• her zaman underrated olmuş, değeri bilinmemiş efsanevi caz piyanistlerindendir büyük usta malcolm earl waldron. gençlik döneminde sayılı hard-bop ve post-bop piyanistlerinden biri olmuş, orta yaş döneminde avant-garde cazın önde gelen seslerinin destekçisi haline gelmiştir. free jazz'i sevmeyenler için bile dinlenebilir kılmış, thelonious monk'tan etkilenmiş olan benzersiz çalış stiliyle gelecek kuşaklar için idol haline gelmiştir.

    charles mingus'ın ünlü kayıtları blues & roots ve pithecanthropus erectus'ta piyanonun başında yine büyük usta waldron vardır, ella fitzgerald ve billie holiday'in cüretkar sesinin ardında yine waldron'ın notalarını duymak mümkündür. eric dolphy ve booker little'ın kitlelere avant-garde caz dersi verdiği at the five spot'ta yine büyük ustayı duyar, coltrane'in dakar'ında kendisini tekrar anarız. altmışlardaki çalışmalarının ardından 1965'teki münih konserinin ardından son nefesini verinceye dek avrupa'da kalan efsanelerden biri** olmuştur. çocukluğundaki japonya merakını bazı kayıtlar amacıyla seyahat ettiğinde gidermiş, yine de 1925'ten beri içinde olduğu new york ruhunu kaybetmemiştir.

    unutmadan, the cool world'ün* müziklerini besteleyen o yaratıcı üstat yine kendisidir.

    edit: (bkz: breaking new ground)
  • o kadar guzel calar ki adami mala cevirir isminin tersine.
  • arşivciyseniz, bu adamdan uzak durun . onca alınan albümden sonra oh dersiniz bitti toparladım ama olmadık yerden bir şarkısı bir albümden fırlar kulagınıza yapışır peşine düşersiniz. plakları azdır bulması zordur , pahalıdır ama abartılmış bir çok sanatçıyı atlayıp ustanın zevkine varmaya değer.
  • bulut gibi müzikler yapan caz piyanisti.
  • warm canto hayatımda dinlediğim en güzel şeylerden biri olabilir.
  • (bkz: all alone)
  • 1925 dogumlu enfsanevi caz piyanisti.

    1963’te asiri doz uyusturucu kaynakli gecirdigi inme sonucu tum calma ve hatirlama yetisini kaybetti. sonrasinda uzun ugraslar sonucu hizini ve dehasini geri kazandi. atmislarin ortasinda birlesik devletleri terkedip avrupa’da bir seyyah oldu. oldugu sehir de bruksel’dir bu yuzden.

    66’da donus albumu muhtesem all alone oldu. malcom bu albumde guya(!) solo piyano calimistir ancak bunu albumu dinleyen kimseye inandirmak mumkun degildir.

    sadece kendinizi birakin ve dinleyin. *
  • piyanoya dokunmaya başladığında başka evrenin kapılarını aralayabilen zaman bükücü piyanist.

    ilk karşılaşmamızı hatırlıyorum. sabahın 5'i, uyku tutmamıştı. uzun zamandır piyononun sesine tahammül edemediğim için dinlemiyordum. ve birden playlistimde algoritma nedeniyle belirdin.

    (bkz: all alone)

    uzun uzun düşündüm, ne kadar yalnız?
    bunun ölçüsü olabilirmiydi?
    ne kadar ölçüsüz bir kelime yalnızlık.
    küfür gibi!!! en okkalısını sen söyler, sen tartarsın.

    beni affet, kim olduğunu bilmiyordum.

    kader bazen gerçekten dokunmak ister, kalbine.

    sabahın o kör saatinde seni
    dinlerken, tuşlarla kafama kafama vuruyordun sanki!
    bence bu müzik değil, başka bir şeydi. hem bu kadar yumuşak, hem de bu kadar sert nasıl olunabilir?

    cevabı bende olmayan soru.

    vaat edilen cennet varsa; karşılaşmak dileğiyle...

    https://youtu.be/5wyymg2kerq
hesabın var mı? giriş yap