ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
carcassonne
-
güney fransa da sapasağlam ayakta bir ortaçağ kasabasını barındıran şehir. etrafı surlarla çevrili bu tarihi merkezdeki yapılar bugün çoğunlukla otel, restoran, hediyelik ıvır zıvırın satıldığı dükkanlar olarak kullanılıyor. burada bir de ortaçağa ait işkence aletlerinin sergilendiği müze var. yaz aylarında tıklım tıklım turist dolu olduğundan sonbaharda gitmek daha akıllıca olabilir buraya. interrailciler için yolunu buraya düşürmek çok kolay, trenle heryere yakın ve tarihi kent merkezine tren garından yürüyerek ulaşabilirsiniz. oraya doğru yürürken surlar içindeki kenti görünce insan kendini bi masalın içinde buluyor zaten. çocukken masal kitaplarında gördüğümüz illüstrasyonlardaki cadı şapkalı kuleler, taş surlar ve bulutlar içindeki şehirler burada canlanıyor.
barda hatunla muhabbet açma klişeleri
-
hic denemedim ama sanirim soyle bir yol izlerdim.
-selam:) alkolle aran iyi sanirim pek etkilemiyor seni:)
-sanane desem
-sarhos oldugunu dusunurum
-gulumseyip evet desem.
-bana asildigini dusunurum:)
-evine gidelim mi? :)
oha lan cok kolay oldu. hayal diye belki.
yarra yering
-
yarra vadisinde üretilen $arap.
-avustralya'ya gidiyorum, bir isteğiniz var mı hamdi bey?
-valla bir $i$e yarra yering'e hayır demem osmancım...
-bulamazsam kanguru ziki getireyim mi?
üniversite bölümlerinin koku olarak karşılıkları
-
ilahiyat- gül suyu
eczacılık- ecza (ilaç)
tıp- kadavra
hukuk- eski kağıt
güzel sanatlar- alçı&boya
besyo- ter
mimarlık- yapıştırıcı
iktisat&işletme- çay&kahve
reklam&halkla ilişkiler- parfüm
sunset boulevard
-
yuzyilin en iyi 100 amerikan filmi siralamasinda 12. secilmis 1949 yapimi billy wilder'in yonetmenligini yaptigi artik klasik otesi olmus muhtesem film..11 dalda oscara aday gosterilip 3unu kazanmisti..filmde gloria swanson ve william holden basrolleri oynuyordu..film artik yaslanmis ve yildizi sonmus ve geri donebilmek icin herseyi yapmaya hazir eski sessiz film oyuncusu norma desmond'un trajik hikayesini anlatir..filmin acilis sahnesi olan norma'nin evinde havuzda vurulmus ve kanlar icinde yuzen genc adamin (ki kendisi norma'nin buyuk umutlarla evinde besledigi sevgilisi yaptigi genc fakat basarisiz kendine bir cikis arayan senaristtir) cesedi artik film tarihindeki carpici klasik sahnelerden biridir..film hollywood'da donen sahne arkasi politikalarini ve kisisel trajedileri nefis sekilde anlatir..mutlaka seyredilesi..
seydioğlu baklava kamuoyu açıklaması
-
baklavalar açıklama yapsa daha mantıklı şeyler yazardı.
evrim neden aptallığa çare olmadı
-
evrim, canlıların hayatta kalma ve çoğalma yeteneklerini artırmak için genetik varyasyonlar ve doğal seçilim yoluyla sürekli olarak adapte olmalarını sağlar. ancak, evrimin bu süreci, canlıların zekâ seviyelerini doğrudan artırmaz. bunun yerine, evrim, canlıların çevrelerine ve yaşam koşullarına en iyi şekilde uyum sağlamalarını destekler.
1800'lerde aşıların bulunması, insan ömrünü önemli ölçüde uzattı. örneğin, çiçek hastalığı gibi ölümcül hastalıkların aşıları, insanların bu hastalıklardan ölme riskini büyük ölçüde azalttı. aşı olmayanlar, bu hastalıkların yayılmasına karşı savunmasız kaldı ve genellikle hayatta kalamadılar. bu durum, aşılananların genetik olarak daha sağlam olduğu ve daha uzun yaşadığı anlamına gelir.
aşıların zorunlu hale gelmesiyle birlikte, insan popülasyonu hızla artmaya başladı. bu, 1900'lerden sonra nüfus patlamasına yol açtı. örneğin, 1804 yılında dünya nüfusu 1 milyar iken, 1927'de 2 milyara ve 1975'te 4 milyara ulaştı. bu süre zarfında, aşılar sayesinde birçok ölümcül hastalığın yayılması kontrol altına alındı ve insan ömrü önemli ölçüde uzadı.
bu durum, evrimin işleyişine bir müdahale olarak görülebilir. bilim ve tıp, doğal seçilimin bazı etkilerini hafifletti ve insanların daha uzun yaşamasını sağladı. ancak, bu durumun 'aptallığa çare olup olmadığı' konusu tartışmalıdır. evrim, canlıların zekâ seviyelerini doğrudan artırmaz, ancak daha zeki bireylerin hayatta kalma ve çoğalma şansı genellikle daha yüksektir. bu nedenle, evrimin 'aptallığa çare' olup olmadığı, bireylerin ve toplumların zekâyı ne kadar değerli bir özellik olarak gördüğüne bağlıdır.
6-7 ekim 2014 konami için sokağa eylemleri
-
6 ekim 2014 günü kagemasa kozuki'nin pes 2015 çıkış tarihinin gecikeceği haberi üzerine sokağa çıkın çağrısı ile başlamış ve halen yurdun dört bir yanında sürmekte olan eylemlerdir.
kitleden bir fotoğraf için; http://imgur.com/bbdmlso
eylemler şu hashtag'ten takip edilebilir;
#konamiicinsokaga
yemin ederim ios 8'in release edildiği günkü gibi heyecan verdi eylemler bana. ülkenin böyle tepkiler koyması umut vaat ediyor. devrimci fikirler de bu ortamlarda filizlenip büyümeye devam ediyor. hiçbir şeyin bitmediğini görmek dahi yetiyor.
yaşamaya dair
-
nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
1
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...