hesabın var mı? giriş yap

  • (erkekseniz) eğer evden fazla pijama çıkmazsa "mühim değil ben donla yatarım" gibi laflar ederek ev ahalisiyi tedirgin etmeyin. daha makul bir formül bulun. ne olduğunu bana sormayın, ben de bilmiyorum.

  • - yan gözle bakarsa hoşlanıyordur.
    - gözünü mü kaçırdı? yine hoşlanıyordur.
    - yaptığı espriye kahkahalarla gülüyorsa hoşlanıyordur.
    - gülmediyse takılma, hoşlandığını belli etmek istemiyordur.
    - konuşurken gözlerinin içine bakıyorsa hoşlanıyordur.
    - durmadan dalıp gidiyorsa kızı düşünüyordur.
    - bir yere gidilecekse ve kızı davet eden oysa hoşlanıyordur.
    - başka bir arkadaş kızı aynı ortama davet ettiyse belli ki aracı koyuyor, çaktırmak istemiyordur.
    - kızın elindeki torbaları alıp taşıyorsa hoşlanıyordur.
    - almıyorsa kızlar aldırmamalı, "işine gelmeyeni görmezden gelebilirsin vardır bir sebebi" diyerek geçmelidir bu maddeyi.
    - başka bir kıza bakıyorsa, bu hoşlanılan kızı kıskandırmak maksadıyladır. e buradan da kızdan hoşlandığı sonucunu çıkarılabilir yine.

    sözün özü; kız hoşlanıyorsa o adamdan, adam ne yaparsa yapsın kız yapılan tüm hareketleri üstüne alınacaktır .

  • stresli dönemlerde artan durum. insanın kafası bir şeye odaklandığında el-kol koordinasyonu mu bozuluyor nedir.

    misal; bundan önceki sınav döneminde bilgisayarımın tuşları üzerine danette dökerek (!) klavyesini bozdum. telefonumu suya düşürdüm. yerine alınan telefonu tepesi üstü yere düşürerek kasasını yamulttum. (hala çalışıyo allahtan)

    bu sınav döneminde ise şimdilik iki çay bardağı ve onyx yüzüğümü kırdım. (bi yüzüğümü de kaybettim ama o sakarlık değil bildiğin kısa süreli hafıza kaybı.)

    sürekli bir yerlere çarpma vs. saymıyorum bile. stres sakarlığı arttıran bir şey vesselam.

  • teaser'ı düşen, sonbaharda netflix'te yayınlanacak jonathan larson'un orijinal tiyatro oyunundan uyarlanan lin-manuel miranda filmi. andrew garfield, alexandra shipp, vanessa hudgens, bradley whitford, judith light, joanna adler filmin kadrosunda yer alan oyuncular. uyarlamayı tony ödüllü steven levenson yaparken, lin-manuel miranda filmi yönetti.

    konusu: 1990 yılında geçen tick, tick…boom!, new york'ta yaşayan hevesli müzikal bestecisi jon'un hikâyesini anlatıyor. jon, garsonluk yaparken bir yandan da sıradaki muhteşem amerikan müzikali olmasını ve bu sayede nihayet büyük çıkışını yapmasını sağlamasını umduğusuperbia'yı yazmaktadır. aynı zamanda, jon'un kariyeriyle ilgili tutkuları için kendi hayatını askıya almaktan bıkmış olan kız arkadaşı susan'ın baskısı altındadır. bu sırada en yakın dostu ve ev arkadaşı, madison avenue'daki yüksek maaşlı bir reklamcılık işi için yaratıcı hayallerinden vazgeçmiştir ve evden taşınmak üzeredir. jon, 30. doğum günü yaklaşırken kaygı ve endişe doludur. acaba hayalleri, ödediği bunca bedele değecek midir?

    https://www.youtube.com/watch?v=kajxfrshqfw

  • adam canlı yayında milletin ağzına 35 cm'lik büfe tipi salamı iteleyerek soktu, böyle konularda hayatta sırtı yere gelmez.

  • mutluluk sebebidir.

    neredeyse otuz yaşıma geldim hala engel olamıyorum bu duyguya. yav yoksulluk anılarımı taşıyan nöronlar arasındaki sinir bağı ne kadar kalınsa artık söküp atamıyorum içimden. çok şükür şimdi istediğim zaman kola içebilecek durumdayım ama yine de kapı girişinde bir eliyle ayakkabılarını çıkarırken diğer elindeki 2.5 litre kolayı uzatan misafiri görünce öpesim geliyor. adam işte bu be! adam adam! diye bağırasım geliyor gardaşım.

  • "bekarlığa veda partisinde zenci bir dansçıyla birlikte olan ünlü ailenin kızı, unuttuğu bu ayrıntıyı bebeği zenci doğunca hatırladı"

    ne kadar ufak bir ayrıntı..