hesabın var mı? giriş yap

  • (...) alinti yapilirken yapilan atlamalarda vs. kullanilan uc noktayi gectim.

    biz, sanki bu uc noktayi koydugumuz cumleyi biraz "derin" zannediyor olabiliriz...
    veya belki de devrik cumlelerdir bu uc noktayi anlamli kilan; siirsel yapan...

    ama sadece beni mi gicik eder acaba bu uc noktayi her bokun sonuna koyan insanlar...

    son olarak demek isterim ki; beslenme cantamda otlu peynir kokusuydu babam...

  • mekan: iddaa bayisi

    - lan naci namaza başlamışsın diolar doğru mu?

    - he valla başladık abi, hakkımızda hayırlısı..

    - 5 mi la?

    - ne 5 mi abi tabi 5 vakit alla allaaa

    - sistem 4-5 yap lan naci bi vakit kaçırsan da günlük sevabı kurtarıyon tek vakitten yatma bak!

    kompil bayii : tehaha tehahahaa vir eyle kahkahatül tufaaaan!

  • hiç bir zaman hiç kimsenin sonsuz aşkı olamayacağını anlamak kadar koymaz adama...

    evlenmek kolay. sevmek de zor değil. ama sevilmek... işte onu bilemezsin.

  • bir askeri lise mezunu olarak söylüyorum, rezilliktir.

    5 ay / 12 ay üniforma giyip buraya gelip bedellilere gömeceğinize, asker dahi olsa insan gibi muamele neden yapılmıyor diye sormak zorundasınız. dağlarda çatışan subay / astsubaylar da bunun rezalet olduğunu bilir, ego tatmini yapmak için insanlığı ayaklar altına alanları övmeyin. anadan üryan soyundurmak nedir lan açık alanda, hiç mi izan yok sizde?

    borunuz, üniforma giydiğiniz süre kadar olacaksa, bana ötün.

  • ihracat yapanlara, üretenlere geçmiş olsun,
    10 yıllık fabrikaları yeniden açıp 300 fabrika açtık diye gezersiniz.

    1 tane dost ülke kalmadı inadınızdan, kibrinizden, hırsınızdan.
    20 yıldır bu ülkede şöyle coşkuyla, adam gibi milli bayram kutlayamadık,
    kulağı rahatsızlanır, ateşi yükselir, sağanak yağmur var derler, pandemi var derler...
    havalimanında daha 2 gün önce suudi arabistan milli gününü kutluyordunuz afişlerle.

  • bildiğiniz, inandığınız, güvendiğiniz herşeyi sorgulatan bir başyapıt.

    söyledikleri bazı şeyleri sorgulayamıyoruz, bilgi diye koymuşlar, ancak bazıları o kadar net kanıtlarla ortaya konmuş ki.. çok ama çok çarpıcı bir belgesel. insana "bunu tanıdığım herkese izletmeliyim" fikrini yerleştiriyor.

    keşke anlattıkları yalan olsaydı..

  • 13 milyondan fazla at hırsızı var deniliyor. bunun gibi kaç tane tetikte bekleyen var siz hesap edin. %1 deseniz kaç kişi yapar. siz üşenirsiniz şimdi hesaplamaya ben söyleyeyim 130 bin yapar.

    patlama sorumlusu olduğu söylenen kişidir. dolaylı olarak akp ve ona oy verenler ve sığınmacı & kaçak sevdalıları da sorumludur. hiç boşuna "vah vah tüh tüh" demeyin. bu işlerin vebali hepinizin elinde.

    (bkz: zafer partisi)

  • burun ameliyatı geçirip sonrasında (kış aylarına denk geldiğinden, klima vs etkileri bir de) fena bir burun tıkanıklığı yaşayan şahsımın önereceği fikirler:

    - burnu çekmeyin, sümkürmeyin. illa bir şey çıkarmak istiyorsanız duş sonrası yapmayı deneyin.
    - duş sonrası kulak çubuğu ile bolca saf zeytin yağını burun içlerine sürün ve hafifçe çekin, aynı işlemi bepanthen ile de yapabilirsiniz ama onu çekmeyin.
    - kaynar su-vicks karışımı olan bir kaptaki buharı en az bir 5 dk çekin. yukarıdaki işlemleri bundan sonra da yapabilirsiniz.
    - buhar makinası hiç kullanmadım ama yatak odasında daha fazla olmak üzere ve oturma odasında kalorifer yanlarında nemli bez-havlu ya da su mutlaka bulunuyor. bu yöntem boğaz kuruluğunu da önlüyor.
    - serum fizyolojik / izotonik steril kullanmak. bildiğin tuzlu su. kendin de yapıp kullanabilirsin. ben eczaneden alıyorum. günde 2-3 kere buruna sıkıp çekiyorum, sonrasında sümkürebilirsiniz size kalmış.
    - nazalnem burun spreyi kullanmak. burun içi nemlendiricidir. zeytinyağı-bepanthen işleminin aynısı yapıyor ama dışarıda daha pratik oluyor. benim işte masamda duruyor mesela. özellikle ofis klimaları berbat yapıyor burnu. her deliğe birer kere sıkıp başı yukarıda tutacaksın 10 sn. genize kaçabiliyor bazen dikkat edin. burunu büyük ölçüde nemlendirip nefes almayı sağlıyor.
    - en pratiklerinden ama geçici çözüm burun deliklerine vicks sürmek.

    benim büyük ölçüde burnumu açtı bu yöntemler ama zaten septum deviasyon/konka ameliyatı olduğum için burnumun gitgide düzelmesinden de kaynaklanıyor olabilir :)

    hiçbiri yararlı olmuyorsa doktora görünmek şart. sol burnumun deliğinin %80 kapalı olduğunu 29 yaşımda muayeneden sonra öğrendim. bunlar çare olmuyor o zaman.

  • tarih, 7 ağustos 2005.. nişanlınız ile uzun süre önce aldığın evlilik kararınızı, bugün eyleme dökmek üzere nikah dairesindesiniz. herkes sıralara oturmuş, sizi bekliyor. 1500 lira kadar maaşınız var, duyunca "oo" çekilecek cinsten.. nişanlınız ise, makine mühendisi. onun da o civar bir maaşı var. gül gibi geçinip gitmek için ideal.. nikah başlamış, şahitler, evet cevapları, alkışlar, gelinin alnından öpmek.. akşam beşe doğru gelen saat, hafiften güneşin dairenin camlarından içeri vurması söz konusu. ve artık evinize gidebilirsiniz. aradan 1 hafta geçtikten sonra çektiğiniz kredi, düğünde takılanlar derken yavaş yavaş borçlar ödenir vaziyette.. 2 mp kameralı telefonlar ile çekilmiş nikah anlarınızı izleyip, 55 ekran televizyonunuzda günün bitmesini bekliyorsunuz. önünüzde uzun bir gelecek olduğunu varsayıyorsunuz, mutlusunuz. akşam haberlerinde avrupa birliği'nin türkiye'ye sunduğu koşulları izleyip düşünüyorsunuz sonra karınıza sarılıyorsunuz. ertesi gün fotoğraf makinesi ile annenizin çekmiş olduğu, fotoğrafları almak ve makineye poz doldurmak geliyor. bilgisayar fiyatlarını soruşturuyorsunuz, 512 mb ram'e sahip bir bilgisayar dikkatinizi çekiyor. borçlar bitince ilk işiniz almak. 1.700 kadar ödemeyi düşünüyorsunuz. gelecek planlarınız var, ertesi sene para biriktirip karınızla brüksel'e gezmeye gitmek gibi bir düşünceniz var. pek zor görünmüyor.. işte, sıcak bir ağustos 2005 vakti.