• oncelikle : #30137574

    son 6 aydir ingilteredeyim. bilen bilir bu grubun kurucularindan birinin adi danny.
    kendisi brighton da yasiyor. benim memleket.

    2 ay once ana caddede kendisine rastladim. direkt boynuna atladim tabii. dedim ben boooyuk hayraninim senin allahina kurban. basladik muhabbet etmeye. ben ona ne kadar soru sorduysam (turne elektronik agirlikli mi rock agirlikli mi olacak, setlist ne alemde, maria q neden yok 1 senedir vs.) o bana daha fazlasini sordu. (burada napiyosun, ulkene donecek misin, burayi sevdin mi vs.)
    nerede okudugumu soyledikten sonra, a oraya cok yakin yerde arkadasimin bari var, bi ara ugra biseler iceriz dedi. artik cidden adami alikoyuyormus gibi hissettigimden tamam dedim cok tesekkur ederim kendine iyi bak.

    dun gece gittim o bara. daha once gidecektim ama 1.5 aydir turnedeler. 2 gun once bitmisti turneleri.
    sanki sans eseri rastlamis gibi tekrar selam verdim. bu sefer boynuna atlamadan sadece beyefendi gibi el sikismasi ve archive i surekli dinliyorum harikasiniz dedim. sonra nasilsin diye sordum "oh man thank you im so tired" dedi. ki oyle bir gozleri vardi ki harbiden yorgunlugun fotografini cek deseler aha sana google gorseller karisilgi. verecegim rahatsizligi minimumda tutmak istedigimden bir an once muhabbeti bitiriyim de adamin aklinda kotu yer edinmiyim diye dusunuyordum ama ingiliz tanidigi olanlar bunun kolay olmadigini bilir. sen nerelisin, burada napiyorsun la muhabbeti uzatti. kisaca cevap verdim. sonra da cidden cok yorgun gozukuyosun seni daha fazla rahatsiz etmek istemiyorum dedim. buyuk bir ihtimalle alkolun de verdigi etkiyle "cmoon" dedi ve sarildi bana hehe. neyse
    see you around, maybe i"ll buy you a beer" diye sozumu bitirirken -bi dakka biz senle daha once karsilasmistik di mi, sehir merkezinde
    dedi. bu sefer ben "cmoon" yaptim ve sarildim. karsilikli "take care"den sonra istifimi bozmadan sokagin kosesine kadar yurudum ve koseyi donduktan sonra gecenin bir yarisi brighton sokaklarinin birinde soyle bir sahne yasandi :

    https://www.youtube.com/watch?v=fjbbwu6kqbq

    guzel grup. muziklerini dinlemek buyuk keyif.
    1 kez yolda rastladigin favori grubunun uyesi tarafindan hatirlanmaksa(hem de o sarhos-yorgun haline ragmen) paha bicilemez.
    iyi insanlari sevince karsiligini boyle aliyorsun.
  • ing. ar$iv. (sanildiginin aksine arkayv diye okunur)
  • dinlendiginde "bu muzigi yapan insanlarla tanismam , ellerini sikmam gerek" dedirten parcalar yapan, sizi sizden iyi anlayan, bazen de sizi sizden iyi anlatan, aynı zamanda senelerdir sikilmadan hatta gittikce daha da severek dinledigim vazgecilmez ilham kaynagim, saplantim olan grup.

    ilk akla gelen tavsiye edilebilir sarkilari : waste , again , fuck you , take my head , well known sinner gibi sarkilardir , carpicidirlar.
  • içinde beautiful world, last five, nothing else isimli sarkıların bulundugu londinium adlı albümlerinin basarısının ardından 2000 yılında take my head adlı 2ci albümlerini çıkaran sevilesi trip-hop grubu. the way you love me, woman ve you make me feel son albümün en güzel şarkıları bence.
  • ilk defa again adlı parçasıyla beni yerime mıhladıklarında archive'ı keşfetmek için fazlasıyla gençtim. damardan alınmış eroinin insana yaptıracağı gibi bir daha ve bir daha kendisine koştum. günlerce, defalarca dinledim. sonra kendimi diğer şarkıları da dinlemeye hazır hissettiğimde "bu benim altın vuruşum" diye geçirdim içimden. gençtim işte, hayatın anlamını bulduğumu sandım bir grupla ve onun şarkılarıyla. çünkü her ruh halim, her ayrılığım, her kusuşum, her sevişmem, her aşkım, her düşüşüm, her ağlayamayışım, her pes edişim için bir şarkıları mutlaka vardı. bu kadar da olamaz diyordum içimden. benimsemekle kalmadım, archive ile yatıp archive ile uyanıyordum. sonra ne mi oldu? büyüdüm. buna rağmen hala değişmedi bazı alışkanlıklarım. onlarla yatmıyorum, onlarla uyanmıyorum. fakat hala her hissimi açıklayacak bir şarkı yapabildikleri için kendime en yakın hissettiğim insanlar. bir junkie shuffle, bir bullets, bir londinium, bir programmed, bir finding it so hard, bir fuck u yaratabilmiş ve bana defalarca dinletebilmiş insanlar bunlar, evet. grup derken bile utanıyorum bazen.
  • "ingilizlerde boş yok (varsa da istisnadır; kaldı ki pek de rastlamadım)" fikriyatını ve hissiyatını pekiştiren, çakı gibi topluluk, tamir edilmemesini dilediğim müzikal arıza.
  • again ile canıma okudular ya. tekrar tekrar. vay arkadaş çocukluuma döndüm, ilk kez dark side of the moon'u dinliyormuşum gibi tüylerim ürperdi. blues esintili saykedelik rock mı olurmuş? delirtmeyin insanı!
  • hayattaki hatırlanmaya değer bütün duyguları "arşiv"leyebilen mükemmel bir grup.
  • söyleyeceğim bütün iltifatları geçersiz kılacak kadar sevdiğim, hayatımın grubu.
  • bilindik eski bir kızılderili taktiği kullanarak hazırlanılan finalle bütün senaryonun kurtarıldığı 2020 yapımı gavin rothery filmi.
    böylece bilincin, biyolojik bedenden kurtarılışı gibi şahane bir konu da bu denemede de romantizme kurban gitmiş.

    --- spoiler ---

    filmin başında dedim ki fiziksel bedenini kaybeden bilinçle bir süre daha iletişim fikri gayet güzel umarım buradan yürürler. zaten bütün film aslında oradan yürünmüş, hepsi rüyaydı deyip çıkmışlar işin içinden.
    zaten böyle bağlamasalar 3 yılda bu gelişme nedir, bir gecede bu derece insansı robot üretiyorsun da j2 nin bacaklarını neden aldın, koca insan bilincini usb ile 30 saniyede aktarmak da iyiymiş diye başlayıp sallayacaktım ama james diğer tarafın hayal aleminde olunca mantık filan kalmıyor tabi, güzel sıyrılmışlar, tebrik ediyorum.

    --- spoiler ---

    bütçe biraz daha arttırılsa, robotlar biraz daha şekilli olsa,
    film biraz kısaltılsa, en azından dağ bayır sahneleri çıkartılsa çok daha iyi olabilirmiş.
hesabın var mı? giriş yap