hesabın var mı? giriş yap

  • paylaşmayın olsun bitsin. inanın kimse erdil yaşaroğlunun kariktürlerinin yokluğunu da çekmez. profil resmi yapan bireysel kullanıcıya bile dava açmış adam, çıkmış ticari sitelerle işimiz diyor. bu kadar rahat yalan söyleyenden korkarım ve bulaşmam karikatürüne bile.

  • roma cumhuriyeti'nin ilk savaş kahramanı olarak tarihe geçmiş efsanevi roma soylusu.

    m.ö. 509 senesinde roma'nın son kralı tarquinius superbus'un devrilmesi ve lucius junius brutus önderliğinde roma cumhuriyeti'nin aristokratik kökenlerinin atılmasının ardından devrik kral superbus, roma'nın 150 kilometre kuzeyindeki clusium kentinin etrüsk kralı lars porsena'dan yardım ister ve porsena önderliğinde tahminen 15 bin kişi olduğu düşünülen dönemin koşulları için devasa sayılabilecek bir ordu kısa süre içerisinde roma'nın yedi tepesinin eteklerine dayanır. en dıştaki tepe olarak bilinen, tiber nehri'nin batısında bulunan ve tahkim edilmemiş tek roma mevzii olan janiculum'u kısa süre içerisinde ele geçiren etrüskler, tiber nehri'ne doğru yaklaşırlar.

    tiber nehri üzerinden roma'ya geçişin sağlandığı yegâne nokta "pons sublicius" olarak bilinen köprüdür. köprünün lokasyonu da bir hayli kritiktir; zirâ köprü aşıldığı anda şehrin hem efsanelere konu olması bakımından hem de merkezi konumu nedeniyle en hakim pozisyonuna sahip olan palatino tepesi de savunmasız kalacaktır. bu da kısa süre içerisinde şehrin düşmesi anlamına gelecektir. bilhassa janiculum tarafından kaçan romalı askerlerin dağınık bir şekilde ve koşar adım şehre doğru aktığını, onların hemen peşinden de etrüsk askerlerinin akın akın takipte olduğunu gören iki patrisyen general lartius ve aquilinus, derhal köprünün janiculum tepesine bakan tarafına doğru bir savunma hattı oluşturmak için harekete geçerler. lâkin, askerler korkmuştur bir kere ve kelimenin tam manasıyla büyük bir ürkeklik içerisinde roma'ya doğru koşmaya devam etmektedirler. lartius ve aquilinus köprünün üzerine kadar çekilmek zorunda kalmıştır. yanlarına ise daha alt rütbeden bir asker olan ve dönemin ünlü hanelerinden horatius* ailesine mensup olan publius horatius cocles geçmiş ve bir süre bu üçlü köprüyü ele geçirmek ve roma'yı işgal etmek isteyen etrüsk askerlerine direnmeyi başarırlar.

    meşhur tarihçi halikarnaslı dionysius'a göre "bir süre sonra ellerindeki silahların aldığı darbeler nedeniyle bir etkisi kalmadığı gibi askerlere de hükmedemediklerine ikna olan lartius ve aquilinus yavaşça geri çekilmeye başlamışlardır. ancak, bu esnada köprünün düşmesinin roma'nın kaybedilmesi anlamına geleceğini kavramış olan horatius, derhal diğer iki generale ve hâlen emir alabilecek durumda olan askerlere köprüyü derhal yıkmalarını salık vermiş ve tek başına köprünün üzerinde yüzlerce etrüsk askerine direnmeye başlamıştır.

    bu esnada ölü romalı ve etrüsk askerlerinin önce dizlik ve baldır zırhı olarak kullandıkları materyalleri kendisine siper eden horatius, en nihayetinde ölü askerleri kendisine siper olarak kullanmış ve köprünün roma'ya bakan kısmının yıkılmasını takiben yaralı olmasına rağmen etrüsk askerlerinden suya atlayıp roma'ya doğru yüzerek kaçmayı başarmıştır."

    ilgili savaşın ve bilhassa köprü çatışmasının biraz amatörce hazırlanmış olsa da derdini anlatan bir görselini de şuraya bırakıyorum.

    livius ve hatta bazı geç dönem antik roma tarihçileri bu hikayenin kısmen efsaneleştirildiğini ve köprü savunmasının horatius önderliğinde kayda değer bir askeri güçle gerçekleştirildiğini kalema almışlardır. işin doğrusu; mantık da ne kadar güçlü ve direşken olursa olsun bir kişinin böylesi bir savaş esnasında yüzlerce askeri dakikalarca tutabilmesini kabul etmekte zorlanmaktadır. yine de hikaye mütemadiyen halikarnaslı dionysius'un aktarımı üzerinden şekillenerek tarihe de bu şekilde geçmiştir.

    bu kahramanlığın ardından tarquinius superbus ve lars porsena, roma'yı kuşatmışlarsa da bu kuşatma başarıya ulaşmamış ve her iki taraf da bir anlaşma imzalayarak çatışmaya son verme yoluna gitmiştir. böylece roma düşmemiş, cumhuriyet de varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

    beri yandan, m.s. ikinci asrın başındaki en mühim tarihçi ve düşünürlerden cornelius tacitus ise "lars porsena, roma'ya girdiğinde iuppiter optimus maximus'a bir saygısızlık etmemiştir" ifadesini kullanmıştır. bu ifadeye bakılacak olursa, m.ö. 508 senesindeki söz konusu savaşın kaybedildiği ve roma kentinin de en azından bir süreliğine etrüskler'in eline geçtiği anlaşılmaktadır. zirâ, aksi takdirde, clusium'un etrüsk kralının şehirdeki en nüfuzlu dini yapıya bir saygısızlık etmediğinin asırlar sonra bu şekilde kendisine romalı bir tarihçinin notlarında yer bulması pek de mümkün değildir.

    söz konusu köprüde her ne olmuş olursa olsun, publius horatius cocles efsanesi asırlar, hatta milenyumlar sonra dahi bilhassa batı dünyasında büyük bir saygıyla anılan bir hadise olarak kendisine pek çok edebi ve sanatsal eserde yer bulmayı başarmıştır. 16'ıncı asrın ünlü hollandalı ressamlarından hendrik goltzius, 1586 senesinde horatius'u resmetmiş, alman sanatçı brentel de horatius'un kahramanlığını betimleyen bir minyatür eseri ortaya koymuştur. ingiliz tarihçi ve sanatçı thomas babington macaulay de horatius'un kendi toplum idealini oluşturmak için bir örnek olarak göstermiş ve hatta "köprüdeki horatius" adıyla da kendisinden yaklaşık 2500 sene evvel yaşamış bu romalı'ya övgüler yağdırdığı bir de şiir kaleme almıştır. söz konusu eserler, horatius hakkında yazılan, çizilen ve ortaya konulan sayısız eserden yalnızca birkaçıdır.

    efsanesi kendisinden önde gitse de muhtemelen bu savaşta aldığı yaralardan biri sebebiyle tek gözünü de yitirip "cocles"* lakabını da almış olan horatius, roma cumhuriyeti'nin erken dönemindeki en önemli savaş kahramanıdır dersek abartmış olmayız.

  • ulan bi doğum vergisi adı altında anamızın amı kaldı vergi almadıkları

    tanım: dünyanın başka yerinde var mıdır merak ettiğim akp icadı sıçmık vergi

  • sevmesi zordur, sevemiyorsanız usulca gidin, yalandan bok atmayın.

    benim en büyük sevme nedenim; düzenli ve huzurlu olması, sistemli bir şehir olması. neyin ne olacağı bilirsin ve genelde şaşmaz bu. insanı evinde gibi hissettirir. kaybolsanız bile endişe yapmazsınız sanki bildiğiniz yer gibi hissettirir. dostlarınızla mahalle arasında basit bir kafe de bile eğlenebilirsiniz. manzaraya odaklanmazsınız sadece karşısınızdakine odaklanırsınız. insan ilişkileri daha derin ve samimidir. çok güzel bir şehir değildir ama işte onu da böyle kabul ettik. güzeli sevmek kolay, asıl zor olan güzel olmayanı sevmeyi becerebilmek.

  • bir kaç yanlışı düzelteyim.
    pcr testi kandan değil burun boğaz sürüntüsünden yapılır.
    eşinize ct çekilmişse pcr testinden daha güvenilir sonuç verir. ct temiz çıktıysa içiniz rahat olsun covid 19 değilsiniz.

  • yeni turkiye o kadar bereketli bir yer ki her gun bir baska kanaat onderi yetistiriyor, toplumu egitecek, sistemin isleyisi icin duzeni olusturacak yeni bir bekci murtaza cikartiyor. daha dune kadar adi uyusturucu kullanimi, velayet kavgasi gibi haberlerle ismi anilirken bugunlerde "sanatta seviye, etik" gibi konularda topluma yon gostermeyi kendinde hak goren sarkici.

    http://www.sabah.com.tr/…isan_unluler?tc=56&page=34
    http://www.gazeteciler.com/…ler-gecti-0-33029p.html

    son gunlerde verdigi roportajlarda, yaptigi ahlak temali cikislarla hem gundemde kaliyor, hem ismini temizliyor, hem de yeni turkiye duzeninde kendisine guvenilir bir yer aciyor. ve tabii asil unutmadan soylemek lazim, "kutsal anne" kendisi. roportajlarinda surekli "bunu bir anne olarak soyluyorum" veya "o arkadaslar da anne olduklarinda beni anlayacaklar" gibi ifadeler kullanip anne olmayan (tercih etmeyen) veya olamayan kadinlari da stigmatize etmis olurken, öldürülen, siddete ve tacize maruz kalan kadinlar (veya anneler) icin herhangi bir cikista bulunmuyor.

    hakkinda bu kadar yazmak bir sekilde yine kendisinin ulvi amacina hizmet etse de, pazar pazar "insanlari sadece dogruya yonlendiriyorum" veya "illuminati gibi kavramlar var" tarzinda kendini aşan vaziyette laflar edildiginde hele hele bunu edenin de victor hugo'yu bilim adami zanneden biri olmasi insani yalan degil, biraz olsun "dogruya yonlendirmeye itiyor", hakkinda paragraflik entry yazdiriyor.

    http://www.radikal.com.tr/…i_donla_cikmadim-1212554

    gercekten de dinime kufreden musluman olsa.

  • "2000 binden fazla saygın akademisyenden atıf almış bir akademisyenle karşı karşıyadadırlar."

    şu cümleyi bir profesör mü yazmış ? daha çok arda turan açıklamasına benziyor.

  • arkadaşın düğünü esnasında pistte envai çeşit figür sergilerken

    ben: olm serdar ortaç'ta dansediyoz rezalete bak
    ark: lan onu bırak şarkılara eşlik ediyoz. nerden biliyoz olm biz sözleri? asıl rezalet o!!!