ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karizmatik cevaplar
-
taksim meydanı,
yoğun alkollü bir gecenin eve dönüşü, kalabalığız. en azından bir taksiye sığmak için kalabalığız. ama buna rağmen pazarlık yapacak kadar da ayığız!
arsiz padawan: abijim, gündüz acar mızın?
taksici:çiçek miyim lan ben gündüz açıyım?!?!!!
o günden beri 24 ayarım sözlük.
düz dünya teorisyeninin feci ölümü
-
yorumlardan biri guldurmustur.
“the earth is still round, mad mike hughes is flat”.
gurbetçi şaban'ın aşırı ırkçı bir film olması
-
kemal sunal'ın çoğu filmi böyle zaten ama gerek komedi olması gerek popülist olması olayı tolere ediyor. gurbetçi şaban'ın senaristi halit akçatepe. onun da böyle politik hassasiyetlere, stereotiplerden kaçınmaya dikkat ettiğini hiç sanmam.
filmdeki tek ırkçılık almanlara karşı değil bu arada. göçmenlerin kaldığı evde cezayirli ile yunan kadın kavgaya tutuşunca türkler sebep yokken yunanı dövenlere katılıyor.
ironik olarak gurbetçi şaban türkleri bir yandan çile çeken, ezilen, sömürülen olarak gösterirken şaban temsilinde istilacı, dolandırıcı, asalak olarak da gösteriyor. öte yandan filmde şaban'ın yenidoğan kızının adının monika koyulması, almanlar gibi kız arkadaşıyla bira içmesi, kaçak işçi çalıştıran patronu alman makamına ihbarla tehdit etmesi, almanlardan sosyal yardım alması, türkçe konuşan hans'a almanların az çocuk sahibi olması nedeniyle ''sizinkilerde hayır yok'' diyerek takılması gibi olumlu ögelerle almanları kategorik olarak kötü gösterme cürmünü bir nebze savuşturduğunu söyleyebiliriz.
apple store istanbul
-
evine yakın açılması dileklerini görünce elmacı sandığım store.
her gün mü alacaksınız birader?
1 yaşındaki bebeğe doğum günü kutlamak
-
1 yaşındaki torununa otelde parti yapan akrabayı gördükten sonra evdekiler normal gelmeye başlamıştır. ancak siz yine de çocuğunuzu dünyadaki en değerli şeymiş gibi yetiştirmeyin. sizin için öyledir ancak başkaları için öyle olmayacak.
toki ekşi sözlük sitesi
-
balkonda otururken bir anda sandalyeden düşen insanlar göreceğiniz sitedir.
nikola tesla
-
bu müstesna kişilik hakkında umut sarıkaya'nın sayfa çevresine çizdiği vinyetlerden bir tanesi şöyle der.
tesla
hakkı yendi!
kare içinde tesla şöyle demektedir:
- edison ananı skiym ananı...
internette tanışılan kişiyle ilk buluşma
-
sanirim herkes hoslandigi, begendigi kisilerle bulusmus ama ben bu deneyimi en yakin arkadasimla yasamistim.
12 yasinda bi sims forumunda (bkz: simaniac com) tanismistik. bir iki seneye, artik ne konustuk, nasil yakinlastik cok hatirlamasam da, yakin arkadas olduk. internete girdigimde ilk yaptigim msn'i acip online mi diye bakmak olurdu. aramizda 4 yas vardi ama en az benim kadar cocuksuydu, muhabbetimiz cok cocuksu ve tatliydi. sanki kardesimle konusuyormus gibi hissediyordum. birlikte super kahraman oldugumuzu hayal ederdik, ayni online oyunlari oynardik, ayni animeleri izlerdik, tanistigimiz forumdaki insanlari cekistirirdik. okulda da cok yakin arkadasim vardi ama onu en az okul arkadaslarim kadar cok seviyordum, baskalariyla paylasamadigim seyleri onunla paylasiyordum.
sonra ben liseye gectim, o universiteye gecti. ben lise 1 ve 2de cok arkadas edinemedim, diger arkadaslarim da baska liselere gitmisti. kendimi yalniz hissediyordum. o ise universitedeki bolumunden memnun degildi, cift anadal yapmaya calisiyordu, dolayisiyla cok fazla calismasi gerekiyordu. ben cok mutsuzdum, onun da mutsuz oldugunu tahmin ediyorum, cok belli etmezdi boyle seyleri. okuldan doner donmez internete giriyordum, msn'de saatlerce konusmak icin can atiyordum. okuldakilerin ergen muhabbetlerinden sonra birlikte yaptigimiz cocuksu muhabbetler bana cok iyi geliyordu.
derken lise 3'e gectim, hala okulda kendimi yalniz hissediyordum. 6 senedir arkadastik, artik en yakin arkadasim olmustu. hep ergenken soyledigimz bir sey vardir ya "beni en iyi anlayan oydu" diye, benim icin o insandi. fakat ben ankara'da yasadigim, o istanbul'da yasadigi icin hic bulusmamistik. o senenin temmuzunda bir dugun icin ilk kez istanbul'a gittim, hemen bulusma karari aldik. birlikte benim kaldigim otelin cevresinde dolandik, ozsut'te tatli yedik. bır suru fotograf cekildik. ikimiz de biraz utangactik fakat cok eglendik. yolda annemlerle karsilastik, annem ve babamla tanisti. annem "seninle yasit gibi duruyor, dedigin kadar cocuksu ve neseliymis" dedi onun icin. o gun uzulerek ayrildik.
dort ay sonra bir gun, sebepsiz yere okuldan kacip eve geldim. msn'e girer girmez ortak bir tanidigimiz bana bir link atti. linki actim. linkte arkadasimin okula giderken trafik kazasi gecirdigi, kamyonun altinda ezildigi ve hayatini kaybettigi yaziyordu.
o gun hem hafizama kazinmis, hem de surekli agladigim icin biraz bulanik. annemin "keske o gun sizinle karsilasmasaymisim, o kizla tanismasaymisim" diyerek benimle birlikte agladigini, abimin beni alip ozsut'e goturdugunu, orda birlikteyken yedigimiz tatlidan yedigimi hatirliyorum.
uzerinden 5 sene gecti, onun vefat ettigi yastan 1 yas buyugum. hala arada onu animsatan bir sey oldugunda aglayabiliyorum. fakat bunun disinda onu dusundugumde hep gulumserken buluyorum kendimi. oldugune uzulmektense onu tanimis oldugum icin, bana kattigi seyler icin mutlu oluyorum.
en cok da o olmeden once bir kez olsun gorusmus oldugumuz icin mutluyum. o gun utanip haber vermesem, o da uc saat otobuse binip yanima gelmese bir zamanlar en yakin arkadasim olan insani hic gormemis olacaktim. ve hayatimin o donemiyle ilgili bir seyler hep eksik kalacakti.
sokaklarda bayağı bildiğin ayıların gezdiği yıllar
dream theater
-
mike portnoy'un dönüş haberi ile dikkatleri tekrar üzerine çeken grup.
eski bir dt hastası olarak ben de bu habere sevindim ancak,
"oh be mangini gitti" diyenlerden de değilim.
mangini'yi dt sayesinde tanımadım. extreme'in waiting for the punchline albümünde çaldığı 3 parçada harikalar yaratıp, sonrasında steve vai'nin dikkatini çekip, onun 2'si stüdyo 1'i konser olmak üzere 3 albümünde gene şahaneler yarattığı dönemlerden beri takip ederim.
bilmeyenler, steve vai - fire garden suite veya jibboom , extreme - hip today veya no respect parçalarına bakıp, adamın 90'lı yıllardaki sounduna ya da yaratıcılığına şahit olabilir.
kendisinin de instagram hesabında kibarca değindiği gibi, asla portnoy'un sahip olduğu görevler kendisine tam olarak verilmedi. çünkü grubun klasik dt soundundan başka yerlere evrilmesini istemediler. özellikle, portnoy sonrası çıkan albümlerinde drum machine soundu ve yapaylığında bir performansın açıklaması bu olabilir.
portnoy gibi bir besteci tarafı yoktu belki ama portnoy'un son 2-3 albümde otomatiğe bağlanmış, eskisine göre vasatlaşmış stilinden sonra çok daha orijinal işler çıkarttı. portnoy dt'deki son dönemlerinde konser performanslarında eskisi kadar özenli değildi ama mangini, portnoy'un partisyonlarını bile albüm kalitesinde çaldı. izin verilse ne kadar daha güzel süsleyecekti belki ama ondan istenilen bu kadardı.
mangini'nin dt serüveni onun için bir kayıp olarak sonuçlanmadı, aksine grammy ödüllü bir davulcu olarak daha çok bilinen bir müzisyen oldu. ilerde belki bir extreme ya da steve vai projesinde görebilme ihtimalimiz yüksek.
portnoy'un dönüşünüşü eski günlerin müjdesi olarak görenlere de çok fazla katılamıyorum. portnoy dönemi son 2-3 albümün ne kadar akılda kalıcı eserler barındırdığı tartışılır. tabii ki beste olarak grubun yükünü oldukça hafifletecektir, o güçlü davul soundu geri gelecektir ama yeni bir scenes from a memory beklemek çok saçma olacaktır. tıpkı yıllar sonra çıkarttıkları 3. lte albümünün eski tadı verememesi gibi.
portnoy'un yokluğunda grubu neredeyse ele geçiren bir rudess hakimiyeti ve performansı her gecen albüm daha da çekilmez olan la brie'ın olduğu bir ortamda petrucci ile kafa kafaya verip neler çıkarabilecekler, ben de merak ediyorum.
en çok merak ettiğim konu ise mangini dönemine ait bir sürü güzel parçayı konserlerde çalacaklar mı? bekleyip göreceğiz..
iz bırakan kitap cümleleri
-
"maria bir kez daha fark etti ki, aşkı yaratan şey ötekinin varlığından çok, yokluğuydu."
paulo coelho - on bir dakika
abdülhamit'in torunlarının t.c.'den istediği miras
-
halktan gaspettiklerini geri istiyorlarmış, üçün başını alacak torunların istediği mirastır.
edit: gg'miş anca bu kadar yumuşattım.
1 liralık kangal sucuk
-
muhtemelen gerçek kangaldan yapılmaktadır..
tiktokçu karısına boşanma davası açan adam
-
ya ne yapacağıdı? velayeti babaya veren hakimi de tebrik ediyorum. işleri de rast gitsin.