42 entry daha
  • bir evin her ama her türlü detay işiyle birebir uğraşmış bir ev sahibi olarak diyebilirim ki; genel olarak herşeyde ucuza kaçılması kaynaklı sorunlardır bunlar, standart bir evde, aynı eski komünist ülkelerdeki gibi, kapı tokmaklarından, (bej) halı rengine, duvar boyasından, mutfak dolapları ve lavabolara kadar herşey aynıdır, tabiki en düşük kalite olacak şekilde.

    en başta saf gibi, 'usta' diye eve çağırılan soytarılar, çok para verseniz bile, lisansı vesairesi olduğu halde, işini ezbere yapan, pratik zekandan yoksun, sıradışı durumlarda aşırı yavaş davranarak daha da dandik iş yapan şarlatanlardır. çok azı istisna, genelinin kötü niyetli ve ek masraf çıkartacak yaklaşımları mevcuttur. bu nedenle mutfak dolaplarını plaka halinden kesip yapmaktan, klima tamirine, banyolara tavana kadar fayans döşemekten, çatı aktarma işlerine kadar kendim yaptım. tamamen yenilenen su/elektrik tesisatini, bodrum kat fiber ve çelik kolon güçlendirmesi ile pvc pencere değişimlerini saymıyorum bile...

    bilmek isteyenler için amerikan evlerinde görülen olumsuzluklar şunlardır:

    - en üst madde bağnazlık: amerikalılar yeniliğe, pratikliğe, iktisatlı ve hayatı kolaylaştıran ürünlere karşı çıkarlar, sırf alışkanlıkları yüzünden. yeniliğe açık olanları, o da bir yere kadar, ülke dışına çıkmış, okumuş ve belli bir entellektüel seviyeye ulaşmış azınlıktır (%10).

    - rahat ve kolay kullanımlı, seramik contalı musluk bataryaları yerine takoz gibi şekilli sürekli su kaçıran bataryalar. bu garip muslukların sıcak soğuk ayarı ve debi kontrolü de rezalettir; kendinizi topaç gibi bir şeyi su gelsin diye oynatırken bulursunuz (su gene de pek iyi gelmez).

    - yana doğru, menteşeden açılan, burada 'euro style' denilen, türkiye tipi yerine, yukarı sürgülü, açmak için epey kas gerektiren, rüzgar geçiren pencereler. dandik sürgülü pencere contalama ve sızdırmazlık konusunda daha baştan kaybeder doğası gereği.

    - masraflı diye mermer ve granit değil de mutfak tezgah malzemeleri olarak geneli ahşap üzeri melamin veya araları pislik tutan, türkiye'de çoktan tarih olmuş beyaz döşeme fayanslar.

    - banyo ve mutfaklarda hep ucuzluğu yüzünden tercih edilen adi taş simülasyonlu muşambalar.

    - modern split klima veya daha eski kalorifer sistemi yerine, ısıtma ve soğutma için hava üflemeli, gürültülü, toz ve buna bağlı astım gibi rahatsızlıkları artıran sistemler.

    - pek çok evde (özellikle de otellerde) karşınıza çıkabilecek duvar tipi klimaların sanki gürültü üreterek soğutsun diye yapılmışçasına aşırı verimsiz ve rahatsız edici olması.

    - kaliteli, 'gloss' ve modern mutfak dolaplarının yokluğu ve 'shaker' diye tabir edilen zayıf kapaklı, kahverengimsi, kullanışsız çerçeve kasalı tiperin yaygınlığı.

    - dolap menteşelerinin 'blum' gibi gömme değil de, tarihi usul, dıştan görünen, gacırtılı model olması.

    - ev planlarının büyük olduğu halde kullanışsız oluşu, çok fazla kör nokta barındırması, şağşalı evlerin daha da fazla saçma karmaşıklıkta olması.

    - soğuk veya sıcak eyalet farketmeksizin yalıtımın her zaman gereğinden az yapılması, bu nedenle iklimledirme maliyeti yüksekliği.

    - çatı yalıtımının zayıflığı yüzünden, özellikle de yazları, gün içinde sıcağı soğuran çatı kaplamasının gece oldukça ileri bir saate kadar sıcağı aşağıya kusması yüzünden gece klima çalıştırmanın gerekmesi.

    - üflemeli klima sisteminin kapalı devre oluşu, yani dış ortamın havasını da almak yerine, evin içindeki havayı sürekli devridaim etmesi ki bunun ev içindeki havayı kirlettiği ile ilgili akademik makaleler yeni yeni ortaya çıkmakta.

    - banyo ve tuvaltelerde ıslak zemini tahliye edecek gider yokluğu, oradan su basması durumunda yenen ayva.

    - odaların tavanına ışık koymak daha pahalı olur diye duvardaki lamba anahtarının prizlerden birini kontrol etmesi ve odayı aydınlatmak için mutlaka prize takılan harici bir ışık kaynağının gerekliliği.

    - yatak odalarında büyük kolaylık sağlayan 'master bathroom' denen bayoların kapısız tasarlanması ve bundan kaynaklı mahremiyet ve nem sorunu.

    - lavaboların, daha pahalı olan 'under mount' olmayıp, montaj kolaylığı olsun diye tezgatan yüksek tasarlanması ve tezgahta birikecek suyun lavaboya tahliyesinin, deveye hendek atlatmak ile benzer ancak daha pis bir duruma dönüşmesi.

    - banyoların elektrikli tavan havalandırmasına muhtaç olacak şekilde evin dış duvarına açılan bir penceresinin, hemen duvar bitişiğinde yapılsa dahi bulunmaması ve bu tepe fanlarının kulak düşmanı 'broan' denen dandik marka olması.

    - normal perde ve korniş anlayşı olmaması bunun yerine sopa uzerinde kaya(maya)n halkalı perdelerin bulunmasi ve jaluzilerin de geneldeki kalitesizliği.

    - aşırı halı kullanımı ve buna bağlı sentetik toz ve neme bağlı koku sorunu.

    - elektrik tesisatinin çok işgüzarca tasarlandığı için sigortası atan bir oda yerine evin yarısının elektriğinin gitmesi, sigorta panellerinin toplam amperinin gerekenden hep az olmasi ve 14 gauge tesisat yuzunden mutfak gibi cok amper ceken yerlede zart zurt sigorta atması.

    - muhtelif musluklara vana koymaya üşenilmesi yüzünden, tek bir yerdeki musluk tamiri için tüm evin suyunun kesilmesi lüzumu.

    - 'amerikan kapı' denen, göze hitap eden kapıların, 1970'lerden sonra masif yerine, karton misali zayıf mdf olması.

    - mutfak ve banyo dolaplarının suntadan yapılması ve en ufak bir su alma durumunda hemen şişerek, yıllarca koku yapması.

    - ses yalıtımına hiç önem verilmemesi; evin iç oda duvarlarına basit bir cam yünü bile veya ses giderici malzeme konulmaması.

    - toprağın donma ve ısınma döngüsünün evin temellerini oynatma riski bulunan soğuk eyaletler dışında kalan bölgelerde, basement yani bodrum kat bulunmayan batı ve güney eyaletlerinde, ki bu yoksunluğun ana nedeni ucuza kaçmaktır, slab diye tabir edilen beton zemin altına döşenmiş ince ve yumuşak bakır su borularının, kalitesiz işçilik ve gelişigüzel gömülmesi sonucu 20-30 yıl gibi mutlaka patlayarak, çok büyük ve pahalı bir beton altı boru tamiri işi çıkartması.

    yukarıda sayılan maddelerin hepsi, daha okumuş, bilinçli amerikalılar tarafından da saçma karşılandığı için, bunları ellerinden geldiğince gidermeye çalıştıklarını da belirletlim. ne de olsa aklın yolu bir.

    belli bir yıldan (1940'lar) sonra inşa edilen evlerin tamamen 4x2 lik ahşap iskelet üzerine çakılmış alçı panellerden yapıldığını ve çatı gibi masıf tahata plaka kullanılması gereken yerlede de "osb" denen kaba suntaya geçilerek evlerin yapısal kalitesinin iyice düştüğünü, bu nedenle de yeni evlerde bile tahta gaçırtısı sorunun kronik olduğunu da ekleyeyim. duvara bir şey asmak veya takmak istenirse bunu mutlaka "stud" denen kirişe denk getirmek, aksi halde hiç bir şeyin zayıf alçı duvar üzerinde durmaması da hediyesi...
109 entry daha
hesabın var mı? giriş yap