• aydın'ın karacasu ilçesine bağlı bir köy.
  • onların…

    görebilecek bir çift gözleri, kullanılacak 2 gram akılları, sorumlu tutulabilecekleri hür iradeleri ve seçme şansları, sövmeye ya da öpmeye yarayacak dudakları, yaşayabilecekleri kaderleri ve kazaları, lanetlenebilecek ya da kutsanabilecek bir ruhları,

    hiç olmadı…

    var olmadılar…(bize göre)

    onlar, hiç var olmadılar. ama, yok da olmadılar…

    onların bir ismi yok. sadece 3. çoğul zamirden ibaret, bütün isimleri: onlar…

    hiçbir yüklemleri de yok. bir şey; olamazlar, bu yüzden. yapamazlar, edemezler, eyleyemezler. bir cümlenin içinde, görülemezler. çünkü onlar, hiç var olmadılar. o “şeyler”…

    ama, yok da değiller…

    başka bir galakside, bambaşka bir dünya ve samanyolunda, yani öte bir sistemdeler. orada barınıp, varlık değilse bile, yokluk göstermekteler.

    onlar…

    6., 7., 8., 9., 10., ve 11. hislerle algılanıp bilinebilecek olan bu yokluğu, nadir de olsa, bizim bu 5 duyudan oluşan sistemimizde (matriksimizde) hissedebilirsiniz. nadiren, titreşimlerini düşürüp, tezahür ederler, bizim sistemimizde, onlar. onlar… bilmediğinden korkar insan. 5 duyusunun yetersiz kaldığını sezecek olursa, kaçacak delik arar. bu yüzden onlardan korkup, isimlerini bile ağzımıza almayız. bir yandan da biliriz çoğumuz, onların varlıklarını (yokluklarını)…

    hayır, cinlerden bahsetmiyorum. hür iradeleri ve seçme şansları vardır onların. dikkat ederseniz, iradesiz ve seçimsiz “şeyler” demiştim, yazının başında. isimlerini ağzımıza almayız. zamir olarak barındırırız “onlar” ı cümle içinde. üç harfliler ya da 7 harfliler. cinlerden bahsetmiyorum ki…

    “onlar” dan bahsediyorum sadece. bambaşka tasarım ve yaratımlardan, yani. varlıkla ya da yoklukla ifade edilemeyecek; herhangi bir kelimeye, cümleye tanıma sığmaz “şeyler”den bahsediyorum. öyle ya, harfler, bizlere özgüdür. harflerden kelimeler türetip, adlandıramayız onları bu yüzden. hiçbir yeryüzü sözcüğü, onları karşılamaz. karşılamaya yaklaşmaz bile.

    ben bazen, görüyorum onları desem… ki, görmek’ ten kasıt, iki taraflı bir iletim, yani iletişim hali… öyle desem, ‘çok güzel bir kafaya sahip olmakla’, delilikle, ya da hatta belki şizofrenlikle bile itham edilebilirdim. bu, beni incitmezdi aslında. bu yüzden, diyebilirdim onlarla iletişim halinde olduğumu. ama yine de, demem. çünkü, yok öyle bir şey. ben yalnızca şaka yapıyordum.

    ama yine de, demezdim…

    neden mi? çünkü, etten ve kemikten yapılmış bu yeryüzü, yeterince yorgun, güçten düşük ve gergin.

    “onlar” ?

    “(bkz: 18.000 alem)”

    ve,

    “insanda cisimden başka nasıl ki akıl, kalb, ruh, hayal, hâfıza gibi manevî vücutlar var. elbette insan-ı ekber olan âlemde ve şu insan meyvesinin şeceresi olan kâinatta, âlem-i cismaniyetten başka âlemler var. hem âlem-i arzdan (dünyadan) tâ cennet âlemine kadar her bir âlemin birer semâsı var.” (risale-i nur)
  • (bkz: alem/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap