• enfes bir loquat şarkısı

    bu da güftesi:

    there's a playground that we used to run on
    the penny-drop that broke her arm
    the monkey bars that you fell from
    the swingset chain that stuck with my tongue
    it's thirty below and we're far gone
    if you plant yourself here i wouldn't miss you for long
    but then comes the day when you leave town
    i'm back to the way i was when you weren't around

    if you want to know what that was like
    i'll tell you first, it was way too quiet
    it rained a hundred nineteen days of the year
    i spent my time falling down the stairs
    i know i can't tie you to a leash
    but something tells me you'd go further than greece
    and then i'll have to figure out what to do
    i'm kind of afraid i'm co-dependent on you

    i'm freaking out that we've started breaking down
    before momentum picked up
    now all these doors are locked
    the trees trick you 'cause they're always standing still
    if time was really racing by
    you could see it when you drive

    there's a rooftop deck where we still hang out
    a couple of bars where we're not allowed
    the roller-skates that threw you on your face
    the park on the hill which was our only space
    the fog is fast and it rolls right in
    about the time i struck my first fifth of gin
    i really don't mean to complain too much
    but this is turning me into quite the lush

    i'm freaking out that we're running out of time
    but to do what?
    should i stop and think of that?
    is there something i could do to slow it down?
    live in a day for once
    instead of watch it screaming by

    you're a dandelion seed
    that flies through the air
    and lands randomly
    then disappears
    x2

    i'm freaking out that we've started breaking down
    before momentum picked up
    now all these doors are locked
    the trees trick you 'cause they're always standing still
    if time was really racing by
    you could see it when you drive
  • eski asklar, arkadaslar, gecmis zamanlar, cocukluk, genclik, yaslaniyor olmak gibi kavramlari sorgulatan, insanin icine hem huzun hem huzur asilayan, tum gun dinlendiginde bile bunaltmayan, soylemesi cok keyifli, dinlemesi daha da keyifli olan leziz sarki.

    uflediginizde havalanan, tuy gibi havada ucusan, kaybolan, bi sure sonra rastgele baska bi yere konanlari hatirlatir..
  • ilk kez one tree hill izlerken duyduğum bir doz sakinleştirici...

    sıradan bir introsu olmasına rağmen mükemmel bir nakarat ve gelişme kısmı varr.. bu şarkıyı dinledikten sonra eğer anlamadıysanız, bir an önce sözlerini öğrenip bağıra bağıra bu şarkıyı söylemek istersiniz. yanlız fazla hüzünlü anınızda dinlemek beklenmedik etkilere yol açabilir..

    (bkz: üzgün fakat huzurlu olmak)
  • cocuklugumuz, kosturup oynadigimiz parklar, ictigimiz ilk ickiler, eski asklar, kaybedilmis, unutulmus, ihmal edilmis, eskilerde kalmis tum arkadaslar, gecmisimiz.
    bu sarki hepsini hatirlatir bize. buyumus olmak mi daha cok koyan, yoksa yaslaniyor olmak mi? cocuklugu mu ozluyoruz, yaslanmamayi mi istiyoruz, bilemiyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=51g24ivfcai
  • iki farklı versiyonu bulunan ve sıkıcı amerikan kasabası hayatını, bu hayattan kendini kurtaran arkadaşlara geride kalanların hissettiği özlemi anlatan muhteşem bir loquat parçası. her nedense versiyonlardan daha az güzel olanını albüme almışlar, ancak hayranlarının çoğu ilk olarak çıkan ep versiyonunu tercih ediyor.

    ep versiyonu *
    lp versiyonu *

    sözlerini de çevireyim tam olsun:

    eskiden koşturduğumuz bir oyun parkı vardı
    kolunun kırıldığı oyun makinesi
    düştüğün tırmanma demirleri
    dilimden hiç düşmeyen salıncak
    hava sıfırın altında ve biz çoktan gittik
    buraya yerleşseydin seni fazla özlemezdim
    ama sonra gün geldi ve kasabadan ayrıldın
    senin buralarda olmadığın hallerime geri döndüm

    bunun nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsan eğer
    sana anlatayım, ilk başlarda fazlasıyla sessizdi
    yılın yüz on dokuz günü yağmur yağıyordu
    hayatımı sokaklarda sürterek geçirdim
    seni tasmayla bağlayamayacağımı biliyorum
    ama içimden bir ses yunanistan'ın bile ötesine gideceğini söylüyor
    sonra ne yapmam gerektiğine karar vermem gerekecek
    sanırım sana bağlı olmaktan korkuyorum

    birbirimizden uzaklaşmamız beni dehşete düşürüyor
    daha hızımızı bile alamadan
    artık bütün kapılar kilitli
    ağaçların sabit durması seni aldatmasın
    eğer zaman gerçekten akıp gidiyorsa
    bunu araba sürerken görebilirsin

    hala takıldığımız bir teras var
    girmemize izin olmayan birkaç tane de bar
    seni yüz üstü düşüren patenler
    sadece bize ait olan tepedeki park
    sis çok hızlı ve hemen bastırıyor
    ilk beş kadeh cinimi içtiğim sıralardı
    amacım fazla şikayet etmek değil
    ama bu durum beni bir ayyaşa dönüştürdü

    zamanımızın bitmesi beni dehşete düşürüyor
    ama zaten ne yapacaktık ki?
    durup bunu mu düşünmeliyim?
    ve bunu yavaşlatmak için yapabileceğim bir şey var mı?
    bir kere olsun günü yaşamak
    çığlıklar atarak geçmesini izlemek yerine

    sen bir karahindiba tohumusun
    havalarda uçuşan
    sonra restgele bir yere konup
    ortadan kaybolan
    x2

    birbirimizden uzaklaşmamız beni dehşete düşürüyor
    daha hızımızı bile alamadan
    artık bütün kapılar kilitli
    ağaçların sabit durması seni aldatmasın
    eğer zaman gerçekten akıp gidiyorsa
    bunu araba sürerken görebilirsin
hesabın var mı? giriş yap