*

  • (bkz: prepress)..
  • acemi müş-tem'lerin kafalarının basmadığı olaylardan biri... "renkler nası ayrılıyo, hem niye ki?" sorusu ölümcüldür...
  • (bkz: cmyk)
  • tekstilde de kullanılan bir işlemdir ama matbaada olduğu gibi renkler cmyk şeklinde ayrılmaz. desenin barındırdığı renklere göre, pembe mor siyah turuncu vb. renk katmanlarına ayrılırlar. daha sonra bu renk katmanlarının negatifleri alınır. negatifler rotasyonda kumaş üzerinde belirli yerlere belirli boyaların uygulanmasını sağlar, ki bütün renk katmanları bir araya geldiklerinde desen ortaya çıkıversin.
  • bilgisayar öncesi reklamcılıkta, atıyorum bir basın ilanı olsun, tasarım ilk evvela layout olarak keçeli kalemle çizilir, başlık bu olacak, (varsa) görseli şu olacak, yazılar burada, logo burada şeklinde müşteriye sunulurdu.
    draft tasarım bu şekliyle geçtikten sonra dizgiden gelen metin karanlık odada gerekli şekilde büyültülüp küçültülür, kesilip biçilir, fotoğraf ve logo yerleştirilir, bu arada bunların hepsi siyah beyazdır, son bir müşteri onayı alınırdı.
    daha sonra tamamıyle birebir ölçekte milimetrik kağıda yerleştirilmiş tasarım, text ve tipografik kısım hatiç, resmin bulunduğu yer varsa çerçevesi çekilip, üzerine, üstten açılacak gibi bir eskiz kağıdı yapıştırılırdı bunun.

    eskiz kağıdının üstüne, yazılar siyah, logonun cmyk değeri şu (eğer iş basın ilanı değil basılı evraksa ve varsa pantonesi not düşülür) diye açıkça belirtilir, resmin geleceği yere çekilmiş dia ilave edilirdi.
    basılacak kağıdın cinsine göre tram değeri not düşülürdü.
    gazete kağıdı gibi emisyonlu kağıtlarda tram noktacıkları daha iri ve baskı daha kaba, kuşe kağıtta noktacıklar küçük, baskı daha keskin ve nettir.
    ve iş renk ayrımcıya gönderilirdi.
    renk ayrımcıdan gelen filmler ışıklı masada baskıya girmeden evvel bir daha kontrol edilirdi.
    iş doğru yapılmış mı, tramlarda çiçeklenmeler var mı, eğer spot renk varsa bu ayrı bir film olarak mevcut mu gibi biraz dikkat isteyen işlerdi.
    hatta bilgisayarın ilk zamanlarında, renk ayrımından gelen filmde, eğer fotoğraf jpeg gönderildiyse siyah beyaz çıkardı.
    neyse, onaylanan film matbaaya gönderilirdi.
    eğer broşür, insert gibi çoklu bir iş ise bu, ilk baskı zamanında bir de matbaaya renk kontrolüne gidilirdi.

    renk ayrımı süreci ülkeye ilk mac'ler geldikten sonra, eskiz kağıtlı milimetrik mizanpajla değil bu kez dijital ortamda hazırlanıp disket ve ziplerle bazan cd ile gönderilmeye ve gerekli notlar iliştirilmeye devam etti.
    renk ayrımı kontrol aşaması yine hemen hemen aynıydı.
    iş genellikle rahmetli aldus free hand, quark express gibi programlarda hazırlanırdı.
    sadece dialar renk ayrımcıda tarattırılırdı. eğer dia değil fotoğraf varsa, buna da opak tarama denirdi ve görsel biraz daha nitelik olarak kötü çıkardı.
    fimde ise, varsa dekupaj, dekupe edilen resimlerin zemindeki durumu falan ek olarak kontrol edilirdi.
    hatta renk ayrımı servisleri, yüzbinli trajda basılan, içinde yüzlerce dekupaj olan işin dekupajını hatta diaların tarandıktan sonraki renk ayarlarını da bedeli karşılığında yapardı.

    sistemin gelişmesiyle, renk ayrımı servisleri kapandı gitti...
  • "... fransızlar, konuşmayı bir sanat haline getirmeye çalışmışlardır, gelgelelim dilleri konuşmaya renk katan daha koyu tınılardan yoksundur. sözgelimi ingilizce, hüznün renk ayrımcıklarını açığa vuran sözcük sayısı bakımından bir hazinedir, onlar fransızcada pek bilinmez." peter ackroyd - oscar wilde'ın son vasiyeti
hesabın var mı? giriş yap