hesabın var mı? giriş yap

  • platonik aşık olmayı hayat felsefesi edinmeye o yaşta başlamıştır.
    üniversiteyi de öyle bitirmiştir.

    muhtemelen hayatını da aynı gazla bitirecektir.

  • şu anda ankara'dayım. az evvel kardelen çakırlar dolmuşundan indim. (kardelen çakırlar paralel bir evrende harika bir sahne ismi olabilirdi fakat ankara'da bir dolmuş hattı olarak kalacak.)
    yarım saatlik dolmuş yolculuğumda gözüme çarpan tabelalar: gimat, ostim, gimsa, oleyis sitesi, arı kovanı 3 sitesi, ılkyerleşim mahallesi, güvengirkent, detca 2 sitesi vs.
    bu ve benzeri örneklerden kolayca yapabileceğimiz bir çıkarım var ki o da ortalama bir ankaralı gün içerisinde konuşurken birkaç yüz anlamsız kelime, kısaltma ve rakam kullanıyor. çarşıda pazarda "gimat, ostim, pursaklar, bala, çinçin, oleyis dört" diyerek dolaşıyorlar.
    anladığım kadarıyla ankaralılar sürreal bir gerçeklikte yaşıyorlar ve bu yüzden ankara'yı çok seviyorlar. çünkü ankara onlara dışarıda bulamayacakları fantastik dünyayı sunuyor. mesela yarın bir taksi çevirip " çıkınçıkmazına gidiyoruz " demek istiyorum. taksicinin " mordor yolu kalabalık olur, ayrıkvadiden kavaklıdere'ye inelim abi" diyeceğinden eminim.
    eminim çünkü ankara'dayım.
    eminim çünkü bu iletiyi kuzenimin ankira 1 sitesi'ndeki evinden yazıyorum.

  • bulunabilirlik 10 (türkiye'nin her manavında var)
    alınabilirlik 10 (mevsiminde kilosu 1 lira)
    görsel güzellik 10 (dışı güzel bir sarı, içi daha güzel bir turuncu)
    kabuk soyma kolaylığı 10 (pıtır pıtır, soyması da zevkli, portakal gibi değil)
    yeme kolaylığı 10 (dilim dilim, ayrı ayrı sarılmış şeker gibi, paket içinde paket)
    paylaşılabilirlik 10 (şu an elimdeki 11 dilimli, 11 kişiyle tertemiz paylaşılır)
    lezzet 10 (ne tatlı ne ekşi, kıvamında bir lezzet, sulu sulu)

    10 üzerinden 10 ile en sevilen meyvelerden bir tanesi. benim en sevdiğim meyve.

  • diyelim ki oturaklı bir misafir gelecek.
    siz de açtınız yemek kitabını, kolayca gözüken bir yemeği pişirmeye çalışıyorsunuz.
    ama, işler planlandığı gibi gitmedi. yaptığınız köfteler kızarırken unufak oldu ya da karnıbahar haşladınız ama osuruk gibi koktuğu için onu salata yapmaktan vazgeçtiniz ya da oymayı başaramadığınız kabaklardan elinizde kalan kırıntıdan başka birşey değil ve misafir de gelmek üzere...
    panik yapmıyoruz.
    önce elimizde ne malzeme varsa, haşlanmış kabak, patates, karnıbahar, pırasa, bamya hiç farketmez alıyoruz bir tavada ince doğranmış az kavrulmuş soğan ve biberle karıştırıyoruz. tadı pek anlaşılmasın diye bol maydonoz, kekik, bir yerlerden bulursak azıcık kuru fesleğen filan atıyoruz. kara ya da kırmızı biber de olur.
    sonra bunları binyılın icadı borcamın içine diziyoruz. ve sakin oluyoruz. sadece 10 dakika daha..

    şimdi teflon bir tencere alalım. kocaman 2 kaşık yağ ve bir su bardağına yakın un koyup ocağın altını yakıyoruz. unlar yağla karışınca hemen sütü ekliyoruz. 2- 2,5 su bardağı falan. bunları hep göz kararı ile de yapabilirsiniz. ilginçtir ölçü bir şekilde hep tutuyor. sütü ekleyip durmadan karıştırıyoruz. pudinge benzer bir kıvama gelince o borcama dizdiğimiz şeyin üzerine döküp fırına veriyoruz.
    üzeri nar gibi kızarana kadar fırında pişiriyoruz.
    sonra da bir isim uyduruyoruz;
    -sana pakistan usulu beşemal soslu fırında kıymalı karnıbahar yaptım.
    -sana babamın en sevdiği yemeği yaptım. beşemal soslu kıymalı bamya
    -sana ingilteredeyken yediğim bir yemekten yaptım; beşemal soslu patlıcanlı tavuk..

  • aynı annenin, çocuğuna külotlu çorap giydirirken külotlu çorapla birlikte çocuğu havaya kaldırdığı da görülmüştür.

  • yanlış oldugunu ben de kabul ediyorum.

    padisah kovulmamış, aksine ardına bakmadan kaçmıştır.

  • 1. sarısında kükürt vardır, "tatlıdaki yumurta kokusu" denilen şey bu kükürtün yüksek sıcaklıkta gaz formuna dönüşüp kokması oluyor, yani krem karameli 120 dereceden falan daha yüksek olmayan sıcaklıklarda uzun sürede pişirmek lazım kokmasın diye.

    2. kabuğu yıkanmamalıdır, yüzeyinde gözle görülemeyen ama ufak delikler olduğu için suyu ve dahi deterjanı içine çekecek ve bozulacaktır.

    3. kabuğu kalsiyum açısından zengin olduğu için haşlandıktan (ve üzerindeki bakterilerin öldüğünden emin olduktan) sonra toz haline getirilip içeceklere, köpek mamalarına ve bitkilerin topraklarına katılabilir.

    4. albumen, yani yumurta beyazının iki formu vardır, biri daha koyu ötekisi daha akışkan bir sıvı, poşe yumurta yaparken iplik iplik dağılan kısım bu akışkan kısımdır. poşe yumurta yapmadan önce yumurtanızı bir süzgecin üzerine kırıp bu ince sıvıyı akıtırsanız poşe yumurtanız iplik iplik olmaz.

    5. sarısı 65, beyazı 62 derecelerde katılaşmaya başlar.

    6. tazeliğini anlamak için bir bardak suyun içine bırakabilirsiniz. batıyorsa tazedir, batmıyor ve yüzüyorsa bayattır.

    7. pastörize edilmemiş yumurtada salmonella bakterisi bulunur, sadece kabuğunda değil beyazında da bulunma ihtimali vardır, o yüzden pastörize edilmemiş yumurtaları çiğ tüketmeyiniz.

    8. yumurtanın kabuk ve sarısının rengi tavuğun beslenmesi ve türüne göre değişiklik gösterir. mavi yumurta diye bir şey vardır mesela :')

    9. hindi, kaz, ördek ve benzeri hayvanların yumurtaları yerine tavuk yumurtasının bu kadar sık rastlanır bir ürün olması, diğer mevzubahis hayvanların tavuklar kadar sık ve çok sayıda yumurtlamamasından kaynaklanır.

    10. bayatlamaya yakın ya da bayat yumurta kabukla beyaz arasında oluşacak hava kabarcıklarının miktarı dolayısıyla daha rahat soyulur.

    11. yumurtada d vitamini vardır, d vitamini çoğu diğer yiyecekte bulunmadığı için ilginç bir bilgi.

    12. yumurta beyazı şeffaf değil de hafif pusluysa yumurtanız bayaaaa taze demektir. o kadar taze ki içerisindeki karbondioksit yumurtayı terk edecek vakit bulamamış, o puslu görüntüyo yaratıyor. ama tabii beyaz değil de başka bir renk pusluluk varsa yemeyin o yumurtayı, atın.

    13. yumurtanın üzerine basılan rakamlar gerçek kalitesini göstermekte. 00 ise organik, yani üf hiç hormonsuz çok kaliteli yumurta, 01 ise gezen tavuk yumurtası (ama yemlerinin organik olduğu şaibeli), 02 ise kümes tavuğu, 03 ise kafes tavuğu yumurtası anlamına geliyor. 03'leri tüketmeyin, tükettirmeyin, ürettirmeyin, yazık hayvanlara. neyse yani kanmayın her paketin üzerinde yazan "a sınıfı yumurta" yazısına.

    14. süpermarketten aldığınız yumurtalardan asla civciv çıkmaz, yumurtadan civciv çıkması için döllenmesi gerekir, o da ancak köyde möyde başı boş tavuklarda olacak olan durum, süpermarkette satılan seri üretim yumurtalarda öyle bir risk yok.

    15. yumurta buzdolabında saklanmalıdır. 1 gün dışarıda kalan yumurta 1 hafta buzdolabında kalan yumurtadan daha hızlı bir şekilde bozulur.

  • genetik durumdan dolayıysa düşürmesi zor, kendi özelimde bakacak olursam da imkansız.

    uzun yıllardır sağlıklı beslenmeye özen gösteren, kilosuna dikkat eden, spor/yürüyüş yapan biri olarak tahlillerimde total kolesterolümü düşük gördüğümü hiç hatırlamıyorum. ama fast food düşkünü, kilolu bir arkadaşımın kolesterolü benden çok daha düşük çıkıyor mesela.

    yakın zamanda gittiğim birden fazla doktor da yediğine dikkat eden, hareket eden, kilolu olmayan birinin kolesterolü yine de yüksekse, bu genetiktir dedi aynı şekilde. ilaca falan da gerek görmediler. bu sebeple benzer durumda olanlar çok da kafaya takmasın bence, değiştirilmesi pek mümkün olmayan durumlar için kafayı yıpratmaya gerek yok.