• (bkz: özsaygı)
  • türk dil kurumu, doğru yazımın “öz saygı” şeklinde olduğunu söyler. evet absürt ama öyle.
  • bir insanda öz saygının yüksek olması onun katılığına da işarettir. dolayısıyla öz saygıyı yüceltmek ne kadar doğrudur? tartışılır.
  • kürtler'in türkce'ye olan katkilarindan biri. yoksa her hangi bir türk icin sadece bir otobüs sirketi'ni andirir.
  • insanların kendileri hakkında sahip olduğu olumlu ya da olumsuz tüm duygu, düşünce ve davranışların toplamıdır.

    carl rogers öz saygıyı bireyin gerçek benlikle (bireyin kendisini şu andaki algılama şekli) ideal benlik ( bireyin olmak istediği kişi, istek ve arzuları) arasındaki örtüşme olarak tanımlamıştır. yani bireyin gerçek benliği ne kadar ideal benliğine yaklaşırsa öz saygısı da o derecede yüksek olacaktır. gerçek benlikle ideal benlik arasında örtüşme uzaklaştıkça bireyin öz saygısı aynı derecede düşecektir.
    edit: tanımdaki yanlış ifade düzeltildi.
  • öz saygı her insanda benliğin farklı bir yerinde ikamet eder. ince bir ipliğin ucuna bağlı öylece durur. bir an belki yalnız birkaç salise dahi yeterli olabilir kopup gitmesine. kayıp, yokluk okyanusunun derinliklerine karışmasına. hiç olmasına. tuzla buz edilen her şey nasıl kıymık gibi batıyorsa insanın tenine. işte öyle batar ruhun elyafına. o an can verir de insan kanı akmaz. zehirden kudurarak ölür de gökkubbede tek ahı duyulmaz. kulaklar bu sesi işitmesin diye yaratılmıştır. ins cinsinin cinsinden mülhem tüm bu aşağılık haller kerhen kabul edilmiştir. içselleşmiştir saygısızlık. onun çift yumurta ikizi öz sevgi bundan böyle tümden, masalların gerçekten uykuya akmışlığına mahpustur. aktığı yerde magmalaşır. artık ne akacak takati vardır ne de kalacak katılığa ulaşabilir. gitmekle kalmak arasında kendine bir araf kurar. onun yeri sahtelikler dünyası değildir. ancak artık gerçeklerin ebediyetinden de kovulmuştur. saygıdan gurbete düşmekle sevgi, zamanın kalan kısmını hasret çekerek geçirecektir. firakın kollarında erimek ile donmak... bu eş zamanlı cenderesinden onu kurtaracak yegane şeyin, aradaki kordon bağını koparan cellatların ellerinin lanetlenişi olduğu düşünülebilir. oysa bu bağın yeniden ve çelikleştirilerek kurulması gerekir. öyle ki artık etten ve kemikten değil kurşuni keskinliğin soğukluğundan ve dirayetinden paye alarak... öyle ki şeffaflaşacaktır. yerinin tespitinin mümkün olmaması farzı kifayedir... bu hal üzere devam edildiği takdirde kişi bigane olduğu ezeli azabının sonsuz sarılışına mahkum edecektir kendini.
  • sesindeki çaresizlik ve yalnızlığı başarısızlık mı sanıyorsun? kendi öz saygına duyduğun güvenin, son ilmiğinin sallanmakta olduğunu anlamıyor musun? duygularını, karakterini ve iradeni ortaya koyan; seni tek bir çizgide tutacak olan öz saygını nerde kaybettin, hatırlıyor musun? seni ayakta tutacak temelin, hareket ettirecek olan gücün paradan, övgüden ya da başarıdan olacağını mı sandın? kendini tanımanın tek yolu değer vermektir, değer vermen için dinlemen gerekir ki ne söylediğini anlayabilisin. dinlemen içinde merak etmen, ilgi duyman kısaca saygı duyman gerekir. öz saygısı olmayan bi adamın kendisi de yoktur. olmayan savaşlarda, çıkamayacığı kaleleri almayla geçirir hayatını. önünde kimse kalmadığını farkettiğinde son bi güç almak için arkasına bakacaktır
  • (bkz: ozsaygi)
hesabın var mı? giriş yap