hesabın var mı? giriş yap

  • "özgürlük. bence siz, diğer şeylerin yanı sıra, yitik bir varoluş modelini, nesneyle özne arasında, doğal olanla doğaüstü olan arasında, uyanmakla rüyalara dalmak arasında hiçbir sınırın olmadığı bütünlüklü bir yaşam tarzını yeniden yakalamaya takmışsınız kafayı. bir şekilde yaşam ve sanatın, yaşam ve doğanın, yaşam ve dinin yeniden soydaş olmalarıyla ilgili - bir zamanlar tüm toplumların ortaklaşa yaşadıkları, ritüel, efsanevi düzeyde bir yaşam bu. ritüellerinizin amacı, bence, insanoğlunu birtakım klişe imgelere ve tahmin edilebilir tepkilere köle etmiş, yaşantı yelpazesini acınası bir biçimde - en azından sizin görüşlerinize göre - daraltmış uzlaşımlardan kurtulmak."

  • aynı anda hem sahtecilikten, hem de devlet sırrı ifşasından hapis istemek için ne kadar yüzsüz olmak lazım?

    aynı tır muhteviyatının, hem gıda ve ilaç yardımı, hem özgür suriye ordusuna silah yardımı, hem mit'in kendi içindeki malzeme sevkiyatı, hem türkmenlere silah yardımı olduğunu iddia etmek için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    ses kayıtları konusunda aynı anda hem montaj suçlaması yapıp, hem de görüşmelerinin dinlendiğinden yakınmak için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    birbirinden haberi olmayan devlet kurumlarını, operasyonu eline yüzüne bulaştıran miti, ve tabii ki kendini sorumlu tutmak yerine tüm ihaleyi bir gazeteciye yıkmak için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    cahil, hırsız, yalancı, kindar, baskıcı egomanyaklara peygamber gibi tapmak için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    can dündar herhalde hapse girecek. taşakları hücreye sığar mı bilmem, koğuşa alırlar artık. ola ki yurtdışına çıkmayı ister ve becerir, ihtiyacı olmaz ama kendisine yardımcı olacak onbinlerce insandan biriyim. elden bu geliyor ancak, onun kadar cesur ve etkin olmadığım için.

    (hapisten kaçıp gelmesin yalnız, biz de casus diye arada kaynamayalım sonra. zaten yabancı memleket vatandaşı ve ateist olarak profile uyuyorum, devlette kimse yaralı parmağıma işemez. havlu da getirsin yanında).

    edit: "aynı anda hem sahtecilik hem de casusluk olabilir, mantıken mümkün" diyenler için: #51925461

  • elf soyundan gelen kuzeyli kadınların bahar ve yaz aylarında yüksek yüksek tepelerde koyun, keçi ve inek sürülerini çağırmak için söylediği şarkılara verilen isim. özellikle inek sürülerini çağırmayla ve isveç'in dalarna bölgesiyle özdeşleşmiştir.

    vallpiga da denilen çoban kadınların söylediği kulning, alp dağları'nın geniş meralarında yankılanarak sürüleriyle iletişim kurmasını sağladığı gibi diğer çobanlarla da haberleşmede kullanılır. bir kadından başka bir kadına öğretilerek günümüze kadar aktarılan kulning, şu sıralar jonna jinto'nun puslu sesiyle insanın da ruhuna işlemeye devam eder. sihir gibi bir çağırma şarkısı için buyrun buradan büyülenin.

  • "bir kezbanı özetlersek:
    + bana özledim deme,kapıdayım geldim de!
    - kapıdayım geldim.
    + cnm smdi ckamam yha bbm izin vrmiyo .s.s"

  • roma imparatorluğu o kadar büyüyor ki, tek başına tüm ülkenin imparatoru olan diocletianus, kavimler göçü ve barbar akınlarının da etkisiyle, bu büyük ülkeyi tek başına yönetmekte zorlanıyor. ülkenin yönetimini kolaylaştırmak için, imparator kendi kararıyla ülkesini doğu ve batı olarak ikiye bölüyor (ms. 293), ve tetrarşi sistemi kuruluyor. batı roma'yı 1 augustus, ve yardımcısı 1 sezar, ve doğu roma'yı 1 augustus ve yardımcısı 1 sezar yönetmeye başlıyor. toplamda 4 tane yönetici oluyor, tetrarşi adı buradan geliyor. bir kuşak bu yönetim iyi gittikten sonra, bir sonraki kuşak bu 4 yönetici (ve daha sonra onların oğulları) birbirine giriyor. ve galip çıkan 1. konstantin (konstantinopolis, istanbul'un kurucusu) tüm rakiplerini yenerek tek imparator oluyor, başkenti roma'dan byzantion'a (sonraki konstantinopolis, sonraki istanbul) taşıyor. öldüğünde 3 oğlu miras yoluyla ülkeyi bölüyorlar, batı roma iki oğluna kalıyor, doğu roma bir oğluna kalıyor. böylece iki imparatorluk artık birleşmemecesine ayrılıyor. batı roma kavimler göçü ve barbar akınlarına dayanamayarak ms. 476 yılında yıkılıyor. doğu roma ise 4. haçlı seferinde, 1204 yılında latinler (batı roma'nın ardılları) tarafından ele geçiriliyor, konstantinopolis (istanbul) yağmalanıyor, 300 bin olan nüfusu 30 binlere kadar düşüyor. artık bir daha toparlanamıyor, bir imparatorluktan ziyade bir şehir devletine dönüşüyor. nihai olarak da fatih sultan mehmet tarafından 1453 yılında tamemen yıkılıyor.

    ancak bundan ziyade, bundan çook daha önce olan; 500 sene hüküm süren roma cumhuriyeti'nin nasıl roma imparatorluğu'na dönüştüğüne, bir komutanın savaş şartlarında kendine verilen üstün yetkileri kötüye kullanarak (olağanüstü hal) cumhuriyeti feshedip, imparatorluğunu nasıl ilan ettiğini ve dikta rejimini nasıl kurduğunu bilmek gerekir. bu daha ilgi çekicidir. belki günümüz türkiye'sine de ışık tutar. belki tarihten ders çıkarırız.
    tarih ders almak içindir. zira fransa bundan ders alamamış, napolyon aynı buna benzer şekilde cumhuriyeti feshederek imparatorluğunu ilan etmiştir yaklaşık 1800 yıl sonra. ancak onların farkı imparatorluğu da yıkıp, yerine yeniden cumhuriyet ilan edebilmişlerdir.