hesabın var mı? giriş yap

  • uzun mesafeden ilk keskin nişancı düellosu çanakkale savaşında gelibolu'da olmuştur.

    avustralyalı billy sing ve almanlar tarafından eğitilen osmanlı askeri korkunç abdül girer düelloya.

    korkunç adbül, onlarca türk askerini vuran bu keskin nişancının olası yerini belirlemek için başından isabet almış her askeri inceler ve merminin olası yönünü hesaplamaya çalışır. abdül geceleyin kendine chatham garnizonu'na bakan tek kişilik bir yatma çukuru kazar. şafaktan önce çukura girer ve tüm gün orada uzanır ve diğer tüm açık hedefleri görmezden gelir. sessizce billy'yi tespit etmeyi bekler.

    sonunda birbirlerini farkederler. abdül, sing'i omuzundan vurmayı başarır. cepheye geri dönmesini beklediği rakibinin yerini belli etmesini beklemeye başlar. sonunda sing'i görür ama sing daha hızlı davranarak korkunç abdül'ü vurmayı başarmıştır.

    korkunç abdül çanakkale savaşının az bilinen kahramanlarındandır. er'den generale onlarca düşman askerini etkisiz hale getirmiş olup kendisi için en iyi keskin nişancılarına özel emir verilmiştir. gerçek kimliği tespit edilememiştir.

    billy, çanakkale'den sonra 1916'da ingiliz üstün davranış madalyası alır. 1918'de almanların karşısında savaşır. kahraman görülmesine ve ödüller almasına rağmen billy sing hiçbir zaman halkı tarafından genişçe tanınmamıştır. yarı çinli yarı avustralyalıydı ve yaşadığı akıl hastalığı nedeniyle 1943'te avustralya'da bir pansiyonda son derece fakir bir şekilde ölmüştür.

    kaynak: çanakkale savaşında cephede bulunan gazeteci ion idriess'in yazdığı "lurking death; the stories of snipers in gallipoli, sinai and palestine" kitabı.

  • ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nin asırlık geleneği olan inek duasından nem kaparak twitter'ı ağlama duvarına çeviren "dinci"lere dert olmuş öğrenciler.

    edit: imla.

  • tık

    akp'li arkadaşlarını derin hüzne boğarak koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede ölmüştür. vah vah, şimdi kimi çıkaracaklar trt'ye acaba?

    edit: ekleme

  • adamın adı haydar sa senin de adın ege ise ne sorun var burada???

    halbuki sen ikcı olarak yerini bilip haydar bey bize iki kahve deseydin o da tabi ki ege bey her zaman istediğiniz gibi kahvenizi şekersiz yaptım diyebilirdi...

    edit: gelen mesajlardan anladığım kadarıyla adam trollmüş ben de prim vermişim... ( ay bu ilk editimdi çok heyecanlı)

    edit2: gelen diğer mesajlardan da anladığım kadarıyla haydar da trollmüş...
    hem haydar severlerden, hem ege severlerden tek tek özür diliyorum...

  • mekan ankara.. üniversiteden mezun olunmuştur.. öğretmenlik için ilk tercih olan istanbul'a tayin çıkar.. o gün mutluluktan uçarak eve gelinir, sevincini paylaşmak için ailesiyle..

    - baba, açıklandı sonuçlar..istanbul'a çıktı tayinim, ilk tercihim, istediğim oldu!
    (babada 5 karış surat)
    + nasıl taşıyacağız şimdi biz seni oraya, bir dolu masraf
    - ne taşıyacaksın baba ya bir masa bir yatak, hallederiz
    + şimdi ev kirala, bir dolu kaporadır bilmem nedir, battık
    - ya aman baba maaş alcam ya öderim..
    + sen orda idare edemezsin de kendini, yetmez maaşın..biz mi geçindireceğiz seni
    - of baba ya bırak tamam para para, sevincimi paylaştırmadın 2 dk sıçtın attın, pişman ettin söylediğime.. öderim ben sana yapacağın masrafı, sinir ettin valla...

    (bir süre sessizlik)

    ve az önce höyküren baba, kısık bir sesle asıl demek istediğini dile getirmek zorunda kalır.. anlamayan hödük kızı için

    + kızım, nasıl ayrılacağım ben senden

    e tabi, salya sümük mode on..

  • inşa edilmesinde birden fazla sebep vardır:

    1- başta moğol ve türk olmak üzere bozkır kavimlerinin akınlarından korunmak.
    2- o dönemlerde de çok kalabalık nüfusa ve yerleşik bir düzene sahip olan çin'in, yönetim altına aldığı tebaasını dışarıya kaçırmak istememesi. yani çinli yöneticiler, o dönemde yönettikleri insanların kendi bulundukları coğrafi alan dışına çıkmalarını izin vermiyorlardı ve ekip-biçme işlemlerinin belli sınırlar içinde kalmasını istiyorlardı ki böylece tarım havzalarının oluşmasına olanak sağlayıp kendi içinde üretimi en yüksek seviyeye çıkartıyorlardı. yani kısacası çin, elindeki insan gücünü dışarıya kaçırmak istemiyordu ve bu nedenle kendine sınır belirledi.
    3- çin'in savaş politikası pasiftir. çinliler o dönemde biraz daha kendi içlerine dönüktü ve savaş gibi büyük toplumsal olayları diplomasi ile çözmek istiyorlardı. yazının ve diplomasinin milattan önceki dönemlerde çin'de çok geliştiğini anlatmaya lüzum yok sanırım. bu yüzden çin, tarih boyunca saldırıya değil savunmaya ağırlık vermiştir. bozkır kavimleri ise bunun tam aksi yönünde hareket etmiştir.

    tabi burada saydığım 1. madde, ana etkendir. 1. madde dışındakilere daha da ekleme yapılabilir. zaten çin toplumu o dönemin savaşçı ve sert bozkır kavimleri gibi bir yapıda değildi. öteden beri yerleşik düzene sahip olan çinliler, tevekkül içinde topraklarını işleyip beklemek (bu açıdan din, yerleşik toplumlarda daha çabuk ve daha tesirli yayılmıştır), ibadet etmek ve barış içinde yaşamak arzusunda bulunuyordu. türkler başta olmak üzere diğer bozkır kavimlerinin ise yerleşik düzenleri olmadığı için ''saldır, yağmala ve kaç'' düsturu bu kavimler tarafından benimsenmişti. bilhassa tanrıkut mete döneminde çin devleti çok güçlükler yaşamış, fakat hiçbir zaman çin türkler tarafından sahip olunamamıştır. bunda çin'in kalabalık nüfusu ve türklerin sayıca az olarak çin içlerinde asimile olma tehlikesi en büyük etkendir.

    ''saldır, yağmala ve kaç'' düsturu, bilhassa bozkırlı göçebelerin kıtlık zamanlarında en çok uyguladıkları yöntem olmuştur. zorlu kış şartlarında etin zaman zaman az bulunduğu dönemlerde tahıl gibi temel besin maddelerine ihtiyaç duyan bozkır kavimleri, çin'i istila ederek daha çok yiyecek-giyecek (ipek önemlidir) alıp kaçmışlardır. çin hiçbir zaman tam manasıyla işgal edilememiş; ancak sürekli taciz edilmiştir.

  • ben şimdi şu alevilik kısmına takıldım açıkçası. olm siz operatörle görüşme yaparken, mevzuyu nasıl oluyor da aleviliğe getirebiliyorsunuz? hayır, biz mi yanlış yapıyoruz bir yerde amk?

    -bu arada aleviyim ben kıps;)

    bizim memleket hakikaten garip bir yer.

  • gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.

    yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.

  • o paraya yunanistanı alır, bayrağını ısırılmış elma olarak değiştirirsin.

  • cehaleti övmek için fırsat kollanan başlık.
    aşıyı vurulanlar olarak "öldük" diyelim de çiftetellisini oynayıp rahatlasın soytarılar. yoksa bitmez bu geyik.