hesabın var mı? giriş yap

  • daha çok konigsberg köprüleri problemi adıyla ismini duyuran bu 7 köprü, matematiksel olarak her köprüden bir kez geçmek koşuluyla bir şehrin gezilip gezilemeyeceği konusunu o günlerde gündeme getirmiş ve bugünün ulaşım ağları, sosyal ağlar, biyoloji, kimya, çip dizaynı, elektrik devreleri, mimarların ve şehir bölgecilerin çizdiği bubble diyagramlar ve daha birçok alanda kullanılan çizge kuramı'nın (graph theory) ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır.

    öncelikle bu konigsberg köprüleri problemi nedir, 7 tane köprü neden bir problem haline gelmiştir, ortaya çıkan bu problemi kim çözmek istemiştir bunlar üzerine biraz konuşalım. grafik oluşumunun doğuşunu anlatırken grafiksiz anlatmak bize yakışmaz.*

    bölgeyi bi tanıyalım. bölge rusya'dadır ve kentin içinden geçen nehir de pregel nehri'dir. iki nehrin birleşimi ile bir ada oluşmuş ve ada ile kentin bağlantısını konigsberg köprüleri üstlenmiştir. 18. yüzyılda olduğu söylenen bu olayda, kentin belediye başkanı kenti gezmektedir ancak her seferinde en az bir köprüden 2 kez geçmektedir. her köprüyü bir kez kullanarak şehri tamamıyla gezmesi mümkün olmamaktadır. bu problem, ünlü matematikçi leonard euler'in ilgisi çeker. euler, konu üzerinde düşünmeye başlar.

    başarısızıkla sonuçlanan birkaç denemeyi daha net algılayabilmeniz açısından paylaşıyorum.

    deneme 1
    deneme 2

    euler, problemi karmaşadan kurtarmak ve gereksiz bileşenlerden arındırmak için daha basit bir şemayla yoluna devam eder. noktaları kara parçası olarak düşünürken, noktalar arasındaki doğru parçalarını da köprüler olarak düşünür. çizgiler graph elemanı, noktalar düğüm, düğüme bağlı olan elemanların sayısı ise düğüm derecesi olarak adlandırılmak üzere soru, çizgenin herhangi bir düğümünden başlayarak yedi elemanının her birini bir ve yalnız bir kez kullanarak dolaşma problemine dönüşmüş olur.

    düğümleri a,b,c,d olarak isimlendirelim. her düğüme bağlanan doğru sayısı o düğümün derecesini verir. örneğin a düğümünün derecesi 3'tür çünkü ona bağlanan doğru sayısı yani köprü sayısı 3 tanedir. aynı şekilde b ve d'nin de düğüm dereceleri 3'tür çünkü o noktaya bağlanan doğru sayısı o kadardır. ortadaki c düğümünün düğüm derecesi ise 5'tir yine aynı sebepten.

    bu girdiler doğrultusunda euler şunu iddia etmektedir:
    eğer bir düğüm başlangıç veya bitiş düğümü değilse bunların dışındaki herhangi bir düğüme gelindiğinde turun tamamlanması için ayrılmak gerekecektir. görüldüğü gibi hamle sayısı iki olduğundan (geliş ve gidiş) euler başlangıç ve bitiş düğümü dışında kalan düğümlerin çift dereceli olması gerektiğini savunmuştur. 3 dereceli olsaydı gelinecekti, gidilecekti ve tekrar gelinecekti ama tekrar gidildiği sırada diğer kullanılmış yollardan biri seçileceğinden ve problem yolların bir kere kullanılması gerektiği şartını koştuğundan problem çözümsüz olacaktır. giriş ve çıkış noktalarında tek derecenin olması önemli değildir. çünkü o düğüme tekrar dönüş olmayacaktır. ya girer bi daha uğramadan yoluna devam edersin ya da tüm yolları tükettikten sonra tek dereceli çıkış düğümünden (tek yoldan) çıkarsın. yukarıdaki b düğümünü baz alırsak, kendisine bağlanan üç bağlantdan biri geliş biri gidiş olduğunda 3. bağlantı havada kalmaktadır. tek dereceli olan a,c,d düğümleri için de aynı şey geçerlidir.

    yani euler'e göre giriş ve çıkış düğümleri dışında grafik içinde tek dereceli düğüm olamaz. hatta bir düzenekte en fazla 2 tane tek dereceli düğüm olmalıdır. o da giriş ve çıkış olma koşulu ile. aksi halde problem çözülemez. eğer başlangıç ve bitiş düğümleri aynıysa gidiş ve geliş olanağı sunulması gerektiğinden o düğüm yine çift dereceli olmalıdır. girrişin ve çıkışın aynı olduğu yerde o noktanın tek dereceli(tek yol) olması yine problemi çözümsüz kılacaktır.

    mesela köprülerden birisi olmasaydı, düğümlere giden yollar iki dereceli yani çift dereceli olacağından bu problem çözülebilirdi.

    kısacası, euler'e göre her köprüden sadece bir kez geçerek geziyi tamamlayabilmek için ya her kara parçasının köprü sayısı çift ya da tamı tamına iki kara parçasının köprü sayısı tek olmak zorundadır. königsberg toplam dört kara parçasına yayılmıştır ve bunların her biri komşu yerlere tek sayıda köprüyle bağlanmıştır. üç noktadan üçer köprü, birinden de beş köprü çıkmaktadır. böylece euler hem köngsberg’i her köprüden sadece ve sadece bir kez geçerek dolaşmanın neden imkansız olduğunu göstermiş hem de dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir şehrin köprü ağına uygulanabilecek bir kural ortaya koymuştur.

    bu problemin çözümü cizge teorisinin ilk temelleri olmuş topolojinin de keşfine kapı açmıştır. bu çözümün kullanım alanları network ağları, facebook, twitter gibi sosyal ağların kullanımı, gezgin satışcı probleminin çözümü(travelling salesman problemi- en kısa yollardan müşteriye ulaşma), mektup dağıtımı, yol bakımı, kar temizleme, çöp toplama, yollarda devreye araçlarının gezimi gibi birçok alandır.

    köprülerin günümüzdeki durumu ise şöyledir: yedi köprünün ikisi ıı. dünya savaşı sırasındaki bombardımanlarla yok edildi. daha sonra iki tanesi ruslar tarafından yıkıldı ve yerine modern bir otoyol inşa edildi. geriye kalan üç köprü ise hala ayakta durmakta. bunlardan biri almanlar tarafından 1935 yılında tekrar inşa edildi. sadece geri kalan ikisi euler zamanından bu yana ayakta kalmayı başardı. sonuç olarak günümüz modern königsberg'inde beş köprü bulunmakta.

    kaynak:
    http://www.matematikcanavari.net/…pru-problemi.html
    https://fatihsultan.wordpress.com/…sberg-koprusu-1/
    http://kadiri.bilkent.edu.tr/…/sinem.konigsleri.pdf
    http://www.elektrikport.com/…isi-nasil-bulundu/8581
    https://tr.wikipedia.org/…önigsberg'in_yedi_köprüsü
    https://www.youtube.com/watch?v=pamckzlcv78
    https://www.youtube.com/watch?v=hmq_ti1z5h4
    https://www.youtube.com/watch?v=2iovbcpwaro

  • fransız dallama polis: öeğen jöğğğö papepapeeğğğ
    pz: i can't speak french.
    fransız dallama polis: oğağağa ğğğğğ ğğğğ pığğğğ
    pz: (gülümseyerek) i'm sorry i can't understand you.
    fransız dallama polis: (pasaportu karşıtırıp damga vurarak) üğğü moağaa de la ağaağ ğğğğğ
    pz: yes yes.
    fransız dallama polis: (pasaportu uzatarak) have a nice day.
    pz: oğğğğuva.

    ingilizce bilip sizi anladığı halde fransızca konuşan bir fransız dallamasıyla karşılaşma olasılığınız yüzde 78,3'tür.

  • geçenlerde çok eskiden izlediğim truman show hakkında truman'ın dışarı çıkınca ne yaptığını düşündüm ve şöyle bir düşünceye ulaştım:
    truman dışarı çıkıyor ve aklında yapacağı bir sürü şey var ama bir o kadar da kafası karışık çünkü kendi bildiği dünyadan farklı bir dünyada. tabi truman çıkınca çok ünlü bir showda bulunduğu için paparaziler etrafını sarıyor ve bir sürü soru soruyorlar. bu durum bile trumanı çok farklı bir yerde olduğunu öğretiyor. e tabi bizim kızımız geliyor ve truman a yol göstermek için yanına alıyor. işte bunlar sevgili falan oluyorlar ama nereye kadar? trumanın diploması yok gerçek saha tecrübesi yok. kim ne yapsın onun showundaki işini. e bizimki için tek fırsatlar şöhretinin verdiği reklamlar falan ama zaten yaşamı olan show dünyası onu tiksindirmiş, yapmak istemiyor. truman böyle işsiz eski yıldızlar gibi ama beş kuruşsuz sevgilisinden geçiniyor. bizim kız da kensinine mi baksın trumana mı, kapı dışarı ediyor bunu. truman da artık etrafta artık pek anılmayan bir eski yıldız olarak dolaşıyor. aa truman'a bak ne hale düşmüş gibi tepkiler alıyor her yerde. internette truman show yıldızı trumanın yeni hali görenleri şaşırtıyor diye haberler yapılıyor. çaresiz truman artık reklamlara muhtaç olsa bile teklif gelmiyor. gelse bile onu geçindirmiyor ve o bilmediği dünyada evsiz olarak bir yaşam sürüyor.

    e tabi omurgasız olursa belki çok mutlu olup daha da ünlenip milyonlar kazanabilir.

    edit: bir arkadaşımız dışarı çıktığında neden soru sorsunlar demiş. yazarken " truman bey bu dünya bildiğiniz dünya gibi değil, nasıl yaşamınızı devam ettireceksiniz, sonraki hayatınızda neler yapacaksınız" gibi bunaltıcı sorular sorarlar diye düşünmüştüm.

  • bu entry’de ise maddeler halinde yaşadıklarımı anlatacağım.

    1- 2016 mart'da kızılay’da medikal direktör'e ulusal kan ürünleri rehberiyle ilgili mail attım. sorduğum soruların cevabından çok ulusal kan ürünleri rehberinde yazılanların kopyası vardı.

    2- 19 eylül 2016'da rehberin düzeltilmesi ile ilgili resmi olarak memnuniyet eleştiri şikayet(meş) formu açtım. [normalde 1 haftada kapatılması gerekiyordu fakat ankara’ya gidip olanları basına anlatacağım diyene kadar yani 23 ay açık kaldı]

    3- 21 eylül 2016'da kızılay'da üst düzey bir yöneticiye whatsapp'tan rehberin düzeltilmesi ve güncellenmesi ile ilgili meş'de yazdıklarımı pdf dosyası yapıp gönderdim.

    4- meş'den bir süre sonra tüm türkiye'de, kızılay kan hizmetleri yönetiminde çalışan bir doktor ve mikrobiyoloji uzmanı tarafından eğitim verildi. bu eğitime gelen hocalarımıza rehberin kesinlikle güncellenmesi gerektiğini söyledim. cevap olarak rehberin red kriterlerinden memnun olunduğunu aldım.

    5-6 mayıs 2017'de sunum hazırlayıp kızılay'da yönetici olarak çalışan bir doktora whatsapp üzerinden gönderdim.

    6- 7 mayıs 2017 tarihinde düzeltici önleyici faaliyet açıp rehberin güncellenmesi gerektiğini bir kez daha belirttim.

    7- www.kanvercanver.net sitesini kurdum. dünya'daki belli başlı rehberlerin red kriterlerini elimden geldiğince çevirdim. ekipte çalışan doktorlara siteyi ulaştırabilir miyiz yazılı mailime medikal koordinatör tarafından maalesef cevap verilmedi.

    8- aralık 2017 tarihinde kızılay'ın düzenlediği ekip liderleri toplantısının son gününde tüm sorunlu gördüğüm konularla ilgili bir konuşma yaptım. tüm yöneticilerin önünde noktasına virgülüne dokunmadan şu cümleyi kurdum. "bakın kızılay’ın şu an ivedilikle tüm gücüyle gerekirse cumhurbaşkanı danışmanlarının kapısında yatıp bir an önce rehberi güncellemeye başlaması gerekir. bu rehber yüzünden günde yüzlerce belki de binlerce kişiden kan alınamıyor yine yanı sayılarda alınmaması gereken kişilerden kan alınıyor. bunun vebalini ödeyemeyiz." aynı toplantının değişik günlerinde "detaylı bir ilaç listesi hazırlıyoruz. yakında elinizde olacak" "ankara'da komisyona çağrılacaksınız" cümlelerini benimle beraber toplantıya katılan tüm doktor arkadaşlarla beraber duydum.

    9- resmi yazı ve kongrede uyarmama rağmen 18 temmuz’da suriyelilerden kan alımının önü açıldı ve iyi niyetli mücadelemin bir sonuç getirmediğini anlayınca 20 temmuz 2018 tarihinde rehberin güncellenmesi ile ilgili hiç bir gelişme olmayacağından emin olunca göreve başlayışımın 3. yılında 30 sayfalık "kızılay yıllardır güvensiz kan mı alıyor?" başlıklı bir günde yazdığım yazıyı sadece rehberin düzeltilmesine yönelik bir garanti olması açısından sosyal medya ve medya ile paylaşacağımı söyleyen bir maili yöneticilere gönderdim.

    10- kızılay kan hizmetleri'nde üst düzey bir yönetici ile görüştüm. derdimi anlatamadım. anlatamadıkça sinirlendim.

    11-daha sonra yaptığımız görüşmeyi gözden geçirip yöneticiden özür dileyip kızılay'da gördüğüm sorunları anlattım ve rehberin bir an önce güncellenmesi gerektiğini söyleyen bir mail attım.

    12- eylül 2016'da açtığım şikayet formuna anlamsız bir cevap geldi. normalde 1 haftada kapatılması gereken meş 2 yıl aradan sonra kapatılmıştı. bu cevaba yapılması gerekenleri anlattığım bir mail daha yazdım. ardından 5 ağustos'ta aldığınız kararların bilimsel dayanağını görmek istiyorum şeklinde mail attım cevap alamadım.

    13- ardından 17 ağustos'ta blöf olarak attığım maile kızılay tarafından resmi olarak skandal bir cevap verildi. bu resmi cevapta olanların duyulması halinde tarafıma dava açılacağı söyleniyordu.

    14- 18 ağustos'ta gönderilen yazıya ne kadar sinirlensem de güzelce bir kez daha kanıtlarımla cevap verip amacımın daha iyi bir rehber hazırlanması olduğunu bir kez daha anlattım. daha iyi hazırlanmış bir rehberin hiç kimsenin zararına olmayacağını belki de yirminci kez söyledim.

    15- ardından doktorların hepsine anket ve test soruları gönderdim. doktorlara gönderdiğim mail'de yöneticilerin istifasını talep ettim.

    16- medikal koordinatör tarafından arandım. komisyon kuralım düzeltelim cümlesini sonunda duydum. fakat 2 saat geçtikten sonra iptal olduğunu öğrendim. doktorların test ve anket sonuçlarını yayınladım.

    17- personeli kışkırttığımdan dolayı tazminatlı olarak iş sözleşmemin feshi nedeniyle son savunmamı yazdım.

    18- türk kızılayı çalışanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğum iddia edilerek tazminatsız olarak iş sözleşmemin fesih edildiğini tebliğ ettim.

    19- 15:35'de tebliğ ettiğim yazıdan yarım saat sonra rehberin revizyon haberini mail üzerinden aldım. bu rehber öyle ya da böyle bir şekilde düzeltilecek diyerek verdiğim sözü tuttum.

    20- yüzüm ak, başım dik, onurlu bir şekilde hakkımı helal etmeyerek kurumdan ayrıldım.

    21- aradan geçen süreye rağmen kan bağışcısı seçim kriterleriyle ilgili herhangi bir düzeltilme yapılmadığını öğrendim. işe dönüş davamı kazandım ve bu yanlışlıkların bir an önce düzeltilmesi amacıyla yardımınızı dileniyorum.

    okuyan, paylaşan, destek olan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. emile zola’nın dediği gibi “gerçek yürüyor ve onu hiçbir şey durduramaz”

    #haketmiyoruz

  • not: debe olmus herkese teşekkür ederim.
    o kadar güzel yorumlar geldi ki anlatamam.
    uydudan yerini abiyi buldum. telefon da var. sizler de o insanları görmek isterseniz buyurun link

    çanakkale'deyiz.
    geçici işlerle falan para kazanıyoruz ev arkadaşımla. paramız bitmiş dolap bomboş ve günlerden cumartesi. aileler haftasonu nedeniyle para gönderemez kaldi ki hafta arası olsa da çok gönderebilecek durumda değiller . evde sise de az su kalmış ekmek olsa da yesek modundayiz. tüm çantalar cepler karıştırılıyor 1 ekmek parası olan 45 kurusu bulmak için. 15 kuruş çıktı...
    116 nin oradaki malazgirtli abinin simge ekmek fırınına gidip borçla ekmek isteyelim dedim yapacak bisi yok.
    utana sıkıla fırıncıya "abi 15 kuruşu simdi versek pazartesi kalani tamamlasak olur mu dedik"
    yüzümüze baktı "ne diyorsunuz kızlar siz" dedi.
    dediğimize diyecegimize pişman olduk ama laf ağızdan çıkmıştı bi kere.
    firinca abimiz güzel yüreğiyle bir poşete 2 ekmek, 2 simit birkaç pohca koydu. yarın pazar kahvaltısı için de erkenden gelin dedi. oyle paranız yokken utanmak sıkılmak yok gelin birlikte soframızda yer içeriz. paranız olunca ödersiniz demişti.
    simdi o abiyi düşünerek yazıyorum ve ağlıyorum.
    keşke gidebilsem yine içimde kaldı.
    ha bir de biz okuldayken komşumuz seyhan abla kaynanasindan gizlice evden cay , peynir falan koyar bir poşete, kapımıza asardi.
    her birine minnetimi iletiyorum, unutmadım yaptıklarınızı her daim sizleri anıyorum ve yolumuzdan devam etmeye çalışıyorum.

  • lanet olsun, içim pişti yemin ediyorum.

    ekmeğinin peşinde gencecik birisi bir boka yaramayan asalak yüzünden hunharca hayattan koparılıyor.

    bak ne olur böyle %100 tespitli suçlara idam gelsin ne olur artık!

  • millet olarak daha iyi olan herhangi bir şeye o kadar layık görülmüyoruz ki, bir örneğini daha yaşamış olduk. geçmiş olsun.

  • yeri bende ayridir. hayatimi borclu oldugum futbolcu. trafik kazasindan sonra 6 aylik komadaydim. tum ailem perisan haldeydi. bir turlu uyanmiyordum. ailem nasil
    bir galatasaray sevdalisi oldugumu bilirdi. bir gun mac varken televizyonu acmislar, ilk onbirler sayiliyorken umut bulut'da varmis. hemen kalkip kapatmisim televizyonu... kendisine tesekkur ediyorum...