hesabın var mı? giriş yap

  • normal bir ülke olsaydık şayet; bu tip adamların en geç, olayın yaşandığı günün akşamında kelepçe ile kodese tıkılmaları lazımdı...

    tanım; görevden alınması gereken memur.

    edit; ilgili memur açığa alınmış... görevden alınsın dediğim için mesaj kutumu dolduran at kafaları bu kaynağı bünyelerinde müsait bir yere yapıştırsınlar. olması gereken zaten buydu da benim şaşırdığım şey "böyle isabetli ve hızlı bir kararı nasıl aldılar?"

    (bkz: rabia naz vatan)

  • freud'u mezarında ters çevirecek kadar baba düşkünü oğlumla oynarken, birden içimde aşkım kabarıyor, dağları denizleri aşıp coşuyor.
    bitter: özgür ben bu hayatta en çok seni seviyorum biliyor musun?
    özgür: teşekkür ederim anneciğim, çok iyisin. ben de en çok babamı seviyorum.

  • birçok kültürde uğur getirdiğine inanılan zanaatkar.

    eski çağlardan beri baca temizleyicisine dokunmanın, onunla tokalaşmanın, düğün konukları arasında baca temizleyici bulunmasının, hatta evlenilen günde baca temizleyicisi görmenin dahi uğur ve bereket getirdiğine inanılır.

    bu inanış eski çağlara dayanır ve hakkında birçok rivayet vardır.

    en yaygın olan açıklama, baca temizleyicilerinin “ocağın tütmesini” sağladığı, ayrıca yanıcı kurumu bertaraf ettiği için yangından koruduğu, böylelikle eve bereket ve uğur getirdiği yönündedir.

    başka bir rivayete göre, 1066 yılında britanya kralı william’ın at arabası kontrolden çıkar. bir baca temizleyicisi kralı araçtan çekerek kurtarır. william bu olaydan sonra baca temizleyicilerinin uğurlu olduğunu ilan eder.

    hikayenin başka bir versiyonuna göre, 18. yüzyılda bu defa saldırgan bir köpek kral georg’un atlarını ürkütür. yine bir baca temizleyicisi yetişir, arabanın takla atmasını engelleyerek kralın hayatını kurtarır. ve kral bundan böyle tüm baca temizleyicilerinin saygı görmesini ve uğurlu sayılmasını talep eder.

    söylenceye göre, bu olaydan sonra kızını evlendiren bir adam “krala uğur getiren kişi benim kızıma da uğur getirir” diye düşünerek düğüne bir baca temizleyici getirir ve böylece bir geleneği başlatır.

    ingiltere’de halen düğün konukları arasında bir baca temizleyici bulunmasının uğur getirdiğine inanılır. törende baca temizleyicinin gelini yanaklarından öpmesi ve damadın elini sıkması adettendir.

    bazı kaynaklara göre kraliçe elizabeth’in düğün törenine de bir baca temizleyici katılmıştır.
    örneğin

    bazı ülkelerde düğün törenlerine baca temizleyici çağrılması giderek popüler hale gelmektedir. bu da baca temizleyicilerine ek gelir kaynağı teşkil eder.

    konuyla ilgili gözüme çarpan kaynaklardan bazılarını aşağıda sunuyorum:

    kaynak1
    kaynak2
    kaynak3
    kaynak4

  • 30'luk gomez ve hatta podolski'yi bile milli takıma çağıran löw'ün kendisini milli takıma çağırmamasının başlıca tek bir sebebi olan futbolcu:

    1. van persie alman değil.

  • günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.

  • eurovision'da puan vermeyen ülkelerin turistleri bana sormayacak mı sultanahmet nerede? diye, karaköy'e yollamazsam adam değilim!

  • türk kızı başlıkları yine hortladığına göre özgecan'ı unutma evresine geldik anlaşılan. neyse bir dahaki tecavüz/cinayete kadar hadi hep birlikte türk kızlarının ne kadar kezban olduğunu çeşit çeşit başlıkta inceleyelim.

  • sabah kahve almaya çıktım, önümde de bir tane kız var ama ölüyor tikilikten, kokoşluktan, kezbanlıktan... siz artık hangisini daha çok seviyorsanız. kahvesini söyledi, sonra da geçti oturdu, taktı kulaklığını. adı söylendi, duymadı; birkaç kere daha bu devam edince oradaki bir beyefendi aldı kahveyi ve koydu kızın masasına, tamamen iyi maksatlı:

    - yalnız benim sevgilim gelecek birazdan. (olabildiğince lafı sündürerek)
    + şu arkadaki kadını görüyor musun?
    - evet?
    + hah işte o benim nişanlım, attan inip eşşeğe binmem ben.

    sonra da havalı bir biçimde geçti yerine oturdu. hani lisede birisi laf sokunca "oooo nası koydu lafı", "o lafın altında kalacağına gel benimkinin altında kal" falan denir ya, öyle bir uğultu yükseldi tüm mekandan. kız da kahveyi mahveyi almadan çıktı gitti. hatıra fotoğrafları çekildi, elemana verildi mendil halay başı edildi, onların hesabı ortaklaşa ödendi, iki waffle ısmarlandı, bir başka gün toplanmak için telefonlar paylaşıldı. sabah mutsuz uyanmıştım, vallahi iyi geldi.

    bu da benim anım hüsnü.