• madeline miller'in 2012 yılında orange en iyi roman ödülü kazanan kitabıdır. (bkz: ben kirke) ile aşık olduğum yazarın ilk kitabının başlığının olmaması üzdü.
    tanıtımında yazan yazı;--- spoiler ---

    tanrılar beni küçük yaşımda sürdüler yuvamdan, itiraz edemedim; çelimsiz, beceriksiz, silik bir evlattım. söyleyecek söz bulamadım, alt tarafı bir ölümlüydüm. yalnız kalmanın, yenik düşmenin nasıl bir şey olduğunu bilirdim sadece. sen böyle yenikken başkasının iyi talihinin nasıl diken gibi battığını da.

    lakin kader örgüm henüz sonlanmamıştı. sürgünüm aristos achaion’un yanına, güzelliğinin güneşi dibinde diz çökmeye çıkmıştı. mağlup olmuştum lakin böyle bir güzellik karşısında mağlup olmaktan kim utanır ki? hikâyelerimizde o en iyimiz, en kahraman, en kuvvetlimiz olarak geçer. hikâyelerimize göre bunun sebebi damarlarında akan ilahi kandır. hikâyelerimiz yaşlılar tarafından ateş başlarında anlatılır, kahramanlardan bahseder ama kahramanlar yaşlanmaz hiç.

    hikâyelerimizde savaşı yiğit akha’ların kazandığı anlatılır...

    hikâyelerimiz gerçeği söylemiyor. savaşın kazananı olmaz. çağlar geçer, üstümüzde takımyıldızlar dönüp durur, ayla güneş her zamanki yollarını bitkin takip eder ve biz, biz felakete uğramışlar, biz sevdiğinden ayrı düşmüşler aşkın içimizi titreten şarkısı kulağımızda, huzursuz yatarız düştüğümüz yerde.
    --- spoiler ---
  • ingilizcesi için (bkz: the song of achilles)
  • yunan mitolojisi ile ilgili ilk okuduğum kitaptır. bu kadar mistik nesnelerin bezendiği bir kitapta bu kadar duygu yoğunluğu şaşırtıcı. bazı kimselere saçma gelen metafizik öğeler büyük bir aşkı şahlandırıyor resmen.

    gayet ezik, küçük kalmış, hor görülmüş patroklos'un, onun tam tersi şekilde yetiştirilmiş olan akhilleus ile yaşadığı aşk, hayat arkadaşlığı ve dostluk ilişkisi kendi dilinden ve iç konuşmalar ile aralar doldurularak anlatılmıştır. aslında bütün hikaye patroklos'un hayatıdır ve akhilleus'un şarkısı o 'dur. çünkü patroklos'un ölümü sonrası yaşanan olaylar silsilesi geçiştirilmiş ve kitap bitirilmiştir.

    mitolojik bir kitapta olsa insani duygu ve düşüncelerin, iç dünyada gerçekleşen konuşmaların aktarılması ile sanki bir hayat tecrübesi dersi anlatılmaktadır. zaten gerisi herkesin bildiği hikaye.

    ön yargı ile yaklaştığım bir kitaptı aslında. lakin bu kitabı okumamanın bir kayıp olduğunu anladım.

    9/10
  • az önce bitirmiş olduğum muhteşem bir kitap.
    savaşçı yönüyle tanıdığımız akhilleus'u, yoldaşı ve sevdiği adam olan patroklos'un anlatımıyla, insanı yönlerini, aralarındaki sevgiyi, dostluğu, aşkı, bağı ve mitolojik hikayeyi gerçekten çok güzel anlatmış. ki yunan mitolojisinde biseksüellik zaten alışılagelmiş bir durum olduğu için pek de şaşırtmıyor.

    ancak yazar bu aşkı öyle bir dille anlatmış ki, o sevginin aşkın dostluğa kopmaz bir bağa dönüştüğünü ve sevginin her şeyden öte olduğunu görüyorsunuz.

    sonlara doğru duygu yüklü anlatımıyla okuyucuyu da etkisi altına alıyor.
    kesinlikle tavsiye ederim.
  • madeline miller'ın kendine has yazım tadını alabileceğiniz bir başka güzel kitabı. yazarın dili ben kirke'de olduğu gibi yine içine çekiyor. akhilleus'un hikayesini tamamen patroklos'un gözünden izliyor ve dinliyoruz. burada küçük bir spoiler tehlikesi olacağından:

    --- spoiler ---

    hatta o kadar patroklos'un gözünden görüyoruz ki olayları, patroklos öldükten sonra bile hikaye bu eksende gidiyor. ruhu bize ölümünden sonrasını da kısaca özetliyor.

    --- spoiler ---

    bu kitabın da tıpkı ben kirke'nin olduğu gibi uzun bir çalışmanın ürünü olduğu ortada. birçok farklı karakter üzerinden, ince ince işlenen hikaye damakta inanılmaz bir tat bırakıyor. okumanın kesinlikle keyif vereceği ve çok şey katacak kitaplardan biri.
  • ilk önce (bkz: circe)'yi okudum ve kitaba bayıldım.tanrılar arasında yürüyormuşum gibi hissettirdi bana.daha sonra ise patraklosun gözünden akhaların ve antik yunanistanın içerisinde gezintiye çıktım.itiraf etmeliyim ki kitap beni ilk başlarda boğdu heteroseksüel bir erkek olarak patraklosun gözünden akhilleus a duyduğu betimlemeleri yakalayamasam da ona duyduğu aşkı hissettiren bir kitap olduğu kesin.iki kitap da (bkz: madeline miller) elinden çıkma antik yunanistana gezinti niteliğinde bir kurgu.
  • mitolojik öğelerle çevrelenmiş hepimizin bildiği bu hikayeyi bir de patroklos’un ve akhilleus’un aşkı çerçevesinde anlatan kitap bittiğinde gerçek aşka bir özlem yaratıyor. insanın içini burkan bu çok derin aşk hikayesi olaylar ilerledikçe kibirle gölgeleniyor ve kalpleri kırıyor.

    --- spoiler ---

    patroklos çocukken yanlışlıkla birinin ölümüne neden olur ve yurdundan sürülür. kendisini akhilleus’un memleketinde bulur. ilk başta onun mükemmelliğinden nefret eder. ama akhilleus için gücü, yakışıklılığı ve kaderi mutlaktır. tartışmaya gerek olmayan doğuştan özelliklerdir. o bir tanrıçanın oğludur. ve birbirlerini severler. çok severler. o zamanlarda çocuklar arasında eşcinsel ilişkiler yaygın olsa da büyüdükçe bu tür ilişkiler terk edilir. kitapta yazdığı gibi: “fetheden erkekleri severiz. fethedilmiş olanlara güvenmeyiz.” ama patroklos ile akhilleus birbirlerinden ayrılmaz. akhilleus’un gücü o kadar büyüktür ki bu onun şanına gölge de düşürmez. truva savaşı gelip çatar ve tanrıların müdahale edip terazinin dengesini bir gün birine bir gün diğerine lehte yaptığı savaşta akhilleus savaşı sonlandıracak hamleyi yapmayı red eder. kehanete göre hektor ölünce akhilleus da ölecektir. bu yüzden birbirinden ayrılmak istemeyen aşıklar her gün bir gün daha kazanırlar. hektor ölünceye kadar. ama geçen yıllar ve kralların düşmanlıkları ile kibir perçinlenir. patroklos, akhilleus’un kılığına girer ve hektor tarafından öldürülür. gözü dönen akhilleus sevgilisinin intikamını alır. ve apollon tarafından üflenen ok ile akhilleus da ölür ve sevgililer öbür dünyada bir araya gelir.

    kitapta patroklos öldükten sonra da patroklos’un gözünden hikayeyi izlemeye devam ederiz. ve özellikle akhilleus’un mezarının başında mezar taşına isminin yazılmasını isteyen patroklos’un thetis’e yalvarışı, anılarını anlatması çok hoş, çok içten. “bu ve bu...” diye sevdiği anları paylaşması ve sonra thetis’in de kendi anılarına dalması o kadar duygusal ki.
    --- spoiler ---
  • ben kirke lezzetini beklemeyin.
  • madeline miller'ın ilk romanı. kitap on yıllık bir sürede tamamlanmış.

    öyle ince bir iş var ki bu kitapta, ne kadar fazla kaynaktan yararlanıldığını tahmin bile edemiyorum. olaylar belli karakterlerin etrafında dönse de neredeyse adı geçen her karakter hakkında bir şeyler öğreniyorsunuz. her şey çok detaylıca işlenmiş. diğer kitabında da böyleydi, bu kitapta da böyle: mitolojiyi sevmeseniz ya da ilginiz olmasa bile keyifle okuyorsunuz.

    kitap tüm o savaşın ve kanın yanında hiç eksilmeyen bir aşk hikayesini anlatıyor. yalnızca hayattayken değil, ölümde bile devam eden bir aşk. böylesi ancak mitolojik bir hikayede olur zaten.*

    yalnız ben de “ben kirke” tadı alamadığımı söylemeliyim. o kesinlikle daha akıcı ve daha büyüleyiciydi. yine de yazar çok başarılı olduğu için bu kitap da fazlasıyla etkileyici.
hesabın var mı? giriş yap