• robert heinlein'in yazdığı bir bilimkurgu romanı..
  • bunu sanırım okat yayınevi uzayda kaybolanlar adıyla basmış, müthiş bi romandır, heinlein zaten candır, müthişliği edebi değerinden ya da türe kattıklarından değil de sürükleyiciliğindendir, gerçi şimdi bi daha okusam aynı tadı alır mıyım bilemiyorum tabii

    edit: okat değil k yayınevi
  • özellikle çocukken okunduğunda ufkunuzu genişleten kitaplardandır.

    kabullenmelerle şekillenen hayatın nasıl bir şey olduğunu gözünüze gözünüze sokar, bildikleriniz hakkında "ya öyle değilse" dedirtir.

    (bkz: kabullenmek)

    anı: bu kitabın türkçe baskısını ödünç almıştım kütüphaneden ve şansa bakın, ilk onbeş sayfa eksikti. meraktan geberdiğim için çok aramıştım bu kitabın tam halini. bu da böyle bir anımdır.
  • "militarist, ırkçı ve anti komünist olan yazar için kısaca faşist demek mümkün. bilimkurgunun evrensel yönüyle hiç bağdaşmayan bu özelliğiyle heinlein yine de bu türün en iyi yazarları arasındadır. birçok okur heinlein'i militarist ve ırkçı yönüyle tanıdığından kitaplarını okumak istemez; ancak yine de bu yazarı tu kaka etmeden önce her yönüyle bilmek gerekiyor. kaldı ki, ırkçı ve militarist kişiliğiyle verdiği birçok ürün tepki aldığından bu düşüncelerinden vazgeçmiş eleştirel yapıtlar vererek olumsuz izlenimini bir ölçüde gidermesini de bilmiştir.

    uzayda kaybolanlar romanı bir uzay gemisinde geçer. din, bilimsel bilgiden yoksun kalan insanlar için kendine yer bulmuş, anlayamadıkları ve çözemedikleri olguları dinsel bir anlayışla yorumlamaya kalkışmışlardır.

    ellerinde önceki kuşaktan kalan fizik ve diğer mühendislik kitaplarını kutsal kitaplar olarak görmüşlerdir. bunların içinde "modern fiziğin esasları" adlı kitabı kutsal kitapların en önemlisi olarak nitelendirirler. ancak bu kitabı birisinin yardımı olmadan okumak hiçbir şey ifade etmez; çünkü kitabın kullandığı terminolojiyi herkesin anlaması mümkün değildir. geminin yapılışını da kutsal kitaplarda olduğu gibi jordan'ın iradesine bağlarlar. kuşkusuz bütün dinlerde olduğu gibi yaratanı sorgulamak ve üzerinde spekülatif tartışmalar yapmak yasaktır. bu nedenle jordan tanrı olarak görülmektedir. oysa jordan 2119 yılında proxima-centauri'ye gidecek olan uzay gemisini yapan vakfın adıdır.

    'başlangıçta sadece jordan vardı; karanlık ve hiçlik hüküm sürüyordu' diye başlayan yaratılış öyküsü, bildik bir tarzda devam eder. yalnızlıktan sıkılan ulu yaratan jordan özlemden hayale ve sonra plana, plandan karara gelerek elini kaldırır ve gemiyi yaratır. jordan düşünür ve insanı yapar. sonra yasaları, kuralları koyar ve ulu amaçlar için herkese bir iş verir. birini sözcü, birini hizmetçi ve herkesin başına da kaptanı koyarak düzeni sağlar.

    tevrat'ın yaratılış (genesis) bölümünü andıran bu ifade kuşkusuz mekan olarak dünya yerine gemiyi koyacaktır. jordan geminin hareketinden bahsetmesine rağmen bu hareketin hissedilmemesi insanların farklı yorum getirmesine neden olmuş. geminin sabit olduğu, fiziksel hareketin ise mecazi anlamda olduğu düşünülür."

    mustafa yelkenci, cumhuriyet kitap, 17 eylül 1998
  • insanın kendini tanıma çabasının hikayesidir. heinlein yaradılış kandırmasıyla ne kadar sömürülebileceğimizi örneklendirir bu destansı romanda. gerçeğin mi bize öğretildiğini yoksa bize öğretilenin mi gerçek olduğunu sorgular okuyucu kitap boyunca.

    kitabın finali muhteşemdir. bir okuyucu olarak ya "sonsuzluk içinde küçük bir noktayım, yarabbim (jordan)" dersiniz ya da "nasıl bu kadar kandırılmış olabilirim" sorusu ile karşı karşıya kalırsınız. bakış açısına göre değişir. tüm orta öğretim kurumlarında okutulması tavsiye edilen temel eserler arasına katılmasını dilediğim kitaptır. dili basittir ama iyidir.
  • yukarıda da yazılmış olan çok başarılı bulduğum bir yaratılış bölümüne sahip bilimkurgu kitabıdır.

    daha kapsamlı hali için;

    "başlangıçta sadece jordan vardı; karanlık ve hiçlik hüküm sürüyordu. yalnızlıktan özlem, özlemden bir hayal doğdu. rüyadan plan meydana geldi, plandan karar. jordan elini kaldırdı ve gemi yaratıldı. eserine baktı ve beğendi, tek eksiği içinde yaşayacak olanlardı. jordan düşündü ve insanı yarattı. sonra da jordan kanunları yaptı. herkes için kaideler koydu. jordan'ın büyüklüğüne ve yüksek hedefine layık olmak için herkes kendince bir işe sahip edildi. birini sözcü yaptı, birini hizmetçi ve böylece insanlar arasında düzen kuruldu. hepsinin başı olarak da kaptanı koydu. onu insanların hakimi kıldı. işte altın çağda yaşam böyleydi. kusursuzluk jordan'a mahsustu, insanlara değil. zamanla; kıskançlık, ihtiras ve gurur, insanların kalbine tohumlarını saçtılar. ve aralarından birinde bu tohumlar yeşerdiler ve kötü meyveler verdiler. lanetlenmiş huff, ilk günahkardı. kötü sözleri nifak yarattı, isyan ve ayrılık körüklendi. şehitlerin kanları güverteleri boyadı. jordan'ın kaptanı, kötülerin elinde ölümü buldu. karanlık fazileti yuttu, talihsiz gemiyi günah idare etmeye başladı."
  • yetişkin değil de daha erken yaşlarda okunması gereken kitaplardan. çünkü son dönem sci-fiction kitaplar çıtayı oldukça yükselti haliyle kitap bu haliyle biraz yavan kalıyor.
    --- spoiler ---

    kitap gelecekte geçse de aslında insani tepkiler olarak bir ortaçağ yansıması sunuyor. bilginin anlamını yitirdiği, eğitimli kadronun öldürüldüğü bir gelecekte kulaktan dolma bilgilerle bir uzay gemisinde insanlar kendi kurguladıkları dünyada hayatta kalmaya çalışıyorlar. düzen şimdiki gibi. yöneticiler, dini ve askeri grup, çiftçiler ve asiler. kadının adı ise kitapta çok az geçiyor ve yeri de şimdikinden de kötü bir şekilde.

    gerçeğin peşinde bir adam, gerçeğe gözlerini kapatan, güç peşinde koşan ve arkadaşlarına ihanet eden başka bir adam hikayenin temeltaşı. iyi ve kötü hikayesi aslında yaşadığımız müddetçe değişmeyecek gibi. gerçeğe ulaşmak için yardım ettiğin insanlar tarafından ihanete uğrayıp kullanılıp atılmak hep var olacak.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap