• ...(bkz: ilhan selcuk)'un 1996 yılında çağdaş yayınları'ndan çıkan kitabı...
  • düşünce özgürlüğü olmayan ülkelere has bir söz.
  • ilhan selçukun adından da açıkça anlasıldığı üzere descartesin düsünüyorum öyleyse varım deyisine gönderme yapan ve cumhuriyette çıkan yazılarından derleyerek olusturdugu,aydınlara yapılan baskıları elestirirken düsünce özgürlügünü savundugu kitabı
  • ilhan selçuk'a ait denemelerden oluşan kitap.
  • -ne düşünüyorsun abi?
    -süleyman demirel'in tekrar cumhurbaşkanı olabileceğini hatta solu toparlayabilecek tek isim olduğunu düşünüyorum
    -aferin çok iyi düşünmüşsün, başka?
    -bireysel ya da örgütsel şiddet üzerinden toplumun bazı kesimlerini baskı altına almayı ve bunun için gerekli medya desteğini de vermeyi düşünüyorum.
    -peki baskı altına almaya çalıştığın kesimin, bireysel şiddet eylemleriyle ya da kendi düşüncelerini temsil ettiğini ifade eden örgütlerle uzaktan yakından ilgisi yoksa?
    -bu tür düşüncelerin yeşermesine imkan verdikleri için suçludurlar, tehlikenin farkında mısın?
    -evet suçun genelleştirilmesi ve cezaların kişilere değil toplumun katmanlarına teşmil edilmesi büyük tehlike.
    -ama bu insanlar ileride şeriat devleti kurmayı düşünüyor.
    -hımm düşünceyle suç işlenebileceğini savunuyorsun demek
    -karşıt düşünce olursa neden olmasın
    -enteresan adamsın valla.
  • büyük iskender'in hikayesi ile ba$layan kitap.
    ideefixe sayfası $öyle:
    http://www.ideefixe.com/…p?sid=nkdcwimuw8ln8uuvnfcm
  • eflatun demiş ki:
    "ancak krallar filozof ya da filozoflar kral olurlarsa devletler mutlu olabilir."

    günümüz koşullarında pek akıllıca sayılmasa da insanı düşünmeye yönelten bir yanı vardır bu sözün; çünkü devlet yönetiminde düşüncenin, fikrin, mantığın ağır basmasını itiyor eflatun.

    oysa tarih boyunca devlet yönetimlerinde mantığın pek az payı olmuştur.
    descartes'in ünlü özdeyişini anımsayın:
    "düşünüyorum, öyleyse varım."

    bu özdeyiş çoğu yerde şöyle anlaşılmıştır:
    "düşünüyorum öyleyse vurun."

    çağımızda fikir özgürlüğüne karşı çıkanlarda böyle davranmıyorlar mı?
    (tanıtım bülteninden)
  • "1967 yılında guatemalalı romancı miguel angel asturias, 1971'de şilili ozan pablo neruda, nobel edebiyat ödülü'nü almışlardı. marquez, ödül kazanan üçüncü güney amerikalı edebiyatçı oluyor. ilginç bır rastlantı sayılabilir mi? bilemem; üç sanatçı da kendi ülkelerindeki baskı yönetimlerince dışlanmış kişilerdir. üçü de sürgünlerde yaşamışlardır.
    biz türkiye'den baktığımızda marquez'in kolombiya'ya, astruias'ın guatemala'ya, neruda'nın şili'ye kötülük etmiş birer "vatan haini" oldukları aklımızın ucundan geçmez; oysa bunlar kendi yönetimlerince sevilmeyen, dışlanan, horlanan, işkenceden geçirilen insanlardır."
  • günümüz türkiye'si aforizması...

    --- spoiler ---

    -düşünüyorum.
    -vurun kahpeye!

    --- spoiler ---
  • "öfkelendim bugün.
    yarın belki geçer.
    ama bugün burnumdan soluyorum ve içinde yaşadığımız dünyanın ne denli pis olduğunu düşünüyorum.
    evet bu dünya pis bir dünyadır.
    dünya pis olmasa insan sabunu icat etmek zorunda kalmazdı. bunca çamaşır sabunu, tuvalet sabunu, cilt sabunu, yüz sabunu, yeşil sabun, beyaz sabun, kokulu sabun, killi sabun, katranlı sabun, arap sabunu neyi temizlemek için yapılıyor? koskoca fabrikaların durup dinlenmeden leke tozu üretmeleri neden? dünyanın pisliğini temizlemek için yetiyor mu bunlar?
    yetmiyor.
    bu kez insanoğlu deterjanları buluyor. habire deterjan tüketiyor, şampuanmış, fayans tozuymuş, halı temizleyicisiymiş, bulaşık kremiymiş...
    sonuç?
    insan, pisliğin elinde oyuncak.
    pis dünyanın pis huylu, pis ağızlı insanları, pisipisine konuşuyor, pisipisine yaşıyor ve pisipisine ölüyorlar.

    ***********************

    dünya öylesine pistir ki bir kese kağıdı fıstığın sonuncusu acı çıkar; sokakta para düşürsen kanalizasyon deliğine yuvarlanır; telefonu çevirsen yanlış numara, birini sevsen uzakta olur; baban hastalansa, hastaneler doludur; banyoya girersin, sular kesilir, dolmuşa bindiğinde cebinde bozukluk olmadığını görürsün.

    koskoca denizlerde gemilerin karaya oturması, uçsuz bucaksız göklerde uçakların çarpışması, dümdüz yollarda arabaların birbirine girmesi neden?
    dünyanın pisliğinden.
    evin kapısını kapayıp apartmandan çıkarken anahtarı içerde unuttuğunu anımsarsın.
    neden?
    dünya pis olmasa otobüste yeni ayakkabının üstüne basmazlar, ineceğin istasyonu unutmazsın; sevgilinle buluşacağın gün yüzünde sivilce, yemeğe çağrıldığın konuk evinde tabağındaki yemekten saç çıkmaz. okuldan kaçtığın gün yolda müdüre rastlamaz, ekmek keserken parmağını da kesmezsin. okulda kopya çekerken yakalanman, yeni giysilerinin üstüne yağ damlatman, tam uyku bastırmışken komşunun bastırması neden?

    *********************

    dünyanın pisliği ile başa çıkılmaz.
    insan ayakyolu temizleyicisi gibidir; ister kral olsun, ister cumhurbaşkanı, ister başbakan, ister kraliçe pisliğini temizlemek zordur.
    dünya pis olmasa kişi cennet düşler miydi? ölünce bedenini yıkatıp temiz bir kefene niçin sardırıyor insanoğlu? dünyanın pisliğinden kurtulmak için bu son çabalamadır."
hesabın var mı? giriş yap