• bir evin her ama her türlü detay işiyle birebir uğraşmış bir ev sahibi olarak diyebilirim ki; genel olarak herşeyde ucuza kaçılması kaynaklı sorunlardır bunlar, standart bir evde, aynı eski komünist ülkelerdeki gibi, kapı tokmaklarından, (bej) halı rengine, duvar boyasından, mutfak dolapları ve lavabolara kadar herşey aynıdır, tabiki en düşük kalite olacak şekilde.

    en başta saf gibi, 'usta' diye eve çağırılan soytarılar, çok para verseniz bile, lisansı vesairesi olduğu halde, işini ezbere yapan, pratik zekandan yoksun, sıradışı durumlarda aşırı yavaş davranarak daha da dandik iş yapan şarlatanlardır. çok azı istisna, genelinin kötü niyetli ve ek masraf çıkartacak yaklaşımları mevcuttur. bu nedenle mutfak dolaplarını plaka halinden kesip yapmaktan, klima tamirine, banyolara tavana kadar fayans döşemekten, çatı aktarma işlerine kadar kendim yaptım. tamamen yenilenen su/elektrik tesisatini, bodrum kat fiber ve çelik kolon güçlendirmesi ile pvc pencere değişimlerini saymıyorum bile...

    bilmek isteyenler için amerikan evlerinde görülen olumsuzluklar şunlardır:

    - en üst madde bağnazlık: amerikalılar yeniliğe, pratikliğe, iktisatlı ve hayatı kolaylaştıran ürünlere karşı çıkarlar, sırf alışkanlıkları yüzünden. yeniliğe açık olanları, o da bir yere kadar, ülke dışına çıkmış, okumuş ve belli bir entellektüel seviyeye ulaşmış azınlıktır (%10).

    - rahat ve kolay kullanımlı, seramik contalı musluk bataryaları yerine takoz gibi şekilli sürekli su kaçıran bataryalar. bu garip muslukların sıcak soğuk ayarı ve debi kontrolü de rezalettir; kendinizi topaç gibi bir şeyi su gelsin diye oynatırken bulursunuz (su gene de pek iyi gelmez).

    - yana doğru, menteşeden açılan, burada 'euro style' denilen, türkiye tipi yerine, yukarı sürgülü, açmak için epey kas gerektiren, rüzgar geçiren pencereler. dandik sürgülü pencere contalama ve sızdırmazlık konusunda daha baştan kaybeder doğası gereği.

    - masraflı diye mermer ve granit değil de mutfak tezgah malzemeleri olarak geneli ahşap üzeri melamin veya araları pislik tutan, türkiye'de çoktan tarih olmuş beyaz döşeme fayanslar.

    - banyo ve mutfaklarda hep ucuzluğu yüzünden tercih edilen adi taş simülasyonlu muşambalar.

    - modern split klima veya daha eski kalorifer sistemi yerine, ısıtma ve soğutma için hava üflemeli, gürültülü, toz ve buna bağlı astım gibi rahatsızlıkları artıran sistemler.

    - pek çok evde (özellikle de otellerde) karşınıza çıkabilecek duvar tipi klimaların sanki gürültü üreterek soğutsun diye yapılmışçasına aşırı verimsiz ve rahatsız edici olması.

    - kaliteli, 'gloss' ve modern mutfak dolaplarının yokluğu ve 'shaker' diye tabir edilen zayıf kapaklı, kahverengimsi, kullanışsız çerçeve kasalı tiperin yaygınlığı.

    - dolap menteşelerinin 'blum' gibi gömme değil de, tarihi usul, dıştan görünen, gacırtılı model olması.

    - ev planlarının büyük olduğu halde kullanışsız oluşu, çok fazla kör nokta barındırması, şağşalı evlerin daha da fazla saçma karmaşıklıkta olması.

    - soğuk veya sıcak eyalet farketmeksizin yalıtımın her zaman gereğinden az yapılması, bu nedenle iklimledirme maliyeti yüksekliği.

    - çatı yalıtımının zayıflığı yüzünden, özellikle de yazları, gün içinde sıcağı soğuran çatı kaplamasının gece oldukça ileri bir saate kadar sıcağı aşağıya kusması yüzünden gece klima çalıştırmanın gerekmesi.

    - üflemeli klima sisteminin kapalı devre oluşu, yani dış ortamın havasını da almak yerine, evin içindeki havayı sürekli devridaim etmesi ki bunun ev içindeki havayı kirlettiği ile ilgili akademik makaleler yeni yeni ortaya çıkmakta.

    - banyo ve tuvaltelerde ıslak zemini tahliye edecek gider yokluğu, oradan su basması durumunda yenen ayva.

    - odaların tavanına ışık koymak daha pahalı olur diye duvardaki lamba anahtarının prizlerden birini kontrol etmesi ve odayı aydınlatmak için mutlaka prize takılan harici bir ışık kaynağının gerekliliği.

    - yatak odalarında büyük kolaylık sağlayan 'master bathroom' denen bayoların kapısız tasarlanması ve bundan kaynaklı mahremiyet ve nem sorunu.

    - lavaboların, daha pahalı olan 'under mount' olmayıp, montaj kolaylığı olsun diye tezgatan yüksek tasarlanması ve tezgahta birikecek suyun lavaboya tahliyesinin, deveye hendek atlatmak ile benzer ancak daha pis bir duruma dönüşmesi.

    - banyoların elektrikli tavan havalandırmasına muhtaç olacak şekilde evin dış duvarına açılan bir penceresinin, hemen duvar bitişiğinde yapılsa dahi bulunmaması ve bu tepe fanlarının kulak düşmanı 'broan' denen dandik marka olması.

    - normal perde ve korniş anlayşı olmaması bunun yerine sopa uzerinde kaya(maya)n halkalı perdelerin bulunmasi ve jaluzilerin de geneldeki kalitesizliği.

    - aşırı halı kullanımı ve buna bağlı sentetik toz ve neme bağlı koku sorunu.

    - elektrik tesisatinin çok işgüzarca tasarlandığı için sigortası atan bir oda yerine evin yarısının elektriğinin gitmesi, sigorta panellerinin toplam amperinin gerekenden hep az olmasi ve 14 gauge tesisat yuzunden mutfak gibi cok amper ceken yerlede zart zurt sigorta atması.

    - muhtelif musluklara vana koymaya üşenilmesi yüzünden, tek bir yerdeki musluk tamiri için tüm evin suyunun kesilmesi lüzumu.

    - 'amerikan kapı' denen, göze hitap eden kapıların, 1970'lerden sonra masif yerine, karton misali zayıf mdf olması.

    - mutfak ve banyo dolaplarının suntadan yapılması ve en ufak bir su alma durumunda hemen şişerek, yıllarca koku yapması.

    - ses yalıtımına hiç önem verilmemesi; evin iç oda duvarlarına basit bir cam yünü bile veya ses giderici malzeme konulmaması.

    - toprağın donma ve ısınma döngüsünün evin temellerini oynatma riski bulunan soğuk eyaletler dışında kalan bölgelerde, basement yani bodrum kat bulunmayan batı ve güney eyaletlerinde, ki bu yoksunluğun ana nedeni ucuza kaçmaktır, slab diye tabir edilen beton zemin altına döşenmiş ince ve yumuşak bakır su borularının, kalitesiz işçilik ve gelişigüzel gömülmesi sonucu 20-30 yıl gibi mutlaka patlayarak, çok büyük ve pahalı bir beton altı boru tamiri işi çıkartması.

    yukarıda sayılan maddelerin hepsi, daha okumuş, bilinçli amerikalılar tarafından da saçma karşılandığı için, bunları ellerinden geldiğince gidermeye çalıştıklarını da belirletlim. ne de olsa aklın yolu bir.

    belli bir yıldan (1940'lar) sonra inşa edilen evlerin tamamen 4x2 lik ahşap iskelet üzerine çakılmış alçı panellerden yapıldığını ve çatı gibi masıf tahata plaka kullanılması gereken yerlede de "osb" denen kaba suntaya geçilerek evlerin yapısal kalitesinin iyice düştüğünü, bu nedenle de yeni evlerde bile tahta gaçırtısı sorunun kronik olduğunu da ekleyeyim. duvara bir şey asmak veya takmak istenirse bunu mutlaka "stud" denen kirişe denk getirmek, aksi halde hiç bir şeyin zayıf alçı duvar üzerinde durmaması da hediyesi...
  • evlerin, ev sahipleri tarafindan tamir ettirilmeyip curutulebilmesi amerikan evlerinin en begenilmeyen yanidir.
    bakin buranin insani evde bir sorun olunca bilir ki cok paraya mal olacak, ve yaptirmazlar. yillarca birakirsan bir seyi, tabi ki sorun olur.
    ornegin, benim evimde ana su tesisati havalandirma borusu catidan cikarken ufacik bir yerden akitma yapmaya baslamis. ev sahibi bunu 20 sene tamir ettirmemis. ben alirken "as-is" yani garantisi yok olarak aldim. yillarin insaat tecrubesi olmasina ragmen ben bile duvari acmadan ne derece sikinti cikacak bilemedim ama yine de aldim. actim ve baktim ki duvarin icinde yosun turemis damlayan sudan ve hafif de yer cokmus yaklasik 2 cm kadar. ama en buyuk sansim suyun kirise denk gelmemesi, kiris degisecek olsa yanima iki kisi daha alir destekler falan bir dunya ugrasip degistirecektim. ama herkes boyle sansli olmuyor. burada bir kiris degistirirsen yaklasik 8-10 bin dolar tutar. ustune duvari bastan yaptir vs derken de 2 bin de oraya odersin.
    hadi size sorunlari kalem kalem anlatayim.
    - buradaki evlerde cati sorundur, materyalin ucuzunu kullanirlar, ruzgarda parca parca ucar, ondan sonra yillarca akar.
    - elektrik tesisati sorundur cunku eskidir ve eski kablolama yanabilecek bir materyale sarildigi icin ev yanar, ev de tahta oldugu icin kimse kurtaramaz. inanilir gibi degil.
    - eger kuzeydeyseniz evlerin cogunda yalitim olmadigi icin kisin dogalgaz cok gelir. ozellikle bu ukrayna savasindan sonra fiyatlar inanilmaz artti mesela. yazin da yalitim yok diye yine cok isinir, bu sefer de klima yuzunden elektrik cok gelir. ama benim gibi orta doguda buyumusseniz, pencereyi acar klimayi unutursunuz.
    - bir sonraki sorun, verandayi da boyamazlar curur. benim eski ev sahibi yuzunden verandadaki tahtalarin yariya yakinini degistirdim ve bir kat veranda boyasi attim ustune, o bicim oldu.
    - neyse diger bir kalem ise su tesisati, eski evlerde galvanizli borular dokum demir borular kullanilir, zamanla bunlar oyle bir korozyona ugrar ki iste o gun eger temelin altinda bir yerde patlar, tikanir vs olursa 20 bin dolara isin icinden cikarsan iyisin.
    - diger bir sorun bodrum katini su basar, cunku bunlar salaktir, oluklari temizlemezler, su catidan dokuldugu gibi temele kadar iner ve en nihayetinde asiri yagmur yaginca bodrumu su basar.
    - evlerin kolon ve kirisleri hep tahtadir.bunun da nedeni isciligin pahaliligidir, 6 ay once 2022 baslarinda tahta fiyati celik kiris kolon fiyatindan fazlaydi, ama asil sorun ise celigin agir olusu ve bunun icin isciligin fazla tutacagi, amerika'da balon cerceveleme sistemi kullanilir (baloon framing) tamamen kapitalist bir icattir, en hizli ve en masrafsiz ici bos bir sekilde kat kat ev cikabilirsiniz. zaten alcipan duvarlar ve tahta kirisler nedeniyle birisi evinize kursun siksa giris on duvar olur cikis arka bahce olur oyle bir olay.
    - bir de evin bahcesi buyuk olur, bol yagis alan bir yerdeyseniz surekli cim bicersiniz, insana yaka silktirir. bahcede cali cirpi birikirse benim gibi tasrada yasiyorsaniz kol gibi yilanlar gelir bahcenize, kurekle kac tane yilan oldurdum su yasimda. en son uykularima giriyordu, kabus goruyordum yine mi geldiler diye*.
    guneydeyseniz, termitler evinizi yer, kasirgalar catilari ucurur, evi sel basar, tahta kiris ve temel yuzunden evden bir daha hayir gelmez. insan bazen bunlar salak demeden kendini tutamiyor. guney cok guzel ama dikkat etmek lazim, masrafi daha cok oluyor. floridadaki insanlarin cogunun mobil evlerde yasama nedeni masrafi.
    evet bir cok kotu yani var, ama yine de seviyorum burayi. cikiyorsun kocaman bahcen var, verandanda sabah geziyor temiz hava aliyorsun. sonra gun dogarken sincaplar geliyor bahcendeki agaclardaki ufak meyveleri yiyorlar daldan dala ziplayip birbirlerini kovaliyorlar. renk renk degisik kuslar gelip otuyor bahcende. salincak bankina oturup arada sallaniyorsun. yagmuru pencerenden dinliyorsun. gunesli gunlerde semsiyeni koyuyor arkadaslarinla arka bahcene cikip bir mangal yapiyor keyif catiyorsun. simdi bunu hangi 10 katli betonarme, cimin bitmedigi apartmanda yapabileceksin.
  • öylece arazinin ortasında olması, güvenlik yok, duvar çit yok. eve rakun girmesi, geliyor koltuğa yatıyor, kediyi sıkıştırıyor, mutfağı talan ediyor. arka bahçeye ayı giriyor.
  • oyuncağa benzemeleri. denildiği gibi böcek sorunu ki bunlara böcek demek bin şahit ister böcek böcek değil ayrı bir yaratık bence. (bkz: hamam böceği) (bkz: virginia) çok dayanıksız olmaları. her şey elinde kalıyor ve tamir tadilat zor oluyor. her şeyi kendin yapman gerekiyor çünkü işçi, işçilik, tamirci yok/varsa da inanılmaz pahalı. eskiliğine filan girmiyorum bile. bence en önemli sorun ise bunlar değil. karanlık evler karanlık. ışık almıyor çünkü her duvarda pencere yok/varsa da küçük ve dar yapılıyor. evler ışık almıyor neredeyse. zaten avize kültürü yok ki ışıklandırma odalarda ve salonda yer lambaları ya da ayaklı ince uzun lambalarla yapılıyor. ışık almayan evi ne yapayım ben. ha halı konusu var o bunların arasında en küçük sorun gibi gözüken en büyük sorunlardan. hem temiz değil hem temizlenmiyor abuk sabuk bir şey. evler kedi köpek beslemeleri yüzünden leş gibi leş. banyoda köpek kılı bulmaktan iflahım kesildi. 2 ay oldu hala köpek kılları çıkıyor her yerden. ne ev temizliği biliyorlar ne köpeklerinin bakımlarını yapıyorlar. lanet olasıca amerikalıların her şeyi tuhaf her şeyi dandik anasını satayım.
  • ya ne radonu ne akciger kanseri amk.

    taharet muslugu yok taharet, kedi gibi gotumuzu yaliyoruz buralarda.

    edit: ozelden al bi tane 20$'a amk diyenler oldu. olum bu isten bu kadar rahatsiz olan adamin evinde olur zaten ki bende var. sikinti disari ciktigimizda oluyor. portatif bisey degil ki amk cebime koyayim her yere gotureyim.
  • beğenilmeyen denmiş , en az 30 keko beğendiği şeyleri yazmış, hasbinallah
  • amerika'da dogu yakasinda hem sehir ici hem sehir disinda (suburbs) yasamis biri olarak:

    evler tahtadan, tahta kurulari tum evi yiyip bitirebilir. denetleme yapmadan ev satin almayin sakin.

    felaket bir fare problemi var; ozellikle sehirlerde, eski evlerde. mumkunse yeni ev bulmaya calisin. yeni derken 1 senelik insaattan alin demiyorum, 70'lerde 80'lerde yapilsin yeter. 200 yillik evler gordu bu gozler. daha yenilerine bakarsaniz da vergi muafiyeti olmasina dikkat edin genellikle 10 senelik. ama iyi bir devlet okulunun oldugu mahalledeyseniz ya ruyanizda gorursunuz muafiyeti yeni evlere vergi basiyorlar resmen.

    bazi evler kanalizasyona bagli degil, foseptik cukuru var. ıyi arastirin.

    tasarim acisindan mutfagi ayri olan bir ev cok zor bulursunuz, bulamazsiniz. eski evlerde bu mevcut ama onlarin tasarimi kolonilerden kalma kolelerin odasina giden ayri merdiven var mutfaktan giden :) odalar cift kapili, yine ev hizmetliler temizlemek icin farkli kapidan girsin diye :) yine tasarim acisindan eski calistigi muddetce atmiyorlar. 100-200 yillik kapilar tokmaklar hala kullaniliyor. bir evde de 50'lerden kalma beyaz esyalar vardi.

    yalitim cok problem, evler zaten tahtadan. yan capraz evdeki cocuklarin bile gurultusunu duyabilirsiniz. allah'tan buranin cocuklari erken yatiyorlar 8-9 gibi kesiliyor cocuk sesi. ama bebeginiz varsa ve delinin biriyle komsuysaniz, kolay gelsin. yasal olarak birsey yapamaz ama sizi gicik edebilir.

    taharet muslugunu kendiniz koyabilirsiniz tuvaletlere. o nedenle o problem degil benim icin, biz koydurduk. ama isteyen amerikalilar da islak mendil koyuyorlar artik tuvaletlerine. ogreniyorlar yavas yavas ;)

    ısitma problem maalesef. ama problem bizde. amerikalilar cocuklarini soguya karsi dayanikli yetistiriyorlar. cocugu sarip sarmalayip, ustune yorganlar koyarak buyutmemisler. o nedenle isinmiyor dedigimiz evlerde onlar rahatca yasiyorlar.

    simdilik aklima gelen bunlar...daha olursa eklerim.
  • bir yazarın iddialarına cevap verme gereği hissettim. genellediği şeylerin çoğu evden eve değişen özellikler

    "çoğu tahta, alçıpandan yapılan evlerdir. 10 yılda bir ev yenilenmeli, çünkü tahta arasında özellikle iklimin uygun olduğu bölgelerde börtü böcek yuva salır."

    bu ev ile dış ortam arasındaki izolasyona bağlıdır. şu an yeni bir ev yapıp 10 yıl sonra yenilemeniz gerekmesi için bayaa boktan bir mütahhite ve yapıyı denetlemeyen bir belediyeye ihtiyacınız var. bu tip basit teknik sorunları çözemeyen boşvermişçi bir emlak sektörü, kaderci bir yapı teknolojisi ve salak bir kredilendirme ve sigorta sistemine sahip olduğuna inanmıyorsunuz heralde amerikanın.

    "bu evlerde ağır avize kullanamazsınız, tavan tepenize iner."

    doğrusu: bu evlerde avizenin asılacağı yerde kiriş olması gerekir. bu betonarme olmayan her ev için geçerli. ahşap çelik farketmez.

    "beton ve demir fahiş fiyata satılır, betondan ev yapmak neredeyse imkansızdır."

    beton-demir, garip bir yerde değilseniz normal fiyata satılır. betondan müstakil ev yapmak imkansızdır çünkü öyle bir pazar yok. malzeme değil konu. beton demir var tabii ki. inşaat sektörü sadece müstakil evlere çalışmıyor. arıtma tesisinden, yoluna, barajından, köprüsünden çok katlısına hepsini geçtim hemen hemen her evin temeli veya bodrumu betonarmedir.

    asıl konu üst yapı için gerekli olan mimarlık, mühendislik, ustalık. yani böyle bir pazar yok. bu pazarı besleyecek bir ortam da doğal olarak yok. evi kim çizecek kim inşaaa edecek? kim kontrolünü yapacak? en önemli soru: beton bir müstakil evde ne yapacaksınız? fbi / cia ne oluyor lan burada diye sizi izlemeye başlar.

    bir de evle alakası olmayan işçilik fiyatlarının yüksekliğinden yakınmış yazar. evet batı' da işçilik çok pahalı. türkiye' de ucuz. hindistan' da neredeyse bedava.

    edit: istatistiksel olarak doğrulanabilecek asıl probleme parmak basayım: yangın tehlikesi. ahşap evlerin bu problemi çok katı yangın yönetmeliklerle minimize edilse bile malzemenin dezavantajını dengeleyebilmesi mümkün olmuyor.
  • bahcedeki cimlerle ugrasmak. basta guzel geliyor bahce cim falan ama sonra amigolara itelemek zorunda kaliyorsun. zamaninda kesmezsen ozellikle yaz aylarinda basa cikilamaz hal aliyor hemen. 1 hafta aksatirsan gecmis olsun. sehirlerin bahcedeki ot icin yukseklik limiti var. o yuksekligi gecerseniz 3000 dolara kadar cezalar var. bizzat uyari aldigim icin biliyorum.

    evi surekli bakimli tutmaniz gerekiyor. oyle aldim kiraya verdim saldim cayira kafasiyla basi bos birakirsaniz evi bok goturur. bir tanidigim kiracisina guvenip birakmis, en son konustugumda evdeki hamambocegi istilasiyla ugrasiyordu. bakimsiz evlere de cezalar var muhitine gore. mahallenin goruntusunu bozan evlere hemen denetim gelir.

    sehrine gore degisir bu: atlanta sehir sinirlari icerisindeki su faturalandirma sisteminde atik su ucreti kullandigin su ucretinin 3 katiydi. $20 su kullandiysam $60 atik su ucreti veriyordum. bu yuzden ogrenciyken atik su ucretini azaltmak icin aklima ne igrenclikler gelmisti de yapmadim ama simdi burada anlatmayayim ;)

    ha bir de, cogunlugunda banyo kuvetleri derin degil. japonyadaki gibi daha derin olsaydi cok guzel olurdu. ev alirsam ilk banyosuna girisecegim.

    ek:
    evden kastin mustakil ev oldugunu varsayip ona gore yazmistim fakat apartman dairelerini de kapsiyorsa, en nefret ettigim sey icinde camasir/kurutma makinesi olmayan dairelerdir benim de.
  • betonarme olmamasi ve genelde tahtadan olmasi. hamamboceklerine davetiye cikaran yapilar.
hesabın var mı? giriş yap