hesabın var mı? giriş yap

  • tabut nuri. dedemin zamanında bunu öldü diye gömmüşler. gece mezardan sesler, gürültüler. köyün çobanı açmış mezarı bir bakmış nuri ölmemiş. beraber köye gitmişler. doktor gelmiş bakmış falan. harbiden canlı. nuri hayatına kaldığı yerden devam etmiş.

    nasıl rahat insanlarsınız arkadaş? gece gece ses gelen mezarı açmak ne? mezardan çıkıp travma yaşamadan hayatına nasıl devam edersin güle oynaya? eski insanlar çok acayipmiş.

    edit: nefessiz nasıl dayanmış diyenlere... ne bileyim ben? ben küçükken dedem anlatmıştı bir kaç defa. çocuk kafasıyla aklı edip soramadık o kadarını, affedin... belki uydurmuştur dedem, belki bir kaç saatlik oksijen kalıyordur mezarda. hiç alanım olan şeyler değil. bilemiyorum.

  • telefon çalar. arayan kişiye bakılır. arayan baha dir.
    telefon "naber lan sığır siki" diye açılır..
    karşıdan gelen "senin azğına sıçarım ulan eşekoğlueşşek" cevabina çok şaşırılır.
    "pardon baba ya bi arkadaş sandım seni" denir. yerin dibine girilir.
    sonrasında telefon kapatılınca telefondaki baba ibaresi babam olarak değiştirilir.
    hayvanlık ise bakidir

  • göğsümüzü kabartan bir olay.
    peki kim bu pilot? nasıl oluyor da hem siyahi hem türk oluyor? hızlıca bir tanıyalım.

    adı ahmet ali çelikten. soyadı kanunundan önce halk arasında arap ahmet olarak biliniyor. 1883 izmir doğumlu. o zamanlar nüfus kayıtları pek düzgün olmadığından kökeni net değil ama iddialara göre büyükannesi istanbul'da köle olarak satılan bir nijeryalı. annesi zenciye emine hanım ve babası ali bey de afrika asıllı birer türk.

    ahmet ali çelikten aslında denizci olmak istiyor. bu amaçla haddehane mektebi'ni bitirerek üsteğmen ünvanını alıyor. sonrasında yeşilköy deniz tayyare mektebi'nde eğitimine devam ediyor. ancak bu sırada birinci dünya savaşı yaklaşmakta. osmanlı devleti askeri havacılığın gerekliliğinin farkına vararak pilot yetiştirmek için atılımda bulunuyor. yetiştirilmek üzere fransa'ya gruplar halinde gönderilecek adaylardan biri olarak seçilen çelikten böylece pilotluğa geçiş yapmış oluyor. 1916 yılında mezun olup ilk uçuşunu yaptığında farkında olmasa da dünyanın ilk siyahi pilotu ünvanını alıyor.

    görsel

    birinci dünya savaşına katılan "siyahi" pilotların sayısı oldukça az. üstelik o dönemde ırkçılığa maruz kalıyorlar. öyle ki afro-amerikan bir pilot olan eugene jacques bullard'ın abd ordusunda pilotluk yapmasına izin verilmiyor. bu yüzden bullard birinci dünya savaşına fransa filosunda katılıyor. ancak ilk uçuşunu 1917'de yapması nedeniyle ilk siyahi pilot olma şansını yitiriyor.

    ahmet ali çelikten uzun bir süre orduya hizmet edip 1949 yılında emekliye ayrılıyor ve 1969'da yaşamını yitiriyor. ailesindeki birçok kişi onu örnek alarak açtığı yolda ilerliyor ve meslek olarak havacılığı seçiyor.

    ailesiyle fotoğrafı

    oldukça renkli bir yaşam öyküsü ile hafızalarda yer eden bir isim. türk olmasıyla gurur duyuyor, ordumuza yaptığı hizmetleri için kendisini minnetle anıyoruz.

  • biz ayasofya'nın açılmasından değil, ekonomisi bitik olan ülkede gündemin sürekli başka şeylerle değiştirilmesinden rahatsızız. önce menderes'in idamını iptal ettiniz, o yemedi, şimdi ayasofya'yı açıyorsunuz. bu da yemeyecek. çünkü insanlar yiyemiyor artık. ceplerinde para kalmadı.

  • saçma sapan bir gelenektir. hukuken de karışıklıklara sebep olur. zira evlilikle değişmediğinden soyad da aynıdır. staj yıllarımda bir davaya denk gelmiştim. duruşmalı bir idare yada vergi mahkemesi davasıydı.

    aile komple davacı.
    şu dedenin ismi verilmesi geleneği bir yerde kırılmış ailede ve çocuklardan birine babanın ismini vermişler. sonra dedeler de aynı isim döngüsüne girmiş. velhasıl ailenin erkeklerinin neredeyse hepsinin ad soyad aynı. hakim duruşma boyunca kafayı yedi. beyan alacak yanılmıyosam soyad mümin'di. celal mümin. hangi celal mümin? celal mümin oğlu celal mümin.

    adama diyo ki kaç çocuğun var. 3 tane. isimleri ne? celal, celal, biri de allahtan kız olmuş. neden isimlerini aynı koydun? birine babamın ismini diğerine dedemin ismini koydum diyo.

    velhasıl hakim kimin kim olduğunu çözemedi. zaten katip de bişeyleri yanlış yaptı. sinirlendi bi sonraki duruşmaya erteledi ifadeleri.

    not: henüz tc kimlik no yoktu, mahkeme salonunda pc ve printer değil daktilo vardı.

  • insanlar haklı olarak bu meyvenin fiyatındaki tuhaf dalgalanmayı anlayamıyorlar. aynı gün iki marketin birinde 5 lira, diğerinde 10 lira. hatta aynı markette 2 hafta üst üste fiyatlarda 2 kat fark var.

    neden?

    dilim döndüğünce :
    1) menşei : aldığınız avokadonun fiyatını ilk sırada etkileyen şey menşeidir. türkiye'deki marketlerde hem ithal hem yerli avokado satılıyor. ithal avokadoların çoğunluğu kenya avokadosudur. bunların da ucuz olsun diye maalesef kalitesizleridir. ülkemizde bilhassa akdeniz bölgesinde avokado yetiştirilmektedir, üstelik çok farklı cinslerde ve iyi ürünler yetiştiriliyor. bu yüzden size ilk tavsiyem ürünün menşeine bakıp, yerli olanı tercih etmenizdir.

    2) cinsi : avokadonun 500'ten fazla cinsi vardır ama yaygın olarak tarımı yapılan yaklaşık 20 türü vardır. elbette her birinin besin değeri, kullanım alanları ve gramajına göre ekonomik değerleri farklıdır. türkiye'de en fazla fuerte, hass ve lamb hass üretilir ve satılır. en azından yaygın türleri nasıl ayırd edeceğinizi gösteren şu küçük şemayı buraya koyuyorum, faydası olur : görsel

    3) boyutu : avokado aslında her meyve gibi kiloyla ithal edilir ve çoğunlukla kiloyla satılır. ancak bizim gibi bazı ülkelerde taneyle satılıyor. bu yüzden boyut arttıkça fiyatı artar. aynı şekilde küçüldükçe de fiyatı azalmalıdır. ne farkeder demeyin : aynı kasada bile %50 kadar gramaj farkı olabiliyor. %50 daha küçük meyveyi aynı fiyata alıyorsunuz.

    4) hasat dönemi : türkiye'de en fazla üretilen fuerte cinsi avokadonun hasadı kasım ve aralık aylarında başlar, sonra da baharda yerini hass cinsi avokadolara bırakır. bu yüzden doğal olarak kasım-mayıs arası avokadolar daha ucuz, yazın daha pahalıdır.

    türkiye'de henüz tam olarak tüketicisi ve piyasası oturmadığı için, marketler maalesef bu tür bilgi eksikliklerinden ciddi kar elde ediyorlar.

    özetle : çok ucuz diye gördüğünüz avokado büyük ihtimalle düşük kaliteli ve ithal avokadodur. dün çok ucuzdu nasıl bugün 2 katına çıktı dediğiniz avokado da marketlerin elindeki ithal avokado bitince satın aldığı yerli ve daha kaliteli avokadodur. umarım faydası olmuştur.

  • kendi eğlenmek için bir video çeken çocuktur. yalnız aşırı sevimsiz geldi hareketleri. bu çocuğa yavrum diye sarılan seven bir anne baba var. o anne baba ne güzel anne babadır. şüphesiz ki cennet onların ayaklarının altındadır.

  • emekli olduktan sonra birbirinden alakasız, saçma sapan işlerle uğraşan dayılara döndü adam. o ses jüriliği, youtuberlık falan. mantar yetiştiriciliğini de tavsiye ederim. eniştem uğraşmıştı emekli olduktan sonra.

    edit: mesajla söyleyen çok arkadaş oldu. karınca yetiştiriciliğine soyunmuş bile :)