• askerde olanların* çok iyi bildigi ve yaklasik yarim saat *surecek olsa
    da haftalar oncesinden ve maximum stressle hazirlanilan sey
    sicil kaygisi olmayan astegmenlerin fazla umursamadigi ama sırf
    yalakalık olsun diye kastıkları durum
    binbasilar yarbaylar falan 3 km kosu, mekik, sinav falan yapinca seyretmesi zevkli* oluyo
  • (bkz: check)
    (bkz: kontrol etmek)
  • (bkz: auditing)
  • çarşıların kilitlenme sebebirdir bu durum.
  • askerlikte onemli bir yer tutan , sacmaliklar silsilesine sebep olan hadise.
  • çok afedersiniz ağzımıza sıçan zırva. askerlikte her şeyin gösterişten ibaret olduğunu insana anlatan en iyi şey. bunu burda söylediğim için meraklanıp denetleme zamanı gitmek için dua etmenize gerek kalmadı.
  • -sen, sinav cek, sen bomba at sen, pentatlona gir.
    -e beeen?
    -sen dur lan poset.

    seklinde gecen askerlik cilesi.
  • askerdeki denetleme bu topraklarda doğan erkek evladının sünnet yatağından sonraki en yaman imtihanıdır. hazırlıklar haftalar öncesinden başlayıp hummalı bir çalışmaya ve zaman zaman sinir harbine dönüşür. subay/astsubaylar sicil ve takdir kaygıları olduğundan oldukça stresli olurlar ancak daha tecrübeli oldukları için asteğmenler kadar anlık tedirginlikler yaşamazlar. hele birde o gün teğmen rütbesi alıyorsanız stres parabolik bir eğriyle artar. işinizle, kağıt küreğinizle, kıyafetinizle ve askeri adabınızla alakalı tam bir mükemmellik yakalamak zorundasınız. çalışılan mahal temizlenip boyatılır, eksik evraklar tamamlanır, duvardaki pano ve uyarı levhaları gözden geçirilir, saç traşı olunup, kusursuz kıyafetler giyilir. gelen heyet eksik bulmak üzere geleceği için her türlü ayrıntıya da hakimdir.
    denetleme saati tam bir gerilim hakimdir, rütbeye göre tabura geçilir*. denetleme heyeti kalabalık bir ekip olur ve heyet başkanı amiral* tüm subay/astsubaydan tek tek tekmil alıp selamlara karşılık verecektir. kusursuz bir selam ve amiralin teşekkürüne "saağğgghul" diye karşılık verilecektir.
    kıyafet; temiz ütülü, ayakkabı; boyadım, traş; sinekkaydı, şapka, rozet, brove ve diğer ayrıntılar; kusursuz.
    ve işte o an. karşılayan komutanın dikkat çekmesiyle oldukça sert ve hızlı bir şekilde selama geçilir. tam o sırada halk arasında yusuf yusuf diye tabir edilen hissiyat sırtınızdan başlayan bir uyuşmayla diğer bölgelere doğru yayılır. daha önce televizyondan gördüğünüz bir paşa yarım metre yaklaşıp tekmil alacaktır. aylardır tanıdığınız insanlar tekmil verirler ama kimdi neydi diye hatırlamazsınız bile. heykel gibi durup, selamı bozmadan sıranın size gelmesini beklersiniz. "ulan ne diyecektim ben, sınıfım neydi benim, hangi birimdeydim, görevim neydi, şapkam düzgünmü, ağzımdan tükürük çıkarmı, görevlerim neydi, atatürk, bandırma vapuru, rakim calapala, full metal jacket oy anam geldi laann"
    -tegmen narrator hede hodo subayı *
    -(sapkaya, surata bakar hafif bir gülümseme) teşekkür ederim
    -saağğgghul*
    -yedek subaysınız siz değil mi yeni teğmen oldunuz?
    (ne dedi lan soru sordu yok bi önerme içeriyor yedek subay dedi)
    -evet *
    -hayırlı olsun
    -sagğhhoul *

    paşa devam eder.

    herkesin tekmili bittikten sonra heyettekiler kendi birimiyle alakalı sorumluları yanına alıp odalara geçer. sorular ve kontroller orada devam eder. bu durumlarda bir işin ters gitme olasılığı varsa kesinlikle ters gider murphy'i de anaraktan oradan oraya takla atarsınız.
  • çalar saat sesi etkisi gösterebilir.
    askerlik yaptıktan sonra nerde bu kelimeye rastlasanız bir an tüyler diken diken olur..
hesabın var mı? giriş yap