• "pardesusunun yakasini kaldirdi, kalabaliga karisti.." muhtesem bir roman, done done, tekrar tekrar okumak gerekir..selim isik'tan once aylak adam vardi..
  • "ne o, yoksa kız mısın?" sorusuna bir kadın*ın ağzından/aklından verilebilecek en güzel cevabı veren roman:
    "oysa b.nin ona vermek istediği şeyin yanında kızlık* neydi ki?!"
  • "sustu. konusmak luzumsuzdu. bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti. biliyordu anlamazlardi."
    okudukca suruklenilen , surundukce de okunmasi gereken bir kitap.
  • aylak adam, yusuf atılganın bir kuantum projesidir. bu teorim ne yalanlanabilir, ne de gerçeklenebilir. işte bunun için bu teorimi bir iddia olarak ukalaca yazmaya devam edeceğim.

    bay c. kitap boyunca bayan b.'nin "o" olduğunu bilmenin kıyısından 6 kez geçer:

    1. sami onu eve yemeğe davet ettiğinde gitseydi.
    2. tramvay beklerken başını sola çevirseydi.
    3. sinema kapısında b.'yi kusarken gördüğünde ilgilenseydi.
    4. b. tophane'ye değil de yüksekkaldırım'a gitseydi (yahut da c., güler'in mavi gözlerine aldanmasaydı?).
    5. tatil'de sami b.'yi "ablam" diye tanıştırmış olsaydı.
    6. tramvayda koluna çarptığı kadının yüzüne bakmış olsaydı.

    bunlardan herhangi biri olsaydı, hikaye orada bitecekti. bu kitap olmayacaktı. tekdüzelikten sıkılan c.yi tanımamış olacaktık ama, b. ve c. mutluluk denizinde yüzüyor olacaklardı. oysa tanışamadılar. hem tanışmaları hem de tanışamamaları ihtimali aynı anda geçerliyken, yusuf atılgan gözlemci olarak ortaya çıktı ve onların tanışmamalarına karar verdi. bu kitabı yazdı.

    b. ile c. tanışsaydı bilmeli miyiz? bilmiyorum. muhtemelen, sadece iki kişinin (kendilerinin) anlayabileceği ve bu sebeple anlatılamaz güzellikte bir ilişki yaşıyor olacaklardı. bence yusuf atılgan, gözlemci olarak doğru kararı vermiş, anlatılamayacak derecede güzel bir ilişki yerine, anlatılabilir derecede hüzünlü bu hikayeyi seçerek bize bu muhteşem kitabı bahşetmiştir.

    sonraki 50 yıllarda da, anlatılamayacak derecede güzel ilişkiler yaşama ihtimali olan, güzel insanlar tarafından okunup, anlaşılır olmasını diliyorum şimdiden.
  • bir 'anti-kahraman'. bir kızı görebilmek için günlerce aynı sinemanın önünde bekler. aynı pastanede aynı iskemleye oturup aynı noktaya bakar. yusuf atılgan'ın başyapıtı.
    "yirmisekiz yaşındaydı ve tedirgindi."
  • her seye "karsi" duran,"karsi" cikan,"karsi" olan, siradanliga, tekduzelige, alisilmisin kolayciligina hic katlanamayan,hem farkliyi, hem dogruyu arayan, bir ismi bile olmayan ve yusuf atilgan'in kisaca "c." dedigi bir adam... aylak adam...zor bir karakter, zor bir yasam, yalin bir roman.(bkz: yusuf atilgan)

    3 yıl sonra gelen edit: bu entry yky baskısının arka kapak yazısıdır.
  • a-da-ko ve ku-ya-ra gibi iki mükemmel kavramı ve bir genç adamın gerçek aşkı arayışının öyküsünü anlatan son derece modern bir yapıt. tekrar tekrar okuduğum ve bazen keşke hiç farkında olmasaydım, hayatımın beş yılı dah az obsesyona tanıklık ederdi dedirten başyapıt.
  • bir istanbul-beyoğlu güzellemesi de olan, tembelliğe övgü ve çalışmak yorar* ile beraber biz bezginlerin başucu kitaplarından biri. bu dünyada aşık olmak yeterince ciddi ve insanın tüm zamanını alabilen bir iştir dedirten, aylaklığı özendirten türk romanının başyapıtlarından. yusuf atılgan'ı ölümsüzleştiren kitap..
  • b ve cnin arasindaki olmayan olasiliklari anlatan kitap.*kitabi okurken surekli bir a bekledim gelmedi; aslinda belki o zaten ressam kizimiz ay$eydi.
  • "huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu."
hesabın var mı? giriş yap