hesabın var mı? giriş yap

  • - kac ki$i basvuruyorsunuz?
    - ben ve alti cocugum
    - kocanizin yanina mi?
    - evet, beyim orda i$ci
    - statusu nedir $u anda
    - kebapci
    - hayir, yasal statusu ne - vatandasligi mi var, multeci mi, ne?
    - kacak
    - ne zaman gitti oraya?
    - onalti sene oldu
    - ne zaman gordunuz kendisini en son?
    - gittiginden beri hic gormedim
    - haberlestiniz mi peki hic?
    - hayir
    - orada oldugunu nereden biliyorsunuz o zaman?
    - benim butun kardeslerim de orada, onlar soyledi
    - bu cocuklarin hepsi de 16 yasindan kucuk. babalari kim?
    - ne demek kim - kocam tabii
    - nasil oluyor peki han'fendi; kocanizi gormemissiniz 16 senedir?
    - ee?
    - bu cocuklar nasil oldu?
    - ayip oluyor ama
    - e bi anlatin o zaman da olmasin
    - kocamin cocuklari, ne demek kimin, kocamin elbet
    - 16 yildir gorusmediginiz bir adamdan nasil 6 tane 16 yasin altinda cocugunuz var?
    - orda kocamin avkatindan mektup var
    - alakasi ne bunun simdi?
    - bilmiyorum
    - anladim...

  • okuyunca nasıl bir yokluk içinde okuduğuma şaşırtan yazıdır.
    biz de kızlı erkekli oturduk ama hiç bir kız gelip kucağıma oturmadı. demek sorun sadece bizim lisedeydi.
    karşılıklı münazaralar yaptık, fikirlerini dinledik, fikirlerimizi çarpıştırdık. beraber ders çalıştık, ders dinledik, ders astık.
    okuldan kaçıp dönercide 1.5 porsiyon döner yedik, sinemaya gittik güldük muhabbet ettik.
    bazen karşılıklı futbol oynadık, kavga ettik, beraber sevdik, sevdiğimizi müzikleri bir kulaklıkla dinledik.
    bak bu kitap çok güzel diyerek birbirimize kitaplarımızı paylaştık, bazen de gençliğin verdiği heyecanla ağzımızdan tükürükler saçarak kavga ettik fikir ayrılıklarımız yüzünden.
    birbirimizi güzel/yakışıklı bulduk, aşık olduk.
    kadın ya da erkek hepsinin birer adı vardı hepsi birer bireydi başta.
    fikirleri, hayalleri, hedefleri olan kızlar tıpkı erkekler gibi. evet hiç biri kucağıma oturmadı ne yazık ki.

  • twitter'daki bilgilere göre yumruğu atan herif sorgudan sonra salıverilmiş. ışid militanları salınıyor, ramazanda sigara içen adamı öldürseler n'olacak. tv'de bile haber olmayabilir maalesef.

    hepiniz geberseniz de rahat etsek artık ya.

  • fm 2011'de denizlispor ile bank asya'da lider giderken bir anda youla'nın sakatlanmasıyla tepetaklak 9. sıraya kadar gerilemiştik ve böyle bir takım nasıl olur da iyi yönetilemez diye kendime kızıp takımın geleceği adına sezonun ikinci yarısının başlarında istifa ettim ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

    bu sırada gerçek dünyada denizlispor ligde liderdi ve doludizgin gidiyordu. oha dedirten kısmına bakarsak doludizgin giden takımda oyundaki gibi youla sakatlandı takım bir anda düşüşe geçti ve teknik direktör hamza hamzaoğlu istifa etti ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

  • okuldan cikarken iyi geceler diledigimde guvenlige, alis-veris'in ardindan tesekkur ettigim kasiyere, minibusten inerken iyi gunler diledigim sofore suratima sadece bon bon baktiklarinda soylemek istedigim soz.

  • biraz yukarıda kalsın diye ben de bir şeyler karalayım. dedesi ve babası zonguldak maden emeklisi olan biriyim ama bu yaptıklarının iki gün sonra tamamen unutulacağını düşünüyorum.

    adamlar günlerdir kimsenin giremediği, giremeyiz tehlikeli dedikleri yerlere kazma kürekle girdiler. işlerini bildiğim için zaten onlar için zor bir şey değil. fakat bu insanları hep böyle günlerde hatırlamamız çok yanlış. belki bir gün istanbul'da bizi enkaz altından çıkarırken konuşulacaklar hepsi bu.

    bu adamları oraya ilk günün sabahı uçak, helikopter gibi araçlarla göndermeyen organizasyona da ne desem az. üç, beş kişi daha hayatta olurdu.

    allah onlardan razı olsun, içlerinde tanığım kişiler de var, hepsine selam olsun.

  • nasıl olsun ki? iş arayan bulamıyor. mevcut işine devam eden ya mobbing yüzünden mutsuz, ya da kazandığı paradan memnun değil. dolar ve euro olmuş neredeyse 10 lira, herhangi bir hobiye özenmeye kalkmadan vazgeçiyorsun, gitarmış, boyaymış tehhh. aylardır evden çıkmayan var, evden çıkan da virüs korkusundan bir an önce eve varmak istiyor. yaz ne ara geçti anlayamadık, tatil bile yapamadan kış geliyor. gerçekten bu saatten sonra yaşama hevesimizin kalması mucize.

  • non-newton akışkan, akışkanın basılacağı pompa dizaynını komplikeleştirir, zira yoğunluğu azalmaya/artmaya müsait sıvıların pompaya giriş ve çıkış yoğunlukları arasında minimum (tercihen 0) değişim istenir. bununla ilgili aklıma gelen ilk örnek, uçakların yüzeyine kalkış öncesi ve kalkış esnasındaki buzlanmayı önlemek için sıkılan deicer* sıvısı. glikol bazlı olan bu sıvı jel kıvamında iken iş görür (buzlanmayı önler) ve çok fazla çalkalanır ya da türbülanslı akışa maruz kalırsa viskozitesi düşer, yani bildiğin su kıvamına gelir, jelliğini kaybeder. netice itibariyle uçak buzlanma nedeniyle düşme tehlikesi yaşar. o nedenle bu tarz sıvıların basıldığı pompalar özel olarak dizayn edilmeli, devirdaimli olmalı ve pompa türbülanslı akışı minimize etmelidir. bu tarz sıvıların taşındığı boru ve benzeri hatların uzunluğu minimumda tutulmalı, keskin dönüşler olmamalıdır.

    * bu sıvının uçağa sıkılmasını gösteren bir filmi seyretmek isteyenler için, (bkz: flight plan)

  • fabrikasini satip, calisanlari isten cikartip, parayi ulkesine goturup, araba uretmeye ve turkiyeye araba satmaya devam edecektir. bir daha uzun bir sure boyunca boyle buyuk firmalar da turkiyeye gelmez. ama "gelir gibi yapar, geliyorum bekleyin" der. lakin, gelmez.