• yunanca kırmızı kent demek imiş... ayrıntılı bilgi
  • müze giriş kapısındaki bekçinin "verdiğiniz iki milyon hortumculara hayırlı olsun " dediği,ağaçlardan badem toplayıp verdiği,süper manzaralı bir tepeye sahip antik kent
  • içinde insanların yaşadığı zamanlarda, yolumun oraya düşüp de o eşsiz ege manzarasının ve ayaklarımın altındaki dünyanın tadını çıkarıp şehrin kurucularına hayranlığımı sunmak istediğim antik kent.
  • müze diye bir şey yok tabii ortada, antik kentin bulunduğu tepede bir eşek ahırına müze denmiş. 10 metrekarelik bir alan. içinde görülmeye değer bir şey yok, zira yapının çatısı da yok. iyi ki böyle diyor insan bazen. üzücü olanı çeşmeden ıldırıya kadar tüm yolun villalar ile kaplanmış olması. fakat rüzgarlı mimas bu villaları affetmiyor, rutubetten çürüyor ya da hasar görüyor çoğu. uygarlık gelmesin buraya, yıkılsın.
  • sanirim 2006 yilinda tekrar kazılmaya ve restore edilmeye baslanacak antik kent. hakikaten manzarasi muhtesemdir. bu kentte yasam oldugu surelerce hermes bu kentte cok onemliymis anladigim kadariyla cunku efsaneler hermetik felsefenin dallariyla paralel gozukmekte. ayrica en tepede athena tapinagina gelmeden once ufak bir hristiyan kilisesine rastlamak da mumkundur.
  • (bkz: otel erythrai)
  • (bkz: ıldırı)
  • 2007 senesinden beri kazı ve konservasyon çalışmaları devam eden antik kent. dönemindeki üç büyük kentten birisi olan kentin bugün, gerek yerel halkın soğuk ve düşmanca tavrı, gerek bakanlığın düşük bütçesi ve saçma sapan para verme politikası, gerekse de ordan rant sağlamaya çalışan türkiye'nin en büyük holdinglerinden birisi yüzünden çok büyük kısmı toprak altındadır. ancak ankara üniversitesi bünyesindeki kazı ekibi, her şeye rağmen canla başla kazı çalışmalarına devam etmektedir. ilerleyen yıllarda şimdikinden kat kat güzel bir arkeolojik ören yeri olacağı kesindir.
  • böyle koruyucusu olduktan sonra, hiçbir kente ölmüş denemez...

    (bkz: http://www.radikal.com.tr/…id=1078507&categoryid=79)
  • fotoğraf grubuyla 2014'te kış gezmesi yaptığımızda;
    ıldırı - erythrai'ye vardığımızda önce roma elitlerinin yazlıklarının bulunduğu kazı alanını kolaçan ettik. denize yakın, havadar. şöyle bir yukarı baktım, tepe az berim yüksek değil. o sırada buraya çıkmayı arzuladığımı, grup nasıl olsa çıkmaz diye ses bile etmediğimi, çıkıntı bir fikir diye düşünüp geçiverdiğimi sonradan, dileğim gerçekleştikten epey sonra anlıyorum. dibine kadar gerçekleşmiş, hem yukarıya çıkmışız, hem tüm çevreyi görmüş, havasını almış, hakim olmuşuz; hem de athena tapınağı, poligonal taş döşeme işçiliğiymiş, akropol uçhisarmış, isa tapınağıymış, tiyatrosuymuş, bütün bunları gezip tavaf eyleyenlerin eşit ve elitist oluşuymuş gibi bir sürü ek armağan almış, paylaşmışız.

    sonraki yeme, içme, halk arasına katılmayı saymıyorum bile. dilek gerçekleşmesi ne kadar yumuşak hatlı olabiliyor ve hiçbir şey olmamış gibi hissediyoruz, hayret. kendime, sen bir şey anımsayacaktın diye zorla disiplin yapmadan, farkına vardıktan sonra her şey çaktırmadan toz olup kayboluyordu. erythrai athena tapınağı asos'takinin küçük benzeri.
hesabın var mı? giriş yap