hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • shaktar maçı esnasında spiker robin van persie ısınmaya başladı dedi, içim kıpır kıpır oldu.

    sonrasında robin van persie fenerbahçe formasıyla oyuncu değişikliği için kenara geldi, heyecandan televizyon karşısında alkışlamaya başladım.

    robin van persie 2 tane pozisyona girdi gol olmadı maç 0-0 bitti, ayağa kalktım playstation'ı kapatayım diye cihaza uzandım, baktım kapalıydı.

    şaşırdım hayırlara vesile olsun dedim, yattım.

  • gelmiş geçmiş en iyi turn-based oyunlardan biri. bana göre en iyisi. o kadar güzeldir ki sonrasında çıkan serinin 4. oyunu da çok iyi olmasına rağmen içerdiği radikal ve bence olumlu değişiklikler yüzünden sevilmemiş, kötülenmiştir.

    alfabetik sıradan kalelerin (veya ırkların) bana göre değerlendirmesi şöyledir:

    castle: "yaşasın iyilik" ırkı. oyunun bana göre ve bir çoğuna göre en güçlü ırkıdır. yaratıkları çok güçlüdür. özellikle 7.ünitesi archangel denkleri arasındaki bir çok açıdan en iyi yaratıktır. savaş haritasının her yerine gider, kodu mu oturtur, ally üniteleri diriltebilir. fakat bence castle'ın esas gücü alt düzey ünitelerinin sağlamlığından gelmektedir. 1.ünite olan halberdier de kendi denkleri içinde çok sağlamdır. 2.ünitesi marksman okçu ünitedir ve 2 kere atış yapar. bunlar neyse de esas 3.ünite olan royal griffin bu kalenin olayıdır. bu şerefsizler kale saldırıları için mükemmel ünitelerdir. çünkü flying'tirler, surları aşarlar, hızları da yüksektir. fakat en önemli özellikleri "unlimited retliations" olmalarıdır. yani kendisinde her saldıran birime geri vuruş yapar (normalde her turn her ünite bir kez karşılık verir, bunlarda sınır yok). bu da yetmediği gibi ek bir bina ile üretimleri arttırılabilir. bir kaleye saldırıldığında hemen kalabalık bir royal girffin grubu surların arkasına uçurulur ve surlar yıkılana kadar hem büyük hasar verir, hem de rakibin okçu birliklerini etkisiz hale getirebilir. bu kalenin 5.ünitesi olan zealot da okçu bir birimdir ve yakın savaşta "melee penalty" almaz. dayanıksız ama hasar gücü yüksektir. evet görüldüğü üzre castle'ın bariz bir zayıflığı yoktur, mage guild'in 4 seviye olması genel olarak pahalı denilebilecek bir ırk olması hariç.

    dungeon: güçlü ırklardan. handikapları alt seviye üniteleriin dandikliği. fakat dandik dediğim ünitelerden olan harpy hag'ler iyi kullanıldıklarında felaket sinir bozucu olabilirler. bu ırkın son seviye yaratığı homm 2'nin en sağlam ünitesi olan black dragon'dur. bu oyunda archangel kadar güçlü olmasalar da hala çok ama çok sağlamdırlar, hatta geriye kalan tüm ünitelerden daha iyi denilebilir. okçuları olan medusa queen, yakın dövüşte penaltı almaz (zealot gibi) ve yakış dövüşlerde rakibini taşa çevirip 3 tur boyunca savaş dışı bırakabilir. diğer okçu birimi evil eye'da yakın dövüşe penaltı almaz ama onun dışında çok numarası yoktur. ünitelere genel olarak baktığımızda tank görevi görecek bir birim eksikliği göze çarpar ki dungeon'un handikabı da budur. kalelerindeki portal of summoning binası başka ırklara ait birimlerin üretilmesine olanak verir (haritada bulabildiğiniz sürece), kullanılasıdır.

    fortress: "ecayip heyvanlara benziyirsen" ırkı. hiç sevmem, seveni de pek bulunmaz. oyunun en boktan okçu birimi olan lizard warriror'lar bu kalenin 2. ünitesidir. oyunun son patch'lerinde hasarları 2-3'ten 2-5'e çıkarılmıştır, ancak bu halde (ve bless büyüsü atılmışken) işe yarayabilirler. 3. üniteleri olan dragon fly'ın vurduğu elemana "weakness" atması onu dandik bir birim olmaktan kurtarmaya yetmez. ne adam gibi tanktırlar, ne adam gibi flying ünitesidir. bu ırkın 5.ünitesi olan mighty gorgon ise fortress'ın tek övünç kaynağı olabilir. şahanedirler. son birim olan chaos hydrada verilen özelliklerine(bir atak esnasında etrafındaki herkese vurması ve "no retaliation) rağmen yavaşlığı ve düşük statları ile kale saldırıları için çok elverişsizdir. uzun lafın kısası fortress ile oynamak çok zahmetlidir, ünitelerinin hepsinin ilginç avantajları olsa da genel özellikleri ile güçsüz kalmaktadırlar ve saldırı için zayıf bir ırktır. özel kale binaları ve ünitelerin genel yapısı düşünülünce küçük haritalar ve savunma için iyi oldukları görülebilir. ona göre seçiniz.

    inferno: iblis, şeytan ırkı. fortress gibi bana göre güçsüz bir ırk fakat saldırı için iyi olmaları onları daha seçilebilir yapıyor. yine kilit üniteleri çok zayıf. 1. ünite olan familiar, master gremlin ile birlikte en dandik ünite oyunda. 7. ünite olan archdevil da hp ve damage olarak denklerinin çok gerisinde. fakat hellhound ve magog'ların birden fazla yaratığa birden vurabilmesi, 6. üniteleri olan efreet sultan'ın ise fire shield özelliğine sahip güçlü bir flyer olması inferno'yu oynanabilir kılıyor. kalelerinin özel binası olan castle gate ise muazzam bir bina. tüm inferno kaleleri arasında geçiş yapılmasını sağlıyor. kale saldırısı için güzeller genel olarak.

    necropolis: hayalet, zombi ve türlü ölü ibinoların ırkı. orta karar bir ırk ve bunun en önemli sebebi 7.üniteleri olan ghost dragon'un son seviye yaratıkların en fasonu olması. fakat diğer yaratıkları oldukça kullanışlı. zombie'ler yavaş olsalar da mükemmel tank görevi görüyorlar. wraith'lerin mana drain özelliği çok kullanışlı ve genel statları itibariyle iş yapabilecek bir flyer. vampire lord'lar ise bu ırkın kilit birimi. hem flyer ünite, hem "no retailation" (vurduğu birim ona karşılık veremiyor) özelliğine sahip ama en önemlisi ve onu değerli kılanı life drain'e sahip. yani 50 vampire lord'un sayısı diyelim ki 35'e düştü, saldırdıktan sonra verdiği damage üzerinden tekrar sayısını arttırıyor. bu sebeple savaş esnasında çook uzun süre dayanıyor. sayısını ne kadar fazla tutarsanız o kadar iyi. power lich'ler tek okçu birimleri ama alana vurdukları için çok güçlüler, sayıca bol bulundurmak lazım ama dayanıklılık problemleri var. eğer iyi korursanız çok büyük avantaj sağlıyorlar. 6.üniteleri olan dread night'lar ise oyunun belki de en iyi 6. ünitesi. çok güçlüler ve double damage özellikleri var. ayrıca vuruş esnasında curse de atabiliyorlar

    rampart: orman, börtü böcük ırkı. caste'sonra bana göre en güçlü ırk. 1. seviye ünitesi olan centaur captain'ler hızları itibariyle denklerinin en iyisi. 2.seviye olan battle dwarf'lar oyundaki en ucuz ve etkili tanklar. yüzde 40 magic resistance'a sahip olmaları da cabası. grand elf'ler tek okçu birimleri, dayanıksızlar ama iyi hasar veriyorlar ve castle'ın marksman'ı gibi çift atış yapıyorlar. silver pegasus 4.seviye yaratıklar içinde güçsüz kalıyor. ama onunda flyer olması ve hızı avantajı. çoğu ırkın adam gibi tankı yokken dendroid soldier'lar bu ırktaki ikinci bir tank görevi gören birim olarak karşımıza çıkyıor. binasının yapımı ve upgrade'i sadece altın istiyor, ek bir bina ila üretimi arttırılabiliyor, binding özelliği ile vurduğu rakibini savaş esnasında 1 turluğunu olduğu yere çakıyor. yavaş olmaları dışında faydası sonsuz bir eser kendileri. war unicorn ve son seviye yaratığı gold dragon da güçlü üniteler. rampart'ın özel binaları ise muhteşem. treasury her haftanın sonunda sahip olduğunuz altının yüzde 10'unu size kazandırıyor. mystic pool ise her hafta size rastgele bir kaynak veriyor. çok sağlam ırk, tek handikap sağlam okçusu yok, kale saldırılarında ağır kalıyorlar. onun dışında oynayınız çekinmeden.

    tower: vasat üstü ırklardan, çok da sevdiğim bir ırktır. ilk ünitesi master gremlin inanılmaz dandik bir ünite ama range olması artısı. yine de peynir ekmek gibi ölüyorlar. gargoyla fazla kullanışlı olmayan bir flyer, golemler ise fena olmayan bir tank. 4. ünite kalenin ikinci range birimi olan mage'ler. hasar güçleri yüksek, iyi korunurlarsa savaşlarda avantaj sağlayabilirler. bu kalenin son 3 ünitesi ise şahane. master genie hem bir flyer, hem de büyü yapabiliyor. naga queen hasarı çok yüksek sağlam bir 6.seviye ünite. titan ise oyundaki en kuvvetli range birim ve yanlış hatırlamıyorsan tek 7.seviye range birim. kalenin dezavantajı ise her şeyinin çoook pahalı olması. titan oyunun en pahalı ünitesi misal. genel olarak her çeşit resource'a ihtiyaç duyacaksınız. birimlerin çoğu da yavaş. fakat savunma için çok iyiler. hatta iyi kullanılırsa saldırı için de çok iyi bir ırk. solmyr'de bu ırkın herosu'dur, chain lightning atar, can yakar.

    stronghold: güçsüz ama stratejik bir ırk. sevmeyeni boldur ama ben severim. çok ucuzdur, üretimi kolay ve hızlıdır. küçük haritalarda, saldırı için iyidir ama üniteleri genel itibariyle dandiriktir. 6. ünitesi cyclops özellikli bir ünitedir. kale savaşlarında surlara da saldırabilen bir range'dir. son ünitesi behemoth da oyunda 1e1'deki en güçlü ünitedir.

  • "kıskananlar çatlasın", "kedi uzanamadığı ciğere mundar der" gibi kalıp sözlerle savunulan okulmuş.

    eh be kardeşim, her vatan evladı da master degree yapıp müdür olmak zorunda çünkü. kimse şef, memur falan olamaz.
    her önüne gelen en doktor, en mühendis, en kimyager, en rafine zevkli, en bi orwell okuyanından... garsonluğu, taksiciliği yapmak için orta dünyadan seçme orklar getirdiler hep.

    tamam "okulum" kisvesi altında bok sürdürmeyeceksiniz bu eğitim yuvasına, sürdürmeyin de. gerçekten de türkiye'deki en iyi lise kabul.
    ama kardeşim uzanılabilen ciğer mevzuuna gelince benim tepem atıyor.

    bizim çükümüz ancak "x anadolu lisesine" erişebildi. ne süper ingilizce öğrendik, ne özel odalarda fotoğraf banyosu yaptırabildik, ne de orwell romanları okuyup birey olma fikri üzerine yoğunlaşabildik. ne yapalım ölelim mi?

    ben p&g, eczacıbaşı vs. gibi holdingleri geç, öküzoğlu şirketler grubunda bile kafadan sümük muamelesi görüyorum. (mütemadiyen demiyorum bak ilk izlenim olarak) neden? çünkü ege üniversitesi ve anadolu lisesi mezunu bir ciğere ulaşamayan kediyim.
    sen cv'nde ışıl ışıl parlayan "rober kolej" etiketiyle istediğin insan kaynakları müdürüne artistik taslarken benim kendimi ne kadar geliştirmiş olabileceğim konusunda hiç bir meraka düşmüyor bazen işveren. neden? çünkü eziğim ben, bi kolej bile okumamışım nerden bilebilirim 1984'ü falan?

    kıskanıyorum, çatlıyorum da neden bi düşündün mü? asla geri getirelemeyecek lise yıllarını yaşadık herhalde hepimiz. (ya da halen yaşamakta olanlar vardır bilemiyorum.) ben internet bağlantısını internet kafede, fotoğraf tabını mahalle şipşakçısında gördüm (sanma ki duygu sömürüsü, türkiye oolum burası.) belli bir yaşa kadar olabilecek en iyi imkanları zorladık durduk.
    liseyi hatta üniversiteyi bitirdikten sonra geliştiremeyiz kendimizi değil mi?

    bir de isteyen girerdi, benim ailem evini sattı geyiği var. tamam yaa bizimkiler satmadı evini, gitti kebapçı açtı, oldu mu? kaç bu okulun kontenjanı allasen? 2 milyon civarındaysa bastırsın herkes 150 milyarı biz de alalım bu muhteşem eğitimden...
    anladık şahane eğitim, ilim irfan yuvası, tamamdır. lakin gaza gelip "çatlayın ulan süper bi lisede okudum ben" demek neyin nesi?
    aynı gemideyiz ya uyanın biraz. okul bireyselliği abartmış anlaşılan. zira mezunları;
    "ben şahane okudum da yaşıtlarım ne bok yedi acaba?"
    "burası benim ülkem, herkesin benim gibi bir eğitim almaya hakkı var aslında"
    diye düşüneceğine bir davul çalıp göbek atmadıkları kalıyor
    "nası taktık ama ortaöğretimde size" diye.

    ben en azından benimki kadar bile ingilizce eğitimi alamamış allahın cezası(!) düz liselerde okuyan ezik (!) arkadaşlarıma çevirilerinde falan yardım ediyorum.
    yanlarında ingilizceyi aslında çok da bilmiyormuş gibi yapıyorum.

    zira ortaokula girilen yaş 11-12, bu sağlıklı karar verip "şu okula gireceğim" denilebilecek bir yaş değil. ama robert kolejliler 5 yaşından itibaren taş taşımış kolej parası biriktirmiş, sonra da en bi bilinçli tavırlarıyla onlarca okul içinden roberti seçmiş gibi bunu bir başarı hikayesi olarak sunmuşlar bile.

    ailen bir şekilde harcamalarından kısmış ya da kısmamış göndermiş. göndermese haberin bile olmazdı varlığından 11 yaşında...

    kıskandık çatladık, okulunuz da çok mundar....

  • şarkıyı " recep tayyip erdoğan hepsi boş hepsi yalan bir gün hayat bitecek dersin görmüşüm rüya” şeklinde yorumlamış, el işareti yapmış... 10 ay hapis..

    r.t.erdoğan’ın bir grup akademisyen için söylediği “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” sözlerine açılan hakaret davasına , mahkeme “ifade ve düşünce özgürlüğü” kapsamında olduğuna hükmetti.

    davalı erdoğan olunca ifade özgürlüğü

  • erdoğan'ın kılıçdaroğlu karşısında 35.4 alırken mansur yavaş karşısında 41.4 alması bu güne kadar yapılmış en başarısız manipülasyon denemesidir.

  • diğer büyük kedilerle karıştırıldığı için yaptığı iş büyük şaşkınlıkla karşılanan jaguar.

    jaguarlar dört büyük kediden biridir ancak karakteristik özellikleri ile diğer kedilerden çok farklıdır. öncelikle avını uzun veya kısa mesafeden kovalamaz. çok sık yağmur ormanlarında yaşamasından ve üstün kamuflaj yeteneğinden ötürü pusuya yatar ve tek sıçramayla avını yakalar. zaten jaguar kelime anlamı itibariyle avını tek sıçramayla yakalayan demektir.

    ayrıca büyük küçük fark etmeksizin diğer kedilerin hiçbiri gibi avının boğazına da sarılmaz. jaguar tüm hayvanlar arasında, kafatası büyüklüğüne oranla en yüksek güç uygulayabilen ikinci hayvandır.(birincisi benekli sırtlandır) bu yeteneğinden faydalanarak avının kulaklarının hemen üzerinden ısırarak kafa tasını kırar.

    son olarak, o gördüğünüz timsah, belgesellerde izlediğiniz nil timsahı değildir. zaten nil timsahı jaguarın yaşadığı coğrafya olan amerika'da da bulunmaz. o gördüğünüz caimandir. ağırlığı ortalama 70 kg olup, ağırlığı 140 kg'ye çıkabilen jaguar için standart avlardan biridir.

    avlanma sahnesi değerli ve ender görülen bir sahnedir çünkü jaguar çok iyi kamufle olan bir kedi olduğundan ve yaşadığı ormanlarda çok sık bir bitki örtüsü olduğundan, jaguar avına ender rastlanmaktadır. bu yüzden aslanlar, çitalar veya leoparlar gibi yüzlerce belgeseli bulunmaz. ana konusu jaguar olan zannedersem 4 belgesel var. bu da o belgesellerden biri olan 'der jaguar - das phantom des dschungels' belgeselinden bir kesittir.

  • (supermen tşörtü ile servis yapan genç kız garsona)

    - tişikkirlir sipirmin

    --- spoiler ---

    söylenebilseydi şahane olacaktı, söylenemedi bile, o kadar da gaz verdik arkadaşa
    --- spoiler ---

  • otele gitmeyin airbnb'de kalın, çadırda kalın diye tavsiye veren y*arrak gibi adam da geldiğine göre bu başlığın tutacağı kesin diyebiliriz artık.

  • kupa açılınca ilahi gibi müzikler, ışıklar falan çıktı, dedim heralde en sonunda acun peygamberliğini ilan etti. herkesin içi gitti.