• detect invisibility yiyenler şans onlardan tarafa değilse görülürler.
  • 'görünmek'ten çok çok farklı bir şey. ve bazen ürkütücü, bazen de rahatlatıcı bir durum.

    düşünsene; bir tarafta izlenmenin tedirginliği/çekingenliği, bir tarafta gözetilmenin huzuru var.
  • görülmek, tanınmaktır ..."seni görüyorum" mesajı doğru bir ayna olmakla ve uyum konusundaki heves ile verilir .... görüldüğünüzde bilirsiniz ki neyi sevdiğiniz, neyi sevmediğiniz, nelere ilgi duyduğunuz ve olan bitenler hakkında ne hissettiğiniz bilinir, tanınır..
  • görülgen.

    görüldüğümüz düşlerdeki olgular başımıza bir tarafımızdan (elektriki olarak) geliyorsa, vay halimize..

    motosiklet için anayasam: kurallara uy veya uyma, görülmediğini bil. (bkz: motosiklet/@ibisile)
    araba/otomobil için benzer mottom, kurala uy veya uyma, yapacağın sürüş eyleminin yönünü, seçimini görünür kıl. gör ve görül.

    "onun beni görmesini görmek için! beni nasıl gördüğünü görmek için!" miguel de unamuno - üç örnek öykü ve bir önsöz

    (bkz: görümlük)
    (bkz: görmek/@ibisile), gör/@ibisile
  • görünmez olmayı istemek muhatabı olduğumuz gözlerin dokunuşlarındaki sathîliğin dışavurumu gibi, görülmek bir hâl görmek başka bir hâl. görülmek çok daha kırılgan, görülenin hicabı da bu kırılganlıktan buruk bir el çekiş, bazen de nazarların ortasına kendini öylece bırakıverme
  • öte'yi gören bir göz gerektir. geçmek gerektir; o gözün karşısına ya da bilmeden yakalanmak gerektir. kimi zaman kendi yüzünü onun önünde unutmak gerektir.

    geçtim, yakalandım ve unuttum;
    işte görüldüm:

    'en çok da bu yüzü görmeyeceksin, biliyorum. bakışlarındaki isabeti, kararlılığı ama gitmekle kalmak arasında kalıp ölmeyi tercih etmenin kararlılığını, naifliği, kaşlarının hakikâtle çatık oluşunu, yüzünün bütününden sızan isyanı, dünyaya isyanı, ıslah etmek kendini;
    öfke, umut, tutku, aşk...
    ruhun görüyor kendi yüzünü, içimi rahatlatan bu.'

    ruhum görüyorsa bile, senle bildim, senden bildim.
    teşekkür ederim.
  • benim için ciddi bir meseleye, görülmeye ilişkin üstü kapalı biçimde yazacak ve bu meseleyi uzunca anlatacaktım aslında. vazgeçtim.

    ama yine de yazmak istiyorum. yaşamın ilk yıllarının bazı şeylerin varlığı olmadan geçmiş olması insanın bir yanının eksik kalmasına, ürkek olmasına, varlığından suçluluk ve utanç duymasına, kendisini değersiz görmesine ve sevilesi olmadığına inanmasına yol açabiliyor. sanırım sorun buymuş. kabul ediyorum sonunda. bazı şeyler anımsadığım gibi güzel değilmiş. güzel şeyler de varmış; ama o güzel şeyler, mutlaka olması gereken bazı şeylerin yokluğunu dolduramıyormuş. yaşayarak gördüm.

    ben ne zaman çocuklarla dolu bir sınıfa girsem, bir köşede sessizce oturan bir çocuk varsa gözlerimin neden ilk önce ona iliştiğini ve elimde olmadan ona yöneldiğimi daha iyi anlıyorum artık. onu anlıyorum çünkü. onun nasıl hissettiğini biliyorum ve ben elimde olsa tüm o çocuklara "varlıklarınızı biliyorum çocuklar; sizleri görüyorum." diye seslenebilmeyi ve onlara sarılabilmeyi isterdim.

    fazla bile yazdım. bu konuya ilişkin söylenecekleri duymayı istediğimi pek sanmıyorum. kendimi yanlış aktarmayı istemem. bu durum, o sözleri edecek kişiyle ilgili değil. söyleneceklerle ilgili de değil. biraz hassas olduğumu sanıyorum ve hazır olduğumu sanmıyorum. hepsi bu. peki o zaman neden herkese açık bir yerde yazıyorum? görülmekle ilgili bir meselesini görülmek başlığına yazan birine sormak için oldukça mantıksız bir soru bence. görülmekle ilgili bir meselem olmasa buraya zaten yazmazdım, öyle değil mi?

    görünmez olmayı isteyip görülmeyi bu kadar istemek de... elimde değil. bilemiyorum. bir noktada geçecek. ölünce geçer hiç olmadı. bir da bir çeşit teselli.

    öfkeli değilim. yalnızca, kırgınım biraz. o da geçer bir noktada diye umuyorum. çabam bu yönde. yani, artık meseleyi de açık seçik görebildiğime göre, o yönde çabalayabilirim. ağlamaktan gözlerim düşmedi. üstelik bu süreçte iyi de çalıştım. bence gelişme gösteriyorum.

    her şey güzelken ben neden böyleyim diye sordum kendime yıllarca. her şey o kadar güzel değilmiş. ben de böyle doğmamışım. eh, böyle doğmadığımı bilmenin rahatlatıcı olduğunu inkar edemem.

    ve sen, arka çıkan; taş gibi sağlam duran. varlığına minnettarım. benim için orada olarak canıma ikinci kere can kattin. sen çok güzel bir insansın. sen bir can parçasısın. iznini almadım ama, başkalarına da ışık olabilir diye sözünü paylaşmak istiyorum: "belki de mesele sevilmek değil, sevildiğini hissetmek ve görülme ihtiyacının karşılanmasıdır."
  • başkası tarafından, bir başkasının perspektifinden. dışarıdan. bir yerde sunulan imajın alınması, kısmen. var oluşa kip kazandıran tanınma.
  • karşı tarafın bakmak istediği pencereden olduktan sonra, bi boka yaramayacak hadise.

    kırgınlığınızı, yaralarınızı, duygunuzu görebilecekleri bir pencereye çıkmadıkları sürece görüldüğünüzü düşünmeyin.

    konsoldaki bibloda sürekli görülür. hatta konsolun ucundadır ve düşüp kırılana kadar kimse görüldüğünü idrak etmez. düşebileceği gerçeğine ait pencereye çıkmadıktan sonra düşebileceğini kimse umursamaz.

    velhasıl görülmek fiilinde özne görülür. ve özneyi görmek isteyen ona, özneyi özünde görebileceği pencereden bakmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap