• kitabından önce filmi(!) çıkmıştır piyasaya: http://www.youtube.com/watch?v=qbwzajp-7oq

    (bkz: la havle)

    ekleme: "düğümlere üfleyen kadınlar" kur'an'ın bazı meallerinde geçen bir ifade. felak suresinin dördüncü ayeti... düğümlere üflemek büyü yapmak anlamında kullanılıyor.

    ayrıntılar için: http://www.kuranmeali.org/…rani_kerim_mealleri.aspx
  • kendilerinin şerrinden korunulur.
  • "ilginç adamlarla tanışmak paris birazdan bombalanacakmış gibi korkutsa da beni, ilginç kadınlarla tanışmak la strada operasında perde açılıyor gibi bir şükür duygusuyla doldurur içimi" diye bir ifadenin geçtiği, yarın çıkacak olan roman.
    söze geri dönecek olursak... tek kelime... doğru. ilginç erkeklerin altından tahmin bile edemeyeceğiniz hayal kırıklıkları çıkar.
  • ortadoğulu dört kadını anlatan yeni ece temelkuran kitabı. sabaha raflarda.

    kitapla ilgili konuşurken türkiye'yi anlatmayı insanın annesini anlatması gibi bir şey diye tariflemiş, öyle tanıdık.

    muz sesleri'nden daha iyi olması umuduyla, heyecanla okumayı beklediğim roman.
  • 15 tl olarak raflardaki yerini aldi, d&r ve kitapyurdu'nda durum bu. nas ve felak en ilgi cekici surelerden. colden gecen dort kadin... merak ettim, hayirli olsun.
  • muz seslerini hiç beğenmemiş bir kişi olarak merak ettiğim ece temelkuran kitabı. tez zamanda alınıp okunacak.
  • "çünkü bir erkek bir kadının nefesi kadar" mottosuyla yola çıkan dumanı üstünde ece temelkuran romanı.
    kitap dağıtıma çıkmadan okuduğum bir röportaj sayesinde almaya karar verip, kitapçıda arka kapak yazısını okuyunca bir kez daha düşünmek zorunda kalmak enteresan bir deneyimdi. arka kapağa aldansaydım epsilon yayınevinden çıkan herhangi bir bestsellerı alıp okumayacağım gibi, bu kitabı da hızla yerine bırakıp kaçardım. ve şunun gibi güzel sözleri kaçırmış olurdum:

    "nasıl kırıyorlar sonra bu kız çocuklarını? nasıl kendilerine benzetiyorlar? cinayet gibi. belki biz de böyleydik. sakatlanmadan büyüyebilseydik... keşke öyle bir bilgisayar programı olsa. ruhumuz sakatlanmadan büyümüş olsak nasıl insanlar olacağımızı gösterse. ona bakıp nasıl olmamız gerektiğini görsek."
  • kendilerinin şerrinden korunulmaz, gerçekte, tam aksinin yapıldığı düşünülürken bile kendilerine o veya bu şekilde tapılır.

    kendine özgü, ya da bize - bu coğrafyaya - özgü mü demeli, bir havası var romanın. sürükleyici elbette, ama kurgusu sürükleyici olduğu için okunmuyor, okurken o kendine özgü havasını hissettirdiği için sürükleyici oluyor. romandaki ortadoğulu kadınların tanıdığım diğer kadınlara hem benzemesi, hem benzememesi; hem onlarla aynı dili (türkçe) konuşuyor gibi hissetmek, ama aslında farklı dilde (ingilizce ve arapça) konuşmaları; hem çok tanıdık gelmeleri, hem de tanıdığımızı sandığımız ortadoğulu kadın tipine hiç uymamaları durumu bu. bilmediğin ve uzak sandığın ama aslında yakın olan bir yerin, bilmediğin için uzakta kalmış yakınlığını hissettiriyor. o coğrafya kadınlarının gerçekte nasıl olduklarını bilmediğim için anlatılanın gerçek ortadoğu kadını olduğuna ikna oluyorum. bana henüz bitirmeden hakkında yazdıran da bu bilinmezliğe rağmen var olan yakınlık.

    kadınca bir kadın hikayesi aslında roman her şeyden önce (kadın hikayelerini severim). bu nedenle bazı cümleleri çok etkileyici olabiliyor. benim için bunlara en iyi örneklerden ikisini yazmak istiyorum. anaerkil kültün tanrıçalarının, tek tanrılı dinlerin kadına yönelik bütün aşağılamalarına *** rağmen biçim değiştirerek varlıklarını sürdürmelerini ** anlatan (bu yönüyle the mists of avalon filmini çağrıştıran) vurucu harika iki cümle geçiyor kitapta:

    "bakma sen, kadınlar tanrıçalarını asla terk etmezler. sadece gizlenmeleri için onlara yeni kostümler dikerler!".

    "fatima, dido, el kahina, sibel, meryem... adına ne dersen. kadın tanrı kılık değiştirir sadece. tahmin edersin ki erkek dünyasında hayatta kalmak için kıvrak olmak gerekiyor!".

    bence tanıtım cümleleri bunlar olabilirdi romanın. çünkü kitaptaki kadınlar tam da bu kadınların günümüzdeki halleri. tam da o kıvraklıkları ile yaşama tutunuyorlar ve tam olarak bu kıvraklıkları sayesinde aslında düğümlere ve hayata nefes verenler onlar. kitap da bunu çok iyi bir şekilde anlatıyor. edebi açıdan değerlendirmesini yapan yapsın, ama benim için bu nedenle çok başarılı bir roman düğümlere üfleyen kadınlar.
  • imzasına gidemediğim için ece temelkuran'a mail atıp hissettiklerimi anlatmama ve onun da çok güzel bir cevap verip taklalar eşliğinde kutlama yapmama vesile olan kitap.

    --- spoiler ---

    "insan bir kez bir sınır geçince artık hangi sınırları geçeceğini hiç kestiremiyor. kaybolduğunuz çöl, sizi bulanla aynı olmuyor..."

    --- spoiler ---

    bırakmak gerek, geride olan her şeyi orada bırakmak gerek.. hayat, şimdi, burada.

    --- spoiler ---
    olmuş olan her şey, olmamış olan her şeye yer açmak için unutulacak.

    --- spoiler ---

    'allah'a değil ama insana olan inancım sarsılıyor ki bu da biraz tehlikeli'

    --- spoiler ---

    o gemi bana gelecek biliyorum. zaferlerimin mermer sütunları arasında şüphe gölgesibi tanımamış bir kalp ile bekliyorum. tanrıların 7 güne ve 7 geceye ihtiyacı var, biliyorum.
    --- spoiler ---
  • yeniden nefes almayı öğrendikçe o nefesle hayat verebileceğine tanık olan kadınların yolla birlikte akan ve yolun başına döndüğü an yeniden başlayan hikayesini anlatan ece temelkuran romanı.

    hakkında şöyle ve böyle bir yazı bulunmaktadır.

    edit: kaynak
hesabın var mı? giriş yap