• dördüncü star trek filmi. challenger uzay mekiğinin ekibine adanmıştır. uzayın derinliklerinden bir alien vessel gelir ve kambur balinalarla iletişim kurmaya çalışır. 23. yy da kambur balina olmadığından, the search for spock macerasından dönen ekibimize iş düşer ve 1984 yılına dönerler bir kaç balina bulup kendi zamanlarına götürmek için ve olaylar gelişir. en eğlenceli star trek filmidir ve star trek üçlemesi dediğim şeyin 3. ve son filmidir. ama son star trek filmi değildir tabii. hemen (bkz: the final frontier)
  • kesinlikle en eğlenceli star trek budur... 1986'ya adapte olmaya çalışan spock'un alakasız yerlere küfürler eklemesi son derece komiktir, öte yandan balina aşığı zoolog kadin ne gereksiz bir karakterdir yarabbim... holivudda çok oluyor böyle şeyler...
  • bu filmi de leonard nimoy yönetmiştir...
  • özellikle scotty'nin macintosh ed'de "saydam alüminyum" yaratığını göstermesi fantastiktir... sonrasinda gelen diyalog da süperdir:

    bones: şu anda... geleceği değiştirmekte oldugunu biliyorsun değil mi?
    scotty: yoo... saydam alüminyumu bu adamin bulmadiğini nereden biliyoruz?
    bones - nakavt
  • burada home'dan kastedilen nedir acaba? ekibin dünya'dan dünya'ya gitmesi mi, yoksa en sonunda atilgan'a kavuşmalari mi? nitekim captain james t. kirk de enterprise'i görünce "we've come home" demiştir...
  • kirk: spock, where the hell's the power you promised?
    spock: one damn minute, admiral.

    ya da - bunu salliyorum:

    spock: admiral, i need thruster control
    kirk: spock has thruster control
    spock: the hell i do.
  • burada epey eylenceli bir espri daha var, uhura ve chekov nükleer reaktör arayi içerisinde gezmektedirler, uğraşirlar, didinirler, sonunda donanmanin bir gemisinde bulurlar...

    chekov: admiral, we've located the nuclear reactor
    kirk: very good mr chekov.
    chekov: admiral... it's the enterprise.

    kamera hafifçe sola kayar, uss. enterprise uçak gemisi bizi beklemektedir... *
  • filmin gosterime girmesi challenger'in patlamasindan birkac ay sonrasina denk geldigi icin ba$ina $u not ili$tirilmi$tir:

    "the cast and crew of star trek
    wish to dedicate this film
    to the men and women of
    the starship challenger
    whose courageous spirit shall
    live to the 23rd century and
    beyond."

    yani diyor ki:
    star trek'in oyunculari ve ekibi bu filmi challenger yıldız gemisinin murettebatina adiyor. cesaretleri 23. yuzyilda ve daha sonrasinda hatirlanacaktir.
  • filmin kesinlikle en eglenceli star trek filmi olduguna katiliyorum. elbette the first contact da gayet neseli sahneler barindirir, es gecmeden soylelim bunu.

    neyse efendim, dunya disindan bir gemi gelir. afedersiniz hayvan gibi, birkac kilometre uzunlugunda gayet ozensiz yapildigi belli olan, gemi olsun da nasil olursa olsun deyu uretilmis bir yildiz gemisi. lakin oldukca karizmatik bir gemidir. oyle bizimkiler gibi yaklasan gemilere civ civ lazerler sallamaz. ona yaklasan otomatikman calismaz hale gelir. tek yapabilecekleri gemi gittikten sonra hayatta kalmaya calismak olur...

    direk dunyaya yonelen bu gemi, koca federasyonun agzina tek basina sicar afedersiniz. yetinmez, dunya okyanuslarini buharlastirmaya baslayip gezegeni yasanmaz hale getirir. bu nasil bir ofkedir bilinmez... bu arada surekli bir sinyal gonderen geminin ne dedigini kimsecikler anlamaz...

    taa ki, geminin yolladigi sinyali bizim mr spock dinleyene kadar. okyanuslara yollanan bu sinyali birkac dakika icinde analiz eden spock, sinyalin kambur balinalara gonderildigini anlar. ardindan (dili bilmedigini itiraf etse de) gemiye cevap verilmesi gerektigini, bunu da ancak bir kambur balinanin yapabilecegini soyler. ardindan dunyaya; "biz balina aramak icin 20. yy'a gidiyoruz, size kolay gelsin" diyerek zaman yolculuguna cikarlar...

    zaten spock'in bu tespitinden sonra, gelip ortaligi birbirine katan geminin neden bu kadar bicimsiz oldugunu da anlariz. allahin balinasi uzay gemisi yaparsa ancak bu kadar olur tabi. herhalde ici de tuzlu su doludur geminin. burada baska bir sey daha var elbette. otostopcunun galaksi rehberi'nde, dunyadaki en zeki 2. turun yunuslar oldugu (insan 3. tur) soyleniyor. yani bir bakima, filmde buna bir gonderme var diyebiliriz. tabi bilemem ne derece dogru bir tespit yapmis oldugumu.

    sadede gelirsek, bu filmde anlariz ki, spock bir dahidir. bu adam dururken neden kaptanligi kirk yapar anlayamasam da, spock'ta olmayan hirs ve heyecanin kirk'te oldugunu herkesler bilir... galiba spock bunca dehasina ragmen bilim subayi olarak ömrünü çürütmüstür. olsun, o da yakisir kabakulak abimize...
  • star trek serisinin dördüncü macerası. bir önceki filmde vulcan'da bıraktığımız kahramanlarımız klingonlulara ait gemiyle ifade vermek üzere federasyona doğru yola koyulurlar. federasyonda da klingonluların amiral kirk'in cezalandırılması için yoğun çabası vardır. tam o sırada ortaya esrarengiz bir gemi çıkar. karşılaştığı herşeyin enerjisini sömüren bu geminin haberi kirk'e de ulaştırılır. mr. spock'un olaya el koymasıyla geminin asıl amacı anlaşılır. ancak gemiyi durdurmanın yolu 20. yüzyıl dünyasına geri dönmektir. kahramanlarımız zamanda yolculuk yaparlar ve günümüz dünyasına gelirler. işte ondan sonra da asıl eğlence başlar. özelikle spock'ın zamanın diline uyum sağlama çabaları takdire şayandır. hastanedeki diyaliz hastası teyze de doktor mccoy'un sihirli tedavisinden yararlanır arada. hastanedeki kovalama sahnelerinde bile aksiyondan çok eğlence vardır. kahramanlarımızın ordan kurtulacağı aşikar, müzikler eplencelidir. bir de günümüz dünyasından gereksiz bir deniz biyoloğu karakteri vardır ki, o da fırsat bu fırsat kendini 23. yüzyıla atıverir. film boyunca sutyen takmadığına göğüs uçları sayesinde emin olduğumuz kızımız, amiral kirk'in de kalbini fethetmeyi ihmal etmez.
hesabın var mı? giriş yap