hesabın var mı? giriş yap

  • diyanet vakfı'nın topladığı kurban bedellerini türlü katakulli ile kendisine gelir yazma hadisesi. özetle kurban bedelleri ile et balık kurumu'ndan kurban alınıyor. sonra hayvanlar kağıt üzerinde kestirilip karkas et olarak et balık kurumu'na zararına geri satılıyor ve bedel gelir olarak diyanet vakfı'na kaydediliyor. imzalanan protokole göre et balık kurumu, dağıtılmak üzere vakıf tarafından et istendiğinde istenen miktarı gönderiyor. işin skandal kısmı, bugüne kadar toplanan kurban bedellerinin ederinin %2'si değerinde et dağıtılmış olması. diyanet vakfı aracılığıyla vekâleten kurban kesmek isteyen müslümanların parası nerelere gitmiş, bilmiyoruz.

    haber linki

  • "korona virüs çıktığından beri bir kere bile test yaptırmadım.halen de yapmış değilim.bu virüsün fazlaca abartıldığını; influenza'dan farklı olmadığını düşündüm"

    annesinin durumunun ağırlaşmasına ve iki defa hastaneye gitmek zorunda kalmasına rağmen halen şu zihniyette olmak gerçekten araştırma konusu olmalı.

    diyabet hastası ve muhtemelen yaşı ilerlemiş olan annen belki de şuan aşı sayesinde hayatta.

  • yav arkadaş eskiden bu fetöcülere kopya çektirdiniz, yüksek puanlarla kadrolara yerleştirdiniz. bugün fetöcüler artık kopya çekemiyor (ya da ben öyle sanıyorum), bu seferde bileğinin hakkıyla puan alanları atamıyorsunuz, ne idüğü belirsiz tipleri alıyorsunuz. amk’dum yerinde az emeğe saygınız olsun, bare ilk onu ilk onbeşi doğrudan atayın. yazıktır, günahtır. bu kadar da aç gözlü olmayın ya.

  • " bir kasım ikindisi günlerden mor perşembe
    düşlerin can çekişip yalanın başladığı yerde
    cebindeki taşra damgalı o lise diploması
    bir köfte ekmek parası bile etmez ki bu şehirde "

  • savcıya veririm dediğimde "burda kapı gibi ben dururken niye savcıya veriyon, bana ver" diyen insan. akabinde kendini tutamayıp gülünce, o sapık telefon numaranı değiştirene kadar sana rahat vermiyor. ama ne diyeyim yaratıcı çocukmuş, bu yaratıcılığı dava edemezdim.

  • 11 yaşında ölen kardeşin mezarını uzun süre sonra ziyaret edip, mezarın üzerindeki defne ağacının* ne kadar büyüdüğünü fark etmek.. dönüş yolu boyunca babayla tek kelime konuşamamak.. yol boyunca repeate alınmış halde sadece tek bir cümleyi tekrarlayıp duran iç sesi susturamamak; " aman da aman büyümüş de kocaman defne ağacı olmuş aslan kardeşim"..
    takip eden günlerde aynanın önündeki defne yaprağını arada bir koklayıp, okşamak..
    çok daha sonra aynı yapraktan babanın cüzdanında bulmak..

  • uyarı: hız öldürür

    her zaman önünden kaçmazlar, bazen adamın eline verirler. haberin olsun diye dedim. yüksek hızla gitmen gerekiyorsa dörtlü flaşörlerle ve kontrollü bir şekilde gideceksin.

    tampona yapışmak aptalca, ahmakça, cahilce bir harekettir.

    adana osmaniye otoyolunda yine benzer hareketle, sürücüsünü sonradan gördüğüm bir hatchback araç tın tın sollamaya çıkmış, arkasında birden biten aracı gördüğünde resmen aniden 3 şerit sağa geçti, uçacaktı neredeyse ve sonrasında durdu. ve ben yetiştiğimde duran aracın kadın şoförü ağlıyordu sanırım, elleri yüzündeydi çünkü. bunu yapmaya hiçbir şerefsizin hakkı yok.