ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nadir gelen hayat süper lan hissi
-
sevdigim kizin evine ilk defa gidip, geç saate kadar film izleyip, güzel bir gecenin ardından sarılarak uyumus, boynunu bir an olsun burnumdan ayirmamistim. o koku her saniye burnumda olsun istedim. okula gitmek icin sabah yataktan ciktim. uyandim demiyorum cunku heyecandan uyuyamamistim. yanagina opucuk kondurup evden ciktigimda yolda gordugum ise gitmekte olan mutsuz yuzlere, olm hayat cok guzel lann gulsenizeeee demek gelmisti icimden
sonra kiz terk etti mk
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
on yıl falan önce, bir yaz vakti ailecek köydeyiz. o zamanlar babamın en sevdiği çocuğu olan tofaş marka 92 model doğanımızı alıp arkadaşlarla köyün üst taraflarında bir tepeye içmeye gidiyoruz. birkaç kişi daha katılıyor bize sonradan, kalabalığız, içip eğleniyoruz. tam sabahın dört buçuğunda araba yanmaya başlıyor alttan, muhtemelen kuru otlara atılan bir sigara yüzünden. hep birlikte güç bela söndürüyoruz arabayı, motordaki kablolar yanmış, kaporta falan kararmış. sabah altı gibi eve dönüyorum, ne işi varsa o saatte babam avluda karşılıyor beni, dikilmiş bahçenin ortasına, eller arkada bağlı, üstünde atleti, altında çizgili picamasıyla, benim yüzüm falan is içinde, üst baş rezil, kollarımda ufak yanıklar var ama o hiç bakmıyor bile yüzüme, "baba" diyorum, bi yalanlar falan kıvırıcam, fırsat vermeden "sus, içeri git" diyor gözlerini arabadan hiç ayırmadan, içeri giderken anneme sokuluyorum, "ne işi var ya bunun bu saatte ayakta" diye soruyorum, "ne bileyim oğlum, sabahın dört buçuğunda kalktı, içim yanıyor hanım dedi, bir daha da uyumadı, dikildi orda" diyor. ulan diyorum aşka bak, adam telepatik bir bağ kurmuş arabayla, saniyesinde hissediyor, orda yanan ben olsaydım umrunda olmazdı adamın yeminle, devam ederdi horul horul uykusuna ama arabanın lastiği bile inse kalkar sabah dörtte "nefesim kesiliyor hanım" diye.
tebbet
-
ilk ayeti aslen soyledir:
"ebu leheb'in elleri kurusun!
edit: kurudu da"
esenyurt yunanistan savaşı
-
esenyurt'un 4-5 günde kazanacağı savaş. adı da hazır: 4-5 gün savaşları.
önden insansız tofaş'ları gönderebiliriz.
şahan'ın evini korumak için 50 kişi çalıştırması
-
beğenirsin beğenmezsin, seversin sevmezsin. adam 15 senedir televizyonda, sinemada bilmem nerde iş yapıp çalışıp kazanmış bir ev almış. parası da var. bakmış ki yetkililerden yeterli hayır yok, basmış parayı, kendi ekibini kurmuş ve evini korumaya çalışıyor. ne var bunda onu anlamadım.
hayır nedir yani, korumasın mı? yanmasını mı beklesin? senin orda bir evin olsa elinden gelen maksimum ne ise yapmayacak mısın? yangının yanında araban olsa çekmeyecek misin mesela? madem her yer yanıyor bizimki de yansın arada ne olacak mı diyeceksin?
bunun paraya tapmakla falan ne ilgisi var. herkes gücü yettiğince canını da malını da korumaya çalışır. kiminin gücü eş dost çağırmaya yeter, kimi parayı basar 50 kişilik ekip kurar. bu kadar basit.
şahan'ın sana bana borcu mu var, kamuya dair bir yöneticilik görevi mi var da kızıyorsunuz adama. bu adamlara kızacağınıza, illegal yoldan, başkalarının sırtına basıp ezerek haksız kazanç sağlayan ve sefasını süren insanlara kızın.
archipelago
-
"takım adalar" anlamında bir tabir.
adalar denizi ile ilgisinin olması yunanistan'ın adaların kıta sahanlığı savunmasından dolayıdır. yunanistan her ne kadar bir takım ada ülkesi olup da denizin ortasında bir ülke olmasa da öyleymişler gibi savunurlar.
malta ülkesi bir archipelago ülkesidir, yeni zellanda bir archipelago ülkesidir, japonya bir archipelago ülkesidir fakat yunanistan bir archipelago ülkesi değildir. o yüzden de girit gibi adalarının kıta sahanlığı ve dolayısıyla meb üzerinde baskın hakları yoktur. ha mesela kıbrıs'ın vardır. çünkü adamların anakara diyebileceği bir yerleri yoktur.
detaylar için bkz: birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi
ümit özdağ'a kürtlerden oy yok
-
ulan fahrettin, bugün de kürtçü mü olmaya kalktın ahahah
rooney'nin oğlunun galatasaray forması giymesi
-
12 numaraorg'un uefa'ya şikayet edeceği, beşiktaşlıların da savcılığa taşıyabileceği vahim olay.
şeytan taşlama taşının parayla satılması
-
böyle bir şey, şeytanın bile aklına gelmezdi.
erdoğan hükümetin de başıdır
-
meraklandıran açıklama cümlesidir.
davutoğli neyin başı bu durumda??
tövbe est...