hesabın var mı? giriş yap

  • sandığa gitmeyen şu an memnun olmadığı adaya oy vermiş sayılır kimse kıvırmasın, git istemediğin adayın karşısındaki en güçlü adaya oy ver. seçim sonrası yine eskisine ağlayacağına alternatifi görmüş olursun.

  • kardeşim 6 yaşında iken arkadaşlarıyla ninja kaplumbağalar'ı izlemeye gitmişti sinemaya. sinema evin hemen yakınındaydı, ancak evden çıktıktan bir saat sonra döndü bunlar:

    - ne oldu erken döndünüz?
    - elektrikler kesildi abi..
    - ha nasıl yani?
    - ceryanlar gitti.
    - hmm....
    (bkz: 10 dakika ara)

  • erkeklerin evlenmek istememe nedenleri başlığında bol bol anlatılmıştır. konuya kafa yorduğumdan dolayı orayı hatmetmişimdir. bu başlık canlanınca buraya yazalım bari, çünkü yazılanlar pek arananı verememiş.

    * en büyük neden artacak sorumluluklar. erkekler sevgiden yoksun değil ama bizim gibi toplumlarda erkekler artık iki katmanlı bir sorumluluk yükü içindeler. ilki eve ekmek getirme, haneyi koruma, evin reisi olma biçimindeki kadim görevler. diğeri de yeni palazlanan orta sınıf görevleri. kadının işine ulaştırılması gibi bir görevden tutun yemek yapmaya kadar uzanan görevler silsilesi ile karşılaşılabiliyor. kadınların görevleri artmadı mı? elbette arttı. fakat onların görevleri geleneksel görevlerinden çok uzaklaşmadı. erkekler hem "bir erkeğe uygun" davranmalı hem de nazik, sevecen, romantik, hane işlerinden sorumlu olmalı. bu bakımdan evlilik erkekliğe hiçbir kolaylık sunmuyor, hayatını daha da zorlaştırıyor. alışageldik rollerine bir de "demokratik koca", damat ve enişte rolleri ekleniyor.

    * kadının işsizliği ile erkeğin işsizliği bir mi? erkek işsiz kaldığında "yarım insan"dır. varlık nedeni olan eve ekmek getirme görevini yerine getiremez. kadının işsiz kaldığında " dert etme canım, biraz dinlenirsin, sonra iş bakarsın." denilir. yahut kadın hiç çalışmasa da olur. tek başınayken işsiz kalmak depresif bir durum ama dünyanın sonu değil. aile evine dönüp sonra tekrar denersiniz. ya evliyken? evliyken iki yıl boyunca işsiz kalan erkek kafanızda nasıl bir tablo canlandırıyor? elbette korkunç bir tablo.

    * erkekler de çocuk ister ama evlilik ve çocuk tamamen kadının projesidir. kadınlar ailesi, sosyal çevresi ve arkadaş gruplarıyla organik bir ilişki içerisindedir. evlilik ve çocuk onlara prestij kazandırmaktadır. böylece tamamlanmış olurlar. "evde kalmış" olmazlar. erkekler onların projesinin bir figüranından mı ibaret yoksa? kadınlar genelde evlilik ve çocuk olsun da ne olursa olsun gibi davranıyorlar. bazen bu uğurda erkeğin büyük kabahatlerine bile göz yumuyorlar. kadınlar eşlerini sevebilirler tabii, ama ortada böyle bir hakikat de var.

    * evlilik artık çok ama çok masraflı. düğün masrafları bir yana peşinden gelen masraflar da göz korkutuyor. bazı kadınlar düğün yapmayıp dünyayı gezeceğim diyor. artık kazın ayağı öyle değil. dünya da gezilemez bir hal aldı. eğer kadınlar bu masraflara tam ortak olmayacaklarsa erkeğin işi yaş. borç batağından dolayı "mutlu evlilik ideali"ne odaklanacak bir aklı kalmayacaktır. erkekten de bu borcu sırtlanması ve hakkıyla ödemesi, bu sırada da erkeklik rollerini (yenileriyle birlikte) yerine getirmesi beklenmektedir. eğer itaat etmezse sürekli kritize edilecektir.

    * ülkedeki tüm evlilik geleneklerinden nefret ediyorum. kız isteme sırasında kocaman adamın girdiği mahcup hal, kızı verirken istenen yüz görümlüğü tipindeki paralar, düğünde göbek atmalar, kuaförden gelini ve yakınını alma vs. adetler insan onuruna aykırıdır. düşündükçe hafakanlar basıyor. kadınlar bunları ailelerini memnun etmek için yaptıklarını söyleseler de kendileri de isterler. hele instagram gibi bir zamazingo varken o gösteriyi paylaşmaktan duydukları sevinç çok açıktır.

    * her mutlu başlangıcın bir de mutsuz sonu olabilir. nafaka meselesine girmiyorum. olayın hukuki ayrıntılarını incelemek lazım. beni esas ilgilendiren evlilik sonrası ruh hali. kadınlar arkadaş bağlarını daha fazla kurabildikleri için boşanma sonrasında kendini ağır bir yalnızlık içinde bulan taraf erkeklerdir. çocukların velayeti %74 oranında (tüik verisi) kadına verilir. erkek dımdızlak ortada kalır.

    benim gerekçeler bunlar sevgili arkadaşlar. bir teki bile "ya yok abicim, senin kuruntun" demeyeceğinize eminim.

  • bir arkadaşımın yemek siparişi verirken belirttiği'' adana dürüm istiyorum, içinde sadece domates olsun.'' isteğini restorantın çok ciddiye alıp adanayı içine koymadan sadece lavaş içinde domates getirmesi.

  • daha önce bir arkadaş yazmış yine kuduz filminde zengin ve kötü kalpli adamın (yanlış hatırlamıyorsam ağaydı) oğlunu hastaneye yetiştirememesi ve çocuğun kudurarak ölmesi. bu filmi bize ilkokul 3. veya 4. sinemada izlettirmişlerdi.

    düzeltme: the last soul in a fish bowl uyardı filmin adı çocuklar çiçektir (kuduz) necla nazır ve tarık akan oynuyor.

  • görüntüden anladığım kadarıyla demir ya da benzeri bir maddeden yapılmış heykel. demirini satmak için çalmışlardır.

    o boğa nasıl yıllardır orada duruyor, hayret.

    edit: gelen mesajlara göre, heykel bronzmuş.