hesabın var mı? giriş yap

  • fiba'nin 2012'de kuala lumpur'da yaptigi toplantida aldigi kararlarin kitalar sampiyonalari icin olan kismi bu turnuvadan itibaren uygulanmaya baslayacak. 3-5 tirt karardan bahsetmiyorum adamlar sessiz sedasiz basketbolla ilgili epey ciddi kararlar aldilar. bu kararlarin eurobasketi ilgilendiren kisimlarini ve 2017'deki bu turnuvanin nasil olacagini suradaki ek makalenin de yardimiyla kisaca bir anlatalim.

    imdi evvela, 2017'den itibaren eurobasket artik 2 senede bir degil de 4 sene de bir duzenlenmeye baslayacak. yani bir sonraki eurobasket 2019'da degil 2021 yilinda olacak ve 2025 diye devam edecek.

    bunun sebebi; futbol dunya kupasiyla ayni senede cakisan dunya basketbol sampiyonasinin, her sene futboldaki turnuvanin golgesinde kalmasinin onune gecmek icin artik futbolla ayni sene degil de bir sonraki sene - 2018'deki dunya basketbol sampiyonasi 2019'da olacak - duzenlenip daha sonra 2023 seklinde devam edecek olmasi sonucu, bu senelerde herhangi bir kita basketbol turnuvasi duzenlemin zaten imkansiz olmasi.

    dahasi, basketbolda her sene bir buyuk turnuva olmasi ve oyuncularin artik yavas yavas bu turnuvalardan bazilarini sallamiyor olmasi da kita basketbol turnuvalarinin duzenlenme araliginin 2 seneden 4 seneye cikarilmasindaki baska bir etken. bununla beraber fiba birazdan bahsedecegimiz eleme gruplarini olusturarak daha uzun vadeli ve daha genis zamana yayilmis sadece yaz aylarinda degil normal sezonda da milli takim maclarinin olacagi bir basketbol seyrettirebilmek icin bu turnuvalarin duzenlenmesini 4 senede bir olarak belirledi.

    peki yeni format nasil olacak

    senelerdir sure gelen fiba formati geregi; basketbolda, futboldaki gibi tum avrupa takimlarinin katildigi avrupa sampiyonasi eleme gruplari duzenlenmez, daha dogrusu duzenlenir de turnuvaya katilan takimlarin %80'i bir onceki senedeki turnuvada elde ettikler derecelerle dogrudan bir sonraki senenin turnuvasina katilir, kontenjanda geri kalan %20'lik bos kisim icin ise dogrudan katilma hakkini elde edemeyen turkiye, italya gibi takimlar hollanda, arnavutluk gibi takimlarla gazozuna maclar yapip oyle turnuvaya gelirdi.

    fiba'nin yeni formati geregi artik hic bir takim dogrudan avrupa basketbol sampiyonasina katilamayacak. isterse son dunya kupasi sampiyonu olsun isterse son olimpiyat sampiyonu, ev sahibi haric herkes bu eleme maclarina katilacak. ayni futbolda oldugu gibi tum avrupa takimlarinin katilacagi eleme gruplari olup ic saha-deplasman usulune gore yapilacak olan maclar sonrasinda takimlar bu turnuvaya katilmaya hak kazanacak.

    peki bu durumda akla gelen ilk sorulardan biri, uzun bir periyotta oynanacak olan bu eleme maclarinda nba oyunculari ne olacak kismina gelirsek.

    eleme maclari 1,5 sene icindeki 6 periyotluk bir zaman da duzenlenecek. bu periyotlar kasim, subat, haziran, eylul, oteki kasim ve oteki subat. bu durumda ulke takimlari sadece haziran ve eylul doneminde nba oyuncularindan yararlanabilecek.(diger donemler icin nba'in bu oyunculara izin vereceginin tamamen hayal oldugu ortada)

    futbolda andorra'siyla fln toplam 53 takim var avrupa sampiyonasi elemelerine katilan. basketboldaki kayitli federasyon sayisi ise 49.

    futbolda eleme gruplarinda yapilan maclarda 53 takim arasindan avrupa sampiyonasina katilacak olan 16 takimi belirlemek keyifli oluyor da, basketbolda 49 takim arasindan 24'u belirleyecegim dedigin de o eleme turlarinin ne heyecani kalacak. yani elemelere katilan takimlarin yarisi avrupa sampiyonasina katilmaya hak kazanacak. simdi 2013'deki turnuvaya bakalim; israil, ingiltere, bosna, polonya, isvec gibi bu duzey bir turnuvayla uzaktan yakindan alakasi olmayan takimlar geliyor. eleme gruplarinda su takimlari kim zorlayacak, danimarka basketbolu mu yoksa portekiz basketbolu mu? bunlar daha beter haldeler zaten. futbolda belki 10'la sinirli olan dandirik takim kontenjani, basketbolda nereden baksan 30'u buluyor. hadi bu takimlarin kendi aralarindaki maclarini gectim, ust duzey avrupa takimlarina karsi ne yapacaklar. buradaki tek dengeleyici unsur, bu eleme maclarinin cogunda nba oyunculari olmayacagi icin, ust seviyedeki bu oyuncular yerine milli takimlar yerel liglerinde yer alan oyuncularindan takim kurmak zorunda kalacaklar. fiba'nin cizdigi pembe tabloda bu sekilde genc oyuncularin daha fazla sans bulup oynayacagi seklinde.

    elemelerden sonra, avrupa basketbol sampiyonasinin formati ayni kalacak yine 24 takimin katilip 4 grupta yer aldigi, bugunku formatin aynisiyla sampiyona duzenlenecek.

    bu arada 2012'de alinan kararlara ilgili olacak fiba'nin sitesinde yazanlar bunlar. adamlar dogru durust bir ayrinti fln bile vermemisler, tek sayfalik bir word dosyasini yeterli gormus pasalar. 2017'nin hangi ulkede olacaginin belli olmasiyla cikip adam akilli bir aciklama yaparlar herhalde.

    gelelim turnuvayi duzenlemesi muhtemel ulkelere

    turnuvayi duzenlemek icin potansiyel aday kentler arasinda 3'lu bir baltik dayanismasi (litvanya-letonya-estonya), diger bir 3'lu ama bu sefer balkanlardan (sirbistan-makedonya-bulgaristan), ingiltere, israil ve almanya'nin adi geciyor ama hatirlatalim su an icin 2017 icin yapilmis resmi bir basvuru yok.

    litvanya ve sirbistanin yakin zamanda zaten eurobasket duzenlemesi, ingilizlerin zerre basketi siklememesi ve orta dogu'nun her daim kaotik ortamindaki israil'i cikarirsak geriye almanya kaliyor.* en son 1993'te almanya'nin ev sahibi oldugu dusunulurse makul sayilir, hem de o zamn 38 yasinda olacak avrupa'nin harika cocugu nowitzki icin evinde oynayacagi efsane bir veda olur.

    biz ne mi yapariz?

    turgay'in gorev suresi 2016 eylulde doluyor, ama son 24 senenin istatistikleri kendisinin 2016-2020 arasinda tekrar federasyon baskani olacagi yonunde. mevcut federasyon-kenar yonetim-oyuncu-basin-taraftar kafasinin devam edecegini varsayarsak bu da demektir ki, 2017'de basari fln yok milli takim yine yalan.

  • pek hinzir anne babanin minicik yavrusuna yaptigi en dusuncesizce sakadir. niye mi dusuncesiz? kendimden biliyorum.

    olay soyle baslar. 80 darbesinin yasandigi yillar... tek cocuk olma saltanatı sona ermistir. evet anne 9 ay karni sis gezdikten sonra bir gun ortadan kaybolup ertesi gun kucaginda minik bi kardesle eve gelmistir. tum ilgi kardesin uzerinde toplanmistir. ve her gelen ya anneye ya babaya benzetmeye baslar ufakligi... "aa burnu anneye benziyooo" "yoook canim bak tıpkı babası" miriltilari arasinda evin 5 yasindaki artik pabucu dama atilmis olan cocugu uzuntu ve kiskanclikla izlemeye baslar durumu. kimse ablaya benzetmez cunku bebegi. dislaniverir aileden bi anda... sonra kendini incelemeye baslar. yahu benim burnum kime benziyo? gozlerimmm??? peki annem beyaz tenli ben niye bu kadar esmerim? annemin saclari dümdüz benimki niye kivircik? sorularini takiben minicik beyni soru isaretleriyle siser. paranoyaya ilk adım atisidir.

    acaba bunlar benim gercek anne babam mi diye dusunmeye baslar kiz. bi kac gun boyunca delirecek kadar suphe eder anne babasindan. dayanamaz ve bi gun babaya sorar.

    - baba annem beyaz tenli ben niye esmerim? benim saclarim niye kivircik? ben hanginize benziyorum? anneme mi, sana mi?
    (anne de bi taraftan dinlemektedir. ve babayla gozgoze gelirler. baba cocugun sorusunu yanitlamak yerine espiri yapmayi tercih eder. duraklar. cok onemli bi seyi aciklayacak gibi derin bi nefes alir)
    - kizim... sen, evet bize benzemiyorsun... biz seni cingenelerden aldik yavrum!
    - ???

    kiz boynunu buker. kulaklarinda seni cingenelerden aldik yavrum cumlesi yankilanir, yankilanir, yankilanir. artik iyice emindir. tum supheleri dogrulanmistir. gercek anne babam kim acaba diye dusunmeye baslar. hayati bi film seridi gibi gozunun onunden gecer... anneannesi dayi kizini aman da pamuk prensesim, karbeyaz kizim diye severken, gel gel seni de seviyorum sen benim karabocugumsun diyorsa... karabiberim diye seviyorsa teyzeler. gel bakalim cimcime diyorlarsa hep. cimcime nedir ki? cingene gibi bi sey mi acaba??? eveeeet parcalar iyice tamamlanmaya baslar. offff artik kesindir. emindir. o bir cingenedir. kuzenlerin teni de beyazdir. yeni gelen bebegin de. hepsinin saclari pirasa gibiyken onunki kivircik mi kivirciktir.

    baba yaptigi sakayi unutmustur. ama gel gelelim kiz cingene yavrusu oldugunu kabullenmistir. gercek anne babasini dusunmekten kendini alamaz duruma gelmistir.

    kosebasindaki cingene cicekci teyze ona pek bi yakin gelmeye baslar. cicekcinin yalinayak gezen, kacaman gözlü, sümüklü yavrusuna bakip bakip kendine benzetmek kacinilmazdir. eve gelen bebekle hic bi ortak noktalari yokken cicekcinin oglunun kocaman gozleri onunki gibidir. rengi de aynidir. o da miniciktir. cicekci teyezeye daha bi isinir ici, yavrusuna da korkulu ve sorgulayici gozlerle bakmaktan vazgecer sanki kardesiymis gibi hissetmeye baslar.

    gece yatagina yattigi zaman cicekci teyzenin catlak patlak elleri gelir gozunun onüne. basma etegi, kirli bluzu... ciceklerin guzel kokusuna ragmen yanina yaklasinca beliriveren keskin ter kokusu... gercek kardesi diye benimsedigi cocugun ayakkabisiz ayaklari... sonra yillardir anne dedigi kisinin yumuşacik ellerini dusunur. mis gibi kokusunu... kendi ayaklarina bakar, topuklari pespembedir. bi suru de ayakkabisi vardir. gidip gelir bi kosebasina bi evine... sonra yine sorgulamaya baslar. e bu insanlarin cocugu oluyorsa niye cingenelerden alsinlar beni... yooook bana saka yaptilar diye dusunur. dusunmeye calisir... cünkü kabullenmek istemez cingeneligi... dogrusu sokaklarda yasamak zor gelir.

    kendini bu sacma dusunceden uzaklastirmaya calisir. cesaretini toplar ve babaya tekrar sormaya karar verir ayni soruyu. bu kez daha mantikli cumleler kuracaktir. evde yeni kardes nedeniyle teyze, amca bilimum tanidik vardir. herkesin ortasinda sormayi tercih eder. ve baslar konusmaya...

    - baba, beni cingenelerden mi aldiniz?
    (baba sasirir. )
    - ???
    - gecen gün oyle soylemistin de... sizin cocugunuz muyum ben?
    (baba nedense sakayi kaka yapmayi tercih eder. yine espirituel bi gunundedir demek ki!)
    - evet. seni cingenelerden aldik yavrum.
    (kizin gozleri dolar, dudaklar bukulur. aglamamak icin direnir)
    - peki madem cocugunuz olabiliyor, neden aldiniz? yalan soyleme.
    (baba pek sogukkanlidir, devam eder)
    - sokakta gorduk. cok sevimliydin. minnaciktin. yerdeki taslarla oynuyordun. burnundan sümükler akmiss. cok sevdik seni. sorduk aldik.
    (kiz arkasinda sakladigi bebeklik fotografini cikarir. sesi titrer.
    - peki bu ne? (der) cingeneler fotograf cektirmez. (nerden ciktiysa oyle der iste...)

    artik anne kizin aglamak uzere oldugunu hisseder ve olaya mudahale eder. amca, teyze, dede karisir lafa... kiz salya sümük aglamaya baslar. ve ikna sureci baslamistir. oh olsundur, kardes unutulmus herkes onla ilgilenip “bak senin gözlerin annene benziyor.” demeye baslamıstir bile... “bak dudaginin ustundeki minik ben anneninkinin aynisi... gördün mü?” “bidir bidir bidir”... “bla bla bla” veeee kiz ikna olur. olmak ister cunku butun mucadelesi bunun icindir. biraz daha uzatirsa baba yine yeni bi sey yumurtlayabilirdir cunku. sokaklarda yasamak istemez. dogum saatinden itibaren tutulan hayat agaci albumu cikar ortaya. "bak bu senin ilk dogdugun gun. annen yazmis." "bak bu 3 aylikken elinin izi." "bak su zaman asi olmussun." "bak fotografin da var. "

    ve tamamen yok olmasa da soru isaretleri kiz gercek anne ve babaya tekrar kavusmanin sevincini yasar. kardesi de ona benzemektedir iste kim ne derse desindir.

    seneler gectikce anneye benzemeye baslar sekli semali... esmerdir yine olsundur. arnavut damari anne tarafindandir. detayci ve iddiaci tarafi tamamen babadan gelmistir. evet dudaginin ustundeki ben annesininki gibidir. gözler anne. babasinin boynundaki minik lekenin aynisi onda da vardir. hem de ayni yerde. ici rahattir.

    ancak hala cozemedigi bir detay vardir 30 yasina ragmen.. bu cingene pazarligi dedikleri ve gercekten basarili oldugu sey nedir? bu huyu nerden kapmistiiiirr? bilinmez.

    (bkz: based on a true story)

  • izlerken ürperdim açıkçası. o adamın iyi birisi olmadığını biliyorlar. hatta canlı bomba olabileceğini de büyük ihtimalle tahmin ediyorlar fakat 8-9 polis birden adamı ablukaya alıyor ve canlı bomba korkarak kendini patlatıyor. belki orda kendini patlatmasa maçka parkından aşağı inip daha kalabalık alanlarda daha büyük sayıda canlar alacaktı. hepinizin inleyerek, acı çekerek ölmesini diliyorum. kansız kahpeler.

  • elinde bana ait bir şey tutan 3,5 yaşındaki kayra'ya seslenilir:
    -şşt kayra, onu yerine bırak, benim o!
    kreşe giden kayra, öğretmeninin okulda sürekli söylediği sözle cevap verir:
    -benim yok! hepimizin!