• acun bir bu iki, sorsan çok zekiler...
  • her zaman söylüyorum bu istenmeyen zoraki evlilik ve çocuk cem yılmaz'ın tüm komikliğinin ve üretkenliğinin dibe vurmasının başladığı noktadır.
  • ağa bu nedir şimdi? cem yılmaz'ın parası var eyvallah da parası var diye neden 20 ay evli kaldığı bir kadına her ay 34 asgari ücret ödesin ki?

    kadınlar için demek ki en iyi kariyer ne hekim olmak ne mühendis olmak. en iyi kariyer bir şekilde zengin biriyle bir süre evli kalmak oluyor.. hayatın boyu çalışmadan üstelik para garanti.. yok böyle şey
  • 186bin nafaka veren hukuk sistemine sormak gerek en yüksek alan hakim-savcı ne kadar alıyor ve bu kadın neden onların hepsinden daha fazla kazanmayı hak ediyor
  • şu nafaka olayı kadar başka hiç bir saçmalık ülkede yok. baksana 10 sene önce kısa bir süre evli kaldığın kişi için ölene kadar emekli maaşı gibi ödemesi yapıyosun. ne yani evlilikte erkek kolunuzu yada beyninizin %25 alıpda öyle mi gidiyodu. o yüzden artık kişiler evlenmeye bile korkuyolar. en ufak bir sorunda zaten yapılan yüzbinlerce para gidiyor + hayat boyu nafaka sizin boynunuza yular gibi ölene kadar asılı kalıyor. türkiye bu dünyanın sanırım bug'u olma yolunda.

    arkadaşlar (bkz: 1-evlenmeyin 2-evlenmeyin 3-evlenmeyin)
  • çoğunlukla kırsalda ve büyük şehir varoşlarında, okula gönderilmemiş, çocuk yaşta evlendirilmiş, (toplum tarafından) hayatta kalabilmek için kocasına mecbur bırakılmış kadınların perişan olmasını engellemek için getirilmiş yerinde bir yasal düzenlemenin; şehir hayatında, okumuş, sağlığı yerinde, eli ayağı tutan ve hayatta kalmak için koca parasına ihtiyacı olmayan bir kitle tarafından suistimal edilmesine dair açık bir örnektir.

    cem yılmaz'ın da acun ılıcalı'nın da ve benzer durumdaki yüz binlerce erkeğin yaşadığı tamamen devlet eliyle gerçekleştirilen bir zulümdür. cem yılmaz kendi yetenekleri doğrultusunda bu paraları kazanabilir, bu da (vergilendirme hariç) ne devleti, ne mahkemeleri, ne de boşandığı eşini ilgilendirir. aynı durum tersine olsa ve nafakayı alan cem yılmaz olsa yine aynı şekilde yanlış olurdu. yasal olabilir ama kesinlikle adaletsizdir. umarım cem yılmaz aihm'e gidip emsal bir karar çıkmasına vesile olur.
  • (bkz: neden evlenmemeliyiz) sorusunun cevabı gibi olmuş.biriyle evleneceksin ve uyuşmadığını farkedeceksin sonra boşanmak isteyeceksin ve tak nafaka.
  • yaklaşık 14 yıllık evliyim.
    evliliğimizin üçüncü yılında, neredeyse her evliliğin üçüncü yılında olduğu gibi "fikir ayrılıklarımız var, iyisi mi boşanalım" noktasına geldik. ben dedim "anneannemin yüzüğü vardı düğünde takılan, onu ve kediyi alır giderim. başka bir şey istemem."
    dedi ki "kediyi alamazsın, başka ne istersen al"
    vay efendim kedi benim, ben daha çok tuvaletini temizledim, yok ben daha çok oynadım, vay sen zaten başta kedi istememiştin, yok sen tek başına bakamazsın derken bir kavga kıyamet; utanmasak kediyi bacaklarından çekiştireceğiz.

    kedi yüzünden boşanamadık çok şükür.
    şimdi bir evladımız var 8 yaşında. kedimiz ile 10 gün arayla doğum yaptım ve kedimizin evladına da süt annelik yaptım, anne süt vermeyi bırakınca mamayı reddedip çok zayıf kaldığı için.

    çok şükür her şey yolunda. ama bu hayat... geçen yıllardan sonra, allah korusun, bir ayrılık kararı olsa, çoluğum çocuğum da olsa ben kimsenin beş kuruşunu almam. çok şükür çalışıyorum, daha çok çalışırım.
    2 saat az uyurum, daha çok kazanırım. çalışması mümkün olmayan kadınlar var, bunu anlıyorum. eteğinde dolaşan çoluk çocuk varken, bırakacak kimsen de yoksa çok zor. ama bunun bile bir yolu yordamı olmalı. ülkedeki pek çok aileyi bir yılda refah seviyesine ulaştırabilecek bir meblağın bir ayda nafaka olarak verilmesini ben haklı çıkaracak bir neden bulamıyorum. 190 bin 30 küsur asgari ücret demek.

    ki ayrıca nafaka tahakküm getirir. bazı hemcinslerim kızacak ama onurlu bir kadın, çalışabilecek gücü varsa, kimsenin tahakkümü altına girmez.

    tanım: beni ilgilendirmeyen, ancak kendi penceremden yorumlayabileceğim durum.

    edit: harf hatası, kedi yerine kendi yazmışım.

    edit 2:
    ben bu kadar hakareti hak edecek ne yazdım? özel mesajlardan bana nefret kusanlar; aslında ne kadar mutsuz biri olduğumu, "ne kadar salakça" yetiştirildiğimi, kimsesizler yurdundaki çocukları düşünmek yerine bir kediye süt vermemin ayıp olduğunu, bir aptal olduğumu, bir zavallı olduğumu, adaletsiz biri olduğumu söyleyenler; ben ne yaptım bunları okuyacak?

    hayatınızda bir kez bile görmediğiniz, kim olduğunu bilmediğiniz, nelerin mücadelesini verdiğini, kaç kez düşüp kalktığını, şu an hangi savaşın içinde olduğunu bilmediğiniz birini -eğer karşı görüşteyseniz yapıcı eleştiri yapmak yerine- neden bile isteye incitmeye çalışıyorsunuz?

    ben bu mesajların her birine tek tek yanıt verecek durumda değilim. birkaçına dönmeye çalıştım ama baş edemiyorum. neden bunu yaşatıyorsunuz bir insana?

    ben çok şükür çok büyük savaşlardan başarı ile çıkmış biriyim bu hayatta. buna ölümler, kanser tedavileri, zorbalık ve pek çok ağır travma dahil. çok düştüm, dizlerim yara bere içinde ama hep kalktım. tırnaklarımla, etlerimi kanata kanata kalktım yerimden. dimdik devam ettim yoluma. üzüldüğüm şu ki; bu kişiler çok güçsüz, çok hassas, o an hayata pamuk ipliği ile bağlı kişilere de rast gelebilirler. onların incecik camdan kalplerini parça parça edebilirler.

    yapıcı yorumlara sözüm yok. kimse kimseyle aynı fikirde olmayabilir. ama böyle olmaz arkadaşım, kardeşim. bu tahammülsüzlükle bu ülkede daha çok acı yaşarız. hepimiz aynı yerde yaşıyoruz. yazık, günah. yapmayın.
  • gri eşofmanlı için verilmiş negatif ayrımcılık kararı.
    ağu'ya bundan sonraki sanat(!) ve ticari(!) hayatında başarılar dileriz. bu nakafaya ihtiyacı vardı.
hesabın var mı? giriş yap