hesabın var mı? giriş yap

  • bilim öncesi insanlar, deprem gibi doğal felaketleri tanrının gazabı, cezalandırması, uyarısı olarak görürlerdi. şimdi bilim ilerledi, depremin nasıl ve niçin olduğunu biliyoruz: fay hattına ev kurarsan, evini sağlam yapmazsan önünde sonunda yıkılacağından haberdarız. artık birkaç cahil dışında kimse depremi tanrının kullarını cezalandırması olarak değerlendirmiyor.

    ancak, onca bilimsel ilerlememize karşın, depremin yerini ve zamanını tahmin edemiyoruz. bilemediğimiz için korkuyoruz, depremin tedirginliği ile yaşıyoruz.

    ve bilemediğimiz, bizi korkutan, çaresiz kaldığımız tüm doğal afetlerin izahını, binlerce yıldır yaptığımız gibi "bilinmeyen bir güç"te arıyoruz. ilkel insanın; "açıklayamadığı" depremi "tanrıların kızgınlığı"na bağladığı gibi, modern insan da açıklayamadığı depremi "abd'nin kızgınlığı"na bağlıyor.

    bir bilinmezi, yine başka bir bilinmezle, haarp ile, illuminati ile, gizli servisler ile, ufo'lar ile açıklamaya çalışıyoruz. cahil aklımız, gücümüzün yetmediği yerde, başımıza gelenleri "bizden çok daha güçlü" başka bir şeye bağlamaya o kadar bayılıyor ki...

    ne zaman nerede olacağını bilemediğimiz depremin artık tanrı tarafından gönderilen ceza olmadığına eminiz ama, depremin "görünmeyen güçlerin" verdiği bir ceza olduğu o kadar işlemiş ki genlerimize; "tanrı yapmadıysa, abd yapmıştır, illuminati yapmıştır" diyor ve buna inanıyoruz...

  • üniversite son sınıftayım, mezuniyete 5 ay kalmış. ameliyat gününü stajlara denk gelmesin diye dönem arasına aldım, hem dedim arkadaşlarım gelir refakatçi olur, hem de ikinci dönem daha sağlıklı olurum.

    neyse geldi ameliyat günü, gittim hastaneye, yatış yapılacak, yaptırdım neyse, refakatçi olmasını söylediğim arkadaşa mesaj attım nerdesin ben yatış yaptırdım diye, ya kusura bakma kanka ben onu unutmuşum dedi. bi' şey diyemedim tabi zaten az sonra da hasta bakıcı ameliyata gidiyoruz dedi, kimse yok mu yanınızda dedi, dedim gelmediler.

    anesteziye girdik, doktor sohbet ediyor hangi fakültedensin falan, dedim dişteyim, oo bizden o zaman sana başka bi şey yapalım uçuralım seni dedi, 3 saat sonunda odada uyandım, hemşire geldi, kimse yok mu dedi, yine aklıma geldi, yok dedim, doktor geldi, kimse yok mu dedi, yok dedim.

    sonra beni vip odaya aldılar, bölüm başkanı yanındaki vizit heyetiyle geldi, sohbet ettiler, 30 dk boyunca benimle ilgilendiler, herhalde diğer doktor hocalarına söylemiş.

    ondan sonra zaten kendi kendime yetmeyi öğrendim. kimseye minnet eylemeden yaşadım.

  • oy utanmasını sevdiğim, kazada kafası patlayıp beyni camdan dışarı fırlayınca daha da güzelleşecek canısış.

  • sevgili oldugundan süphelendigim bir çift.
    kiz, son derece masum bir soru soruyor:

    - sen spider man 2'yi görmüs müydün? ben çok etkilenmistim.
    - etkilenmis olabilirsin de... söylemen biraz ayip olmuyo mu?
    - niye?
    - e spider man'in çüküne bakmissin, daha ne olsun?
    - ay manyak misin yaa?
    - ya spider man'inkine bayildim demedin mi?
    - ahahah, spider man'inki degil... spider man 2.
    - haa... sey... pardon o zaman.

  • kiracıyı evden çıkartmak için kullanılan bir bahane cümlesi.

    şimdi, ev sahibiyim; evimde kiracılarım var; ve her iki tarafın da haklarını çok iyi biliyorum.

    söylenmiş ama tekrarlayayım:

    ev sahibi, mülk ile birlikte (varsa) o mülk üzerine yapılmış sözleşmeleri de devralır. içinde kiracı olan bir mülkü size hiç kimse zorla satmıyor. müstakbel ev sahibi, mülkü alırken, içinde kiracı varsa sözleşmeyi de görme hakkına sahiptir. normal şartlar altında, müstakbel ev sahibinin kiracı ile de tanışması ve sözleşmeyi incelemesi tavsiye edilir. herhangi bir evi almadan önce veya aldıktan sonra en iyi yol, kiracı ile iletişim kurmak ve "uzlaşmaktır".

    kiracının çıkmasını mı istiyorsunuz? o evde kendiniz veya birinci dereceden bir akrabanız oturacaksanız, evi aldıktan sonraki bir ay içerisinde kendisine bir tebligat göndermeniz gerekiyor. tebligat kiracının eline ulaştıktan sonra süre işlemeye başlar. altı ay sonra kiracı taşınmazsa veya zorluk çıkarırsa, dava açma hakkınız var.

    kiracılar;

    yeni ev sahibi böyle bir tebligat yapmamışsa, on (10) yıllık geçerliliği olan kira sözleşmeniz aynen olduğu gibi devam edecektir.

    böyle bir durum yaşamamak için, bazı açık gözlü yeni ev sahipleri şu yönteme başvuruyorlar:

    yeni ev sahibi kiracıya gidip, "evinizin yeni sahibiyim. eski sözleşme geçersiz (hayır! halen geçerli). yeni bir sözleşme yapalım ve tahliye taahhütnamesi de imzalayacaksınız. yoksa evimden çıkın", diyebilir.

    buna düşmeyin. yok böyle bir şey. eski sözleşme aynen devam eder. yeni ev sahibinin adı soyadı, tckn ve hesap numarası, sözleşme'ye ek madde olarak eklenmelidir. sözleşme üzerinde yapılacak başka değişikliği de kabul etmeyin. size verilen iban, mutlaka ama mutlaka ev sahibinin tckn'si ile bağlantılı olmalıdır. başkasına ait bir hesabı kabul etmeyin.

    bu arada, depositonuz, eski ev sahibinin hesabından çıkıp, yeni ev sahibinin hesabına aktarılmalıdır. sizin yeniden deposito ödeme zorunluluğunuz yok. ve kanun gereği yeni ev sahibi de depositonuza dokunamaz.

    eğer, sizinle tanışmadan ve bu bir aylık süre içerisinde size herhangi bir tebligatta bulunmadan gelip de baskı yapan biri olursa kendisini haneye rahatsızlık vermekten dolayı savcıya şikayet edeceğinizi söyleyin. yok öyle telefonla arayıp üstten üsten konuşmak. mal sahibiyim, diye mala bağlayanlara direkt haddini bildireceksiniz.

    yani, eğer tebligat süresini kaçırmışsa, sizi muhatap almayan ve sonradan size baskı yapan bu salak ne yaparsa yapsın, sözleşmeniz sürecinde sizi evden "nah!" çıkarır.

    altı ayın sonunda size karşı dava açılırsa, bir avukat ile duruşmaya katılın ve ev sahibinden o evde kimin oturacağını kanıtlamasını talep edin; dava kaydına girsin. sonradan o evde başka biri oturursa, 12 aylık kira bedelini olan tazminatı ve mahkeme masraflarını çat! diye kendisine kilitlersiniz. çakal olmamayı öğrenir. hayat öğretir ona.

    korkmayın yani... yeni ev sahibiniz sizden korksun.

    yeni ev sahibi;

    kiracısı olan ev almayın. benden tavsiye. ben öyle eve yatırım yapmam. yaparsam da, öncesinde sözleşmeyi incelerim, kiracıdan izin alıp eve bakarım, zarar var mı yok mu iyice anlarım ve ona göre kararımı veririm. bazı evlerde kiracının olması iyi bir şeydir. en azından, hem evine bakacak bir kişi olur, hem de evin değeri artar. ha, kiracının ödediği kira düşük ve sözleşmenin bitmesine de 2-3 yıl daha var... o topa girmem. herkese iyi günler diler, başka eve bakarım. ev mi yok ayol? biraz aklı olan böyle hareket eder.

    madem ki yüksek kira istiyorsun, boş ev al! di mi?

    ***

    bir de, bazı ev sahipleri, mevcut kiracıyı çıkarıp evi daha yüksek fiyata kiralamak için, uzaktan bir akrabalarına veya güvendikleri birine (kâğıt üzerinde) ev satabiliyorlar. bu da mümkün. yine panik yapmayın ama davalık olursanız da bunun tespitini talep edin. ticari ahlâka uygun olmayan bu durumun da yaptırımı var.

  • genelde kimden duyulursa duyulsun adamın elini ayağına dolandıran bir soru olmakla birlikte yaratacağı etki soranın kimliğine göre de değişebilir.

    - hamile kalsam ne yapardın?
    - şaşırırdım hikmet abi. çok şaşırırdım