/almanya.

    24 saat önce bulunulan yer: vilnius/litvanya

    olay: eksi 21 derecede kafada jöleyle dolasmak. o jölenin kafada takribi 15 dakikada donmasi/cözülmesi ve bunun gün icinde 3-4 kez tekrarlanmasi. akabinde ertesi gün almanya'ya dönüs . ve olaylar gelisir;

    saat 22.00 gibi eve vardim, kafam patlayacak gibi, ben ucaktandir, basinc degisimi vs diyorum ama beynim zonkluyor. atesimi ölcüyorum 39,5. baktim en yakin hastahane universite hastahanesi. nöbetci doktor vardir diye kalktim, giyindim, cikacagim bi an hastaliktan sigortamin olmadigi aklima geldi.(o zaman o tr'deki uyduruk sigortalardan yaptirmistim, avrupa'da anca ölecegin zaman müdahele edecekleri türden)

    neyse, 1km filan yakinimdaydi hastahane güzel giyinip gittim. dedim acil nerede vs., gösterdiler, iceri girmemle karsidan bana dogru yürüyen hemsire arasinda su dialog gecti:

    - iyi geceler. cok kötü basim agriyor. sanirim atesim var.
    - ne yapiyorsunuz burda?
    - ya atesim var 39.5 ölecegim(direk mezara mi gitseydim?)
    - o zaman evde oturp yatmaniz lazim, hemen eve dönün.
    - ya tamam da bi ilac doktor vs yokmu, kendimi iyi hissetmiyorum.
    - eve gidin dinlenin gecer.
    - yok ben genede doktoru göreyim su kenarda üclü kanape'de dinlenirim hem.(hersey cok güzel olacaktaki ilac deposuna alinmayan altan camli'nin ayakkabilarini kafasinin altina alip banka uzanmasi gibi bir uzanma)
    - peki

    neyse sonra doktor geldi kartimi filan istedi. ögrenciyim bu hasta kafayla cikarken almayi unutmusum dedim. neyse ona ragmen isimi hallettim bi pakette bedavadan paracetemol aldim. iki gün sonra birseyim kalmamisti.

    bundan cikarilacak sonuc sudur ki, yurtdisina cikacaksaniz, sadece kagit üstünde vize almanizi saglayacak degil, gerektiginde isinize de yarayacak bir sigortaniz olsun.
  • düşşşmanımın başına gelmemesini dilediğim olay. mustafa ceceli'nin başına gelebilir.
hesabın var mı? giriş yap