• tatiana huezo'nun yazıp yönettiği meksika yapımı drama filmi. alejandra camacho mayra batalla norma pablo gibi isimlerin yer aldığı, 2014 yazımı jennifer clement romanından uyarlanan yapım meksika'nın 94. oscar ödül töreni için de adayı olacak. prayers for the stolen; ilk kez cannes film festival'de gösterim şansı bulmuştu.

    --- spoiler ---

    vaguely based on jennifer clement’s 2014 novel, the film is set ın a solitary town nestled in the mexican mountains, where the girls wear boyish haircuts and have hiding places underground. ana and her two best friends take over the houses of those who have fled and dress up as women when no one is watching. ın their own impenetrable universe, magic and joy abound; meanwhile, their mothers train them to flee from those who turn them into slaves or ghosts. but one day, one of the girls doesn’t make it to her hideout in time.

    --- spoiler ---
  • noche de fuego (prayers for the stolen) (yangın gecesi), savaşın yıktığı bir şehirde yaşayan üç genç kızın hayatına odaklanıyor.

    vizyon tarihi: belirsiz
    tür: dram
    yapım yılı: 2021
    süre: 110 dakika

    filmin konusu:

    “mısır ve haşaşların yetiştiği bir dağ kasabasında yaşayan kızların saçları erkeksi bir hava katacak şekilde kesilir.

    onların kaçırılma tehdidine karşı, yeraltında saklanacak yerler yapılmıştır.

    ana ve en iyi iki arkadaşı, şiddetin hüküm sürdüğü kasabada kadın olmanın ne demek olduğunu öğrenir.

    anneleri onları, köle olmaktan, ölmekten kaçmak için eğitir.

    kendi dünyalarını yaratan kızların hayatı, içlerinden birinin sakladığı yere zamanında varamadıklarında değişir.”

    yönetmen: tatiana huezo
    oyuncular: mayra batalla, norma pablo, olivia lagunas
    senaryo: tatiana huezo

    vizyon tarihi: belirsiz

    filmin altyazılı fragmanını buradan izlemek mümkün.
  • gayet eli yüzü düzgün bir meksika draması. ancak bir başyapıt mı asla değil. sonuna kadar severek izledim filmi. ve sonunda da izleyiciye "ah" dedirtmeyi başarıyor film. ama genel temposundan çok hoşlanmadım filmin. çok daha 'stabil' anlatsa derdini bence daha etkili olurdu. yine de başarılı tabii.
  • filmi ne hakkında olduğunu araştırmadan izledim. bir süre filmin nerde geçtiği ve ne hakkında olduğu konusunda kafa yorduktan sonra filmin akışına bırakıyor insan kendimi. her taş yavaş yavaş yerine oturuyor. ne kadar ağır, aksak bir tempoda gitse de duygusal ritmi çok kuvvetli bir film. meksika'da haşhaş ve mısır yetiştirilen bir dağ köyünde kocası tarafından terkedilmiş bir kadın, küçük kızı ve kızın arkadaşları ekseninde ilerleyen hikayesinin altında ince ince detaylarla işlenmiş çok kuvvetli feminist bir haykırışı var. hem yerel hem evrensel bir biçimi var hikayenin. meksika'yı ve sosyolojisini bilmeseniz de ana hikayenin altında çok katmanlı ve insanı sarsan bir anlatım biçimi var. film taş gibi bir film. boğazında taş kalmış gibi bir his ve öfke bırakıyor insanda. erkek egemen dünyanın kurbanları kadınlar ve o kadınların erkekleri utandıracak duruşları. kesinlikle benzerine az rastlanır cinsten orijinal bir senaryo. bu filmi seyirciyle buluşturan başka sinema ekibine çok teşekkürler.

    yangın gecesi
    annelerin kızlarını uyuşturucu baronlarından korumak için saçlarını kesip dişlerini boyayarak çirkinleştirmeye çalıştığı ve erkeklerin iş aramak için gidip bir daha asla dönmediği bir köydeki üç küçük kızın hikayesi.
    (bkz: başkasinema)
  • dünyanın bir yerlerinde sürekli benzerlerinin yaşanmakta olduğu gerçekleri suratımıza çarpan film. çocuklara el koyan çeteler ve böyle bir ortama çocuk doğuranlar...

    çocukların yakasından düşün artık ey büyükler! yaşasın antinatalizm!

    --- spoiler ---

    filmde üç kız arkadaş telepati oyunu oynarlar. filmin sonunda arkadaşlarından birini kaybeden baş karakterimizin burnunun kanadığını görürüz. en son stranger things dizisindeki eleven'da gördüğümüz bu fenomen telepati yapmayı başardıklarını sembolize ediyor olabilir mi acaba?
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    öğretmenin figür oluşturun dediği kısımda ana'nın insan vücudu tasvirinin güçlü metaforlar içerdiği film.
    --- spoiler ---
  • bu tarz filmleri izlerken kendimi karakterlerden birinin yerine koyup düşünüyorum: filmdeki insanlar kendi hayat koşullarını kontrol edip belirleyemiyorlar ya da en azından böyle bir hisse de sahip değiller. fakat yine de hayat devam ediyor. her gün aynı şeyler ve ansızın belirmekten kendini alıkoymayan bir korku.

    ufak tefek telepati oyunları ve arkadaş çevresi ile de bu bir yere kadar. işin garip yanı herhangi bir dua vs. de yok bu tarz filmlerde. yani hayatın akışı ile birlikte filmdekiler, sen, ben, onlar yani tüm insanlık kaybolup gidiyor öylece.

    bir de çok güçlü bir feminizm vurgusundan bahsedenler olmuş. neyin feminizmi demek istiyorum, çaresiz feministler mi? devlet, kartel, gidip dönmeyen erkek falan diyorlar. giden erkeği de aramasın o zaman kadın. haa bi dakka bi dakka, kızı da erkeğe benzedi diye mi öyle salak salak annelik yapıyordu bu kadın, yoksa feminist olduğundan mı? neyse, film yer yer sıkıcı olsa da izlenebilecek kıvamda.

    6/10
  • popüler kültürün dönem dönem hortlattığı, yergiden nasibini almamış, postmodern kahraman yaratma istencinin başfigürlerinden olan kartel liderinin edindikleri gücün dikişsiz bir şekilde anlatımının alıcısı çok oluyor. son dönemlerde bu "pazarlama taktiği" tarikat liderlerine ve hatta seri katillere uygulanan bir sistem oldu.

    günümüz sinemasında zaten üretim/var oluş/ortaya çıkış sürecine odaklanan bir "sinema" neredeyse kalmadı. neden ve sonuçlar üzerine kestirmeden gitmek herkesin işine geliyor.

    filme dönersek, x kartelinin, y terör örgütünün, z tarikatının, t devletinin çalışma sistemi dünyanın neresine gitseniz üç aşağı beş yukarı aynıdır. filmi başarılı kılan şey bence, vaziyetin fotoğrafını evelemeden gevelemeden direkt çekmesi ve tamamen "dikişli" olması. insan, özellikle gelişmemiş bölgelerde, sadece eziyet çekmek ve sömürülmek için dünyaya gelmiş bir varlık olarak görülüyor. resmi ya da gayri resmi örgütlenmiş her topluluk da insanları sömürerek var olmaya devam ediyor...

    yetmezmiş gibi bu acılara, göz yaşlarına rağmen popüler kültür bu "pireleri" isteyerek veya istemeyerek yüceltiyor.

    bu bağlamda durduğu yer hasebiyle oldukça yeterli bir film.
  • yönetmen: tatiana huezo (2021) meksika filmi.

    gayet güzel film...

    çaresizliği dibine kadar hissettiriyor....

    bizim buralarda fırtınalar koparan aşağı yukarı benzer konular etrafında dönen (karanlık gece) ve (kurak günler) filmleri, bu meksika filmindeki duygu yoğunluğunun yanına bile yaklaşamaz; zannımca...

    tekrar izlemeyi düşünürüm.

    ps: jennifer clement'in romanından uyarlanmış.
    09,20--04-24--42m
hesabın var mı? giriş yap