• daha cok "mistik" adiyla taninan, 1930 yilinda istanbul'da dogan, meslege 1947 yilinda dogan kardes dergisinde baslayan, milliyet cocuk, akbaba ve dolmus gibi dergilerle, son posta, aksam, vatan, cumhuriyet ve yeni sabah gazetelerinde calisan, kuzucuk, uzay cocuklari ve kirk yilda bir gibi cocuk kitablari yazan, 2000 yilinin mart ayinda kaybettigimiz unlu cizer.
  • (bkz: mıstık)
  • adına nişantaşında bir park açılan, bir neslin büyüdüğü ünlü karikatürist.
    --- spoiler ---
    şişli belediyesi, sanatçının adını, uzun yıllar oturduğu ilçede yaptırılan bir çocuk parkına verdi. nişantaşı'nda yaptırılan "karikatürist mıstık parkı", eremektar'ın ölüm yıldönümü olan 28 şubat 2001 tarihinde, ailesi, çalışma arkadaşları ve yakınlarının katıldığı bir törenle, şişli belediye başkanı mustafa sarıgül tarafından hizmete açıldı

    28.3.1930’da istanbul’da doğdu. çizdiği cemal nadir güler portresinin 15 mart 1947’de doğan kardeş’te yayımlanmasıyla profesyonel iş hayatına atıldı. doğan kardeş, çocuk haftası, yavrutürk, milliyet çocuk, akbaba, tef, dolmuş,bütün dünya dergilerinde ve son posta, akşam, vatan, cumhuriyet, yeni sabah gazetelerinde karikatürist olarak çalıştı.. 1950’de mengü ertel ve berk çalıkman’la son organizasyon’u kurdu. 1962’den 1980’e kadar çizgi filmle de uğraştı. çocuklara, özel bir önem veren mıstık, “mıstık”, “ibişle bebiş”, “bizim ali”, “uzay çocukları” gibi tipler yarattı. “taş devri” karikatürleriyle ünlendi. ayrıca çocuklar için çizdiği karikatürleri “40 yılda bir” adlı bir kitapta topladı, ayrıca ‘tembel karaçan’ ‘kuzucuk’ adlı kitapları bulunuyor. uzay çocukları adlı çizgi romanı da kitap halinde yayınlandı.. eserleri yurtdışında da yayımlanan mıstık, 1973’te gabrovo uluslararası karikatür yarışması’nda özel ödül aldı.
    sanatçı karikatüre yeni başladığı yıllarda karikatürlerini m. eremektar veya mustafa eremektar diye imza atmış, bütün dünya dergisinde çalışırken mistik imzasını kullanmaya başlamıştır.
    --- spoiler ---
    (bkz: http://www.mizahvecizgi.com/…=&start_from=&ucat=19&)
  • 1930 doğumlu, kasımpaşalıdır.
    çok zor bir çocukluk geçirmiş, terzi ütücülüğünden kasap çıraklığına kadar birbiriyle ilgisiz bir sürü işe girip çıkmıştır.
    onyedi yaşında karikatür çizerliği kariyeri başlamış, çizdikleri yukarıda anıldığı üzere, dönemin neredeyse tüm dergilerinde yayımlanmıştır.
    taş devrine özel bir ilgisi olduğu ve bu konuda devamlı kalem oynattığı için taş devri karikatüristi olarak anılır.
    kısa metrajlı karikatür filmleri yaptığı da rivayetler arasındadır.
  • kendi cizgisiyle "mıstık": görsel
  • kim tanistirdi? nerde tanistik? hic hatirlamiyorum. hatirladigim tek sey, bana karikaturlerini getirip elestirmemi istemesiydl. sanki cok biliyormusum gibi bana gelmisti. kac yasimdaydim ki? 16, bilemedin 17.. cocukluk iste.. bir yerden duymus, adresi de ogrenmis, geliverdi. eve buyur ettim, girmedi. kapi arasinda bakmistim islerine.

    ufak tefek kavruk bir cocuktu. nasil kavruk olmasin, nerelerden geliyordu.

    kisa surede gencligimizin nese kaynagi oldu. darulaceze'ye getirilisini oyle anlatirdi ki, sanki hilton oteli'ne getirmislerdi. koca darulaceze'de yatacak yer olmadigi icin yasli bir adamin yanina yatirilisini. adamin, meger coktan oldugunu bilmeden sabaha kadar ustunu orttugunu kahkahalarla anlatirdi.

    (bkz: semih balcıoğlu / karikatür)

    cok kisa surede isim yapti. o yillarda karikaturcu bugunku kadar fazla degildi, ama yine de bu kadar surede isim yapmasi olasi da degildi. kisa surede un yapmasi hem basarili isler uretmesinden, hem de "mıstık" adinin okura birdenbire sempatik gelmesinden kaynaklaniyordu.

    bugun televizyonlarda, gazetelerimizde gordugumuz "tas devri" konulu karikaturleri 45 yil once cizerek bir onculuk yapti.

    cizgi romani ulkemizde sevdiren karikaturculerden biridir. adi "taş devri" ile birlikte anildi. vatan gazetesi'nde cizdigi tas devri banti her yastan okurun ilgisini cekti. bu basari mistik'i hicbir zaman simartmadi. cunku nereden geldigini biliyordu. tam aksine o gencecik yasinda onu daha cok calismaya itti. gununu programladi, gazete ve dergilerdeki islerini aksatmadan surdurdu. tas devri'nin yani sira cocuk karikaturlerinde de bir kac arkadasiyla birlikte aranilan imza oldu.

    tatli dili, yardim severligi ve temiz kalpliligi bazi kisilerce somuruldu. bekarliginda bir-iki geceligine evine gelen konuk, yemeli-icmeli alti ay kaldi. ama mistik buna 'gik' demedi. yemedi, yedirdi, giymedi, giydirdi.

    bir ara klasik bati muzigine merak sardi. sabahattin eyuboglu'nun esi, piyanist magdi rufer'den* piyano dersleri almasinin disinda evine bir de piyano aldi. mistik bu, tek durur mu? piyanonun nota konulacak yerine, borclarinin listesini koydu. soranlara da, "gozumun onunde bulunsun da unutmayayim" yanitini verdi.

    gazete ve dergilerden umudunu keserek, kendi isini kendi kurup rahat etmek istedi. rahmetli mengü ertel'le san organizasyon'un icinde ali ulvi ve bedri koraman'la kare reklam'da oldu.

    ne oldu, ne bitti bilmiyorum, buralarda da uzun sure kalamadi. ticarete atilmak en onde gelen hayallerinden biriydi. sanki yapabiliyormus gibi.. sanki alacagina normalin uzerinde bir kar koyacakmis gibi.. oysa mistik bunlarin hicbirini yapacak insan degildi. senedini odeyemeyen musterisi protesto olmasin diye o senedi de kendi oder, parayi da geri almazdi. zararina is yapar, "iyi oldu, adami zarardan kurtardim" diye de rahatlardi.

    bu dunyaya cocuk geldi, cocuk gitti. cocuk karikaturlerinde bu kadar basarili olmasinin buyuk bir nedeni de elbette budur.

    yasamini cizse yeter.

    dunya gorusu o..

    turkiye'de hayvan sevgisinin cok az oldugu yillarda, sokak kedi ve kopeklerini doyurmak icin cebindeki son paralari da gozunu kirpmadan yuzlerce kez harcamistir herhalde.

    gece bir yerlere yemek yemege gittigimizde kalan yemekleri sokagindaki kedi, kopeklere vermek icin garsonlardan onlar paketlemelerini az mi istedi. sonra da, "oooh.. bu gece bizimkilere ziyafet var.." derdi.

    oglu uygar en buyuk ovunc kaynagiydi. fransiz okulundan mezuniyetini, fransa'ya gidisini buyuk bir coskuyla anlatir, "n'aber, artik yazili fransiz karikaturlerinin resim altlarini bana oglum tercume ediyor, kimseye ihtiyacim yok" derdi.

    birdenbire yaslandi. gencliginde ne kadar canli, ne kadar sevimli, ne kadar insanlara sicaksa, yasliliginda ne yazik ki boyle olmadi. belki bunda da hakliydi. hastaligini hic kimseye duyurmadigi icin cevresi hastaligindan habersizdi.

    bir karikaturcunun yapmasi gereken onemli girisimleri, cogu meslektasi gibi, "canim nasil olsa yaparim, daha cok vaktim var" diye erteledi. bunlar cok kapsamli karikatur albumleri ve cok kapsamli sergilerdi. bunlarin en iyilerini ve kalicilarini yapabilecek guce sahipti. nedense olmadi. oluyor iste.. bilmiyorum evinde orijinalleri varsa bir olum yildonumunde sevgili uygar bunlari toplayabilir mi? saniyorum mistik'in bu sergisi icin herkes seferber olur.

    gercek bir dosttu, 1959 yilinda ilhan selçuk'la "taş-karikatür" mizah dergisi'ni yayimlarken ikimizi de bir hafta icinde palas pandiras askere aldilar. sebep, demokrat parti iktidarina muhalefet yapmamizdi. dergi bassiz kalmisti. esim emel ve ilhan'in esi rahmetli handan bas basa kalmislardi istanbul'da. yapilacak tek sey kaliyordu: dergiyi kapatmak. cunku o kosullarda derginin cikmasi imkansizdi. ve dergi kapandi tabii. sonra emel anlatti: "mistik geldi dergiye. biz handan'la bas basa kalmistik. 'emelcigim' dedi, 'bu dergi devam etsin, kapanmasin. bunu sizlerden rica ediyorum. hicbirimiz para almayalim, tek devam etsin bu dergi.' bunu kimse yapmadi. ne yazari, ne cizeri, ne matbaasi, ne de kagitcisi. yasamim boyu mistik'in bu yaptigini unutamam. birak yazar-cizeri, insanin kardesi yapmaz. iste mistik bu. bunu sadece mistik yapar.."

    onun icin para pul kacinci derecede gelir bunu cok iyi bilenlerdenim. ben mistik'i yeni tanimiyorum ki, taa 1945'lerden beri taniyorum. karim emel'in bu sozleri beni tabii ki cok duygulandirdi ama hic sasirtmadi. zaten yazinin basindan beri de anlatmak istedigim mistik'in bu yonu. hediye kabul etmesi zor degil, cok zordu. iki arada bir derede bulur bulusturur, o da size karsilik olarak bir seyler mutlaka verirdi.

    ben de tek olan karikatur kitabinin fotokopisini yaptirip mistik'a armagan edisimi hatirliyorum da, insani armagan verdigine bin pisman etmisti. yarim asirlik dostuma ciliz armaganlari kabul ettirinceye kadar herhalde 2-3 karikatur cizerdim.

    ama ona yasaminda aldigi en iyi armagani sisli belediye baskani mustafa sarigul verdi saniyorum. nisantasi gibi bir semtte adina yaptirdigi "mistik cocuk parki" (bkz: mıstık parkı), eremektar ailesine ve mistik'a verilebilecek en iyi armagandir. evimin nispeten yakininda oldugu icin sik sik icinden gectigim bu parkta, mistik'la her zaman goz goze geliyoruz. parkin acilisindaki konusmalara kimbilir ne kadar gulmustur? onun yasamiyla ilgili sozlere, "yok canim o kadar da degil.." dedigini duyar gibi olmustum.

    görsel

    saniyorum ve inaniyorum ki bu konuda cok sikintili gunler gecirmistir: o da, mustafa sarigul'e bu armaganin karsiligini verememesidir.

    esi doktor lutfiye eremektar, hastaliginda ve olumunden sonra ona cok az insanin yapabilecegini yapti. belki diyeceksiniz ki, 'canim esi artik, o da yapmasin mi?..' o oyle degil, oyle esler gorduk ki bu gunlere kadar. artik bunlara sasar olduk. esinin olumune mutlu olan bile gordu bu gozler.

    dogumu da olumu de ayni gun olan bir insandi. mıstık: 28 mart 1930 - 28 mart 2000

    (hatırasına: görsel)
    ---
    (alıntı: memleketimden karikatürcü manzaraları / semih balcıoğlu)
  • bugün 18. ölüm yıl dönümü olan karikatürist.
  • çizdiği cemal nadir güler portresinin 15 mart 1947'de doğan kardeş'te yayımlanmasıyla profesyonel iş hayatına atıldı. akşam gazetesinde, daha sonra hafta, yavrutürk, akbaba, 41 buçuk, tef ve dolmuş gibi dergilerde, 1957-61 arasında vatan gazetesinde çizdi. ayrıca son posta, cumhuriyet ve yeni sabah gazetelerinde de karikatüristlik yaptı.

    doğan kardeş'te "taş devri" adlı bir çizgi romanı yayımlandı. "taş devri" daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde çizgi roman ve bant karikatür olarak yayımlandı. 1950’de mengü ertel ve berk çalıkman’la san organizasyon’u kurdu.

    eremektar, 1958'de gazeteciler cemiyeti altın kalem ödülü'nü kazandı. 1962'de çizgi film yapmaya başladı. ayrıca reklam filmleri gerçekleştirdi. eserleri yurt dışında da yayımlanan eremektar, 1973'te bulgaristan'ın gabrovo kentindeki uluslararası karikatür yarışmasında özel ödül kazandı. milliyet çocuk dergisinde "uzay çocukları" ve "bizim ali" adlı çizgi romanları yayımlandı.

    farklı çağlarda geçen çizgi romanlarında güncel yaşamın çelişkilerini yansıtmış, çocuksu denebilecek, son derece yalın çizgileriyle değişik kuşaklara ulaşmayı başarmıştır. "uzay çocukları"nın bazı serüvenlerini 1981'de kitaplaştıran eremektar, çocuklar için çizdiği karikatürleri kırk yılda bir (1988) adlı albümde toplamıştır.

    mustafa eremektar, 2000 yılının 29 mart’ında hayatını kaybetti. ölümünün birinci yılında nişantaşı’nda bir çocuk parkına adı verildi.
hesabın var mı? giriş yap