hesabın var mı? giriş yap

  • geçmiş olsun kardeş. konsantre askerlik yapmışsınız. bu dediklerini kısa dönemlere 6 ayda uzun dönemlere 12 ayda günlere serpiştirerek yapıyorlar. sizin vakit dar olduğu için 21 günde ne yapabilirse yapmışlar. neyse yemişsin askerliği işte hürgeneral kardeşim. boşver unutursun zamanla...

  • âmin diyorum.

    ıktidarın ortaya çıkan yolsuzlukları, hırsızlıkları adaletin tecelli etmesidir.

    ama ya siz? sizin yaptıginiz kul hakkına girmeler?

    - polislik sınavlarında dağıtılan sorular?
    - kpss sınavında yaptığınız hırsızlık?
    - belediyelere personel alınırken soruları hazırlayan sizin dersaneleriniz ve giren sizin adamlarınız? daha nice yerlerde aynı olaylar. bu ülke sizden ibaret mi?
    - daha nice kurumlara adam alınırken liyakat sistemi göze alinmaksizin bütün adamlarinizi cansiperhane bir yerlere yerleştirme cabanız?
    - ösym arka çiftliğiniz olmus. tum sinavlarda soruların dağıtılması?
    - trt? yargı?

    bunlarda umumun hakkı hic aklınıza gelmedi mı? samimi degilsiniz, haktan yana değilsiniz!

  • niye cümle içinde duraklattığını buldum. ilk bakışta "nokta mı lan o?" deyip bir duruyorsun seni afallatıyor öyle duraklatıyor. sonra "haa kuyruğu varmış" deyip devam ediyorsun.

  • abd'de yazılım muhendisi maaşı ortalaması yıllık $82.000

    avrupa'da €42.000

    bir mercedes cla avrupada €23k
    yıllık maaşın yaklaşık yarısı+sınırsız sayılabilecek sosyal imkan

    abd'de $27k
    yıllık maaşın üçte biri+ultra ucuz benzin ve yaşam giderleri

    (lüks segmentin en düşük üyesi) ikinci el mercedes cla'nın türkiyede fiyatı 150 bin tl...
    buradaki muhendisler yilda 450 bin ya da 300 bin+sosyal sahiplenme mi kazaniyorlar da yaşam standartları düşsün?

    buradaki mühendis de isveçteki muhendis de yilda 60 bin kazanabilir ama o 60 binler aynı alım gücüne sahip değil

    (stockholm'den parise ucak bileti 30 euro, venediğe 70 euro...haftasonu git gel, otel 100 euro...
    ıstanbuldan venedige ucak bileti 400 tl, parise 700 tl...oteller 430 tl...nah gider gezersin, ancak pazar günü aydosa kebaba gidersin)

  • yiyeceklerimizin bozulmalarını önlemek amacıyla kullanılan cihazların, sahip oldukları çeşitli enstrumanlar ile çıkarmış oldukları seslerdir. nedir bu enstrumanlar;

    kompresör: çoğunda piston ve krank elemanları kullanıldığından dolayı içten yanmalı motorlarda olduğu gibi sesli çalışmaktadırlar. rotary kompresör kullanılan modelleri var mıdır bilemiyorum ancak kullanılıyorsa aradaki fark, egzosu patlak bir mobilet ile fabrika çıkışı bir toyotanın çıkardığı seslerin farkı kadar vardır. hemen hemen...

    freon: soğutma amaçlı kullanılan gaz. sıkıştırıldığında* sıvı hale geçer, hacimi daha geniş bölgeye* geçtiğinde tekrar gaz haline gönüşür. aradaki hareket, musluğu açtığınızda borulardan gelen su sesi gibi bir ses* çıkmasına neden olur.

    genleşme: ısıl farklardan dolayı buzdolabını oluşturan materyallerin genleşip daralması ve daha çok genleşme esnasında ani hareketler ile çıkardıkları çat çut seslerdir. bosch marka buzdolablarında daha sık rastlanır ve sahibine, mutfağa gidip sesin nedenini*** araştırma gereği hissettirir.

    alarm: kapaklarının uzun süre açık kalması nedeniyle, oluşabilecek enerji kayıpları ve saklanılan ürünlerdeki bozulmaların önüne geçmek amacıyla elektronik destekli ses. genellikle biip biip şeklinde olmaktadır. uzun süreli enerji kesilmelerinde, içerideki ortamın ısısı arttığı için de öten modelleri mevcuttur. geceleri sinir eder.

    rezonans: kompresörün içerisindeki salınım hareketi nedeniyle oluşan titreşimler, zamanla kompresörü gövdeye sabitleyen lastik takozların deforme olmasına ve kompresör gövdesi ile şasinin temas etmesine neden olur. iki metal birbirlerine titreşimli bir vaziyette temas ettiğinde ister istemez ortaya zırıltı tabir edilen bir ses çıkar. bu sesin bir benzerine, yeni tesisat taktırmış gençlerin araçlarındaki plakalarda da rastlanır ki gelen bas sesleri ile kombine oluğu için tadından yenmez.

  • bu zorbalığı yapan kişilerin aileleri de bence sorunlu, kötü insanlardan oluşuyor olmalı.
    eğitim ailede başlar, öğretim ise okulda.
    ne kadar üzücü ki kötü aileler var ve böyle kötü cocuklar yetiştiriyorlar.

  • kendisini sezon başından beri çok sıkı takip ediyorum. tüm leicester maçlarını izledim. geçen sene takip edemiyordum. çünkü maguire varken yedek oturuyordu. maguire'ın united'a gitmesi onun için büyük şans oldu.

    öncelikle söylemek gerekir ki çağlar'ın en büyük şansı brendan rogers gibi bir hocaya ve jonny evans gibi aşırı tecrübeli bir tandeme sahip olması. brendan rogers özellikle bu sezon olmak üzere sürekli vizyon depoluyor çağlara, görüşünü açıyor. jonny evans ise onun eksik yönlerini kapatıyor. böylece çağlar her geçen hafta üstüne koyarak ilerledi.

    peki çağlar'ın iyi yaptığı şeyler neler? sonuçta bu kadar parlamasına o iyi özellikleri sebep oluyor. öncelikle kafa toplarında hakimiyeti çok iyi. özellikle ceza sahasına açılan ortalarda çağlar'ın hemen öne atılıp topu kafayla uzaklaştırdığını çok kez görebilirsiniz.

    çağlar'ın diğer bir iyi özelliği hızı. çağlar gerçekten çok hızlı. modern oyunda hızlı bir stoper olmak çok önemli. özellikle de topa hakim olarak maç kazanma üzerine oynuyorsanız leicester gibi, rakibiniz muhtemelen kontratak oyunu oynayacaktır. burada da savunmanın arkasına atılan uzun toplarda hızlı santrafor ve kanat oyuncularının durdurulabilmesi için hızlı stoper gerçekten önemli. evans her ne kadar yavaş kalsa da ilk 10 haftada çağlar'ın evans'ın yavaş kaldığı pozisyonlarda onun açığını kapattığı pozisyonlar da oldu.

    hız ile birlikte fiziksel güç de çok önemli. çağlar aynı zamanda buna da sahip. hücum oyuncularını nizami chargelar ile bozduğuna çok kez şahit olduk. ilk aklıma gelen tottenham maçında kane'yi yine böyle bir charge ile yıkmıştı. ancak kane öyle bir santrafor ki düşerken bile topu gole çevirmeyi bilmişti. yine de bu özelliğini geliştirmesi lazım. çünkü her charge'ı tam nizami olmayabiliyor. bu da onun sarı kart yemesine sebep olabilir. sanırım daha önceki sarı kartı böyle bir pozisyonda olmuştu diye kalmış aklımda.

    çağlar aynı zamanda düzgün de bir ayağa sahip. savunmadan oyun kuruyor. önünde boş alan bulursa gidebildiği kadar gidip orta sahada top paylaştırıyor. gidemezse geriden ters kanatta ayoze perez'e veya ricardo pereira'ya adrese teslim uzun toplar göndererek takımı atağa çıkarıyor. kendi tarafı boş kalırsa da chilwell'i hareketlendiriyor.

    ayrıca çağlar tam bir kontratak kesici. rakip takım hızlı hücuma çıkmaya başlarken ileri çıkarak agresiflik göstererek daha atak başlamadan topu kazanıyor ve kendi takımının hücuma devam etmesini sağlıyor. bu hareketleri biraz riskli çünkü ileri bölgede eğer o oyuncu kendisini bir şekilde geçmeyi başarırsa arkada çok büyük tehlike olur. normal bir stoperin de zaten kontratak gelirken geri çekilerek rakibi olabildiğince geride kabul ettiğini görürüz. ancak çağlar'ın ilk 11 haftada daha bu konuda bir hata yaptığını görmedim. hep topu kazanmayı başardı. sadece bu son crystal palace maçında sarı kart yediği pozisyonda saniyelik bir hata yaparak geçilecekti. onda da faul yapmak zorunda kaldı.

    çağlar ayrıca bir hücum oyuncusuna yapışırsa topu ondan mutlaka alır ve bunu faul yapmadan yapar. müdahaleleri çok temiz gerçekten. tamamen topa odaklanıyor.

    çağlar hücumda da çok etkili. badisi evans ile beraber korner organizasyonlarında ciddi tehlike oluşturuyorlar. her kornerden önce evans ve çağlar konuşur ve evans'ın direktiflerine göre biri ön direğe öbürü arka direğe hareketlenir. ikisinden biri de genellikle kafayı vurur. yine crystal palace maçında attığı gol de böyle gerçekleşti. çağlar golü atana kadar da evans'ın bir kaç tehlikeli kafa vuruşu oldu.

    çağlar çok soğukkanlı bir oyuncu. top ayağındayken güven veriyor. takım gegen press'i yerken bile o coolluğundan taviz vermiyor ve topu defanstan çıkarmasını biliyor. bu özelliği ile onu van dijk'a benzetiyorum.

    çağlar söyüncü aynı zamanda sosyal özellikleri de güçlü bir oyuncu. takımını sahipleniyor. takımda da herkes onu çok seviyor. crystal palace maçında herkesin ve özellikle james maddison'un içten bir şekilde onu kutlamaya gelmesine tanık olarak bunu görebiliyoruz. chilwell'in çağlar için attığı tweet de bunu destekliyor. ayrıca taraftarın da sevgilisi. hakkında şarkılar, besteler yapılıyor. sanırım 10 haftada en az 2 bestesini biliyorum ben kendisi için yapılan.

    peki çağlar'ın hiç kötü özelliği yok mu? birazcık daha uzun olsa iyi olabilirmiş ama çok problem değil. ayrıca pozisyon alma konusunda bazen affalayabiliyor. sezon başında ciddi hatalar yapabiliyordu bu konuda ama evans'ın tecrübesinden faydalanarak bu açığını her hafta kapattı ve şu an böyle bir sıkıntısı da yok.

    özetle çağlar neredeyse kusursuz ve üst seviye oyunuyla tüm bu başarıları hakediyor. yaşının da çok genç olmasıyla parlak bir geleceği olduğunu öngörmek çok zor değil. genç türk futbolculardaki vizyonsuzluk hastalığına da sahip değil. o sebeple çağlar söyüncü'nün belki bu sene sonunda belki seneye maguire'dan bile daha yüksek bedellere satıldığını görebiliriz.

    seni izlemeye devam edeceğim. leicester city' i bana sevdirdin.

    yürüyedur çağs!

  • ürkütücüdür. eylem süresince eylemcilere karşı öyle aşırı tepkiler duydum ki kanım dondu. yok kafalarına sıkacakmışsın, yok bilmem ne yapacakmışsın... komşunun oğlu/kızı belki oradaki, senin insanın ya? bu nasıl bir vahşet? allah akıl fikir versin hepinize. zaten baştakilerin çok daha basit şekilde bitirebilecekleri bir eylemi kışkırtmalarla bu noktaya getirmelerinin amacı da buydu. şimdi kim provakatör kim oyuna gelen söyleyin?

    edit: biz göçmeniz, bosna'da akrabalarımız var. yıllarca bosna savaşının vahşet hikayelerini dinledik. orada birlikte gülüp eğlendiği, düğününe derneğine katıldığı komşuları katletti boşnakları. sırf dini farklı diye. işte sizin o sırp kasaplarından hiç farkınız yok, bilesiniz.

  • suphi'yi yetiştiren insanın açıklaması oluyor nedense, çünkü yetiştirmek kadının görevi.

    türkçe'den türkçe'ye çeviri yapalım biraz, belki işe yarar. kadın diyor ki; babası sapık ve hasta ruhlu, oğlumu yetiştiren de bu adam. oğlumun böyle olmasının sebebi de bu adam. bir melekten tecavüzcü bir katil yaratıldı, kimse böyle doğmaz.

    kadının söylediklerinden (en azından şu haberdeki kadarından) hiç de öyle oğlunu hasta diye aklamaya çalışma falan yok. hem özgecan'a yapılanlara hem bunu yapanın doğduğunda melek gibi gördüğü oğlu olmasına canı yanıyor kadının. benim oğlum suçsuz demiyor, oğlumdan bu caniyi yaratan kocamdır diyor. içinde bulunduğu ruh halini de az biraz düşünmeye çalışırsanız iyi kötü ifade etmiş işte. kadının isyanı bir bebekten suphi'yi yaratan zihniyete, açıklamanın tamamı bu kadarsa fazlasını çıkarabilmek biraz vicdansızlık oluyor sanki.

    kadın adamı suçluyor açık açık siz sanki o ailede doğmuş büyümüş gibi suphi'yi yetiştiren o ama o suçlu diyorsunuz. bu annenin eşinden şiddet gördüğüne dair haberleri de hatırlatalım bu arada. (kadın niye adamı suçluyorun cevabı bu haberlerde)

    editasyon: kadının konuşmasının tamamı da yayınlandı, hala merak ediyor musunuz kadın niye adamı suçluyor diye? hala düşünebiliyor musunuz kadın oğlunu aklamaya çalışıyor diye? hala inanabiliyor musunuz bu kadının da bu erk'in kurbanı olmayıp bilerek, isteyerek bir cani yarattığına?