hesabın var mı? giriş yap

  • başlıkta bu önermeyi savunan ne kadar kişi varsa hepsini sınıflarında bulunmuş, adı hep alaylı bir şekilde anılan silik kişiyi hatırlamaya davet ediyorum. ya da hiç hatırlamadığınız ama kendisini hep dalga geçilen çocuk olarak hatırlayan kişiyi.

  • ülkenin en büyük sanayi şehirlerinden biri olmasına ve nüfus olarak da 4. en büyük olmasına rağmen 2013 yılında hala demiryolu bağlantısı olmayan şehir. inanılır gibi değil.

  • bu adam kadar temiz delireni yok şu ülkede, kimseye zararı olmadan yaşıyor. bir şeyler söylüyor, susuyor.
    emekli milletvekili maaşı ile hangi torbacıyı ihya ediyorsa helal olsun. adam sağlam mal veriyor.

    ve hala inanmayanlar var bu adama, diyanetin "kamu bankalarından faiz caiz" demesine inanıyorsun da buna mı inanmıyorsun?

  • pop muziginin ne kadar alternatif, ozgun olabileceginin en iyi orneklerinden biri. ders niteliginde okutulabilir.

    sarkida hersey orjinal. bu asiri eglenceli sarkida kate evrensel ilme ulasma istegi ama buna ulasmak icin gereken cabayi harcamak istememe gibi, kapitalist toplum bireylerine cok tanidik bir temayla ilgileniyor. ritim cok yuksek, cilgin perküsyonlara kate'in en deli enstrumani, sesini en dus duzeyde yaraticilikla kullanmasi eslik ediyor.

  • bir 80lerde çocuk olmak durumunun yandan yemisi gibi görünmekle birlikte, üzerine kitap yazilasi apayri bir mevzudur bu. 80lerde yasanan olaylarin ve içinde bulunulan durumlarin, yillar sonra bir travma sebebi oldugunun farkina varilmasi, ve 2000’lerin baslarinda orta-geç 20’leri ile erken 30’larini sürdürmekte olan bir jenerasyonun neden bu kadar saçma sapan bir düsünme yapisina ve hareket tarzina sahip oldugunun anlasilmasi için hazirlanmis bir kaynak niteligindedir.

    travma 1: eve alinan ilk televizyon

    80lerin çocuklari eve televizyon alinan günü hayal meyal hatirlarlar. o gün, bütün hayatimizin degistigi ve gelecegimizin belki de bambaska bir biçimde sekillendigi gündür. televizyon, saskin bakislar içinde eve getirilmis, televizyon sehpasi gibi kavramlar henüz olmadigindan gözden çikarilmis bir masa oturma odasinin –muhtemelen- kösesine yerlestirilmis ve televizyon denilen alet buraya konumlandirilmistir. evde artik yeni bir kisi yasamaktadir, gece 12’de uyuyup aksamüstü 4 sularinda uyanan yeni bir kardes demektir televizyon. saat 12’de karsisina geçip selam durdugumuz ve ailece istiklal marsi söyledigimiz bir yaratik *.

    sonuç: eve alinan her pahali ürünün ilahi nitelige sahip oldugunun sanilmasi. özel köse hazirlanmasi. bir süre melül melül seyredilmesi. zarar verici hareketlerden kaçinilmasi, zarar verenlerin dövülmesi. üstüne dantel örtü hazirlanmasi ve serilmesi.

    travma 2: eve alinan ilk çamasir makinesi

    bu hadisenin özü de televizyona benzer. en önemli farki, böyle bir ürünün icat edilebilecegini kestirememis müteahhit ve mimar ikilisinin kapilari dar yapmasi sonucu, çamasir makinesinin kendisi için hazirlanmis köseye ulasmasinin yaklasik 6 saat sürmesidir. bu çabanin neticesinde, çamasir makinesi çalistirilir ve islem bitene kadar –yaklasik 1,5 saat- seyredilir. sikma esnasinda çikan ses “uçak” sesine benzetilir.

    sonuç: eve alinan her pahali ürünün ilahi nitelige sahip oldugunun sanilmasi. özel köse hazirlanmasi. bir süre melül melül seyredilmesi. zarar verici hareketlerden kaçinilmasi, zarar verenlerin dövülmesi. üstüne dantel örtü hazirlanmasi ve serilmesi.

    travma 3: challenger faciasi

    televizyonun hayatimiza girmesiyle yakindan alakali bir travma. “aaa x gecesi uzaya füze göndereceklermis, televizyondan göstereceklermis” muhabbetinin olaydan bir kaç hafta önce agizdan agiza yayilmasi sonucu, o gece maaile televizyonun karsisina geçilir. challenger’in firlatilmasi esnasinda hep beraber geri sayilir. geri saymanin bitmesi akabinde çok sevinilir ve alkislanir. bir kaç saniye sonra challenger patlar. herkes sus pus olur. anne aglar. bunu gören çocuklar da aglamaya baslarlar.

    sonuç: yerde gitmeyen hiçbir seye güvenilmemesi. uzaya gönderilen bütün füze ve uydularin patlayacagina yönelik derin inanç. sag salim uzaya çikan her nesnenin ardindan “bir zamanlar challenger vardi, 9 saniye sonra patlamisti, içinde bir de ögretmen vardi, bütün ögrencilri hüngür hüngür aglamisti” demek.

    travma 4: travmatik çocuk kitaplari

    okumayi yeni söken çocuga kibritçi kiz, kasagi, ant, dört kardestiler gibi kitap ve hikayelerin okutulmasi sayesinde çocuklarin manyaklasmasi seklinde tezahür etmistir. günümüzde çocuklar barbienin ken ile iliskisini irdeleyen daha naif eserler okumaktadirlar.

    sonuç: ebeveynlerin ve kardeslerin ölümünden histerik bir biçimde korkmak. ölmeleri halini göz önüne getirerek aglayabilmek. diger bütün korkularin da giderek keskinlesmesi ve obsesyona dogru kendinden emin adimlar.

    travma 5: vahsi çocuk sarkilari

    hayir bunu anlatmak bile istemiyorum. (bkz: sorduklari sorularla cocuklari afallatan sarkilar)

    sonuç: fantastik edebiyata duyulan büyük ilgi. üç kulakli insanlarin normal olduguna inanma egilimi. pazarda esek satildiginin sanilmasi gibi saplantilar.

  • 4 kişi bir vatandaşı silahla gasp edip olduresiye dövüyor yetmeyip 7 metre yüksekliği olan bir yerden asagiya atip, parasini ve telefonunu caliyorlar. bunu yapanlar bulunup mahkemeye cikariliyor ve serbest bırakıliyorlar. söyleyecek tek kelime bulamıyorum artik.

    kaynak

    edit: yahu kaynagini belirtip bir haber paylastim, yemedigim hakaret kalmadi, burasi da dahil olmak üzere memleket ruh hastasindan geçilmiyor, gidip tedavi olun, manyak misiniz nesiniz.

    edit 2: bassavcilik olaya ayni gün itiraz etmis, ayrıca prof.dr. ersan şen'in olayla ilgili ayrintili bir yorumu var.
    kaynak 2

  • korkunun ecele faydası yok. 100 sene sonra ekmek yenilemecek artık bu kapıdan.

    “hangi müslüman peygamberi inkar eder de müslüman kalabilir?" cümlesini biri açıklayabilir mi? nasıl bir tespitse!!!

    edit: sabah mesaj kutuma baktım ciddi ciddi peygambere inanmanın imanın islamın şartı olduğundan falan bahsetmişler. merak etmeyin ben imanın islamın şartını sizden iyi biliyorum, o çok iyi bildiğinizi iddia ettiğiniz kitabınızı da sizden iyi biliyorum.
    deizmi seçen kişinin peygambere olan imanını sorgulamada kullanılan cümlenin saçmalığına ve sonrasında yapılan tespite karşı ironi olarak sordum o soruyu. (bkz: tecahülü ârif)