yalnızca
-
yalniz olarak.
-
-
teklik anlatır. "sadece" den farklı olarak seçilene bir değer yükler.
-
saltuk erginer'in seslendiği şarkı.
hep sevmekten kaybettim ben,
hep severek kaybettim.
içimi eze eze, avuçlarımı tutuştururcasına...
eğer şahitse şu kentin asfaltlarına düşen yağmur damlaları,
suyun intihar ettiğini düşündün mü hiç?
ben bu kente ne zaman ayak bassam bir başıma,
ağaçlar, yapraklar bile yalnızlığı öğretiyor,
yalnızlığın lisanını konuşuyor;
"yalnızca."
yalnızca, salınıyor dallar
yapraklar yalnızlık kanamış, ölüyorlar,
sonbahar bahane...
söz: batuhan dedde
beste - müzik: saltuk erginer
http* -
sinop'ta hamsilos koyu'na giderken geçilen bir köy. ne de güzel bir köy adı.
-
kimsenin anlamadığı bir dil. işimize gelmiyor olabilir.
kendimizi kandırıyoruz genelde, kalabalığız sanıyoruz hep.
değiliz aslında.
adamın gözünün dalmasında bir şey var. çok uzakta birisini düşünüyor olmasında.
etrafında akıp giden hayatın ıslatamadığı bir adamın konuştuğu dil; yalnızca.
elini ayağını nereye koyacağını bilemiyorsun ya hani, içinde tarifsiz bir sıkıntı var.
sesler büyüyor kulaklarında ama duymak istediğin ses değil hiçbiri.
derdini anlatabileceğin tek dil işte; yalnızca
yalnızca hüzün var, mutluluk taze bitti.
hiçbir zaman sürek bir şey değil mutluluk.
bunu hepimiz biliyoruz zaten.
sabah kalkıp aynaya baktığında üstündeki gömleğin bir şey değiştirmeyeceğini biliyorsun, bu dili anlayanı bulduğunda onun senin üstündeki gömleği önemsemeyeceğini.
yalnızlar için sunulan haber bülteninin sunucuları erkek.
suratsızlar onlar. duymak istemediklerini söylüyorlar,
haberler hep kötü.
yalnızca yalnızsın. ölmeyeceksin.
kötüsü bu. -
bir sen varmışsın,
bir ben yokmuşum.
sensizlik zamanı,
yokluğun sonsuz zemini...
sensizlik işte, sen yoksun,
ben de yokum,
seninle ya da senden yoksun.
hiç değilsin, bir yerlerde varsın
hiçlik değilse bir yokluk;
varlıktır elbette; bir biz varız,
birlikteyiz yine biriz,
sen ve benin dışında, ayrıca bir de biz.
ayrıca işte; ayrı gibi sadece,
biz bir bütünüz,
ayrı ayrı yerlerdeyken bile.
şu durumda ayrı da değiliz bence,
sadece yalnızcayız,
yalnızmış gibi ama hep birlikte.
yalnızlık bir başına olmaksa,
biz birlikte de biriz,
şimdilik yalnızca yalnız gibiyiz.
bizden ayrı bir şey yok.
yalnızca sen ve yalnızca ben,
yalnızca biz,
yalnızmışcasına ama hep birlikte... -
devlet yalnızca derin devletten ibaret kalakaldıysa..
neden sade yağ dendiğine gelince sadece yağ, yalnız/yalnızca yağ, arı-saf-katışıksız yağ demek için seçmiş olmalılar.
sade anlamının bir türevi olarak sada yalnız, sadece anlamlarını da içerir. fethiye'de bu anlamda kullanımı yaygındır. örneğin: "tamam herkes gelsin, sada ben gelmem."
boşanma: yalnızca dövlet ayırır. onu ona çarpar. hiç merak etme sen. hanginiz canlıysa onun içinden canını çıkarır. hepiniz sırada bekleşen mezbaha kuzularısınız. (bkz: boşanma/@ibisile)
biz yalnızca kavgaları uzun sürecek bir çifttik. ama kızımın gözleri o zamanlar boşanmış anababa çocuğu gözleriydi. şiddeti azaldı, ama geçti mi bilmiyorum.
kafkam benim, tüm insanlığın umutsuz ulağı. bir tür yavaş ve ters edebiyat hermesi. herkesi, kulağı duyan herkesi yalnızca yalnız köşesinden sarf ettiği tuhaf, büyülü normallikteki sözcükleriyle destekledi, insanlığa çağırdı, insanlaştırdı. (bkz: franz kafka/@ibisile)
"artık tekrar bile edememe ihtimali. beklentilerin kesiştiği ve pazarlıkların yapıldığı kafeler* yoktur artık. rüzgarlı bir kırda yitmiş bir ev vardır sadece*. hiçbir yanılgı, hiçbir pazarlık, hiçbir yalan yoktur artık: yalnızca bir hayatta kalma meselesi - ertesi güne çıkmak, haşlanmış patatesten ibaret bir öğünle mümkündür ancak. bu mesele, üçüncü bir karaktere, ata bağlıdır." jacques ranciere - bela tarr le temps d'apres
"ruhsal bitkinliklerini aşıp, bir süre sonra yaşama savaşını yeniden başlattıklarında, artık çok elverişsiz bir konumda yapışıp kalmışlardır ve hareketleri doğallıktan gittikçe uzaklaşır. (...) bazen içlerinden biri ertesi gün bile kendine gelir, bir ayağıyla çevresini yoklar ya da kanatlarını sallar. (...) ve gövdelerinin yalnızca tek bir yerinde, bacaklarının başladığı yere yakın bir yerde, küçücük, parıldayan bir organ, daha uzun süre yaşar." robert musil - nachlass zu lebzeiten (sinek kağıdı)
[pascal'ın dediği gibi: "insanın tüm umutsuzluğu yalnızca bir tek şeyden kaynaklanır: odasında sessizce kalmayı başaramamasından."] paul auster - the invention of solitude
"en çilekeş din bile her zaman insanın gelecekteki öteki hayatı değil şimdiki hayatı yaşamasının en sağlam ve en verimli yolu olmuştur. kitleler yalnızca inançla yükseltilebilir."nikos kazancakis - ispanya, yaşasın ölüm
(ilk giri tarihi: 16.7.2018)
(bkz: sadece/@ibisile), tek ki, yeter ki, salt
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap