• -baba televizyon bozuldu.
    +10 kişi aynı anda izlerseniz bozulur tabi.
  • yıl 96-97 falan, atarinin atari olduğu zamanlar. atarimiz yok ama bazen komşulara gidip oynuyoruz ve babamlara da sürekli atari almaları için yalvarıyoruz ama nafile, babam istemezük deyip duruyor. bir ara apartmana yeni birileri taşındı. bizden bir kaç yaş küçük çocukları var ve onun da atarisi var. anne baba öğretmen, melek gibi insanlar. biz de fırlamanın önde gideneyiz. aradan belirli bir zaman geçip de samimiyet kurunca komşunun atarisini istedik, o da kırmadı sağolsun. ara ara atariyi bize veriyor, bir kaç gün oynayıp geri veriyoruz. oynama ama nasıl oynama, sabahtan akşama kadar, yemek bile yemiyoruz. annem bir yerden duymuş olacak ki, bir süre sonra çok fazla oynadığımız için bu söylemi dile getirmeye başladı. biz tabii iplemiyoruz. gece annemle babamın yatmasını bekleyip, onlar yattıktan sonra televizyonun olduğu odaya gidiyor, televizyonun sesini kapatıp gece 3'e 4'e kadar atari oynuyoruz. bir gün yine atariyi aldık ve gece kalkıp abimle oynamaya başladık. sabaha karşı tak ekran gitti. kabloları kontrol ediyoruz, televizyonu açıp kapatıyoruz atari açılmıyor, karınca tv. bir yerden sonra sorunun televizyonda ya da kablolarda olmadığını fark ettik. zira atarinin çalıştığına dair herhangi bir ibare yok, atarinin çalıştığını belirten gösterge lambası yanmıyor. tabii sorunu anlayınca altımıza sıçıyoruz. atari komşunun, komşuya bozuldu diyemeyiz, babama söylesek ağzımıza sıçar. naparız, ne ederiz diye deli gibi düşünürken abimin aklına "dahiyane" bir fikir geliyor. diyor ki atarinin çalıştığını gösteren kırmızı lambanın yerine kırmızı renkte bir kağıt yapıştıralım. oturuyoruz, gecenin bir yarısı beyaz bir kağıt parçasına kırmızı, yuvarlak bir imge çiziyor ve onu da uhuyla atarinin göstergesinin olduğu yere yapıştıyoruz. iddiamız da şu; komşunun çocuğu zaten küçük, anlamaz, kendisi bozdu diye düşünür, babası da atariyi bozdun diye kızar geçer. atariyi kutusuna koyduktan sonra ertesi sabah hızlıca atariyi komşuya götürüyoruz. ama bir yandan da komşu atariyi bozmuşlar diye gelecek ve babama söyleyecek diye korkudan ölüyoruz. aradan bir kaç gün geçiyor ve biz dahiyane fikrimiz işe yaradı diye düşünüyoruz. bir daha da atari falan istemeyi aklımızın ucundan dahi geçirmiyoruz. ancak biraz büyüdükten sonra komşularımızın atariyi bizim bozduğumuzu anlamalarına rağmen bizimkilere hiçbir şey söylemeyecek kadar iyi insanlar olduğunu anlıyoruz.
    neticede atari televizyonu bozar mı bilmiyorum ama televizyon atariyi bozabiliyor arkadaşlar.
  • televizyonu değil de anten girişini bozuyordu. atari 2600 vardı bende ilk ciddi konsol olarak. soğuk kış günleri soba yanarken açardım kayak yapan adam oyununu. alırdım elime kolu oh mis. sonra bir hırsız polis, arkasından river raid atardım. ne zevkliydi arkadaş o günler. hey gidi hey...

    konsollarım

    tetris
    atari 2600
    amiga
    nes
    sega genesis
    ps1
    ps2
    ps3
    ps4

    diye gidiyor...
  • hakikatten bir aile klasiği, duymayı özlemişiz başlığı açan yazara selam olsun.
  • anneannem tarafından söylenen cümle. yazları sinclair spectrum ile anneannemin evine gider oynardım. televizyon bozulacak diye hep söylenirdi. sabah sabah gülümseten başlık oldu.
  • annelerin gündüz kuşağı izlemek için uydurduğu şehir efsanesi.

    öyle bir travma bırakmış ki; playstation oynarken ansızın aklıma geliyor ve “acaba mı lan” dedirtiyor.
  • aile yalanı.

    sırf bu sebeple dedemin eski siyah beyaz televizyonunu bize tahsis etmişlerdi ve bütün oyunları renksiz oynamak zorunda kalmıştık. mario kırmızıymış sonradan öğrendim.
  • "çok ısındı kapat artık!" ile yarışır. hey gidi... bir kaç yıl önce çöpte görmüştüm tam takım kutulu bir atari2600. çevreden utandım almadım, şimdi çok pişmanım. belki de çalışıyordu...
  • bir bu bir de "kral tv izleme, radyo dinle. televizyonun tüpü bitmesin" lafı çocukluğumuzu doya doya yaşatmadı amk.

    peşin not: evet tv bozulmuştu.
  • çünkü haberler başlayacaktı.
hesabın var mı? giriş yap