hesabın var mı? giriş yap

  • tahtada cümle yazarken, z harfim 2'ye benziyor diye türkçe öğretmenimin senden bir şey olmaz otur yerine diye azarlaması.
    türkçe öğretmeni oldum.
    z'lerim hala 2'ye benziyor.
    mal.

    edit: arkadaşlar seneler sonra bir yazar arkadaşın bana bu yazdıklarımla ilgili bir soru sormasıyla tekrar okudum bu entrymi, bu kadar fav almasına da çok şaşırdım. bunu yazdığımda yirmilerin başındaydım, belki de sırf yazmak için yazmışımdır hatırlayamıyorum.

    on sene olmuş yazalı, düşününce aynı fikirde değilim. tabii üslup yanlış ama belki şakayla söyledi, belki ben ısrarla anlamayıp hocayı sinirlendirdim, bilemiyorum. söylemese iyiymiş ama mal hakaretini hak edecek bir durum değil bence.

    sözlükteki öğretmen düşmanlığı bu on yılda inanılmaz arttı, belli ki bu entryle benim de bunda payım var. yine de bu entryi silmeyip editlemeyi tercih ediyorum, demek ki insanın düşünceleri epey değişebiliyormuş. ha derseniz ki bu hakareti hak edenler yok mu, var arkadaşlar. maalesef. ama herkes aynı değil. tüm öğretmenlere yargısız infaz yaparken iyi niyetli olanları da üzüyorsunuz. hepimiz bu ülkenin haline üzülüyoruz, her açıdan epey zor günler yaşıyoruz. linç kültürüyle gaza gelip hak etmeyen insanların üstüne gitmeyin. kimseyi durduk yere strese sokup üzmeyin arkadaşlar, üç günlük dünya, değmez.

  • 1979'da ilk star wars filminin gösterime girmesini beklerken ne kadar heyecanlı idiysem şimdi de o kadar heyecanlıyım. film nasıl çıkarsa çıksın şu heyecanı yaşamaya değecek.

    edit: arkadaşlar, mesajlardan anladığım kadarıyla bir kısmınız 70'leri taş devri filan sanıyor. tabii ki böyle önemli filmlerin haberi çok önceden yayılıyordu. hele o zamanlar filmlerin türkiye'de genellikle 2 sene gecikmeyle gösterime girdiği düşünülürse önceden bilmemiz kadar normal bir şey yok. ayrıca amca babanızdır.

  • feminizmi yasam bicimi haline getirirsiniz... kısacık saclarınız yoksa da maskülen hareketleriniz, kadınsı tavırlara karşı gıcığınız vardır...

    bir erkekle yemege cıktıgınızda hesabınızın onun tarafından ödenmesi sizi deli eder. "saat gec oldu evine bırakayım seni" cümlesini duydugunuzda siniriniz tepenize cıkar. kücük kız cocugu muamelesi görmekten nefret edersiniz. size göre, siz diger kadınlardan farklısınızdır... cünkü digerleri, diger kadınlar, onlar, gece gec saatlerde eve bırakılmaktan hoslanırlar. hatta "odana gir pencereden bana el salla" diyen bi erkek beyaz atlı prensleridir.

    birgün karsınıza o cıktığınga hayatınızdaki tüm kavramlar tepetaklak oluverir. cok da tenha olmayan bir sokaktan geçerken "tekin degil buralar, istersen koluma gir" dediginde hayatınızda ilk defa bir erkegin sizi koruyan tavrı hoşunuza gider. sizi taksiye bindirdiginde taksinin plakasını alması sizi rahatsız etmedigi gibi icinizi garip bir güven duygusu kaplar. eskiden eve sağsalim gittiğini haber vermek, erkek arkadasa, hatta erkek egemen topluma hesap veriyor olmak kategorisine girerken artık sırf onun sesini duymak icin bile yapılabilecek birseydir.

    kısacası, siz de artık o hep elestirdiginiz sıradan kadınlardan, sıradan insanlardan oldugunuzu fark edersiniz. sadece acıga cıkması biraz uzun zaman almıstır. sadece bu kadar sevebileceginiz biri gec cıkmıstır karsınıza...

    gün olup, kırık kalbinizi elinize alıp cekip gitseniz bile ona tesekkürü borc bilirsiniz.
    "saol sevgilim, bana sıradan biri oldugumu fark ettirdigin icin..."

  • bak şimdi şunu yazan hatundan/erkekten mi hoşlanırdın;

    "aşkdada işdede kazanırım arkadaş rahat ol bendesin hahahahahah...." *

    yoksa bunu yazandan mı hoşlanırdın;

    "aşkta da işte de kazanırım arkadaş, rahat ol bendensin hahahhahhaa..."

    ben bu iki cümleden hangisini yazarsa yazsın böyle bir zırtapoza aşık olmazdım; "rahat ol bendensin" diyen kadından veya adamdan hayır gelir mi yahu?

    ayrıca ben de bu güruhun içindeyim, selam :))

  • taksim meydanı,
    yoğun alkollü bir gecenin eve dönüşü, kalabalığız. en azından bir taksiye sığmak için kalabalığız. ama buna rağmen pazarlık yapacak kadar da ayığız!

    arsiz padawan: abijim, gündüz acar mızın?
    taksici:çiçek miyim lan ben gündüz açıyım?!?!!!

    o günden beri 24 ayarım sözlük.

  • an itibariyle türkiye’nin her yerinden düğün videoları gelirken, insanlar deli gibi tatilde eğlence mekanlarında eğlenirken alınan karardır.
    vatan hainliğiniz ve yürüttüğünüz bütün süreçler için hesap vereceksiniz.

    edit:
    aklıma geldikçe çıldırıyorum.
    -lise ve üniversite sınavları yapıldı.
    -15 temmuz kutlandı.
    -ayasofyada onbinler saf tuttu.

    ama 30 ağustos’ta corona var öyle mi?

  • var böyle bir şey. hangi diziyi açarsanız açın (izlemeniz şart değil) kesinlikle abartılı bir zenginlik mevcut. her dizide en az bir (havuzlu) villa, bir iş merkezi/holding, birkaç iş adamı/kadını, lüks otomobiller, lüks hayatlar...

    abi, biz sıdıka, mahallenin muhtarları, bizimkiler, perihan abla, çiçek taksi gibi gündelik hayatta sıkça görebileceğimiz yaşamları ele alan dizilerle büyüdük ama son yıllarda belki de 2000'lerden sonra lüks hayat sürekli bilinçaltımıza itelenir oldu. bu dizilerde yoksul bir iki karakteri o yaşamın ortasına bırakıp hikâyeyi buna göre yürütüyorlar. genelde bu tipler de tüm zengin hayat önündeki engelleri alt eder, onlardan biriyle evlenip, kendisi de o zenginliğin bir parçası olur. doğu'da töreden kaçıp istanbul'da zengin iş adamlarının kucağına düşerler, batı'da kızın biri tam da bu zenginliğin içindeki adamın oğluna vurulur, üniversitede bitirmiş biri hemen bu holdinglerde iş bulur ve ne hikmetse patrona aşık olur... apartmanda yaşayan kimse mi yok aranızda amk ya! bi' biz miyiz fakir?

    lan, sıdıka'da evin içinde bir odun sobası vardı ve sıdıka annesiyle karşılıklı çamaşırları katlarken muhabbet ederdi; odasında bir ütü masası yer alırdı; kanepelerinin üstüne serili danteller mevcuttu. şimdiki diziler halkın yaşamından bu kadar uzakken bu kadar popüler olup reyting alabilmeleri tamamen fakir halkın o yaşama özentisinden başka bir şey olmasa gerek. neredeyse orta ya da alt tabakanın yaşamını ele alan dizi mevcut değil. sırlar dünyası filan vardı gerçi.*

  • debe'ye giren entry oldukça komik, fakat cahilce yazılması ve bunun debe'ye sokulması bakımından da trajik.

    defalarca yazdık, anlamayanlar için bir daha yazalım:

    göz doktorları, göz bozukluğunu ''hastalık'' olarak görmüyor... nasıl ki insanların bazısı uzun, bazısı kısa boyluysa, göz doktorları için de bu durum aynı şeyi ifade ediyor. yani onlar için miyopluk (ya da astigmat da olabilir) hastalık veya kusur değil. dolayısıyla ''düzeltilmesi gereken'' bir şey de değil. yani burda çok büyük bir bakış açısı farkı var, evvela bunu anlamanız lazım.

    ikinci bir husus da, söz konusu operasyon birçok insanda çok başarılı da geçse derinlik algısıyla ilgili genel bir sıkıntı zuhur ediyor. bununla ilgili bir anekdotu paylaşmak isterim:

    ameliyatı olduktan sonra ışık ve derinlik algısının kaybolmasıyla (ya da bozulmasıyla) ilgili olarak, bir konferans sırasında milli savunma üniversitesine girmek isteyen öğrencinin,

    -msü ve daha öncesinde harp okulları lazer ameliyatlı kişileri almaya pek sıcak bakmıyordu, bu konuda bir fikir değişikliği var mı?

    sorusuna, hava subayı ilginç bir cevap vermiş:

    -derinlik algısı bizim için çok önemli. örneğin venüs çok güçlü bir gezegendir ve kuvvetli bir ışık saçar gece. lazer ameliyatı olup da uçuş yapan biri, derinlik algısını kaybettiğinden, önündeki uçağı çok küçük bir nokta olarak görüp venüsü daha büyük ve yakın görmesi neticesinde, venüsü takip eden pilotlarımız olabiliyor. komik ama gerçek. bunun çok örneği var. (konferansın ve ilgili sorunun video kaydı için: https://www.youtube.com/…tifeqs2v0&feature=youtu.be)

    subayın paylaştığı şey gerçekten yaşanmış mıdır emin değilim ama böyle bir problemin meydana gelmesi bilinen bir şey. göz doktorları da işlerinden dolayı hassas ve derinlik yaratan göz cihazlarıyla doğal olarak sürekli haşır neşir olduklarından dolayı, gözleri bozuk bile olsa bu ameliyatı olmaya sıcak bakmıyorlar. sırf bu derinlik algısındaki olası kayıplardan/sıkıntılardan kaynaklı. bu, böyle bir işi olmayanlar için hiçbir ehemmiyet arz etmezken, doktorlar veya işte örnekte olduğu gibi pilotlar için büyük bir handikap yaratabilir.

    kısacası ''göz doktorları neden olmuyor bu ameliyatı'' demek, konuya yanlış bakış açısından bakıp, yanlış soru sormaktır... herkesin yaşam standartları, meşgul olduğu mesleği, hayat pratikleri vs farklı. ona göre olur ya da olmazsınız. şimdi zırvalamalarınıza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

  • şimdi eğip bükmeyelim yunanistan'ın haklı bir şekilde ikinci olduğu listedir.

    bakıyorsun yemeklerine:

    imam bayildikis
    patlican oturtmaki
    karniyarikis
    etlikis dolmasos
    smyrna köftekis
    mıhlamaki
    zeytinyağli taze ayşeki

    tatlılar:

    baklavaki
    tel kadayıfıkis
    sütli nuriyesos
    tulumbakis
    maraş dondurmasıkis
    güllaçikis

    gibi gibi gibi... baksana şu listeye, bunlar birinci olmasında biz mi olalım amk. ;)

  • fırsat kollayandır.

    ulan yeniköy şubesine gidip dekontu verip çıktım. başka sevgili bulmuş. pes.

  • uzun zamandir hakkinda yazmak istedigim muhtesem doga olayi. gecen subat ayinda gittim gordum; buyulenip geri dondum. oyle basit bisey degil bu canlar; gozunuzun onunde bildiginiz kapkaranlik gokyuzunde yesil bir isik dans etmeye basliyor. buna bakip da tuylerinizin diken diken olmamasi mumkun mu. olayi fazla dagitmadan; bu isiklari gormek isteyen suserlere yardimci olacak bazi bilgiler paylasayim. aslinda bir blog hazirlayacaktim guzel guzel fotografli, ayrintili bilgili ama usendim baya. ileride bir gun hazirlarsam; linki de ilistiririm bu entry'e.

    oncelikle sunu belirteyim ki ben bu isiklari tromso'den gordum. isvec, finlandiya ya da izlanda'dan da bu isiklari gormeniz mumkun; lakin tromso hem havaalani bulunmasi acisindan, hem de kuzey kutup dairesi icinde yer alan en buyuk sehir olmasi acisindan oldukca uygun bir yer boyle bir tur icin. tromso hakkinda bilgiler icin soyle buyrun.

    * bilindigi uzere; kuzey isiklarinin ne zaman gorunecegi bilinemiyor. en fazla 2-3 gunluk tahminler yapilabiliyor. istatistiksel olarak, tromso'da ocak-mart arasi, her 3 gunde bir bu isiklari gormek mumkun. dolayisiyla en az 4-5 gun icin buraya gitmenizi tavsiye ederim. ne kadar uzun kalirsaniz gorme sansiniz o kadar yuksek. isiklar agustos sonundan itibaren gorulmeye basliyor ve mart sonuna kadar gormeniz mumkun. tabii gece suresinin daha uzun oldugu kis aylari daha uygun bu tur icin.

    * bu tur ucuz olmayacak; bunu kabullenin. katilmak isteyeceginiz turlara ornek olarak sunlar verilebilir: geyik turu, kopek kizagi turu, snowmobile, cross-country skiing, kuzey isigi kovalama turu (northern lights chasing) vs. iste bu turlarin fiyatlari 100-250 eur arasinda degisiyor her biri. en azindan 3-4 tanesini yapacaginizi varsayarsak; sadece buradaki turlar icin 700-800 eur civarinda bir butce ayirmaniz gerek.

    * kuzey isiklarini gorup gormemeniz sansa bagli biraz. gecen sene tromso'de 14 gun ustuste gorunmedigi de olmus. tamamen gokyuzunun acik olmasina ve yeterli gunes aktivitesine bagli bu. gitmeden once internette biraz arastirin bu isiklarin nasil olustugunu. insanin merakini oldukca cezbeden bir olay sonucta bu.

    * bu turlar icin gerekli olan ekipmanlari cok kafaniza takmayin. ben biraz bastan tedirgindim; uygun ayakkabi, kiyafet konusunda. ama bu turlarda size zaten uygun kiyafet ve ayakkabi veriyorlar. dolayisiyla sizin sadece kendi basiniza disarida gezerken nasil giyindiginiz onemli. iyi bir bot, kaliteli termal iclik, eldiven, bere, kayak montu olmazsa olmaz.

    * bu arada kimse garanti edemez dedik ama genel olarak subat sonu ve martin basi hava sartlarinin istatistiksel olarak iyi oldugu zamanlar. gitmeden, gideceginiz bolgedeki yagis istatistiklerine bakin. unutmayin, gokyuzu ne kadar aciksa, gorme sansiniz o kadar yuksek. bu arada kuzey isiklari icin bir smartphone uygulamasi var norway lights diye. onu indirin. uc gunluk tahminleri gosteriyor. isinize yarayacak.

    * ay durumu isiklarin nasil gorunecegini direk olarak etkiliyor. yeni ay doneminde giderseniz, gokyuzu karanlik olacagi icin kuzey isiklarinin kontrasti daha fazla belli olacaktir. bu avantaja ragmen, zor olan kismi ise bu durumda fotograf cekmek. yuksek iso kullanmaniz gerekecegi icin, fotograf makinanizin dusuk isik performansinin basarili olmasi gerek. aksi takdirde fotograf dediginiz sey noise'dan gecilmez. post-processing de bir yere kadar. sayet dolunay olursa gece doga manzarasi cok guzel gorunecektir ama isiklarin kontrasti az olacaktir. bu tercihe bagli. biz yeni ay'dan biraz sonrasini tercih etmistik. hilal vardi gokyuzunde.

    turlar:

    * ren geyigi kizagi (reindeer sledding) turunu kesinlikle tavsiye ederim. ozellikle gece ay isiginda yavas yavas yol alirken kaybolacaksiniz manzaranin icinde. gokyuzu kapkaranlikken, bir taraftan kuzey isiklari belirmeye basladiginda buyuleneceksiniz adeta. bu turu yapabileceginiz en iyi yer lyngsfjord adventure. kesinlikle tavsiye edilir. hatta bu isiklara baka baka uyuyabileceginiz odalar bile mevcut bu amcalarda. sitesini iyice inceleyin. kamp oldukca guzel.

    * husky kizagi (husky sledding) turlari da kesinlikle yapilmali. biz bunu gunduz yaptik; oldukca da memnun kaldik acikcasi. turun sonunda husky yavrularini sevme, kucaga alma, opme, minciklama sansina erisiyorsunuz ki sevimlilikleri kelimelerle ifade edilemez. yalniz bu tur biraz yorucu olabilir ona gore. yokus cikarken, sizin kizagi ittirmeniz gerekiyor, yoksa kopekler duruyor oyle *. sayet turu gece yaparsaniz, kuzey isiklarini gorme ihtimaliniz de mevcut elbet. bu tur icin tavsiye edebilecegim sirket de su: http://villmarkssenter.no/

    * kuzey isigi kovalama (northern lights chasing) turu oldukca uzun suren bir aktivite. 10-15 kisi bir dolmusa biniyorsunuz, sonra amcalar sizi bu isiklari en iyi gorebileceginiz yerlere goturuyorlar. sayet gittiginiz noktada hava bozulmaya baslarsa tekrar biniyorsunuz dolmusa baska bir yere gidiyorsunuz. dolayisiyla tam bir kovalama turu. eger isiklarin gorunme ihtimalinin dusuk oldugu bir zamana denk gelirseniz, en iyi sansiniz bu turlardan birine katilmak.

    * cross country skiing hem eglenceli hem saglikli bir aktivite. tromso'nun merkezinden 15 dakika mesafede bunu yapmak mumkun. hicbir on bilgi gerekmiyor. zaten grup olarak yapiliyor. tabii daha profesyoneller icin olan turlar da var. tavsiye edilir, bizi tatmin etmisti.

    * son olarak kuzey isiklarini goremezseniz boynunuz bukmeyin. sans isi bu. ben her insanin hayatinda bir kere yapmasi gerek diye dusunurdum ama bir kere gorup bu olaya tanik olduktan sonra da vazgecmek zor. bizim gittigimiz turda kuzey isiklari icin rehber olan amca bir iskocyaliydi. adam bos zamanlarimda kuzey isiklarini izlemek icin cikiyorum kamyonetimle dogaya diyordu. oyle bisey iste. adamin isi hobisi olmus. neyse; yani gidilir buna daha. hatta ilerde cocuklarimi da gotururum ben oraya. benim gibi gormek icin 29 yasini beklemesinler, evet.

    biraz da fotograf cekmek isteyenler icin bazi onemli bilgileri aktarayim:

    oncelikle uzun shutter suresi kullanmaniz sart. dolayisiyla iyi bir tripodunuz olmali. iyi tripoddan kastim, ruzgarda hemen sallanan ucuz cin mali tripodlardan olmasin yeter. sayet kuzey isigi avina, tur sirketleri ile katilacaksaniz bu sirketlerin cogu tripod sagliyor size. dolayisiyla yaninizda tasimaniza gerek yok.

    genis acili lens (ya da fisheye lens) kullanirsaniz harika fotograflar cekme sansiniz olacak. ben bu tur icin nikon af-s dx nikkor 10-24mm f/3.5-4.5g ed lens kullandim ve oldukca memnun kaldim. zaten fotograflarin cogunu 10 mm'de cekmisim. boyle fotograflar cektiginizde kuzey isiklarini arka planda birakip, on planda doga manzarasini cok guzel yakalayabiliyorsunuz. sayet bir gun usengecligimi yenip su blog'u acarsam; orada da paylasacagim bu fotograflarimi.

    diger onemli bir kriter ise hizli lens kullanmaniz. genis acili lenslerin hizlilari 2-3 bin euro civari oldugu icin ben boyle bir lens alamadim. ama para sikintiniz yoksa, ya da kiralama sansiniz varsa; nikon'un f/2.8 olan genis acili lensini tavsiye ederim. gunes aktivitesinin fazla oldugu gunlerde isiklar cok hizli bir sekilde kipirdiyor. bu durumda shutter suresini uzun tutarsaniz , bildiginiz motion blur oluyor.

    kucuk bir detay olsa da; bir uzaktan kumanda isinizi baya kolaylastirabilir. ben bunun yerine timer kullandim gerci ama olsa fena olmazdi.

    daha da fazla uzatmadan soz vereyim buradan sozlerime... kendisini daha ayrintli bilgi ihtiyaci icerisinde hisseden suser olursa yesillendirsin, elimden geldigince yardimci olmaya calisirim. buyuleyici bir tura cikmak uzeresiniz; her anini sonuna kadar yasayin. bon voyage...