• gitar amfisi konusu benim takıntı seviyesinde sevdiğim, bildiğim bir konu. analog veya dijital veya direk yazılım (plugin) fark etmeksizin hepsini derinlemesine bilirim. tarihini, teknolojisini, bileşenlerini, sesini, farklarını, piyasasını, ikinci el piyasasını, müşteri kitlesini falan her şeyini bilirim. bu yüzden bana sivil hayatta gelen "abi hangi amfiyi almam lazım pink floyd seviyorum ama rammstein da çalmak istiyorum ama evde çok ses yapamıyorum" sorusunu burada yanıtlamak istiyorum. tabi vereceğim tavsiyeler gitara yeni başlayanlar için olduğu kadar orta ve ileri seviye gitaristler için de bilgilendirici olacaktır umarım.

    normalde "eski ahitte diyelim" 2 tip amfi vardı. kafa+kabin ve direk kombo amfi. günümüzde bu paradigma çok değişti. çünkü gitar amfileri sahnelere ait bir ekipman olmaktan çıktı ve evlere, yatak odalarına girdi. doğal olarak da amfilerden beklentiler de değişti. eski ahitte amfinin yüksek sesli olması beklenirken bugün sessiz olması bekleniyor. ne garip değil mi? çünkü aslında anladık ki biz amfiyi ses yükselttiği için değil sese kattığı renk yüzünden seviyoruz. kısık da olsa kulaklıkla da olsa o rengin peşindeyiz aslında.

    işte o rengin tanımı da çok değişti. 70'lerden 80'lerden bir kayıt dinliyoruz, diyoruz ki ooo ne güzel marshall sound'u. abi mesa'lardaki o dolgun ton hiçbir şeyde yok. aslında duyduğumuzu sandığımız şey ile gerçekte duyduğumuz şey birbirinden biraz farklı. biz sanıyoruz ki marshall kafa kabinin sesini duyuyoruz ve o kafa kabini aldığımızda o soundu direk elde edeceğiz. aslında duyduğumuz şeyin bir stüdyo kaydı olduğu gerçeğini unutuyoruz çünkü o soundu bize sevdiren aslında bir şarkı idi, gerçekten amfisinin karşısına geçip dinlediğimiz rahmetli hendrix değil. stüdyo kaydı dendiğinde denklemin içine kafa+kabin'den sonra mikrofon tipi, mikrofon yerleşimi, oda boyutu, oda akustiği, mikrofonun giriş yaptığı analog mixer, mixer üzerindeki equalizer, post eklenmiş compressorler, exciter'lar falan giriyor ve hepsinin birleşimi bir soundu duyup "marshall abiii" diyip geçiyoruz.

    2000'lerin başında bu durumu fark eden akıllı insanlar tüm bu soundu yazılım içine gömme fikriyle ilk amfi processor'larını yapmaya başladılar. o gün amfi sektöründe olan herkes için bir milat oldu. amfilerden beklentiler üstte bahsettiğim değişikliğe uğradı. artık kimse amfinin sesinin yüksek olmasının peşinde değildi. herkes düşük ses seviyesinde de doğal kompresyon, saturasyon ve stüdyo oda etkisi peşinde idi. hatta bir noktadan sonra amfinin ses çıkarmasına da gerek olmayacak, biz amfinin çıkışını direk ses kartına girip kayıt yapmak, kayıt yaparken de sadece gitarı değil tüm kaydı duymak isteyecektik. işte bu yüzden eski ahit başkadır, günümüz başkadır. çünkü biz amfi soundunu dolaylı yollardan sevdik.

    şimdi biraz da tarihsel olarak bakalım. 1932'de ilk elektro gitar amfisi yapıldığında ortada doğru düzgün elektro gitar da amfiye koyacak uygun hoparlör de yoktu. ta ki fender'in sahibi leo fender 1949'da ilk tasarımı geliştirip abd'de ilk fender amfiyi üretene kadar. teknik olarak günümüzde tüm amfilerin atası fender amfilerdir diyebilirz. çünkü tüm amfiler bu tasarımın türevlerinden oluşur. 1959'da da ingilterede jim marshall saheneye çıkacak ve fender bassman gitar amfisini klonlayarak marshall markasını başlatacaktı. usa sound ve british sound dendiği zaman bu iki amfiye referans verilmeye çalışır insanlar. bunu aklımızda tutuyoruz.

    yıllar içinde fender'den mesa boogie türedi. marshall'dan friedman türedi (vox nerde lan?). usa sound bi tarafa british sound başka tarafa doğru evrimleşti. tüm tonal yelpaze budur. piyasadaki tüm amfiler bu 2 ekstrem ucun arasında bir yerde konumlanır.

    biz de amfi seçerken buna dikkat edeceğiz. sevdiğimiz gitarist hangi kampta yer alıyor onu önce anlamamız lazım. fender kampında mı yoksa marshall kampında mı? yoksa vox kampında mı? sanatçı zaten vox kampında ise vox alacaksınız ama bunun olma olasılığı çok düşük o yüzden sadece fender-marshall kamplarını dahil ediyorum.

    ama işte yeni başlıyorsanız bilemezsiniz kendinizin hangi kampta olduğunu. o noktada kendi soundunuzu bulana kadar tüm kampları deneyimleyebilmeniz gerekiyor. bu noktada ya onbinlerce dolarınız olacak ve 2 kampın baba amfilerini aynı anda alacaksınız ya da dijital modelleme amfilerinden kullanacaksınız bir süre. ya da belki ses kartı alıp gitarı bilgisayara bağlayacak ve pluginler yardımıyla gitar çalacaksınız.

    yol haritanız şu olmalı.
    1- kampına karar verene kadar deneyimleyebildiğin tüm amfileri deneyimle. ama aklının bir köşesinde şimdi bu british sound mu usa sound mu sorusu dursun.
    2- kampına karar verdiğinde o kampın amfisini al
    3- o kampın amfisini alamıyorsan o kampın modellemesini en iyi yapan processor'ı al
    4- o processor'ı alamıyorsan ses kartı al ve o kampın en iyi pluginini al
    5- yine olmuyorsa para biriktir ama sakın ola 10 watt ibanez grdxjklm-fx model ev amfisini alma. çünkü o amfinin ibanezle bi alakası da yok, gitar amfisi olmakla bi alakası da yok. çünkü bu amfiler yazının başında bahsettiğim kompresyon ve saturasyon veremezler. ve bu yazımda fark ettiyseniz watt konusuna hiç girmedim çünkü konuyla alakası yok amfinin kaç watt olduğunun.
    6- 2. maddeye geri dön
    7- diğer kampın amfisini de alana kadar para biriktir
    8- bütün amfileri alana kadar it gibi çalış :)

    şimdi sizin seviyenize göre size önereceğim amfileri listeleyeceğim. bana göre bunlar kategorisinin en iyileri

    1- giriş seviyesi, düşük bütçe için ses kartı listesi. (pluginle kullanmak için)
    2- giriş seviyesi, orta bütçe için dijital amfi modellemeli amfiler listesi
    3- orta seviye, orta bütçe (üst seviyeye geçmeden önce geçiş amfisi olarak) amfiler listesi
    4- üst seviye, bütçe bağımsız, best of the best amfiler listesi
    5- sürpriz kategori, workhorse, all-in-one, do-it-all lambalı amfiler. (kamp falan dinlemez her sesi verir)
  • bu tür başlıların ve forumların altını üstüne getirdim ve hiç uzatmadan size sırrı veriyorum
    sır
    edit:bana mesaj atan arkadaş mesaj alımın kapalı sanırım,evet aldım
hesabın var mı? giriş yap