hesabın var mı? giriş yap

  • eksi sozluk gectigimiz cumartesi turkmsic'nin 5000'den fazla tıp ogrencisi arasinda yaptigi anket sonucunda "yilin en cok takip edilen sitesi" odulunu aldi! butun gunu sozlukte gecir sonra tıp niye zor.

  • kendimde gözlemlediğim korkunç bir dönüşüm. en tıfıl, en beybi çağlarımda bile deli gibi sıcak suyla banyo yapardım. hala da öyle... şimdi şöyle bir durum var: insan sıcak suyla banyo yaptıktan sonra hayata bakışı değişiyor aslında. daha bir sakin, daha bir mülayim oluyor. misal sıcak banyo öncesi kapıma aidat artışını haber vermek için kapıcı (aka apartman görevlisi) geldi... ne oluyor? üzülüyorum, geriliyorum, neyin zammı lan bu şimdi diyorum, içim içimi yiyor, sinirden titreme geliyor. oysa aynı adam, ben sıcak bir duş aldıktan sonra karşıma geldiğinde ona kurtlar vadisi'ndeki ömer baba gibi davranıyorum:

    - abi iyi akşamlar, yönetim kurulu karar aldı... aidatlara 50 ytl zam yapıldı.

    - olur evladım...

    - bu ay bir de bakım masrafı var 50 ytl... yönetici "kat maliklerinden ikisini birden tahsil edin" dedi...

    - hay hay... yönetici oğluma da çok selam söyle... ona de ki zamanında bir derviş ormanda gezerken yaralı bir ceylan görmüş... ceylanı acı çekmesin diye öldürmüş... o gece rüyasında ceylan dile gelmiş, demiş ki...

    - benim işim var, başka katlara gidecem... eyi akşamlar...

    - hayırlı akşamlar evladım... güle güle git...

  • iddiaları vs biraz geç de olsa izledim.

    arada ben de her normal insanın yapması gerektiği gibi kendi yazdığından şüphelenen, arada "belki de ben yanlış biliyorumdur" diyen biriyim. kendimi yanlış bulduğum gidip düzelttiğim vakidir.

    ama okullarda cüzdanından atatürk resmi düştüğü için 15 yaşındaki çocuğa mobbing uygulayan "abiler" beni hedef almaya başladıysa herhalde doğru yoldayım diyorum.

    siyasi partilerle benim pek bir işim olmaz. benim şahsi önderim mustafa fehmi kubilay'dır. tarikatlara, irticaya, yobazlara ve bunların şakşakçılarına bir gıdım yol vereceğine dik durup başını vermeyi tercih etmiş olan subaydır. bu ülkenin kurtuluşuna giden ve artık unutulmakta olan o yol kubilay gibi insanların başları ile döşelidir.

    o yolda benimkinin de olmasından şahsen gurur duyarım.

    kendimi savunmayacağım. benim yazdıklarım ortadadır. zaten sayı olarak çok da fazla bir yazı yok, isteyen gider okur ve ne anladıysanız odur.

  • bu saldırı beşiktaş gibi ücra, kimselerin uğramadığı adeta bir çölde gerçekleştiği için haklı serzeniştir. hele ki bir beşiktaş maçı sonrası kameraların orada olması kadar anormal bir durum yoktur. gene büyük resmi görenler tarafından sobelendin bbc.

  • adam gol atmış hala asker selamı diyen adam var amk. vallahi siz egitilmezsiniz. adam gölü atmasa soyunma odasında kendi kendimize verecektik asker selamını.

    atamın da dediği gibi "vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır"

  • https://i.hizliresim.com/lby2or.jpg

    bakın bu arkadaş benim özbeöz kardeşim. 18 yaşında. anaokulundan beri kalburüstü okullarda okuttuk bunu. babasına, yıllar önce bizi okutmak için sattığı mercedes marka araç aldık büyük kardeşler olarak, adam bir gün süremedi. soruyoruz, "emre kaçırdı." diyor.

    emre de şunun aynısı, https://pbs.twimg.com/media/cqcxvqrxeaayyil.jpg

    edit: soran arkadaşlara toplu cevap vereyim. boşuna, anlatın eğitin falan demeyin. çocuk yalnızca, "sıkıntı yok." diyerek üç ay yaşayabiliyor, adaptasyonu tek hücreli canlılar gibi çok güçlü. kendi habitatında olsa, "aynen" diyerek üç sene de yaşar. başka ne yapabiliriz ki? benim gençliğimde bunun gibilere zihinsel engelli raporu verilirdi, kömürlüğe kitlerdik, sorun kalmazdı. kömürlüklü ev de kalmadı artık.

    debe edit: pandemide yapımcı ülkeyi terk edince sefil olmuş, ortada kalmış bir romantik komedi senaryosu var elimde. ben netflixe okuturum bunu diyebilecek yürekli bir yapımcı aradığım bilinsin lütfen. aramızda yayalım bunu arkadaşlar.

  • oha kafalara bak, kıskanma falan deniyor bir de. lan aç ikisinin fotoğrafını yan yana koy bak hele bi. birisi aşiretten birisiyle evlendi diye kıskanacak birisi değil. aynı tweeti ben de okudum ve tweetten çıkardığım sonuç birisinin hayatının bir uçtan diğer uca nasıl da gidip gelebileceği konusu oldu. bi kaç kez daha okuyayım dur belki ben geri zekalıyımdır da kıskandığını anlayamamışımdır.

  • 3,4 günde bir arayan sevgiliden, her gün bunu yapan sevgiliye terfi etmiştim yıllar önce ben. şimdi de her öğlen yemeğinde arayan kocaya dönüştü o adam. gece de uzun uzun öper, sarılır, iyi geceler der mutlaka. her gece istinasız.
    özetle kızlar öküzlerle evlenmeyin. sevgililikte bi yere kadar çekiliyo da, ömür boyu ı ıh.

  • nasıl yani suriyeli kardeşlerimiz ülkesinin para biriminin tl'den daha değerli olduğunu göremeyecekler mi?

  • idealist bir ergen/gençken olur.
    biraz büyüyünce birkaç hatayı daha beklemeyi öğrenir insan.
    az zaman geçtikten sonra, kendi hatalarını da farketmeye başlar.
    bazı yıllar daha geçer ve "hata ne ki" diye sorar kendine. "hata diye bisey yok" der sonra. "tercihler var"

    olan ve olmayan, yapılan ve yapil-a-mayan, seçilen ve seçilmeyen her şeyin sebepleri; bu sebeplerin oluşum dinamikleri üzerine filan düşünmeye başlar sonra insan orta yaşların zirvelerindeyken. burada işler bayağı bi soyutlaşır.

    derken bir puro bazen sadece bir purodur yalınlaşması belirir bi yerden 40 yaş civarı...

    ve insan başladığı noktaya yakın bi yerlerde bulur kendini.
    artık idealist bir genç/ergen gibi, herhangi bir ilişkiyi kesip atmak için o ilk hatanın yettiğini düşünmese de; insan ilişkilerinde o ilk işaretleri doğru okumanın ve bunlara bağlı beliren riskleri kontrollü almanın önemini haiz olur.

    hayat uzun bir yol ve büyürken çok değişiyoruz gerçekten

  • en çok bilinen sosyal manipülasyon tekniklerinden biridir. birileri muhtemelen siz farkında bile olmadan bunu üstünüzde denemiştir. peki nedir bu teknik? birinin kapınızı çaldığını ve ender görülen bir hastalıkla mücadeleyle ilgili kar amacı gütmeyen bir kuruluşa bağış yapmanızı istediğini hayal edin. belki üstünüzde hiç nakit para olmadığını söyler ve onları gönderirsiniz. şimdi aynı kuruluşun kapınıza tekrar geldiğini ve size bir düğme getirdiğini düşünün. bu ender görülen hastalığa farkındalık yaratmaya yardım etmek için bir hafta boyunca bu düğmeyi üstünüzde taşımanızı ister. iki hafta sonra, aynı konuda bağış için kapınızı tekrar çalar. bu defa çok yüksek ihtimalle onlara para verirsiniz. bu, kapıya ayak koyma tekniği (kak) için bir örnektir. insanlar, siz farkında olmadan sizi manipüle etmek için pek çok sayıda psiko-sosyal teknik kullanır. hatta bu taktikleri tasarlamak bazı insanların mesleğidir. kapıya ayak koyma tekniği, sosyal psikolojide var olan sosyal manüpilasyon tekniklerinin en iyi bilineni ve en çok araştırılanıdır. sosyal bilimci arthur l. beaman ve araştırma ekibi kak’ı 1983’te tanımlamıştır. bu tekniğin, daha sonra daha büyük bir şey istemeyi planladığımız birinden küçük bir iyilik istemek olduğunu söylemişlerdir. beaman’a göre bu, neredeyse mutlaka kabul edeceğiniz, küçük bir iyilik istemekle başlar. bundan bir süre sonra, aynı kişi sizden daha büyük bir şey ister. sizden asıl istedikleri, ikinci istekleridir. ikinci isteğe karşılık vermenize neden olan faktörler, bağlılık ve tutarlılıktır. bir şeyi gönüllü bir şekilde yapmayı kabul eden bir kişi daha sonra bunla alakalı, daha büyük bir isteği yapmayı kabul edecektir. örneğin eğer bir şey hakkında belirli bir duruşunuz varsa bu duruşu destekleyen davranışlarda bulunmanız oldukça muhtemeldir. düşünceleriniz; aksiyonlarınız ve dünyanın geri kalanının gördüğüyle uyumludur. freedman ve fraser (1966) bir grup insana “dikkatli sürün” yazan oldukça büyük ve çirkin bir tabelayı bahçelerine koymalarını söyledi. sadece %17’si bunu kabul etti. sonra farklı bir grup insandan trafik güvenliği dilekçesi imzalamasını istedi. bu o kadar da büyük bir bağlılık gerektirmeyen bir istek olduğu için çoğu kişi dilekçeyi imzaladı. bundan kısa bir süre sonra aynı insanlardan bu oldukça büyük ve çirkin tabelayı bahçelerine koymalarını istedi. sonuç? bu defa grubun %55’i bunu yapmayı kabul etti. insanlar, insanlardan bir şey elde etmek istedikleri zaman sosyal manüpilasyon tekniklerini kullanır. biri sizi arayıp internetiniz olup olmadığını sorsa muhtemelen evet dersiniz. bu sizi telefonda tutmanın bir yoludur. diğer soru internet hizmetiniz için daha az para vermek isteyip istemediğiniz olur. siz yine evet dersiniz. ilk iki sorunun ardından sizi yakalamıştır. kak tekniğindeki diğer önemli faktör de düşünmek için ne kadar vaktiniz olduğudur. eğer dikkat ederseniz size sunulan tekliflerin genelde sınırlı bir süre için geçerli olduğunu görürsünüz. “bu mükemmel fırsatı yarın yakalayamayabilirsiniz. kaçırmayın!” sizi baskılarlar ve bu sayede cevap vermeden önce bilgiyi işlemek için yeterli vaktiniz olmaz. eğer insanlar sizden faydalansın istemiyorsanız hayır demeyi ve bu manipülasyon tekniklerini fark etmeyi öğrenin. küçük, önemsiz bir “evet” yarın bir gün başınızı ağrıtabilir. bu nedenle bir daha “evet” derken iki kere düşünün.