• kevin dutton'un 2012 çıkışlı "the wisdom of psychopaths" adlı ilgi çekici kitabının, türk versiyonun adı. orijinali 320 sayfayken türkçesinde 280 sayfa varmış, tercümede güme giden 40 sayfaya ne oldu bilemedim. arka kapak yazısı da aynen şu şekilde,

    "psikopat. bu kelimeyi duyar duymaz katiller, sapıklar, intihar bombacıları üşüşüyor zihnimize.

    ama filmlerdeki emsallerinin aksine, gerçek hayatta her psikopat şiddet yanlısı veya suça meyilli değil. yeni araştırmalar her on ceodan birinin psikopat olduğunu söylüyor. gülerek "bilmem mi!" diyorsanız ekleyelim; cerrahlar, avukatlar, gazeteciler ve politikacılar arasında da psikopatlık hayli olağan. psikopatların dünyasına yapacağınız bu afallatıcı yolculukta, oxford üniversitesinden prof. kevin dutton, psikopatik eğilimlerin insanın doğasında olduğunu ortaya koyarken, toplumun da daha önce hiç olmadığı kadar psikopatlaştığını savunuyor. zira korkusuzluk, kendine güven, cazibe, acımasızlık ve odaklılık gibi psikopatlarda öne çıkan özellikler 21. yüzyılda başarı kelimesinin üzerine terzinin diktiği ceket gibi oturuyor.

    kevin dutton, yüksek güvenlikli hastanelerin psikopati koğuşları, budist tapınakları -kapaktaki "ermiş" kelimesi maalesef nedensiz kullanılmadı- ve komando eğitim kampları gibi yalnız özel izinle girilebilen sıra dışı yerlerde sayesinde bizzat yaptığı gözlemleri, beyin taraması gibi gelişmiş yöntemler ve benzeri bilimsel araştırmalarla harmanlayarak, başarılı bir cerrahla seri katil arasındaki çizginin aslında nasıl da ipince olduğunu gözlerimizin önüne seriyor.

    her sayfası kışkırtıcı önermelerle dolu olağan psikopatlar, bizi o hep hor gördüğümüz, ama yeri geldiğinde faydalanmaktan da çekinmediğimiz karanlık yanımız ile tanıştırıyor."
  • psikopat, insani değerler olarak adlandırılabilecek en temel gerçeklere ve verilere yabancıdır. edebiyat ve sanatın büyük eserlerinde ortaya konan trajediye, neşeye veya insanlığın acılarına en ufak ilgi duymaz. ayrıca bu gibi konularla gerçek hayatta da ilgilenmez. güzellik ve çirkinlik, iyilik ve kötülük, sevgi, korku ve mizahın anlamı onun için tamamen yüzeyseldir. duyguları harekete geçirmez...dahası, diğerlerinin duygulandıklarını fark etmekten de acizdir. keskin zekasına rağmen, insani duygulara karşı adeta renk körüdür. bilinç yörüngesinde, karşılaştırma yaparak anlamlandırmasını sağlayacak benzer birşey bulunmadığından bu duyguların onlara izahı da mümkün değildir. derler ki psikopat, duygunun kelimelerini anlar ama müziğini duyamaz.

    işin özü, psikopatlar kuralları esnetmeye ve çiğnemeye uygun olan kişilik setine doğuştan sahiptir. eğer hayat oyununda hile yapacaksanız, acımasız ve korkusuz olmanız iyi bir şeydir. çünkü bu sayede rahatlık çemberinizin asla fazla dışına çıkmamış olursunuz. dışadönük ve çekiçi olmanız ise yakalanma olasılığınızı azaltır. ve ola ki yakalandınız, yüksek özgüveniniz sayesinde reddedilme duygusuyla daha kolay başa çıkabilirsiniz.

    kitabı okumaya başladığınızda " olağan psikopatları " günlük hayatta ve iş yaşamınızda karşılaşma olasılığınız çok fazla.
  • hedefe odaklan, hep kendini düşün,suçluluk ve kaygı hissetme gibi öneriler sunan bazı kişisel gelişim kitaplarının içimizdeki psikopatı mı uyandırmaya çalıştığını düşündüren ilginç kitap. "psikopatlar korkusuz, kendine güvenen, karizmatik, acımasız ve odaklanmış insanlar." psikopatların çok iyi cerrah olduğunu da öğrenmiş oluyorsunuz bu kitaptan.
  • psikopatlara pardon normal insanlara bakış açınızı değiştiren müthiş bir kitaptır. işleyiş şu şekildedir efendim:

    antisosyal kişilik bozukluklardan biri olan psikopatinin en temel nedeni beynin ön lobundaki hareket azlığı olarak kabul edilmektedir. çeşitli ruhsal bozukluklara neden olan serotonin ve kortikotropin gibi kimyasal maddelerin beyinde düşük seviyede bulunması ve tüm bu anormalliklerin genlerde taşınması psikopati gelişimini etkileyebilmektedir. psikopatların tanı almasına yol açan, gündelik yaşamda geçirdikleri süreçlerin normal dağılımın dışında kalmasıdır. en belirgin özellikleri “duygu yoksunluklarıdır.” psikopatlar için bir sözcüğün anlamı, sözlük anlamından ibarettir, daha derin bir anlam içermez. korkusuz, kaygısız, pişmanlık duymayan utanma duygusu olmayan, egosantrik, yüzeysel cazibe sahibi, sorumsuz, insanları kullanan, cezadan etkilenmeyen, empati yoksunu ve kontrolsüzdürler. onların empati yoksunu olması insanları anlamadığını göstermez, aksine bir tür “zafiyet radarı” gibi bilişsel süreçlere girebilirler. ancak bu insanların salt kötü özelliklere sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. nitekim kendine güvenen, karizmatik ve odaklanmış insanlardır. duyarsız olmaları ise başkaları uyuyamazken onların mışıl mışıl uyumasını sağlayan bir özelliktir. seri katiller, aynı gün içerisinde üç beş kişiyi vahşice öldürüp az sonra akşam yemeğini keyifle yiyebilir. yani delilikleri aklını kaybetmiş olmak değil, aklından başka her şeyini kaybetmiş olmak anlamına gelmektedir.

    onlar “delirmemiş deliler”dir.

    kişilik özellikleri açısından bakıldığında psikopatlarda uyumluluk ve nevrotikliğin düşük, dışa dönüklük, deneyime açıklık ve yetkinliğin oldukça yüksek düzeyde olduğu görülmektedir. şaşırtıcı olan ise bu özelliklerin bill clinton, john kennedy gibi üst düzey yöneticilerde görülmesidir. dolayısıyla bu gün psikopatların evrilerek gündelik hayatta normal insanlar arasında yaşamını sürdürdüğü bir gerçektir. öyle ki bu kimselerin orta düzey psikopatik özelliklerle normal insanlardan çok daha başarılı bir kimse olmaları, iyi işler çıkarmaları söz konusudur. politikacı, avukat, cerrah, din görevlisi, polis memuru, aşçı, devlet memuru gibi meslekleri seçmeleri yüksek, hemşire, öğretmen, bakıcı, terapist, sanatçı, doktor ve muhasebeci gibi meslekleri seçmeleri düşük ihtimaldir. karşı cinsle olan ilişkileri de sık ancak kısa sürelidir. cazibesine çok az kişi “hayır” diyebilir! ve erkeklerde görülme oranı, kadınlarda görülme oranından daha yüksektir. o halde belirli düzeyde psikopatlık bir avantaj olarak değerlendirilebilir. orta düzeyde psikopatlık fonksiyonellikle orantı sağlamaktadır.

    gel gelelim çıkarımlara;

    psikopatların risk alma özellikleri dopamin ödül sistemindeki bozukluktan kaynaklanmaktadır. onlar bir kez ödüle odaklandı mı, hedefe ulaşmadan durmaları mümkün değildir. “vicdan” kavramını düşündüğümüzde ise psikopatların nasıl bir tavırda olduğunu tahmin etmek kaçınılmazdır.

    psikopatların beyinlerindeki elektrik devreleri normal insanlarınkinden farklıdır. bu durumda en kötü etkilenen bölge, devrenin tam ortasında bulunan fındık büyüklüğündeki amigdaladır. korteksin hedeflenen bölgelerinden elektromanyetik bir akım geçirerek bu sinyalleri engelleyebilir veya güçlendirebiliriz. beynin ahlaki bölgesi amigdalaya giden sinyalleri kısarsak o kişi bir süreliğine psikopata dönüştürmüş oluruz. çocukların internette erken yaşta cinselliğe maruz kalarak normal cinsel davranışlara karşı uyuşturması, arkadaş kiralama sitelerinin internette giderek yaygınlaşması, modern bilgisayar oyunları kültürünün gittikçe artan şiddet içerikli doğası, kadın suçlarındaki artış toplumda psikopatlığın giderek arttığını göstermektedir.

    psikopatlık belirli ölçülerde avantaj sağladığına göre hem kişiye hem de topluma yarar sağlayan davranışların geliştirilmesi “eğitimin” işidir. ahlak gelişimi, değerler eğitimi gerektiğinde terapötik veya klinik müdahaleler çalınması zorunlu olan kapılardır. çünkü psikopatlığa ilişkin evrimin devam ettiği varsayımı gelinen noktanın ürkütücü olduğunu gösterir. insanların vizyonunu sadece rekabetten, maddi gelirden, mükemmeliyetten ibaret tutmak değerlerin törpülenmesine hatta yok olmasına neden olmaktadır.
  • sayesinde etrafımdaki kötü insanları biraz olsun anlamamı sağlamış güzel bir kaynak kitaptır. ben oturup insanlar bana bunu niye yaptı diye düşünürken, neredeyse etrafımda bana zarar veren insanların mükemmel tasvirlerini yapmıştır. örneğin sizin aklınızın almadığı bir insanın bilerek ve isteyerek neden kötülük yaptığı sorunudur. oysa bu insanların empati yeteneği yoktur, kesinlikle sizin acı çektiğinizi algılayamazlar. iyi insan kaynağı onlar için sonsuz bir havuzdur ve sizden yarar sağlamaktan mahrum oldukları an bir başka iyi niyetli insan bulmaları işten bile değildir. insan ilişkileri ahlaki ve duygusal sebeplerle kurulmaz.

    en yakınındaki insana bile çok rahat ve kaygı duymadan yalan söyleyebilirler. hatta yalan ve kandırma hali patolojik bir hal almıştır. bu insanlar karşıdaki insanın hayatına ya çok güçlü gördükleri için boy ölçüşmek maksadıyla veya zayıf gördükleri için kullanmak maksadıyla girerler.

    bencillikleri üst seviyedir, empati duyguları yoktur, çoğunun aile geçmişi travmatiktir, aile içi şiddete maruz kalmışlardır veya daha kötüsü başlarına gelmiştir, vicdani kaygıları sıfırdır, yani insanları kullanır acıtır ve hiç birşey olmamış gibi yollarına devam ederler, değer yargıları olmadığı için bir insanı kaybetmiş olmak onlar için bir şey ifade etmez, mutlaka bir başka iyi insan bulup içlerindeki kötücül istekleri tatmin edeceklerdir. hemen hepsinde bana bir şey olmaz, ben hep sıyrılırım, hep yolumu bulurum özgüveni vardır. ahlaki normları çok rahat çiğnerler ve yeri geldiğinde illegal işler de yaparlar. yakalanacaklarından korkmazlar. patolojik bir şekilde yalan söylerler. yalanlarının yakalanacağından da korkmazlar, ortaya çıkana kadar yapabilecekleri her tür kötülüğü yapar ve ortaya çıktığında ise bir başka kurban seçmek üzere yola çıkarlar. tabi bu arada izlerini de kapatmaları gerekmektedir.

    gerçek kişiliklerini çok ustaca kamufle edebilirler. sessiz, sakin ve kontrollü yapıları nedeniyle ilk etapta farkedilmez ve insanlara aslında böyle yaklaşırlar. zararlı olarak algılanmadıkları için insanlar rahatça hayatlarına davet ederler bu insanları.

    hiç yakalanmazlar mı ? tabi ki yakalanırlar. henüz hiç yakalanmadan öleni yok gibidir. zamanla insanlardan elde ettikleri faydalar yetmemeye başlar, verdikleri zararlar tatmin etmez olur, basit manipülasyonlardan ciddi suçlara yöneldiklerinde genelde yakayı ele verirler. hemen hepsinin hayatı skandallarla doludur. kendilerinden daha psikopat bireylerce alaşağı edilebilir.

    etrafımızdaki belki de on kişiden 5'i bu özelliklere sahiptir. yaşadığımız ülke itibariyle aile içi şiddete maruz kalmamış, yoksulluk çekmemiş veya haksızlığa uğramamış insan neredeyse yok gibidir. ama bu dış etkilere hepimiz aynı tepkiyi vermiyoruz. kimimiz herşeye rağmen insan olabilmeyi ve vicdanı seçebiliyor. bu insanların başka şansı olmadığını düşünenlere katılmıyorum, her insanın seçme şansı vardır. insanları kendi menfaatleri uğruna manipüle eden, yalan söylemeyi huy edinen, her şart ve durumda birincil hedefi kazanmak ve başarmak olan bu insanların akibetleri çok iyi olmuyor. bu tür insanlara imrenenler bu insanların içlerindeki bitmek bilmeyen kötücül isteklerin mutlaka kendilerine zarar vereceğini göremiyorlar. çok matah birşeymiş gibi bu insanlara gıpta edenler, bu insanların içlerindekini kendilerine veya sevdikleri insanlara yönlendirdiği vakit aslında yıkıcı yaratıklar olduğunu anlıyor. geçici kazanımların sonunun hem olağan psikopatlara hem de masum insanlara zarar verdiğini anlıyor. ama kişisel gelişim çılgınlıkları ve kazanmak odaklı öğretiler bu tür kötülükleri mübah göstermek için kendilerini paralıyorlar. hayatında gerçek bir kötülüğe maruz kalmamış canı yanmamış poğaça ayaklar ise ay ne güzel insanlar diye hayıflanıyor..
  • -kitabı okuduktan sonra psikopat sözcüğünün anlamının bende büyümesi üzerine, psikopatlara tırsmayla karışık saygı duymaktayım.her manyaklık yapana psikopat demekten vazgeçtim, bununda bir ağırlığı var sonuç itibariyle. bu arada psikopat olmadığımı da anladım.
    -yazar kitabın "beni psikopat yaparmısın" bölümünde bir deneye katıldığını anlatıyor. beynin kimi kısımlarına baskı yapılarak psikopat gibi hissetmesini sağlıyorlar. bende bu deneye katılmak istiyorum.
    -insanları sadece eylemleri ile değil. genleriyle ve bilinçaltarıyla değerlendirmemizi gerektiğini düşündüren kitap (yaptım ama niye yaptım hele bir sor! banker bilo)
  • psikopatların sadece asan, kesen, tecavüz eden insanlar olmadığını anlatan araştırma kitabı. beynin ön lobunun yavaş çalışmasının insanın üstünde ne gibi etkilerinin olduğu anlatılıyor. psikopatların azımsanmayacak derecede çok olduklarını ve her meslekte olduklarını, risk alınması gereken durumlarda normal insanlara göre daha soğukkanlı davrandıklarını eeg cihazından aldığı verilerle kanıtlıyor.
  • kevin dutton'ın 2012 basımlı kitabının adıdır. yazar psikopatlığın 7 çekirdek ilkesi olarak şunları sıralamış kitabında.

    acımasızlık, cazibe, odaklanma, zihinsel sağlamlık, korkusuzluk, farkındalık, eylem

    bu özelliklerinden bazılarının günlük yaşamda pek çok iş kolunun çalışanlarında görülebildiğini ve o insanlara büyük katkı sağladığını belirtiyor kitapta. örneğin şirket ceolarının, din adamlarının, borsa uzmanlarının, cerrahların, casusların,özel birliklere mensup askerlerin psikopatlara ait bu özelliklerin pek çoğuna sahip olduklarında çok başarılı olduklarını örneklendirmiş kitapta. bir beyin cerrahı olan james graghty'nin şu sözleri buna işaret ediyor : "duygu boşa harcanan enerjidir ve işleri zorlaştırır. yıllar içinde hepsini söküp attım."

    yine farkındalık ilkesi temiz bir zihinle insanların çevreye ve kendilerine tarafsızca bakabilmelerini sağlayabiliyor. dikkati yaşanılan ana odaklamamızı sağlıyor.böylece şimdiki zamandaki olayları daha iyi fark ediyoruz. psikopatlarda da geçmiş ve gelecek kaygısı yok. şimdiki anı yaşıyorlar. abd'nin bu pearl harbor baskınındaki ihmalini örneklendirmiş kitapta bu konuyla ilgili. grup düşüncesinin insanları nasıl yanılttığını ,farkındalığın önemini şöyle anlatmış. abd donanma subayları japonların böyle bir baskına girişemeyeceğine güvenerek bize bir şey olmaz hissine kapılıyor. bu yanlış mantık yürütmeye yol açıyor,yanlış varsayımlar ortaya koyuyor ve gerekli önlemleri almıyorlar. bu ihmal de binlerce askerin ölümüne ve yüzlerce abd uçağının yok olmasına , pek çok savaş gemisinin ağır hasar alarak işe yaramaz hale gelmesine neden oldu.
  • araştırmacı psikolog, kraliyet tıp derneği ve psikopati bilimsel araştırma cemiyeti üyesi olan kevin dutton'un son derece bilgilendirici ve şaşırtıcı kitabı.
    kitap, bir çok sosyal ve psikolojik deney ile onların sonuçları hakkında şaşırtıcı hipotezler ileri sürüyor. kitaptan öğrendiklerimizi şöyle bir kabaca özet geçelim:

    1-psikopatlar öncelikle dört temel duyguyu (1.korku 2.öfke 3.üzüntü 4.mutluluk.) hemen hemen hiç hissetmiyorlar.

    2-psikopatlar için güzellik, çirkinlik, iyilik, kötülük, sanat, sevgi ve mizahın pek de bir manası yok. olaylar karşısında kolayca duyguları harekete geçmiyor.

    3-diğer insanların bu duygulara yükledikleri anlamları da anlamlandıramıyorlar. üst seviyedeki zekaları maalesef böyle bir his dünyasını yadsıyor.

    4-psikopatlar, illa da seri katil, tecavüzcü, sapık, intihar bombacısı, dolandırıcı velhasıl azılı bir suçlu olacak diye bir kural yok. bilakis, cerrah, avukat, gazeteci, politikacı, iş adamı, pilot, mühendis filan da olabiliyorlar. (çoğu zaman aramızdalar!)

    5-psikopatik eğilimlerin bir kısmı insanın doğasında var, toplumun da giderek psikopatlaştığını söylemek mümkün. zira korkusuzluk, kendine güven, cazibe, acımasızlık ve odaklılık gibi psikopatlarda öne çıkan özellikler, 21. yüzyılda neredeyse başarı kelimesiyle özdeş görünüyor.

    6-bir psikopatı, ne bir doktor, ne de bir uzman, en iyi sadece bir diğer psikopat teşhis edip tanıyabiliyor. yani: hoca hocayı tekkede, hacı hacıyı mekke'de, deli deliyi dakkada bulur!

    7-diğer insanları kolayca etkileri altına alıp, istedikleri mahiyette onları manipüle edebiliyorlar. hatta onların hayranlıklarını kazanıp, etraflarında rahatlıkla gönüllü bir etten duvar örebiliyorlar. (bkz: charles manson)

    8-vicdanları yok, pişmanlık duymuyorlar. genelde ya hep ya hiç noktasındalar, ortalamayı, uzlaşmayı, çözüm odaklı olmayı sevmiyorlar.

    9-görünüşleri, kıyafetleri, yaşam tarzları muazzam olabilir; olmaya da bilir. ancak okumayı çok seviyorlar, hayal dünyaları muhteşem, oyunculuk yetenekleri de gelişmiş; beyinlerinin başka türlü yerleri ile başka türlü düşünüyorlar.

    10-kuşkucu ve güvensizler, hırslı ve sorumsuzlar, bencil ve kaygısızlar aynı zamanda çok takıntılılar. sevdikleri, hayatın tüm manasını atfettikleri bir tek şeyleri olabiliyor: köpekleri, anneleri, papyonları vs.

    11-genelde travmatik bir çocukluk yada aile geçmişi öyküsüne sahipler. bağımlılıkları kuvvetli ama alkol de olabilir diyet de, seks de olabilir çiçek de!

    sonuçta bu kitabı okuyarak olağan bir psikopat mısınız değil misiniz anlayabilirsiniz. şahsen ben ilk başta kendime sonra çevreme baktım; neyse ki ben kendim psikopat değilim ama çevremde tanıdığım 3-5 psikopat var, neyse ki onlar da görünürde işinde gücünde insanlar ama tetikteyim, herhangi bir anormal durumda kafalarına çekiçle vurmak üzere hazır vaziyetteyim. aklını s.ktimin delileri sizi!

    peki kendimin psikopat olmadığını nasıl anladım?

    1-olm acayip duygularım var benim, korkarım, endişe duyarım, saçma salak sevinirim filan ama en çok korkarım lan, hatta öyle ki g.tüm üç buçuk atar.

    2-çok zeki filan değilim, öğlen yediğimi akşam unuturum yada ne bileyim hatunun az önce dediğini biraz sonra.

    3-kinci, hırslı değilim insanlara güvenirim ekseri. tamam bağımlılıklarım var ama bu daha ziyade acziyetten kaynaklanıyor.

    4-sonuçta ben masumum aga, siz kendi başınızın çaresine bakın psikopatik adiler!

    5-olm, kitap da mı okumayak!

    --- spoiler ---

    -kitap okumak, yeni nöral yollar kazıyor, başkalarınin iç yaşamlarına daha duyarlı yapıyor, daha empatik. ısırılmadan vampir oluyoruz başka bir deyişle.

    -psikopatlarla karşılaşanların çok yerinde bulduğu bir tanımlama: delirmemiş deli.

    -duygu boşa harcanan enerjidir ve işleri zorlaştırır.

    -korunma, tedaviden daha etkili bir yöntemdir... silaha ihtiyacınız olduğunda yanınızda olmamasındansa, silahlı olup ona ihtiyaç duymamak daha iyidir.

    -psikopatlar yemek, seks ve para gibi fiziksel ihtiyaçlara dair iki kat daha fazla sözcük kullanırken psikopat olmayanlar aile, din ve inanç gibi sosyal ihtiyaçları öne çıkarıyormuş. üstelik iki grubun suç işlemedeki kişisel nedenlerinde de farklılıklar saptamışlar.

    -derler ki psikopat, duygunun kelimelerini anlar ama müziğini duyamaz!

    -zihin, neresi olmak isterse orasıdır; kendi içinde cehennemi cennete, cenneti de cehenneme dönüştürebilir.

    -...boynunuza telefon kablosu dolamış bile olsa, cazibesiyle kendisini sevdirebileceğini söylemişti. "kendi halesiyle sizi boğabilir" demişti. "ardından da hiçbir şey olmamış gibi kafasına geri takar."

    -içinde bir parça delilik barındırmayan deha yoktur. (bkz: aristotales)

    -gökkuşağında mor çizginin bitip turuncu çizginin başladığı yere çizgi çizebilir misiniz? renklerin farkını net olarak görebiliyoruz ama birinden diğerine geçiş tam olarak nerede meydana geliyor? işte akıllılık ve delilik de böyledir.

    -psikopatik seri katillerin ortak özellikleri olan kendine aşırı değer biçme, ikna kabiliyeti, yüzeysel cazibe, acımasızlık, pişmanlık duymama ve insanları kullanma becerisi, aynı zamanda siyasetçiler ve dünya liderlerinin de sahip olduğu özellikler.

    -zayıflığı sezmek, bir seri katilin alet çantasında taşıdığı yeteneklerden biri.

    -60'larda alan harrington adında bir yazar vardı. psikopatlığın, evrimin bir sonraki basamağı olduğuna inanıyordu. toplum gittikçe hızlanır ve bağları gevşerken, doğal seçilimin bir sonraki numarası bu olacaktı.

    -iyi ya da kötü olmamızın nedenleri kısmen genlerimizde kısmense çevremizde yatıyor.

    -psikopatların ortak bir özelliği varsa, o da paravanlarının arkasında acımasız bir yırtıcının buz gibi soğuk kalbi çarpıyor olmasına rağmen, kendilerine sıradan insan havası verme konusundaki dört dörtlük becerileridir.

    -hayat yolculuğunun amacı, mezara alımlı, iyi muhafaza edilmiş bir bedenin içinde değil, tekrar tekrar patinaj yapıp tozu dumana kattıktan sonra tamamen tükenmiş, sonuna kadar harcanmış bir halde bağıra bağıra, "vay canına! ne yolculuktu be!" diyerek varmak olmalıdır. (bkz: h. s. thompson)

    -cleckley, psikopatın robot resmini şöyle çiziyor;
    psikopat zeki biridir, ayırt edici özellikleri duygu yoksunluğu, utanma duygusunun olmaması, benmerkezcilik, yüzeysel cazibe, suçluluk ve kaygı hissetmeme, cezadan etkilenmeme, hareketlerinin önceden kestirilememesi, sorumsuzluk, insanları kullanma ve kimseyle uzun süre ilişki kuramama. cleckley aynı zamanda çizdiği portrenin bazı yerlerine dehanın fırça darbelerini serpiştirmiş. psikopatı "kurnaz ve kıvrak zekalı", "hoşsohbet", ve "olağandışı bir cazibeye sahip" diye betimlemiş.

    -korku ve keder-kaygı ve bunalım- evrensel olarak tüm kültürlerde görülen beş temel duygudan ikisini oluşturur ve hepimiz hayatımızın hiç olmazsa belli bir döneminde bu duyguları mutlaka hissetmişizdir. ancak bir grup var ki bu genellemeye bir istisna teşkil ediyor. onlar en zor ve sıkıntılı koşullarda bile bu iki duyguyu hissetmiyorlar. psikopatlar. bir psikopat gazı açık bıraktığını bilse bile endişelenmez.

    -psikopatlar şuanda yükselişe geçmiş durumda.ve ne kadar yükselişte olurlarsa, hareketleri o kadar normal olarak kabul görmeye başlıyor.

    -kitap okumak, beyinlerimizin kadim korteks yatağına yeni nöral yollar kazıyor. dünyayı görüş şeklimizi değiştiriyor. nicholas carr'ın son dönemdeki "okurların hayalleri" adlı denemesinde dile getirdiği gibi, "başkalarının iç yaşamlarına daha duyarlı yapıyor. ısırılmadan vampir oluyoruz. bir başka deyişle, daha empatik!
    kitapların yaptığı şeyi internetin sunduğu sanal dünya yapamıyor!

    -düşmanın yüzüne gülümseyebilmek genelde yüksek ruhsal zekanın işaretlerinden biri olarak kabul edilir.

    -"en büyük hazine, kendine hakim olmaktır." diye yazmıştı 11.yy budist hocası atisha. "en büyük sihir, kişinin arzularına yön vermesidir." görünüşe bakılırsa psikopatlar bu konuda hepimizden bir adım önde başlıyorlar.

    -"erdem diye tabir ettiğimiz şeylerin hepsinde haz gizlidir. insan kendisi için iyi olan şeyleri yapar. eğer bunlar aynı zamanda başkaları içinde iyiyse bunlara erdem deriz... benim bir viski-soda daha içmem ne kadar kendi özel zevkim içinse sizin dilenciye 2 peni vermeniz de o kadar kendi özel zevkiniz içindir. yalnız ben sizin gibi madrabaz olmadığımdan ne zevkim için kendimi alkışlarım ne de sizin takdirinizi beklerim." w. s. maugham

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap